İman edenler birbirlerine karşı, iman ve Allah (cc) korkusundan kaynaklanan güven, sevgi ve saygıya dayalı bir dostluk ve kardeşlik duygusuyla yaklaşırlar. Çünkü müminlerin amacı, ahlakı, Peygamberi, Kitabı, düşünce yapısı birdir. Allah (cc)'ın rızasını, rahmetini, cennetini kazanmak, Kuran ahlakını gereği gibi yaşamak ve insanlara tebliğ etmek, sonsuz ahiret hayatı için samimi çaba harcamak müminlerin hayatlarının sonuna kadar değişmeyecek hedefleridir. Dolayısıyla aynı amaç doğrultusunda yaşayan iman sahiplerinin arasında da aynı şekilde değişmeyecek ve sarsılmayacak bir birlik, beraberlik ve kardeşlik hakimdir.
Müminlere karşı şefkat, merhamet, sevgi, saygı duymak İslam ahlakının ve imanın önemli alametlerindendir. Sevgi tüm insanlar için çok büyük bir nimet, hayatlarını güzelleştiren bir lütuftur. Müminlerin Allah (cc)'ın tecellisi olarak görüp en çok sevgilerini yönelttikleri varlıklar ise mümin kardeşleridir. "Mü'minler ancak kardeştirler..." (Hucurat Suresi, 10) ayetiyle Rabbimiz, Müslümanların birbirlerinin kardeşleri olduğunu bildirmiştir. Bu nedenle Müslümanlar arasındaki ilişki, aynı öz kardeşler arasında olduğu gibi, derin sevgiye dayalı, birbirini koruyucu ve kollayıcıdır. Müminler arasındaki kardeşlik, derin sevgi ve bağlılık, cennetin de özelliklerinden biridir. Rabbimiz, Kuran'da şöyle buyurur:
"Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 47)
Müslümanlar birbirlerinin velisi, yardımcısı, gerçek dostlarıdırlar. Her Müslüman, diğer Müslüman kardeşine hürmetle, saygıyla, sevgiyle yaklaşmalı, onun için her türlü fedakarlığı severek yapmalı, vefa göstermelidir. Kardeşlerine merhamet duymalı, hatalarına karşı hoşgörülü olmalı, kusurlarını en güzel şekilde telafi etmeye çalışmalı, kırıcı ve üzücü her türlü tavır ve üsluptan şiddetle kaçınmalıdır. Peygamberimiz (sav)'in, "Merhamet edin, merhamet olunasınız. Af edin, af olunasınız..." hadis-i şerifiyle Müslümanlara bildirdiği ahlakın gereği de budur. (Harun Yahya, İslam Birliğine Çağrı)
Rabbimiz, Hz. Muhammed (sav)'in bu merhametli ahlakını, "Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O'nun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir." (Tevbe Suresi, 128) ayetiyle övmüştür. Mübarek Peygamberimiz (sav)'in yoluna uyan ve O'na gönülden itaat edenlerin de diğer müminlere karşı ilgili, düşkün, şefkatli ve esirgeyici olmaları gerekir. Peygamberimiz (sav) ile birlikte yaşama şerefine erişmiş olan müminlerin birbirlerine olan sevgileri, düşkünlükleri ve fedakarlıkları da tüm Müslümanlar için bir örnektir. Allah (cc), Kuran'da Peygamberimiz (sav)'le hicret eden Müslümanların, Medine'deki müminler tarafından en güzel şekilde karşılanışlarını ve gösterilen fedakarlığı tüm Müslümanlara örnek verir:
"Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır." (Haşr Suresi, 9)