Müminler, insanların Allah (cc)`a iman etmesine vesile olmak için tüm yaşamları boyunca tebliğ yapar, bu yönde hayırlı faaliyetlerde bulunurlar. Ancak din ahlakını sadece sözleriyle tebliğ etmez, aynı zamanda tüm yaşantılarıyla da bu ahlakı insanlara anlatmış olurlar. Dostluğun, candanlığın, samimiyetin ne olduğunu insanlara hikmetli bir şekilde anlatmalarının yanı sıra, bu güzel ahlakın nasıl yaşanacağını onlara "halleriyle" de gösterirler. Karşılarındaki kişiler onların yaptıkları bu "hal ile tebliği" gördüklerinde, daha önce kendilerine hiç anlatılmamış olsa dahi, samimiyetin ne olduğunu çok net bir biçimde kavrayabilirler.
Müminler fedakarlığı, tevazuyu, bağışlayıcılığı, adaleti, merhameti, dürüstlüğü kısacası Kuran`da emredilen her türlü güzel ahlak özelliğini çevrelerine yaşayarak gösterirler. İnsanlar üzerinde asıl etkili olan şeylerden biri de budur. Örneğin fedakarlığın ne olduğunu uzun uzun anlattığı halde, bu ahlakı yaşamaktan kaçınan ve hatta belki de bencilce davranan bir kimse, karşı tarafa samimiyetsiz olduğu izlenimini verir. Bu da çevresindeki insanlar üzerinde olumsuz etki yapabilir. Bunun yerine güzel ahlakı anlatan ve anlattığı ahlakı tüm samimiyetiyle yaşadığını gösteren bir insanın konuşmaları ise, Allah (cc)`ın izniyle karşı tarafın vicdanını daha etkili bir şekilde harekete geçirebilir. Yüce Rabbimiz Kuran`da güzel sözle birlikte iyi ve samimi davranışın yaşanmasının da önemli olduğunu şöyle haber vermektedir:
"... Güzel söz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir..." (Fatır Suresi, 10)
Peygamber Efendimiz (sav) de insanlara güzel söz söylemelerini tavsiye etmiş, onları her fırsatta güzel ahlaka çağırmıştır::
"... İbn-i Ömer (r.a.)`den rivayet edildiğine göre; Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu demiştir:
Bir (mü`min) kulun, sırf Allah rızasını talep etmek için yuttuğu bir öfke yudumundan, Allah Katında sevap bakımından daha büyük bir yudum yoktur. " (Mace, cilt 10, s. 462)
"Her nerede olursan ol Allah'tan ittika et (sakın, kork) ve kötülüğün arkasından iyilik yap, bu onu yok eder. İnsanlara iyi ahlakla muamele et." (Hz. Ebu Zerr (r.a.): Tirmizi, Birr 55 Kütüb-i sitte, 16. cilt, s. 328)
Allah (cc), Kuran`da kötülüğe karşı güzel bir sabırla sabredip Kuran ahlakı gösterenleri övmekte ve karşılarındaki kişilerin onların bu güzel tavrından hal aldıklarını ve düşmanlarken dost olduklarını bildirmektedir:
"İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir. Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz." (Fussilet Suresi, 34-35)
Müminlerin tüm davranışları, Allah (cc)`ın izniyle görenleri derinden etkiler. İnsanlar bir olay karşısında müminlerin söyledikleri sözleri tam olarak hafızalarında tutamayabilirler, ama gösterdikleri seçkin ahlak, güzel tavır akıllarında her zaman yer eder. Dolayısıyla sözlü tebliğin yanı sıra gösterilen tavır güzelliği de Allah (cc)'ın dilemesiyle güzel ahlakın anlatılmasında son derece önemlidir.