Bu belgeselde birisi akciğerli balık (lungfish), diğeri çiklit (cichlid) balıklarıyla ilgili iki evrimci iddia ortaya kondu. Aşağıda bunları sırasıyla ele alıyor ve cevaplıyoruz:
Bu belgeselde birisi akciğerli balık (lungfish), diğeri çiklit (cichlid) balıklarıyla ilgili iki evrimci iddia ortaya kondu. Aşağıda bunları sırasıyla ele alıyor ve cevaplıyoruz:
Akciğerli balık konusu
TRT ekranlarında, sağda resmi görülen akciğerli balıkların yaşayan bir sözde kayıp halkayı temsil ettikleri ve 300 milyon yıl kadar önce kuraklığa tepki olarak evrimleştikleri iddia edildi. Ancak bu iddia sadece evrimci önyargılara ve spekülasyona dayalıdır ve gerçekte bilimsel bulgular tarafından reddedilmektedir.
Akciğerli balıklar, havayla solunum yapabilen ve kuraklık döneminde hayret verici bir metabolik düzenleme ve yöntem sayesinde hayatta kalabilen canlılardır. Ortalama yirmi dakikada bir yüzeye çıkıp hava almak zorunda olan bu balıklar, kurak mevsimde suların çekilmesiyle birlikte, kendilerini çamurdan bir koza içine gömer ve bir tür "yaz uykusuna" girer (aestivation). Metabolizmalarının son derece yavaşladığı bu dönem, yağmurlar tekrar başlayıncaya kadar aylar, hatta bazen yıllar boyu sürer.
Bu canlılar bazı evrimcilerce sudan karaya sözde geçiş döneminden kalmış, yaşayan ara formlar olarak savunulmaktadır. Tamamen hayalgücüne dayalı bu evrim masalına göre, söz konusu balıklar Devonian döneminde, yaklaşık 300 milyon yıl kadar önce ortaya çıkan bir kuraklık yüzünden çok küçük su havuzlarına hapsolmuş ve bir havuzdan bir diğerine yürümeyi öğrenmişlerdir. Bazı evrimciler amfibyenlerin (ve dörtayaklıların) sözde atası olarak akciğerli balıkları göstermektedir. Ancak bu gözboyayıcı masalın bilimsel bulgular karşısında hiçbir değeri bulunmamaktadır.
Amfibyenlerle, ataları oldukları öne sürülen akciğerli balıklar arasında hem iskeletsel hem de iç organsal açıdan büyük farklılıklar mevcuttur. Marshall C. ve Schultze H. P isimli araştırmacılar, Journal of Molecular Evolution dergisinde yayınlanan makalelerinde, "akciğerli balıkların (ve Coelacanth "ın) morfolojik analizlerinin, dörtayaklıların (tetrapodların) muhtemel evrimlerini sadece karmaşaya sürüklediğini " yazmışlardır. (Marshall C. and Schultze HP. Journal of Molecular Evolution 35 (2): 93-101, 1992.)
Proceedings of the Linnean Society dergisinde yayınlanan bir yazıda ise akciğerli balıkların -sağlam dayanaklara sahipmiş gibi yansıtılan- sözde evrimsel kökenlerinin içinde bulunduğu çıkmaz şöyle itiraf edilmiştir:
"Akciğerli balıkların [evrimsel] kökeni, bildiğim diğer tüm ana balık gruplarda olduğu gibi , hiçbirşey üzerine sağlamca dayandırılmıştır." (E. White, "Presidential Address: A Little on Lungfishes," Proceedings of the Linnean Society ,177 (1966), sf 8.)
Moleküler biyolog Michael Denton, "Evrim: Kriz İçinde Bir Teori" isimli kitabında akciğerli balıkların evrimcilerce balıktan amfibyene bir geçiş formu gibi sunulduğunu ama akciğerli balıkların bireysel karakteristiklerinin "iki tip arasında hiçbir gerçekçi açıdan geçiş oluşturmadıklarını" yazmıştır. ("Evolution: A Theory in Crisis", Michael Denton, Adler and Adler: Bethesda, Maryland, 3. baskı. 1986, sf. 109)
Fosil kayıtlarının da akciğerli balıklarla ilgili evrimci senaryolara darbesi ağırdır. Akciğerli balıklar yüz milyonlarca yıldır hiçbir değişim göstermemiştir ve bu canlılara ait fosiller günümüzde yaşayan örneklerinden farksızdır. Bu balıklarda akciğerlerin kademeli olarak geliştiği iddiasına dayanak gösterilebilecek tek bir fosil bulunmamaktadır. Bu durum bize, akciğerli balıkların evrim değil evrimsizlik kanıtı olabileceğini göstermektedir. Yukarıdaki gerçekler ışığında, bu balığın bir kayıp halkayı temsil ettiği iddiasının sadece bir masaldan ibaret olduğu ortadadır.
TRT"de ortaya konan "kuraklığa tepki olarak evrimleşme" iddiası da bir masaldan ibarettir. Bu masalın üretiminde bu canlının günümüzdeki özelliğine bakılıp bunun hayalgücü ve evrimci önyargılarla yorumlanması yöntemi kullanılmıştır. Açıktır ki, bu bakış açısına göre üretilebilecek masallar sayıca neredeyse sınırsızdır. Benzer şekilde, kuşların karadaki düşmanlarının baskısına tepki olarak kanatlar geliştirdikleri ya da çitaların diğer yırtıcılarla rekabetin getirdiği baskıya tepki olarak hızlı koşmalarını sağlayan iskeletlerini geliştirdikleri masalları üretilebilir. Bütün bunlar evrimcilerin iddialarına delil bulamadıkları için ürettikleri ve hiçbir bilimsel değer taşımayan, ‘işte öylesine-hikayelerden ibarettir. Kısacası TRT"de ortaya konan ‘akciğerli balıkların kuraklığa tepki olarak evrimleştikleri" iddiası, inanca dayalı bir yargıdan ibarettir ve bilimsel bulgular tarafından reddedilmektedir.
Çiklit balıkları konusu
Aynı belgeselde çiklit balıklarının bir Afrika gölünde evrimleştikleri ve yüzden fazla yeni çiklit türünün ortaya çıktığı iddia edildi. Burada ortaya konan evrim iddiası, çiklitlerin mevcut genetik bilgi havuzunda gerçekleşen farklı eşleşmelerin, gözboyayıcı bir şekilde yorumlanarak, Darwinizm kanıtı olarak sunulmasından kaynaklanmaktadır. Çiklit balıklarıyla ilgili söz konusu gözlemler gerçekte evrim teorisine hiçbir kanıt oluşturmamaktadır. Bu balıklarla ilgili iddialara verdiğimiz geniş cevapları buradan ve buradan okuyabilirsiniz. TRT yetkililerini burada dikkat çektiğimiz noktalar konusunda duyarlı olmaya ve bazı belgesellerde körükörüne sürdürülen Darwinist propagandaya alet olmamaları çağrısında bulunuyoruz.
Not:
Belgeselde çok kısa bir şekilde olsa da şempanzelerden "en yakın akrabamız" olarak söz edildi. Bu nedenle söz konusu aldatmacayı düzeltmekte fayda vardır. Öncelikle insanın şempanzeyle ortak bir atadan evrimleştiği senaryosu, fosil bulgularının önyargı ve hayalgücüne dayalı yorumlanmasıyla sürdürülen bir masaldan ibarettir. Genetik benzerlikle ilgili iddialar ise tamamen tutarsız birtakım mantıklara dayalıdır.