ADNAN OKTAR'IN SAMSUN AKS TV VE TV KAYSERİ'DEKİ CANLI RÖPORTAJI (3 EKİM 2010)
“Onlardan gelip kimi seni dinler, nitekim yanından çıkıp-gittikleri zaman ilim verilenlere derler ki: O biraz önce ne söyledi? İşte onlar; Allah, onların kalplerini mühürlemiştir ve onlar kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır” (Muhammed Suresi 16)
Adnan Oktar: Bu münafıkların detay üsluplarındandır. Münafıklar özel bir dil kullanırlar. Mesela birbirlerine bakışmaları özeldir münafıkların, gözle birbirleriyle anlaşabilirler münafıklar. Bakar, birbirine işaret verirler. Olumsuz bir şey olduğunda mesela Müslümanların aleyhine bir şey olduğunda, mesela Müslüman konuşurken birbirlerine bakarlar ve o anda işareti verirler. Bir de konuşmayla da bu işareti verirler ama aleni değil. Bakıyor ama mesela o bakışı yakalasan “ne anlama geliyor?” desen, bir şey çıkaramazsın. Ama münafık anlar ondan. Münafık, münafıktan anlar. Mesela bu konuşmada da “o ne demişti” diyor. Şimdi normal olarak Müslüman der ki; “şunları söylemişti” der. Halbuki kastettiği onun çirkin bir anlam. Yani kelimeleri, cümleleri çirkin kullanmayı münafıklar çok iyi bilirler ve hitap şekillerindeki saygıya uygun olmayan üsluptan da anlaşılır. Mesela “o ne demişti?” “Resulullah (s.a.v.) ne demişti; hatırlayalım, düşünelim, konuşalım” demek ayrıdır, “o ne demişti?” ayrıdır. Yani aynı cümle birinin vurgulanışı başkadır, birinin vurgulanışı ayrıdır. Yani vurgularının içerisinde münafıklar ince, şeytani vuruşlar ve saldırı sistemleri geliştirirler. Bunlara çok dikkat etmek gerekiyor, Kuran buna dikkat çekmiştir. Yani ve o yüzden de münafık kendini çok zeki zanneder, çok akıllı zanneder, kendine çok güvenir. Mesela 50 kişilik bir topluluğun içerisinde, 3-4 tane münafık varsa birbirleriyle bağlantı kurmuş olmak onları şeytani bir gurura, şeytani bir kendinden eminliğe götürür. Yani müthiş kendinden emin olurlar; yani muazzam bir yetenek olduklarını, Müslümanları beğenmiyorlar, onları aklı yetmez olarak görüyorlar, ayette de belirtiliyor, onların akılsızlığına onu yorarlar. Kendi aralarında anlaşmayı da bir üstünlük olarak görürler münafıklar. Halbuki o hareketlerinden kendilerini Cehennemin dibinde, çok şiddetli bir ızdıraba doğru teslim etmiş oluyorlar, bunun farkına varmazlar. Allah kalplerini mühürlediği için akledemiyorlar. Zeki oluyorlar fakat akılsız oluyorlar.