Allah (cc), Ramazan Ayı`nda yerine getirilen oruç ibadeti ile mümin kullarının üzerinde Kuran ahlakını pekiştirir. Cenab-ı Hakk`dan bu Ramazan ayında tüm Müslümanlar`ın kalplerini Kuran ahlakı üzerinde sabit kılmasını niyaz ediyorum.
Kuran-ı Kerim`deki güzel ahlak insanları şefkate, fedakarlığa, güvenilir olmaya, asilliğe, mütevaziliğe, sabra, olgunluğa, derin düşünmeye, vicdana, tevazuya ve insan ruhunu yüceltecek daha pek çok faziletlere yöneltir. İnsanı yoktan var eden, ona yaşayacağı yeryüzünü, soluyacağı havayı, yiyeceği rızıkları, içeceği suyu yaratan Yüce Rabbimiz, insana ruhunun huzur içinde bulunacağı yaşam şeklini de göstermiştir. İslam dini insanların mutluluk içerisinde yaşayabilecekleri yegane hak dindir.
Yüce Allah (cc) İslam ahlakına titizlikle uyan bir kişiye dünyada ve ahirette kesintisi olmayan bir sevinç yaşatır. Dünya üzerinde yaşayan tüm insanlar gerçek mutluluğu yakalamanın yollarını ararlar. Kimi zengin olduğunda, kimi iyi bir işe girdiğinde, kimi istediği yerde yaşadığında, kimi üniversiteyi kazandığında mutlu olacağını düşünür. Oysa bugüne kadar bu yollarla gerçek anlamda mutluluğu yakalayabilen bir insan olmamıştır. En mutlu olduğunu düşünen insanın bile, içini sıkan, düşünmekten kaçındığı, ona huzursuzluk veren birçok konu vardır.
Kuran ahlakının yaşanmadığı toplumlarda mutsuzluk alışılmış bir hadiseye dönüşmüştür. Sıkıntı, karmaşa, huzursuzluk, imandan uzak yaşayan kişilerin hemen her gün hissettikleri duygulardır. Allah (cc)`ın kulları için indirdiği hak dinden haberdar olmayan bu kişiler, söz konusu karanlık ruh halini hayatın bir gerçeği zannederler.
Günümüzde de din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda insanların asık yüzlü ve birbirlerine karşı tahammülsüz olmaları, mutluluğun getirdiği heyecandan uzak, son derece durgun oluşları dikkat çekmektedir. İnsani değerlerden uzaklaşan ve yalnızca menfaatleri peşinde koşan insanlar sürekli daha çok mutsuzluğun içerisine batmaktadırlar. Güzel ahlaktan gittikçe uzaklaşılması şuur kapalılığına neden olmaktadır. Artık insanlar yaşadıkları mutsuzlukların neden kaynaklandığını merak dahi etmez ve bu sıkıntılı hayatı kabullenirler.
Oysa müminler asla böyle bir sıkıntılı hayat yaşamazlar. Bu hayat şekli yalnızca, iman etme imkanı varken imansızlığı tercih etmiş kişilere aittir.
Allah (cc) bu kişilerin durumunun, ‘karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşeklerle yüklü şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş olan bir topluluğun durumuna` benzediğini bildirmiştir:
"Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, 'gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle'; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır. Çakan şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerine karanlık basıverince de kalakalırlar. Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de gideriverirdi. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir." (Bakara Suresi, 19-20)
İşte iman etmeyen insanlar bu çok kısa süren, bir anlık yol almalarına aldanır ve bununla idare edebileceklerini sanırlar. Halbuki tüm sıkıntılardan gerçek kurtuluş ancak ayette de bildirildiği gibi, yalnızca Allah (cc)'a dönmek, O'na kulluk etmek ve O'nun istediği şekilde yaşamakla mümkündür.