İnkarcılara en büyük cezalardan biri, dünyada da ahirette de hor ve aşağılık kılınmalarıdır
ucgen

İnkarcılara en büyük cezalardan biri, dünyada da ahirette de hor ve aşağılık kılınmalarıdır

50602

Bu dünyadaki imtihan ortamında özel olarak yaratılmış bir topluluk vardır. Bu kişiler, hiçbir bilgiye dayanmadan, hiçbir yol göstericileri olmadan Allah’a karşı mücadele içinde olan, müminlere zorluk çıkaran, isyan içinde yaşayan inkarcılardır. Allah onlara dünya hayatında süre tanır. Onlar ise, içinde bulundukları başkaldırıdan dolayı kendilerini güçlü zanneden, şımarıp böbürlenen insanlardır. Kendilerinin müminlerden üstün olduğuna inanır, büyüklük taslarlar. Yüce Allah, onlara bu büyüklenmelerinden ve Allah’a karşı isyanlarından dolayı dünyada da ahirette de en büyük ceza olarak “aşağılanmayı” layık kılmıştır.

Dünyada da ahirette de inkarcılara yönelik oldukça çetin azap çeşitleri vardır. İnkar edenler, içinde bulundukları şımarıklık ve azgınlıktan dolayı çeşitli şekillerde helake uğratılmışlardır. Allah, dünyada onları yıkıma uğrattığı gibi, ahirette de onlara kızgın alevli ateşin azabını tattırmaktadır. Küçük düşürülme ve aşağılanma da, Rabbimiz’in Kuran ayetlerinde bildirdiği inkarcıları azaplandırma şekillerinden biridir. Onlar, yeryüzünde büyük bir şımarıklık ve böbürlenmişlik içinde yaşarlarken, küçük düşürülme, horlanma ve aşağılanma, bu büyüklük hissi içinde olan kişiler için en büyük azaplardan biri olacaktır.

Şeytan da, Allah’a karşı şımarıkça böbürlenmesinin sonucunda, “küçük düşürülmüş” olarak cennetten kovulmuştur:


(Allah:) "Öyleyse oradan in, orda büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin." (Araf Suresi, 13)
 

Yüce Allah, horlanma ve aşağılanmanın inkarcılara yönelik büyük ve etkili bir azap şekli olduğunu ayetlerinde işaret etmiştir:
 

Artık Allah, onlara dünya hayatında 'horluğu ve aşağılanmayı' taddırdı. Eğer bilmiş olsalardı, ahiretin azabı gerçekten daha büyüktür. (Zümer Suresi, 26)

Böylece Biz de onlara dünya hayatında aşağılanma azabını taddırmak için, o uğursuz (felaketler yüklü) günlerde üzerlerine 'kulakları patlatan bir kasırga' gönderdik. Ahiret azabı ise daha (büyük) bir aşağılanmadır. Ve onlara yardım edilmeyecektir. (Fussilet Suresi, 16)

O gün, öyle yüzler vardır ki, 'zillet içinde aşağılanmıştır.' (Gaşiye Suresi, 2)

Allah'ın mescidlerinde O'nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır. (Bakara Suresi, 114)
 
Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Allah'ın ipine ve insanların ipine (ahdine) sığınanlar başka- onlara zillet (zorluk damgası) vurulmuştur. Onlar, Allah'tan bir gazaba uğradılar da üzerlerine aşağılanma (damgası) vuruldu. Bu, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri nedeniyledir. (Yine) Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları dolayısıyladır. (Al-i İmran Suresi, 112)

Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azap vardır. (Maide Suresi, 41)

Bilmiyorlar mı, kim Allah'a ve elçisine karşı koymaya çalışırsa, gerçekten onun için, onda ebedi kalmak üzere cehennem ateşi vardır? İşte en büyük aşağılanma budur. (Tevbe Suresi, 63)

Sonra (Allah) kıyamet günü onları aşağılık kılacak ve diyecek ki: "Haklarında (mü'minlere karşı) düşman kesildiğiniz ortaklarım hani nerede?" Kendilerine ilim verilenler, dediler ki: "Bugün, gerçekten aşağılanma ve kötülük kafirlerin üstünedir." (Nahl Suresi, 27)

Eğer Biz onları bundan önceki bir azap ile yıkıma uğratmış olsaydık, şüphesiz diyeceklerdi ki: "Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de, küçülmeden ve aşağılanmadan önce Senin ayetlerine tabi olsaydık." (Taha Suresi, 134)

Allah'ın yolundan saptırmak amacıyla 'gururla salınıp-kasılarak' (bunu yapar); dünyada onun için aşağılanma vardır, kıyamet günü de yakıcı azabı ona taddıracağız. (Hac Suresi, 9)

Kıyamet günü, azap ona kat kat artırılır ve içinde aşağılanmış olarak temelli kalır. (Furkan Suresi, 69)

Biz de Musa'ya: "Asanı fırlatıver" diye vahyettik. (O da fırlatıverince) bir de baktılar ki, o bütün uydurduklarını derleyip-toparlayıp yutuyor. Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları geçersiz kaldı. Orada yenilmiş oldular ve küçük düşmüşler olarak tersyüz çevrildiler. (Araf Suresi, 117-119)

Allah, kimi saptırırsa, artık bundan sonra onun hiçbir velisi yoktur. Azabı gördükleri zaman, o zalimleri bir görsen; "Geri dönmeye bir yol var mı?" derler. Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler de: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem yakın akraba (veya yandaş)larını da hüsrana uğratmışlardır" dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azap içindedirler. (Şura Suresi, 44-45)

 

Horlanıp küçük düşürülme, büyüklük hissi içinde olan, Allah’ı Yaratıcı olarak kabul etmeyip (Allah’ı tenzih ederiz), kendisini ilahlaştırmaya çalışan inkarcılara yönelik çok büyük bir cezadır. Bu, onların haksız büyüklük isteğine tam karşılık gelen, onları aşağılayıp acizliklerini hissettiren bir karşılıktır. İnkarcılar, karşılaştıkları bu büyük aşağılanma ile hüsrana uğrarken Yüce Allah iman edenleri ahirette hiçbir zaman küçük düşürmeyeceğini ayetlerinde bildirmiştir:
 

Ey iman edenler, Allah'a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar. Derler ki: "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz Sen, herşeye güç yetirensin." (Tahrim Suresi, 8)
 

İman edenler, dünyada da ahirette de Allah’ın sonsuz nimetine vakıf olacak, sonsuz cennette en mükemmel şekilde mükafatlandırılacaklardır. Allah onları yüceltmiştir. İnkarcılar aşağılık kılındıkça, müminler nimetlerin en güzeline kavuşacak, Allah’tan sonsuz rızıkla ağırlanacaklardır.
 


PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER