``Kul, hayır ve şerriyle, tatlı ve acısıyla kadere inanmadıkça imanın halavetini bulamaz.`` (Hz. Enes r.a. Kütüb-i Sitte, 2. Cilt sf. 133)
(Yer) Üzerindeki herşey yok olucudur; Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü (kendisi) baki kalacaktır. (Rahman Suresi, 26-27)
Mümin, hayatı boyunca, Allah`ın vadettiği ve kesin olarak gerçekleşecek olan sonsuz ahiret hayatına hazırlık yapar. Dünyanın çok kısa kalınacak, geçici, birçok eksikliklerle dolu, Allah`ın birçok hikmetle yarattığı bir imtihan yeri olduğunun farkındadır. Çok kısa kalacağı bu imtihan ortamından sonra, Yüce Allah`ın canını alacağını, bunun her an olabileceğini ve ardından da sonsuz ahiret hayatının başlayacağını bilir.
Ölüm insana hiç şuurunda olmadığı bir yerden gelebilir. Mesela dışarıda arkadaşlarıyla yemek yerken, yediği bir yiyeceğin alerji yapmasıyla bir anda hayatını kaybedebilir. Ölüm samimi olarak düşünüldüğünde, dünya hayatında elde edilmek istenen nefsi çıkarların ne kadar boş olduğu anlaşılmaktadır. İnsanın ne kadar parası, itibarı, çevresi, güvendiği akrabaları olursa olsun, öldüğünde Allah`ın huzurunda tek başına olacaktır. Geçmişte yaptıklarından sorguya çekilecektir. Eğer samimi bir Müslüman olarak yaşamış, Allah`ın emir ve yasaklarına uymuş, harama girmekten sakınmış, Allah`ın dinini yaşamak için çaba harcamışsa, sonsuz hayatını cennette yaşamayı umud edebilecektir. Fakat hayatını boş amaçlar uğrunda geçirmiş, sadece kendi istek ve tutkuları için yaşamış, hak dinden yüz çevirmiş ya da dine zarar vermeye çalışmışsa Allah cehennemle cezalandıracaktır. Allah`ın rahmetinde olan müminler sonsuza kadar cennette mutlu ve refah içinde Rabbimizden gelen sınırsız nimetlerle yaşarlarken, inkar edenler ateşte yandıkça yanacak, boyunlarında ve ayaklarında demir halkalarla bitmeyen bir azap içinde cezalandırılacaklardır. Allah cehennem ehlinin durumunu Kuran`da şöyle bildirir:
Boyunlarında demir-halkalar ve (ayaklarında) zincirler olduğu halde sürüklenecekler; Kaynar suyun içinde; sonra ateşte tutuşturulacaklar. Sonra onlara denilecek: "Sizin şirk koştuklarınız nerede?" "Allah'ın dışında (taptıklarınız)." Dediler ki: "Bizi bırakıp-kayboluverdiler. Hayır, biz önceleri (meğer) hiç bir şeye tapar değilmişiz." İşte Allah, kafirleri böyle şaşırtıp-saptırır. İşte bu, sizin yeryüzünde haksız yere şımarıp-azmanız ve azgınca ölçüyü taşırmanız dolayısıyladır. İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Artık mütekebbirlerin konaklama yeri ne kötüdür. (Mü`min Suresi, 71-75)