Din ahlakından uzak yaşayan cahiliye toplumlarında insanlar, bu dünya hayatını kalıcı zannederek yanılırlar. Dünyanın yalnızca bir deneme yeri olduğunu unutur, kendilerine verilen nimetlerin sonsuza dek sahibi olacaklarını düşünürler. Ölümün varlığına ve yakınlığına karşın, bir gün mutlaka ölümle buluşacaklarını kavrayamaz, bu fikirden mümkün olduğunca uzak durur ve gaflet içindeki yaşamlarına devam ederler. Ahiretin unutulduğu böyle toplumlarda insanlar, yaşamları boyunca kendilerine süslü görünen dünyanın geçici değerlerini elde etme hırsından başka bir şeye yönelmezler. Bu hırs, ayetlerde şöyle haber verilmiştir:
Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah Katında olandır. De ki: "Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin Katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir."(Al-i İmran Suresi, 14-15)
Sadece dünya hırsları için yaşayan bu insanlar, ahiret hayatı ile karşılaştıklarında yaptıkları seçimin yanlışlığını anlayacaklardır. Sonsuz olanın, dünya hayatı değil, ahiret hayatı olduğunu fark edeceklerdir. Dünya hayatının yalnızca bir gün ya da günün birazı kadar olduğunu ikrar edecekler (Müminun Suresi, 113) ve ölümden ve ahiret yurdundan ne kadar uzak olduklarına kendileri şahit olacaklardır. Ancak elbette, ahirette duyulan pişmanlık, kendilerine bir çözüm getirmeyecektir.
İnsanların asıl hayatları, ``içinde temelli kalacakları`` ahiret yurdudur. Müminler bu gerçeğin farkındadırlar. İşte bu yüzden, dünyanın bir imtihan yeri olduğunu bilir, yalnızca ahireti kazanmak için Allah (cc)`ın rızasına uymayı hedeflerler. Dünyadaki geçici zevklerden dolayı gaflete kapılmaz, oyalanmazlar. Geçirdikleri her anın, onları ahirete yaklaştıracak bir deneme olduğunun farkındadırlar. Onlar, dünyadaki tüm beklentilerini ahirete ertelemiş, dünyaya karşılık ahireti satın almışlardır. Bu alışverişlerinden dolayı da Allah (cc)`ın insanlara en büyük mükafatı olan ebedi cennet hayatını hak edecek olanlardır. Allah (cc) ayetinde şöyle buyurur:
... Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur. (Tevbe Suresi, 111)