Kuran ahlakını yaşamayan insanların önemli bir özelliği ölümün yakınlığını düşünmekten kaçınmalarıdır. Düşündüklerinde de, bu gerçeği kavrayarak Yüce Allah (cc)'a karşı olan sorumluluklarının bilincine varmazlar. Aksine, dünya hayatından kopacaklarını, yıllar boyu çalışıp elde ettiklerini terk edeceklerini düşünerek kederlenirler.
Bu durum ilerleyen yaşlarda daha da belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Oysa ki yaşlılık, Yüce Allah (cc)'ın, insanların imana yaklaşmaları ve ahiretin yakınlığını düşünüp salih amellerde bulunmaları için yarattığı özel bir durumdur. Ancak yine de kimi insanlar yaşlılığın getirdiği acizlikleri ve zorlukları gördükleri halde bu durumdan ibret almaz ve dünya hayatına olan bağlılıklarından taviz vermezler. Ölüme bu denli yaklaştıkları halde, yine de ölümü kendilerine yakıştırmazlar. Dostlarının birer birer öldüklerine şahit olur, ama yine de hiç ölmeyecekmiş gibi davranırlar. Hala daha çok para biriktirebilmenin, geleceklerini garanti altına almanın peşine düşerler. Bir gün gelip de kimsesiz ve parasız kalma endişesiyle yaşar, bir kenarda sürekli yiyecek, giyecek ya da para biriktirmeye uğraşırlar. Ancak dünyada zor durumda kalmaktan bu kadar korktukları halde, ahirette ne yapacakları konusunu hiç düşünmezler. Ahiret için hiçbir hazırlık yapmaya gerek duymazlar. Oysaki insanın asıl hayatı ahirettedir ve asıl hazırlık yapılacak yer de ancak bu hayattır. Yüce Rabbimiz Kuran'da bu konuyu şöyle haber vermiştir:
"Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?" (Enam Suresi, 32)
Bu gerçeğe kesin olarak iman eden müminlerin yaşlılık dönemleri ise çok farklı olur. Onlar zaten tüm yaşamlarını Allah (cc)'ın hoşnutluğunu kazanmak üzerine kurmuşlardır. Zaman geçtikçe ahirete, Allah (cc)'ın izniyle sonsuz cennet hayatına yaklaştıklarının şevki içindedirler. Bu umut dolu bekleyiş sebebiyle son derece neşeli, huzurlu, güzel ahlaklı bir karakter gösterirler. Çevrelerindeki insanların sorunlarını çözmeye, onlara Kuran ahlakını öğretmeye, Yüce Allah (cc)'ın hoşnut olacağı bir karakter kazandırmaya çalışırlar. Fiziksel olarak güçsüz duruma düşseler de, zihinsel olarak sürekli çalışır ve çevrelerine fayda getirmeye yönelik bir faaliyet içinde olurlar.
Onların bu üstün ahlaklı tavırları çevrelerinde de büyük bir sevgi ve saygı uyandırır. Hem etraflarındaki insanlara güzel ahlakı öğrettikleri hem de kendileri son derece güzel ahlaklı oldukları için her zaman saygı ve ilgi görürler.