Adnan Oktar'ın 26 Nisan 2011 A9 Tv Ve Gaziantep Olay Tv'deki Canlı Sohbetinden
ADNAN OKTAR: Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla, şeytandan Allah’a sığınırım. Müminun Suresi “Mü'minler gerçekten felah bulmuştur;” kurtuluşa ermiştir. İçleri ferahtır, işleri rast gider, dünyada, ahirette rahat ederler. “Onlar namazlarında hûşû içinde olanlardır”. Namazlarında Müslüman kalbini Allah’a verecek, vesvese ile uğraşmayın. Baktınız vesvese ediyorsunuz, bir-iki-üç, diyeceksin ki bu bir hastalık. Üçten fazla ise, bu hastalıktır. O zaman itibar edilmez. İlk aklınıza gelen şekli geçerlidir. İki mi kıldım, üç mü kıldım, üç mü kıldım, dört mü kıldım, hafif zann-ı galip ne tarafta ise, onunla bitireceksin. Vesveseye gerek yok.
“Onlar namazlarında hûşû içinde olanlardır; Onlar, 'tümüyle boş' şeylerden yüz çevirenlerdir;” dedikodu ile, ipsiz sapsız boş işlerle, boş konularla vakit geçirmiyorlar. Yazık, insanı sıkar. Boş diziler, bilmem neler, şunlar bunlar, yani insanın içini hafakanlar basar. Kalk spor yap, kalk güzelce evi düzenle, bir şeyler yap, bir gönül alacak bir şey yap, bilgini arttır, bahçeye çıkıp ağaçların güzelliğine bak, Allah’ın yarattıklarına bak. Domuşup oturup böyle dır dır dır dedikodu yapmak, boş işlerle, boş dizilerle vakit kaybetmek yazık. “Onlar, zekata ilişkin (söz ve görevlerini mutlaka) yerine getirenlerdir;” Fakire, fukaraya bol bol dağıtacaksın. Onlar da sevinecek, sen de sevineceksin. Sevdiklerin mutlu oldu mu, sen de mutlu olursun. Bol dağıttın mı, daha da zengin olursun. Dağıtmadın mı, fakirleşirsin. Kıstıkça fakirleşirsin, kıstıkça fakirleşirsin. Dağıttıkça zenginleşirsin. Şu anki ekonomik krizin nedeni, dağıtılmamasıdır. Zenginlerin fakirlere parayı dağıtmamasıdır. Dağıtmayınca, bakın zengin kendi de batıyor, kendi de iflas ediyor. Dağıt, bol bol mal alsınlar, fabrikalar işlesin, sen de daha fazla kazan. Daha fazla kazan, daha fazla dağıt, arkasından daha da fazla kazanırsın, daha da gelişirsin, inşaAllah.
“ Ve onlar ırzlarını, iffetlerini koruyanlardır;” Helali ile ilişkide bulunuyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında ise, cariyesi veyahut kendini hibe eden kadınlar. Onlar helalidir, onlarla beraber olabilir. “Ancak eşleri ya da sağ ellerinin sahip olduklarına karşı (tutumları) hariç; bu konuda kınanmış değillerdir.” Eşleri dedikleri, nikahlı olanlar işte. “Sağ ellerinin sahip oldukları” dediği; kadın diyor ki, sen benim sahibimsin, sana aitim, diyor. O, onun sahibi, tamam. Ben başka hiç kimseye ait değilim, sana aitim, diyor. Kuran’ın bahsettiği budur işte; azatlı cariye veya cariyeler, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında böyleydi, kastedilen budur, “... bu konuda kınanmış değillerdir. Fakat kim bundan ötesini ararsa, artık onlar sınırı çiğneyenlerdir.” Ehl-i fahşa oluyor. “(Yine) Onlar, emanetlerine ve ahidlerine riayet edenlerdir.” Emanet edilmiş, mesela bir eşya emanet edilmiş, emaneti koruyacaksın. Bir çocuk emanet edilmiş, onu koruyacaksın. Bir hanım emanet edilmiş, onu koruyacaksın. Para emanet edilmiş, koruyacaksın. “...ahidlerine riayet edenlerdir.” Söz verdi mi, sözünü yerine getirecek. Şunu yapacağım dedi mi, yerine getirecek. Yapmayacağı bir sözü vermeyecek, söz verdi mi yerine getirecek, inşaAllah.
“Onlar, namazlarını da (titizlikle) koruyanlardır.” Canım istediği zaman namaz kılarım, istemediğim zaman kılmam olmaz. Sahib-i tertib olacak. 5 vakit namazını kılıyorsa, muntazaman sabah, öğlen, ikindi, akşam, yatsı, vitir, hepsini muntazam kılacak, sahib-i tertib olacak. Yani işte arada bir, öyle şey olmaz, kastedilen namaz odur. Bakın, “Onlar, namazlarını da (titizlikle) koruyanlardır.” Sahib-i tertib olmak, düzgün 5 vakit namazını ardı ardına namaz vakitlerini geçirmeden sünnete riayet ederek kılmak. “İşte (yeryüzünün hakimiyetine” dünya hakimiyetine, “...ve ahiretin nimetlerine) varis olacak olanlar onlardır.” Mehdiyet’in güzel goncaları, güzel çiçekleri onlardır, diyor Cenab-ı Allah. “Ki onlar Firdevs (cennetlerin)e de varis olacaklardır;” onlara ayrıca cennet de vereceğim, diyor Allah. “...içinde de ebedi olarak kalacaklardır.” Sonsuza kadar kalacaklardır, diyor inşaAllah Cenab-ı Allah. Bak işte, “...varis olacak olanlar onlardır.” Bu dünya hakimiyetine, ağırlıklı olarak ona bakıyor ayet.
“Ki onlar Firdevs (cennetlerin)e de varis olacaklardır;” Ayrıca cennet de vereceğim, diyor Allah. Ama aslında tabii bir Müslüman cennet için değil Allah rızası için gayret eder. Cennet; ikram olarak Allah tarafından verilir. Cennet amaçlanmaz, Allah’ın rızası amaçlanır. Bakın sakın orada bir yanlış, bir hata yapılmasın. Cennet için namaz kılınmaz, Allah rızası için namaz kılınır. Allah’ın ikramı olarak cennet verilir müminlere, inşaAllah. Umarsın tabii Cenab-ı Allah’tan, o güzelliği umarsın ama niçin yapıyorsun dediğinde, cennet için yapıyorum denmez. Allah rızası için, Allah rızasının da çoğunu isteyeceğiz, inşaAllah.