İman zafiyeti içindeki kişiler, karanlık ve kasvetli bir din anlayışı içindedirler. Bu nedenle söz konusu kişiler, güzellikten ve estetikten zevk alamazlar. Oysa gerçek din ahlakında neşe, dostluk, sevinç, sevgi, arkadaşlık, sanat ve estetik vardır.
Allah’ın varlığına iman etmiş, ahiret inancı olan bir insan etrafında gördüğü herşeyin varlık nedeninin Allah olduğunu bilir. Bu bilgiyle etrafına bakan bir insan ise, Allah’ın insanlar için yaratmakta olduğu saymakla bitiremeyeceğimiz çokluktaki güzellikleri her an fark edebilme özelliğine sahip olur. Allah’ın yarattıklarındaki güzellikten ve sanattan derin olarak zevk alır. Bu nedenle gerçek bir Müslüman etrafında hep güzellik ve estetik arar. Ruhunda hep daha güzele, daha temize, daha estetik olana yönelme şeklinde bir eğilim vardır. Her konuda yenilikten, değişikliklerden hoşlanır. Yaşadığı ya da girdiği bir ortamda yapılan düzenlemeleri, güzellikleri hemen fark eder. Aynı şekilde gözüne çarpan bir asimetriyi, düzensizliği, temizlik anlayışına uymayan bir uygulamayı hemen görür. Bunu hemen düzeltme, güzelleştirme arzusu duyar. Bu, samimiyetine karşılık Allah’ın onun ruhuna verdiği önemli bir duyarlılıktır. Allah dünyada böyle bir anlayışa sahip olarak yaşayan Müslümanlara “Rableri onlara Katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve onlar için, kendisinde sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler.” (Tevbe Suresi, 21) ayetinde buyurduğu gibi ahirette de içinde sonsuz güzellik ve sanatın yer aldığı cennet hayatını vadeder.
Sanat Eserlerini Gereği gibi Takdir Edemez
Böyle bir kişiye üstünde el emeği taşıyan, ince ustalık ürünü bir eser gösterilse bunun kıymetini anlayamaz. Eseri oluşturan kişinin Allah tarafından bahşedilen yeteneğine, bu eseri meydana getirmek için harcadığı emek, gösterdiği titizlik, dikkat ve kullandığı sanat gibi inceliklere dikkatini veremez. Bu kişi, güzellikten zevk alma, güzelliği ve emeği takdir edebilme, incelikleri fark edebilme gibi düşünme ve dikkatli gözlem gerektiren değerlendirmelerden uzak bir hal içindedir.
Maddi ve Manevi Güzellikleri Fark Edemez
İman zafiyeti, insanın ruhunu köreltecek tehlikeli bir hastalık gibidir. Güzellikleri fark edemeyen bir insan, bu kültürün yozlaştırıcı etkisiyle Allah’ın nimet olarak verdiği çok önemli bir özelliğine kendi eliyle zarar vermiş olur. Sonucunda da hayatını Allah’ın “İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) Siz dünya hayatınızda bütün ‘güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz...” (Ahkaf Suresi, 20) ayetinde bildirdiği şekilde yaşayan bir insan haline gelir. Oysa insan ruhu, maddi, manevi her türlü güzellikten zevk alacak şekilde yaratılmıştır. Güzellikleri görmeye ve takdir etmeye açıktır. Ancak kendini basitliğe alıştıran, karakterinde daha güzele, daha iyiye yönelen bir anlayışı geliştirmeksizin dünya hayatını yaşayan biri ruhunu köreltir. Göz önünde olan güzellikleri, Allah’ın yaratışındaki muhteşem sanatı, uyumu ve simetriyi fark etmekten yoksun hale gelir. Sadece kendini hayatta tutacak; gerçekte ise bir insanın hayatının tek amacı olması açısından son derece aşağılayıcı olan hedeflere yönelir. Örneğin önünde çok güzel hazırlanmış bir sofra kurulmuş olsa, o bu düzenin sağlanması için harcanan emeği, gösterilen ince düşünceyi, estetik anlayışını pek değerlendiremez. Kendisine gösterilen ihtimamın gerçekte Allah’ın bir ikramı, güzel bir lütfu olduğunu aklına dahi getirmez.
Fiziksel Temizliğe Gereken Önemi Vermez
Allah’ın “... O, akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar.” (Yunus Suresi, 100) ayetinde bildirdiği gibi iman zafiyeti içinde olan insanlar akıllarını kullanmadıkları için pislik içinde yaşarlar. Örneğin temiz giyinmekten, temiz bir ortamda yaşamaktan gerçek anlamda zevk almazlar. Sadece insanların kendilerini görebilecekleri yerlerde kimi zaman bunlara önem veriyormuş gibi görünerek öyle tanınmak isterler. Bunun dışında temizliğe titizlik göstermez, ayrıntıları ise hiç akledemezler. Tüm bunlar gafil bir yaşam içinde olduklarının ipuçlarını oluşturur ve ruhlarında iman edenlere has yüksek şahsiyetin var olmadığını gösterir.
İman Zafiyeti İçinde Olan Kişilerin En Önemli Eksikliği Güzel Ahlaka Önem Vermemeleridir
İman zafiyetine sahip olan insanlar birarada iken de estetiğe, gözün zevk aldığı düzene ve daha önemlisi güzel ahlaka önem
vermeksizin yaşarlar. Estetiğe, güzelliğe önem vermedikleri, bunlara yönelik bir özen içinde olmadıkları da kolayca anlaşılır. Oysa kişiliği Kuran ahlakına göre gelişmiş, Allah’ın her yaptığından haberi olduğunu bilen biri, Allah’ın huzurunda her an en güzel haliyle olmak ister. Çünkü Allah insanı “Doğrusu, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” (Tin Suresi, 4) ayetinde haber verildiği gibi diğer varlıklar arasında en güzel olacak şekilde yaratmıştır. Bu nedenle insanın da yaşamı boyunca yaptığı her hareketinde Allah’ın kendisine verdiği bu nimeti iyi vurgulayacak, insani yönlerini zayıflatmayacak davranışlar içinde olması gerekir. Ayrıca diğer canlılar arasında kendisini üstün kılan bu yaratılış özelliğine uygun davranmayan ve güzel bir kişilik göstermeyen kişilerin diğer varlıkların daha aşağısında bir konum içine olacağını Rabbimiz Kuran’da haber vermiştir.
Allah’ın “Sonra aşağıların aşağısına çevirdik. Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka…” (Tin Suresi, 5-6) ayetlerinde haber verdiği gibi iman edip salih davranışlarıyla bunu gösterenler yükseltilecekler, değerli kılınacaklardır. Bu kişilerin Allah’ın yaratışındaki sanatı, estetiği ve muhteşem güzelliği görüp takdir edebilen, ruhu bunlardan zevk alan, gördükleri üzerinde düşünüp derinlik kazanan insanlar olduğu anlaşılmaktadır. Allah Kuran’da Müslümanların ahlaki üstünlüklerini şöyle bildirir:
Görüldüğü gibi yüzeysel bir kültür içinde yaşayan biri için mümkün olmayan bu derinlik, Allah’a samimi bir iman ile bağlanmış bir Müslümanın ruhunda ayakta olduğu, oturduğu ya da uzanıp yattığı bir sırada bile mevcuttur. Müslüman ahlakındaki bir kişi her an her yerde Allah’ı düşünecek, gördüğü her şeyde Yaratıcımız olan Allah’ın büyüklüğünü ve korkusunu hissedebilecek bir düşünce yapısına sahiptir. Bu derinlik, iman eden bir insanı gördüğü herşeyi iyi değerlendirebilen, tümünün Allah’ın bir yaratması olduğunu bilerek taşıdıkları güzellikleri ve incelikleri ortaya çıkarabilen bir ruh halinde tutar.
Güzelliklerden ve estetikten zevk almak insana ait bir özelliktir. Allah insanın ruhunda, güzelliğe karşı bir duyarlılık hissi yaratmıştır. Ancak, bu estetik anlayışının açığa çıkması ve gelişmesi, insanın imanı ve aklı ile doğru orantılıdır. Müminler bütün güzellikleri yaratanın Allah olduğunu bildikleri için, güzellikler karşısında heyecan duyarlar. Kendilerine bunların tümünü sunan Allah’ın gücünü ve sanatını gereği gibi takdir edebilmeye çalışırlar. Cennete karşı duydukları özlem de, güzelliklerden zevk alma kabiliyetlerini artırır. Allah’ın Kuran’da haber verdiği cehennem ortamını düşünüp kıyas yaptıklarında ise, Allah’ın izniyle ruha zevk veren estetiğin değerini daha iyi kavrarlar.