İnsanların gerçek mutluluğu elde edebilmelerinin tek yolu Allah’a iman etmeleridir. Bu gerçek Kuran’da “...Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur.” (Rad Suresi, 28) ayetiyle bildirilmektedir. Yaşanılan mutsuzluktan ve bıkkınlıktan, ancak, Allah’ın rahmeti kavrandığı ve iman ahlakı yaşandığı takdirde kurtulunabilir. Dünya hayatından ancak bu şekilde gerçek anlamda zevk alınabilir, ancak bu şekilde güzelliklerin değeri tam olarak kavranabilir.
Allah’ın “ ...Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır...” (Nahl Suresi, 30) ve “ ...Allah, dünya ve ahiret sevabının güzelliğini onlara verdi...” (Al-i İmran Suresi, 148) ayetleriyle bildirdiği üzere, Allah güzel bir hayatı ancak iman edenlere yaşatır. İnkar edenler içinse, Allah’ın bir ayette “Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır...” (Taha Suresi, 124) hükmüyle bildirdiği gibi, mutlaka “sıkıntılı bir hayat şekli” vardır. Bu insanlar, iman etmek dışında hiçbir şekilde bu sıkıntılı yaşamdan kurtulamaz, hiçbir yolla gerçek mutluluğu elde edemezler. Maddi anlamda çok büyük imkanlara sahip olsalar bile, bunların tadına gereği gibi varamaz, bu nimetlerin sevincini tam olarak yaşayamazlar.
Zira güzelliklerin bir insana zevk verebilmesi için, kişinin bu güzellikleri takdir edebilecek bir anlayışa sahip olması gerekir. Örneğin kişinin, bir karanfilin yapraklarındaki kusursuz dizilimi, kokusunu, dokusundaki yumuşaklığı fark edebilmesi daha önemlisi bu benzersiz güzelliğin büyük bir nimet olarak var edildiğini anlaması gerekir. Bunu gerçek manasıyla anlayabilecek olan kişiler de sadece iman sahipleridir. Çünkü Allah’a iman eden kimseler, dünyadaki her detayın Rabbimiz’in büyük bir lütfu olduğunun bilincindedirler ve her güzellikte Allah’ın sonsuz yaratış gücünü düşünürler. Bu, onların Yüce Allah’a olan sevgilerini ve bağlılıklarını artırır.
Tüm bu gerçekleri gören ve samimi olarak “Allah’ın ipine sımsıkı sarılarak” Rabbimiz’e teslim olan bir kimse artık “kopmayan bir kulba yapıştığını” ve Allah’ın dilemesi dışında hiçbir şekilde zarara uğramayacağını, dünyada ve ahirette tüm nimetlerden en fazla zevki alarak, en güzel hayatı yaşayacağını bilmelidir. Kuran’da şöyle buyrulur:
“Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, O’ndan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse, O’nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettirir. O, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Yunus Suresi, 107)