İnsanlar ancak hak dini yaşayarak sağlıklı bir akıl ve ruha sahip olabilirler. Çünkü hak dini yaşamak, insanı dünyevi bağlardan kurtarır. Kişiyi sadece Allah'a ve O'nun hak kitabındaki emirlere karşı sorumlu hale getirir. Bu, insanlar için çok büyük bir kolaylıktır. Allah Kuran'ın birçok ayetinde İslam dininin kolaylığından bahseder, "Ve seni kolay olan için başarılı kılacağız." (A'la Suresi, 8) şeklinde bildirerek Müslümanların bu kolaylık içinde başarı sağlayacaklarını haber verir. Başka bir ayette de Müslümanlara gönderilen elçilerin önemli bir özelliğinin insanların üzerine yüklenen ağırlık ve zorlukları, kuralları, batıl inançları kaldırıp onları özgür kılmak olduğunu haber verir. Kurtuluşa eren insanların da bu emirlere uyan insanlar olacağını şöyle müjdeler:
"... O, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır." (Araf Suresi, 157)
Üzerindeki dünyevi zincirlerden kurtulmuş, aklını, cahiliye ürünü olan fikirlerden arındırmış, temiz akıl sahibi bir insan hür düşünebilir. Böyle bir insan diğer insanların düşüncelerinden ve taleplerinden bağımsız olarak yalnızca Allah'ı razı edecek kararlar alabilir. Bunun nedeni bu kişinin, ölçü olarak sadece Kuran'da belirtilen sınırlara uyuyor olmasıdır. Bunun dışında, insanların kendisi hakkında ne söyleyeceklerinin, ne düşüneceklerinin ya da hakkında nasıl bir kanaat edineceklerinin bir önemi olmaz. İman eden bir insan için Allah'ın rızasını kazanmaktan, O'nun emrettiği şekilde yaşamaktan başka bir hayat şekli yoktur. İşte bu gerçeği kavrayan salih müminler cahiliye toplumunun batıl dinlerinden biri olan "insanlara tapınma dini"ni hiçbir zaman yaşamazlar. Allah Kuran'da, bulundukları toplumun İslam ahlakından uzak yapısından uzaklaşan ve kendilerini Allah'a adayan insanlara dair pek çok örnek vermiştir. Bu kutlu insanlar arasında en dikkat çeken örneklerden biri de Kuran'da ismi zikredilen mübarek bir insan olan Hz. Meryem'dir.
Kendisini Allah'a adayan örnek bir kul: Hz. Meryem
Kuran'da Allah, Hz. İsa'nın annesi Hz. Meryem'i yalnızca Kendisine yönelen bir kul olarak örnek vermektedir. Hz. Meryem, doğumu öncesinde annesi tarafından iyi bir kul olması ve dünyevi tüm bağlardan arınmış olması dileğiyle Allah'a adanmıştır. Bunu haber veren ayet şöyledir:
"Hani İmran'ın karısı: 'Rabbim, karnımda olanı, 'her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak' Sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz işiten bilen Sensin Sen' demişti." (Al-i İmran Suresi, 35)
Böyle önemli bir dilekle Allah'a adanan Hz. Meryem ile ilgili Kuran'daki diğer ayetler, Allah'ın Hz. Meryem'in annesinin bu duasını kabul ettiğini göstermektedir. Allah Al-i İmran Suresi'nde Hz. Meryem'in son derece güzel ve temiz bir ahlakla yetiştiğini şöyle bildirmektedir:
"Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi..." (Al-i İmran Suresi, 37)
Yine başka bir ayette de Allah, Hz. Meryem'i seçtiğini ve onu üstün kıldığını şöyle haber vermektedir:
"Hani melekler: 'Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı' demişti." (Al-i İmran Suresi, 42)
Ayrıca Kuran'da Hz. Meryem'e, Allah'a gönülden boyun eğen, itaatli, Allah'ın emirlerine uyan bir insan olması emri verildiği de bildirilmektedir:
"Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulun, secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et." (Al-i İmran Suresi, 43)
Hz. Meryem yaşamının belli bir döneminde ailesinden ayrılarak doğu tarafa çekildiğinde, burada bir mucize olarak Hz. İsa'nın doğuş haberini almıştır. Cebrail vasıtası ile kendisine Hz. İsa'nın doğumu müjdelenmiştir:
"Hani Melekler, dediler ki: 'Meryem, doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, o- nurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır..'" (Al-i İmran Suresi, 45)
Hz. Meryem, Allah'tan bir mucize olarak, kendisine hiçbir insan eli değmeden Hz. İsa'ya hamile kalmış ve ardından ıssız bir yerde tek başına Hz. İsa'yı dünyaya getirmiştir. Allah'ın kendisi için belirlediği kadere gönülden boyun eğen Hz. Meryem, bu olaylar üzerine kavmi tarafından kendisine atılan tüm iftiralara karşı sadece Allah'a güvenip sığınmıştır. Allah Kuran'da Hz. İsa'nın doğumu öncesi ve sonrasında meydana gelen mucizevi olayları kavrayamayan bu kavmin, Hz. Meryem'e yönelik ağır ithamlarını ve incitici sözlerini şöyle bildirmektedir:
"Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: 'Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın. Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi.'" (Meryem Suresi, 27-28)
Allah bir ayette de kavmin inkara sapmış olduğunu ve Hz. Meryem hakkında büyük yalanlar ve iftiralar ortaya attığını şöyle haber vermektedir:
"(Bir de) İnkara sapmaları ve Meryem'in aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri" (Nisa Suresi, 156)
Allah, Hz. İsa'yı alıp kavmine geri dönmesini istediğinde Hz. Meryem Allah'ın emrine rıza göstermiş ve insanların kendisi için ne düşüneceklerini, hakkında ne gibi iftiralar atacaklarını önemsemeden Allah'ın emrine uymuştur. Açıklaması son derece güç bir olayın içinde olmasına rağmen, bunu bahane etmemiş ve kendisinden isteneni eksiksiz olarak yerine getirmiştir. Kendisi hakkında kavminin ortaya attığı tüm ithamlara gerçek bir Müslümana yakışır şekilde karşılık vermiştir. Allah'ı unutup insanları ilahlaştıran cahillerden çok farklı bir ahlaka sahip olduğunu, Allah'ın emirlerine uyarak ve insanların kendi hakkındaki düşüncelerine itibar etmeyerek göstermiştir. (Harun Yahya, Kuran Ahlakı)
Allah Kuran'da Hz. Meryem'in hayatından haber verdiği bu örnekle, insanlara önemli mesajlar vermektedir. Çünkü Hz. Meryem dünyada hiç kimsenin başına gelmemiş, eşi benzeri olmayan, mucizevi bir olayla imtihan edilmiştir. Son derece zor ve sabır gerektiren bir ortamda insanların baskı ve iftiralarına karşı güzel bir sabır göstermiştir. Tüm bunların sonucunda ise Allah Hz. İsa'yı henüz beşikteyken konuşturarak annesini, insanların iftiralarından temize çıkarmıştır.