Hz. Ebu Hureyre (Radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "GÜNEŞ, BATTIĞI YERDEN DOĞMADIKÇA KIYAMET KOPMAZ. BATIDAN DOĞUNCA, İNSANLAR GÖRÜR VE HEPSİ DE İMAN EDER. ANCAK, DAHA ÖNCE İNANMAMIŞ VEYA İMANIN SEVKİYLE HAYIR KAZANAMAMIŞ OLAN HİÇ KİMSEYE BU İMAN FAYDA SAĞLAMAZ." [Buharî, Rikak 39, İstiska 27, Zekât 9; Müslim, İman 248, (157); Ebu Davud, Melahim 12, (4312).] [Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/324.] |
“Güneş batıdan doğacak, insanlar topluca îmân edecek, ANCAK DAHA ÖNCE ÎMÂN ETMEMİŞ OLANLARIN ÎMÂNLARI KENDİLERİNE BİR YARAR SAĞLAMAYACAKTIR.” (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII 307; Müslim, Fiten, 118) |
"GÜNEŞ BATIDAN DOĞDUĞU VAKİT, KALPLER İÇİNDE ÖNCEDEN TAŞIDIKLARI ÜZERE MÜHÜRLENİR, HAFAZA MELEKLERİ ARTIK ÇEKİLİR. MELEKLERE HİÇBİR AMEL YAZMAMALARI EMREDİLİR." [Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/324-327 |
BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ, GÜNEŞİN BATIDAN DOĞMASIYLA BİRLİKTE TEVBE KAPISININ KAPANDIĞINI ANLATIYOR Îman ve teklif (sorumluluk), ihtiyar dâiresinde bir imtihan, bir tecrübe, bir müsabaka (yarışma) olduğundan, perdeli ve derin ve tedkik (inceleme) ve tecrübeye muhtaç olan nazarî mes'eleleri elbette bedihî (açık) olmaz. Ve herkes ister istemez tasdik edecek derecede zarurî olmaz. Tâ ki Ebu Bekirler âlâ-yı illiyyine (yücelerin en yücesine) çıksınlar ve Ebu Cehiller esfel-i safîline (aşağıların en aşağısına) düşsünler. İhtiyar kalmazsa teklif (sorumluluk) olamaz. Ve bu sır ve hikmet içindir ki, mu'cizeler seyrek ve nâdir verilir. Hem dâr-ı teklifte (dünyada) gözle görünecek olan alâmet-i kıyâmet (kıyamet alametleri) ve eşrat-ı saat (kıyametin şartları), bir kısım müteşâbihat-ı Kur'aniye gibi kapalı ve te'villi oluyor. YALNIZ, GÜNEŞİN MAĞRİPTEN (BATIDAN) ÇIKMASI BEDÂHET DERECESİNDE (İSPATA İHTİYAÇ DUYULMAYACAK ŞEKİLDE AÇIK) HERKESİ TASDİKA (İNANMAYA) MECBUR ETTİĞİNDEN, TEVBE KAPISI KAPANIR, DAHA TEVBE VE ÎMAN MAKBUL OLMAZ. (Beşinci Şua) |