İslam ahlakıyla hareket eden bir mümin her an her yerde Allah`ın huzurunda olduğunu bilmenin verdiği derinlik ve şuur açıklığıyla hareket eder. Öfkeleneceği, huzursuz olacağı bir tavırla karşılaştığında ya da karşısındaki insanlardan adaletsiz, kırıcı, hoşgörüsüz, öfkeli konuşmalar duyduğunda dahi bu ahlakından ödün vermez. Karşısında her kim olursa olsun herkesin sözüne en saygılı, en güzel şekilde karşılık vermeye çalışır. Yaşadığı her an, gösterdiği tavırlar ve yaptığı konuşmalarla tüm insanlara İslam ahlakını tebliğ ettiğinin bilinciyle hareket etmeli; onlara karşı en mükemmel üslubu kullanmakla sorumlu olduğunu unutmamalıdır. Bu konuya örnek olarak Kuran'da müminlerin kendilerine selam veren bir kişiye karşı nasıl bir üslup ile karşılık vermeleri gerektiği şöyle bildirilmektedir:
Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah herşeyin hesabını tam olarak yapandır. (Nisa Suresi, 86)
İman derinliğinin ruhta gereği gibi yaşanmamasından kaynaklanan yüzeysellik, kişilerin davranış şekillerinden konuşma üsluplarına, oturmalarına kalkmalarına, giyim tarzlarına ve temizliklerine; estetik ve sanat anlayışlarından sofra adabına, yemek yeme şekillerine, yürüyüşlerine, espri anlayışlarına, gülmelerine kadar akla gelen her konuda belirgin bir kalitesizlik ile kendini belli eder. Bunlar arasında en çok dikkat çekenlerden biri ise hiç kuşkusuz ki günlük hayatta büyük yer tutan konuşmalardaki bozukluklardır.
Allah Kuran'ın ``Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.`` (İsra Suresi, 53) ayetiyle insanlara birbirlerine sözün en güzelini söylemelerini bildirmiştir. Bu ayetin gereği olarak, her insan hem sözlerinde hem de üslubunda en güzel ve en hikmetli olanı seçmekle yükümlüdür. Düşünmeden, gelişigüzel bir şekilde konuşmak beraberinde kalitesiz pek çok özelliği getirebilir ve kişiyi "en güzel sözü" söyleme ahlakından uzaklaştırabilir. Bu nedenle müminler, bir söz söylemeden önce mutlaka vicdanlarına danışmalıdırlar. Bu şekilde vicdan kullanıldığında kişinin tüm konuşmaları ``Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?`` (Fussilet Suresi, 33) ayetiyle bildirildiği gibi hayra yönelten konuşmalar olacaktır. Kişiyi her türlü kalitesiz ve basit konuşma üslubundan uzaklaştıracak ve İslam ahlakının getirdiği kaliteyi yansıtan bir mükemmelliğe ulaştıracaktır.
Peygamber Efendimiz (Sav)'in Ahlakını Örnek Almak
Kuran`ın ``Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü`nde güzel bir örnek vardır.`` (Ahzab Suresi, 21) ayetiyle bildirildiği gibi, Peygamberimiz (sav)'in hayatında müminler için her konuda hikmet dolu örnekler vardır. Konuşma adabı hakkında hadislerde aktarılan bilgilere bakıldığında, Peygamber Efendimiz (sav)'in bu konuda da üstün bir kaliteye sahip olduğu görülür.
Peygamber Efendimiz (sav) insanlar arasında, etkileyici üslubu, hikmetli ve keskin hitabıyla tanınan bir kimsedir. Onun tebliği insanlar üzerinde çok büyük bir etki oluşturmuş, Allah onun konuşmalarındaki üstünlüğü pek çok insanın imanına ve İslam ahlakını benimsemesine vesile kılmıştır. Peygamberimiz (sav)'in konuşmaları, sohbetleri, yüksek vicdan ve ahlak anlayışı nedeniyle çok büyük bir zevk ve hayranlıkla dinlenmiştir. Konuşmalarında daima Kuran ahlakına uygun, hayra yönelik, insanları iyiye ve güzele davet eden üsluplar kullanması, insanların ondaki hikmetleri görüp örnek almalarına vesile olmuştur. Sahabelerden bizlere aktarılan çeşitli rivayetler Peygamberimiz (sav)'in bu özelliğini ortaya koymaktadır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
Allah Resulü insanların en beliğ (belagatli kimse, meramını tamamen, noksansız ve güzel sözlerle anlatmaya muktedir olan. Kafi derecede olan. Yeter olan), en düzgün konuşanı ve en tatlı sözlü olanıydı! O, şöyle diyordu: "Ben Arabın en fasihiyim (Hatasız olarak söyleyen. Açık ve güzel konuşan). (Taberani, Hakim; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 800)
Hz. Aişe (ra), Resulullah (sav)'in sözlerini şöyle tarif eder:
O, sizlerin konuştuğunuz gibi lafları çabuk çabuk ve peş peşe sıralamazdı, sözleri az ve özdü. Halbuki sizler cümleleri birbirine ekleyip duruyorsunuz.
Allah Resülü çok veciz (kısa, öz, az sözle çok mana ifadesi) konuşurdu. Böyle konuşmasını kendisine Allah Katından Cebrail getirmişti. Kısa cümleler içinde bütün maksadını yansıtırdı. Veciz sözlü cümleler söylerdi, sözlerinde ne fazlalık ne de eksiklik bulunurdu. Kelimeleri bir ahenk içinde birbirini izler, sözcükleri arasında duraklar ve böylece dinleyenleri sözlerini belleyip ezberlerlerdi. Sesi gürdü ve tatlıydı. Gerektiğinde konuşurdu, kötü laflar etmezdi, hep hakkı söylerdi.
Güzel olmayan laflar edenlerden yüz çevirirdi. Hoşlanmadığı, çirkin saydığı bir sözü konuşmak zorunda kaldığında onu kinaye yoluyla ifade buyururdu.
Kendisi sustuğunda huzurdakiler konuşurdu. Katında tartışma yapılmazdı.
Sahabelerinin yüzlerine karşı son derece güler ve gülümserdi, onların konuştuklarını beğenir, dikkatle dinler, kendisini onlardan biri sayardı. (El Fevaid, Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, s.800)
Hz. Aişe (ra) anlatıyor:
Mübarek kelamları seçkindi. Her işiten onu anlardı. (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 521/4)
Hz. Ebu Umame (ra)'den:
İnsanların en güleç yüzlüsü ve hoşcanlısı idiler. (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 545/4)
Hz. Enes (ra) şunu bildirmiştir:
Efendimiz (sav) halkın en latifecisi (hoş söz, şaka, mizah, söz ile iltifat) idi. (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 545/5)
Allah Herşeyi Görendir, Bilendir
Her an her yerde söylenen her söze Allah'ın şahit olduğunu bilerek, Allah`tan korkup sakınarak yapılan konuşmalar kişilerin tüm tavır ve konuşmalarına üstün bir kalite ve seçkinlik kazandırır. Böyle bir konuşma üslubu önemli bir iman alametidir. Müslümanca konuşan insanlarla karşılaşan kimseler büyük bir hayranlık duygusuna kapılırlar. Müslümanların samimiyetlerinden, yüksek kişiliklerinden ve üstün ahlak kalitelerinden ciddi şekilde etkilenirler. Bu yolla Allah`ın dilemesiyle iman sahipleri gösterdikleri tavırlar ve yaptıkları konuşmalarla pek çok insanın 'kalplerinin imana ısınmasına ve imana yaklaşmalarına vesile olurlar. Aksinde ise yine pek çok insanın, gösterilen kalitesiz tavırlardan olumsuz şekilde etkilenmeleri ve İslam ahlakına karşı da bir uzaklık duymaları söz konusu olabilir. Bu da iman sahiplerine ahirette büyük bir sorumluluk yükleyebilir.