Enaniyet, dünyada ve ahirette insanı büyük yıkıma sürükleyen en önemli kötü ahlak özelliklerinden biridir. Enaniyetin, bir insanın ahlakında oluşturduğu en şiddetli tahribatlardan biri ise, kişiyi sevgisiz, egoist, zalim ve merhametsiz bir insan haline getirmesidir. Herkesten daha üstün olduğuna inanan bir kişi, herkesten çok kendisini sever ve kendisine saygı duyar. Bir başka insanın kendisinden daha iyi, daha doğru ya da daha isabetli düşünebileceğine ihtimal vermez. Bu nedenle de kendisini daha iyiye yöneltmek isteyen insanlara karşı sevgi, şefkat ve saygı yerine, öfke ve kibirle karşılık verir. Bu bakış açısı nedeniyle de karşısındaki insanlardaki güzel ahlak özelliklerini göremez. Kendinden başkasına saygı ve sevgi duyamaz, takdir edemez, övgü sözleri söyleyemez. Bu ahlakından dolayı, başkalarından istifade edemez ve ahlakını geliştirip güzelleştiremez.
Bediüzzaman Said Nursi, Sözler adlı eserinde enaniyetli insanın durumunu bir yıldız böceğine benzeterek çok hikmetli bir örnek vermiştir. Bediüzzaman, yıldız böceğinin kendi ışığına güvenip gecenin karanlığında kalmasını, enaniyetli insanın kendi aklını beğenip, yalnızca kendi bildiğine uymasına benzetmiştir. Bal arısının ise, kendi aklına güvenmeyip gündüzün aydınlığından istifade ederek hareket ettiğini anlatarak, Kuran`a ve Allah (cc)`ın beğendiği ahlaka uyan kimsenin kurtuluşa ereceğini hatırlatmıştır:
... Gel ey hayata çok müştak (bağlı) ve ömre çok talib ve dünyaya çok âşık ve hadsiz (sınırsız) emeller ile ve elemler ile mübtela bedbaht nefsim! Uyan aklını başına al! Nasıl ki yıldız böceği, kendi ışıkçığına itimad eder. Gecenin hadsiz zulümatında kalır. Bal arısı, kendine güvenmediği için, gündüzün güneşini bulur. Bütün dostları olan çiçekleri, Güneşin ziyasıyla (ışığıyla) yaldızlanmış müşahede eder. Öyle de: Kendine, vücuduna ve enaniyetine dayansan; yıldız böceği gibi olursun. Eğer sen, fâni vücudunu, o vücudu sana veren Hâlıkın (Yaratıcı`nın) yolunda feda etsen, bal arısı gibi olursun. Hadsiz bir nur-u vücud (varlık nuru) bulursun. Hem feda et. Çünkü şu vücud, sende vedia (emanet) ve emanettir.
Hem O`nun mülküdür. Hem O vermiştir. Öyle ise, minnet etmeyerek ve çekinmeyerek fena et, feda et; tâ beka bulsun (baki olsun)... Öyle ise, ey nefsim! Hiç durma... (Sözler, s. 213)
İnsan, Allah (cc)'ın üzerindeki rahmeti, şefkati ve merhameti olmasa hiçbir şeye güç yetiremeyecek kadar aciz bir kuldur. İnsana sahip olduğu nimetleri veren tek güç Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah (cc)'tır. Allah (cc) dilemedikçe insan hiçbir şeye güç yetiremez. Hiçbir şeye sahip olamaz, ne kendine bir iyilik sağlayabilir ne de başına gelecek bir musibete engel olabilir. Müslüman bu gerçeğin şuuruna varmalı ve aczini bilerek Allah (cc)`a teslim olup Kuran ahlakını en mükemmel şekilde yaşamaya çalışmalıdır.