Her neyi elinize alsanız bir sanat ve düzenle karşılaşırsınız. Sanat dendiği zaman incelikler içeren, detaylı, uzun aşamalardan geçen çalışmalar gelir aklımıza. O sanat eserinin ortaya çıkarılabilmesi için çalışmalar kimi zaman aylar sürer. Detay detay, ince ince sabır gerektiren bir emek verilir.
Sanat demek detay, incelik demektir. İnceliksiz, emeksiz sanat çalışması olmaz.
Evren ise bu ihtişamlı sanatın en büyük, örneksiz ve mükemmel bir temsilcisidir. Evrenin her noktasında detay içinde detay gizlidir. Herhangi bir şeyi inceleyin; bu her ne olursa olsun, onun daha da derinine başka başka kapılar açılır. Adeta süpriz içinde süpriz saklıdır.
Bu sanatı görebilmek, bu şuurla çevremizi, hayatımızı, dünyayı ve evreni değerlendirebilmek son derece önemlidir. Bunun için samimiyet ve dikkatli bir görüş gerekir. Allah ayette ‘Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar' (Fatır Suresi, 28) diye bildirmektedir. Bilimsel gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmak elbette önemlidir.
Ancak samimi bir gözle değerlendiren insan için Allah’ın ihtişamlı sanatını görmek için kapsamlı bilgilerden ziyade samimi, dikkatli bir görüş yeterlidir. Bu samimi görüşü elde ettikten sonra, insanın bilgisi arttıkça, derinliklere indikçe hayreti, Allah’ın gücüne olan saygısı, sevgisi, korkusu daha da güçlenir.
Örneğin, herkes meyve yer. Fakat kaç kişi meyvedeki paketleme sisteminin ne kadar muhteşem olduğunu farketmiştir? Dış ambalajı, en üst tabakadaki mumlu kabuk yapısı, olabilecek en mükemmel koruma malzemesidir. Aynı zamanda sağlık için gereken pek çok faydalı besin maddesini içerir.
Su ve toprakla birleşince tohum açılır ve içindeki formüllere tam uyumlu bir ortamla buluşarak çatlayıp, kök salmaya başlar. Ardından boy atar, koca bir ağaç olup baharda görsel olarak müthiş hoşumuza giden çiçeklerle bezenir. Daha sonra o güzel ağacın dallarını büken ağırlıkta koca koca, süslü ve yine müthiş hoşumuza giden sanatlı bir görünümle nimet olarak hizmetimize sunulur.
Dalları ağırlığından bükülmüş kiraz ağaçları, her yeri koca elmalarla bezenmiş elma ağaçları, turuncu rengiyle cıvıl cıvıl görmekten derin bir haz duyduğumuz portakal ağaçları....
Hepsi Allah’ın ikramı, hepsi Allah’ın yaratma sanatıdır.
Tüm bu tertemiz yiyecekler toprakta yetişirler, topraktan suyu çekerler fakat hiç bir zaman meyvelerin içinde kirli, toprağa ait herhangi bir malzeme, bizi irite edecek herhangi bir şey olmaz. Her zaman tertemiz, her zaman sulu, iştah açıcı güzelliktedirler.
Örneğin elmanın çok ince bir kısmı kabukludur, hemen ise altında tertemiz, bembeyaz lezzetli kısmı bulunur, tam ortasında da yerken rahatsız olmayacağımız şekilde, merkezde, içe paketlenmiş çekirdek kısmına ulaşırız.
Portakala baktığımızda portakalın dış kabuğunun altından dilimli, tam elimizle kolayca alabileceğimiz şekilde güzel bir ikram buluruz. O dilimlerin dış zarını soyunca portakalın suyunun ayrıca minik baloncuklar olarak paketlendiğini görürüz.
Narda da mükemmel bir paketleme sistemi, tanelerinin diziliminde müthiş bir özen vardır. Narlar, zarla kaplı bölmelerle gruplara ayrılmışlardır. Tüm meyvelerde olduğu gibi narın da sağlığa müthiş faydaları vardır. Kalp sağlığı açısından çok faydalıdır, kolesterolü dengeler, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda yağ depolanmasını engeller, yorgunluğu azaltır, antioksidan açısından zengindir, ilaç araştırmalarında kullanılır.
Meyveler tam insanın ihtiyacı olan faydalarla yaratılmışlardır. Vitamin, mineral açısından vücudumuzun pek çok ihtiyacını karşılarlar. Eğer Allah doğada bu besinleri yaratmamış olsaydı insan sağlıklı olamazdı; zaten yaşayamazdı. Hazır gıda dahi olsa besin olarak tüketilen her şeyin kaynağı doğadandır. Allah’ın yarattığı güzel, doğal nimetlerdendir.
Yazın ısının yüksek olduğu zamanlarda vücudumuz sulu yiyeceklere ihtiyaç duyar. Tam bu dönemde Allah insanların ihtiyacı olan meyveleri yaratır. Kavun, karpuz gibi.
Karpuz en kurak yerlerde yetişen meyvelerdendir. Ancak liflerinin içinde kilolarca ağırlıkta su barındırır. Yazın tam suya en çok ihtiyaç duyulan zamanda Allah kilolarca ağırlıkta, kuruluktan çatlamış toprağın üstünde capcanlı renklerde ve lezzette yaratır bu nimeti. Karpuzun kökleri toprağın metrelerce altından suyu bulur. İncecik kablo gibi bir hattan kocaman balon gibi içi dopdolu, kütür kütür tam ihtiyacımıza yönelik tertemiz bir nimet oluşur.
İncecik koyu renkte kablomsu bir dal gibi olan karpuzun kökleri canlı bir varlıkmışçasına, suyu adeta hissederek suyu bulur. Fakat gözleri olmayan, beyni olmayan bu kökler o suya ulaşması gerektiğini nereden bilirler? Bu, yaratan Rabbimiz, üstün ve detaylı yaratmasını her yerde ve her şeyde bizlere göstermektedir.
Meyvelerin tohumunda, o meyvenin tüm gelişim safhalarını içeren her türlü bilgi kodludur. Tüm formül tohumun içinde gizlidir. Suyu tanır, yetişeceği toprağı tanır, hangi ısı ayarında verimli olacağını bilir, tadının kıvamını bilir, rengine, kokusuna, şeker oranına ait her türlü bilgiye sahiptir.
Doğada Rabbimiz’in yarattığı her meyvede, bitkide, sebzede bu detaylı sanat vardır. Örneğin, bir mısırın güzelliğini, intizamını herkes bilir. Peki mısıra o tek tek disiplinli dizilimi kim vermiştir? Tane tane tertemiz o sütlü mısırı kim koçanın üzerine nizami bir şekilde yerleştirmiştir?
Buna mısırın kendisinin karar aldığını söylemek son derece mantıksız ve akıl dışıdır.
Portakala rengini veren, tadını veren, içindeki paketlemeleri var eden;
Narı boncuk boncuk düzenleyen, dizen, rengini veren,
Karpuzu olabilecek en güzel, birbirine zıt renklerde, yeşil ve kırmızı olarak yaratan, bu canlılığı, sululuğu oluşturan kimdir?
Tümü Rabbimizin ikramıdır. Tümü Rabbimizin sanatıdır. Allah’ın sanatı gözlerimizin önünde, her yerdedir. Rabbimiz Rahman Suresi’nin 77 ve 78’inci ayetlerinde şöyle bildirir:
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin adı ne yücedir.