Vücudumuzdaki hücrelerin her birine ihtiyacı olan maddelerin taşınması için kan akışına ihtiyaç vardır. Ancak bu kan akışının hücrelerin tam ihtiyaçları kadar olması gerekmektedir. Bu, öylesine hassas bir dengedir ki ihtiyaç artınca anında kan akışı artar, azalınca ise kan akışı tam ihtiyaca yönelik olarak azalır. Bu hassas dengeyi sağlayan mekanizmalar şunlardır:
Dokularda artan çalışma hızına bağlı olarak o dokunun kan akışı artar. Örneğin kaslarımızdaki çalışmada 8 katlık bir artış kaslara olan kan akışını derhal 4 katına çıkarır.
Oksijen kullanılabilirliğinin azalması kan akışını arttırır. Örneğin yükseklere çıkıldığında oksijen azalınca buna bağlı olarak dokulara kan akışı önemli ölçüde artar.
Dokularda oksijen ve besin maddelerine olan talepte yükselme olması küçük atardamarların ve kılcal damarların büzücü kaslarında gevşeme meydana getirir ve o dokunun kanlanması böylece sağlanmış olur.
Bazı besin maddelerinin yokluğunun kanlanmayı arttırıcı etkisi vardır. Örneğin: glukoz, amino asitler veya yağ asitleri azaldığında kan akışı yükselir.
Tüm bu mekanizmalar biraraya gelerek, hayatımız boyunca bizim haberimiz bile olmadan vücudumuzdaki her bir hücreye tam ihtiyacı olan kanın ulaşmasını sağlarlar. Şimdi şu soruları soralım.
Şüphesiz bunların tümünü gerçekleştiren, sonsuz ilim ve akil sahibi olan Allah'tır. Hadid Suresi'nin 4. ayetinde şöyle buyrulmaktadır:
"Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O'dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir."