Allah'ın detay sanatı: Hafıza
ucgen

Allah'ın detay sanatı: Hafıza

24512
Geçmişe dair yaşadığınız birçok olay hafızanızda mevcuttur. Doğduğunuz tarih, okuduğunuz okulların isimleri, öğrendiğiniz dersler, arkadaşlarınız, onlarla yaşadığınız pek çok olay, hastalıklarınız, akrabalarınız gibi milyonlarca detay hafızanızda mevcuttur.

Bugüne kadar size ulaşan tüm bilgiler ribozomlarda ‘hafıza molekülleri’ olarak adlandırılan proteinlere dönüştürüldü. Bu protein molekülleri elektrik sinyalleri olarak şifrelendi. Böylece milyonlarca bilgi saklandı. Siz buna, ‘geçmiş’ demektesiniz. Bu bilgilerin birikmesi ile bir geçmişiniz oldu. ‘Hatırlıyorum’ dediğiniz anda gerçekte, hatırlama anında hücrenin uyarılması sonucu protein şeklinde saklanan bu şifrelerin tekrar hafızaya çağrılması olayı gerçekleşmektedir. Bu vasıtayla örneğin size, ‘hangi okulda okudunuz?’ diye sorulduğunda, okulunuzun şifresi deşifre edilmekte ve siz de cevabı vermektesiniz.

Bir manzara görüntüsünü düşünelim. Bu görüntünün resmini çekip bilgisayara resim dosyası olarak kaydettiğiniz farzedelim. Bilgisayar bu dosyayı 001001 gibi şifre ile kaydeder. Görüntü olarak kaydetmez. Beynimiz de, gördüğü bu manzarayı bir şifreye çevirir. Ancak siz aynı manzarayı sonradan düşündüğünüzde, bu hayali bir görüntü olarak gözünüzün önünde belirir. Ve o manzaraya bakarken duyduğunuz hissi aynı şekilde hissedersiniz. Burada şu gerçek üzerinde derin derin düşünmemiz gerekir: Şuursuz hücrelerden oluşmuş bir et parçası şifreleme bilgisini nasıl öğrenmiştir? Ayrıca neden böyle bir kodlama sistemine ihtiyaç duymuştur da, her gördüğünü saklama davranışında bulunmaktadır? Dahası, milyonlarca bilgi kodlansa bile, tüm bunlar bir et parçacına sığabilir mi? Beyin denilen bu et yığınının kapasitesi nasıl belirlenmektedir? Beyin ne kadar yaşayacağını bilmemektedir; o halde kendi kendine ne kadarlık bir saklama kapasitesi olması gerektiğini nasıl bilebilir ve hesaplayabilir? Beynin en başından şöyle bir hesap yapması gerekir: Ben 70 sene yaşayacağim ve bu süre içinde şu miktarda bir bilgiyi kodlayarak saklamam gerekir, bu durumda bu kodları depolayacağım şu miktarda bir kapasitem olmalı. Beynin böyle bir depolama yapabilmesi için ise sonsuz bir hafızası olması gerekir. Bir et parçası sonsuz bir hafızaya sahip olamayacağına göre sonsuz bir hafızaya sahip olan kimdir?

Beynin içinde elektrik sinyalleri olarak şifrelenen sesleri, görüntüleri, kokuları, tatları saklayan kimdir? Tüm bu şifreleri birer algı olarak anımsayan yani tekrar algılayan şuur kime aittir? Elbette bu şuur, beyni oluşturan sinirler, yağ tabakası ve sinir hücrelerine ait değildir. Bu şuur, Allah'ın yaratmış olduğu ruhtur. Allah bütün bu algıları her insanın ruhu için ayrı ayrı yaratmaktadır. Bu algıları yaratan Allah mutlak tek varlıktır. Şuursuz bir et parçasının bir hafızaya sahip olması, milyonlarca bilgiyi depolayacak, istendiğinde hatırlamasını sağlayacak bir sistem kurması imkansızdır. Bu durumda hafızanın insana verilen bir algıdan ibaret olduğu gerçeği ortaya çıkar.

Rüya gerçeği de bunu daha iyi anlamamıza bir örnektir. Rüyada da bir hafıza mevcuttur. 15-20 sn. gibi kısa bir zaman rüya görmenize rağmen, sanki rüyanın daha öncesi de varmış gibi pek çok şeyle bağlantı kurarsınız. Gördüğünüz olayları daha önce yaşamamış olduğunuz halde bilgiler hafızanızdadır. Rüyanızda yaşadığınız ev hakkında da bir hafıza mevcuttur. Gerçekte yaşadığınız ev olmasa da, bu durum rüyada size hiç garip gelmez. Hatta rüyanızda size ulaşılabilse ve 'o ev senin evin değil'  denebilse şiddetle karşı çıkar, rüyanızdaki evin kendi eviniz olduğunu savunursunuz. Yaşadığınız yer, çalıştığınız firma, eşiniz, kardeşiniz, alışkanlıkarınız, sevdiğiniz yemekler gibi detaylar da rüyanızda şu ankinden farklı olabilir. Ancak siz bunları hiç yadırgamazsınız. Hatta rüyanızdan hiç uyanmasanız, bu değişikliği  hiç farketmeden yaşantınıza devam eder ve rüyanızdaki hayatınızın gerçek yaşantınız olduğunu düşünürsünüz. Oysa çok açıktır ki, rüyanızdaki tüm bunlar size ait olmayan, sadece hafızanıza verilen bilgilerden ibarettir.

Uyandığınızda ise belli bir hafıza ile uyanırsınız. Uyuduğunuz oda, yanınızdaki komodin, üstündeki ışık ve diğer nesneler, odadaki ayrıntılar… her şey tamdır ve aynı şekilde durmaktadır. Aynı olarak gördüğünüz tüm detayları hafızanıza veren Allah’tır. Rüyanızda size nasıl bir hafıza veriliyor ise, uyandığınızda da daha önce verilmiş bir hafızanın algıları ile devam edersiniz.

Bu örnekler Allah’ın gücünü ve yaratma üstünlüğünü kavrayabilmemiz için Allah tarafından özel olarak yaratılmıştır. Allah tüm kainatın, yerin, göklerin, üzerindeki her şeyin sahibi olduğu gibi, hafızanın da sahibidir. Milyarlarca insan için yaratılmış, milyarlarca hafızayı saklayan, bilen, hiç unutmayan tek güç sahibi Allah’tır. Gerçekte düşünen, ‘geçmiş’ dediğimiz hafızanın sahibi, geleceğimizi de bilen, gören, işiten, olayları insanlara sıra sıra gibi algılatıp ‘geçmiş’ dediğimiz bir hafıza algısı var eden, benzersiz yaratma gücünün sahibi Yüce Allah’tır. Rabbimiz'in sonsuz ilmi ve üstün yaratma gücü bir ayette şöyle bildirilir:
 
"Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diri'dir, Kaim'dir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun Kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp- kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yüce'dir, pek Büyük'tür." (Bakara Suresi, 255)


 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER