"Ey kardeşim! Yeryüzünde kibirlilik taslamaktan, kendini üstün görmekten sakın! Alçak gönüllüğü itiyad edin. Allah sana güzel konuşma yeteneği vermişse bil ki Allah'tan yücesi yoktur." İmam Rabbani
Allah, yazmıştır: "Andolsun, Ben galip geleceğim ve elçilerim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır. (Haşr Suresi, 21)
İnsanlar herşeyin oluşumunu belli sebeplere bağlarlar. ‘Güneş olduğu için gölge olur` mantığı insanların hayattaki mucizeleri görmelerini engeller. Bir çok insan için mucizeler ‘Sebepler Silsilesidir`. Bu silsile şu şekilde oluşur; Örneğin:
Ekmek pastanede yapılmıştır. Pastanede, ekmek undan yapılmıştır. Un, satıcıya fabrikadan gelmiştir. Fabrika unu, toptancıdan buğday olarak almıştır. Toptancı buğdayı köylüden almıştır. Köylü buğdayı topraktan elde etmiştir... İnsanların tam inanacağı gibi bir sebep sistemi vardır. Fakat bu silsile açık şuurla bakıldığında, her detayını Allah`ın yarattığı ‘Mucizeler Silsilesidir`.
Allah gölgeyi yarattıktan sonra güneşi ona sebep kıldığını bir ayette şu şekilde bildirmiştir:
‘Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra biz güneşi ona bir delil kılmışızdır.` (Furkan Suresi, 45)
Sebeplerle düşünüldüğünde, spermle yumurtanın birleşiminden kusursuz bir insanın oluşması makul karşılanır, fakat aslında hiç de makul değildir. Bu konuda samimi düşünen bir insan tek bir su damlasının, akıl ve ruh sahibi bir insana dönüşmesinin büyük bir mucize olduğunun hızla farkına varır. Yüce Allah`ın özenle, büyük bir mucizeyi tecelli ettirerek bir insanı var ettiğini açıkça görür. Çünkü açık şuurla bakıldığında, ne tür sebepler sıralanırsa sıralansın Allah`ın yaratma sanatının üstünlüğü açıktır. Allah bir ayetinde şöyle bildirmektedir:
..."Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin? Fakat, O Allah benim Rabbim'dir ve ben Rabbim'e hiç kimseyi ortak koşmam." (Kehf Suresi, 37)
Devasa gezegenimizin milyarlarca yıldır sonsuz evrende, zarar görmeden aynı yörüngede kalması, dengesinin asla bozulmaması, Dünya`nın hiç bir gök cisminden zarar görmemesi, tüm yaşam koşullarının canlılara uygun olması sebeplerle makul kılınamaz. Çünkü sebepler son derece hassas dengelere bağımlıdır ve hassasiyetin bozulması an meselesidir. Aslında ‘sebep` mantığında düşünüldüğünde dünyanın zarar görerek yok olması bu şartlarda çok makuldur. Böyle bir şeyin yaşanmaması, üzerimizde Allah`ın yüce rahmetinin ve üstün korumasının olmasından dolayıdır. (detaysanati.net) Allah bir ayetinde şöyle buyurur:
Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 32)