Sohbetler (20 Şubat 2017; 12:00)

1024

BÜLENT SEZGİN: İyi günler değerli izleyicilerimiz. Adnan Oktar ile Sohbetler’e başlıyoruz inşaAllah. Hocamız birazdan bizlerle olacak. Biz arkadaşlarımızla Münafığın Derin Karanlığı kitabından bir bölüm okuyalım.

ADNAN OKTAR: Şu an hükümetin başının belada olmasının nedeni de yine münafıklar. Tayyip Hoca güvendi, Müslüman zannetti adamları. “Ne istediler vermedik?” dedi hakikaten muazzam destek sağladı. Adamlar azılı münafık çıktı. Herkesi kendi gibi dürüst zannediyor Tayyip Hoca, öyle değil dünya. Münafık kavramını da görmüş oldu.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yaptığı konuşmada, her partiye oy veren vatandaşları kucaklayan bir hitapta bulundu. Şunları söyledi; “Sadece AK Parti’ye gönül veren kardeşlerim değil, sadece Milliyetçi Hareket Partisi’ne gönül veren kardeşlerim değil, Cumhuriyet Halk Partisi ve HDP’ye gönül veren vatandaşlarımın da Cumhurbaşkanlığı sistemine ‘Evet’ demesini bekliyorum. Bu reform farklı. Burada bütünleşeceğiz, toplanacağız çünkü bu sistem şu veya bu partinin, şu veya bu şahsın değil, seksen milyonun tamamının geleceği içindir.”

ADNAN OKTAR: Tayyip Hocam güzel insan yani böyle söze, tavsiyeye açık bir insan. Şimdi kardeşim ben hayır’ı da düşündüm ama zaten bir karar netleşmesi olmamıştı bende. Sürekli herkesin de gördüğü gibi araştırıyordum. Bana bilgi getirsinler diyordum, Ankara’dakiler bilen varsa gelsin bana anlatsın. Günlerce bunun peşinden gittim, sürekli araştırdım, sürekli bilgi edinmeye çalıştım ondan, bundan, okuyarak, araştırarak. Ankara’dan bir ağabeyimiz geldi böyle değerli, önemli bir mevkide olan bir ağabeyimiz. O geldi anlattı. Baktım bayağı dürüst anlatıyor, bayağı samimi. Sayın Bahçeli çok aklı başında bir insan. Tayyip Hocam yine öyle dürüst bir insan. Bunlar Türkiye’nin aleyhine, anormal bir şeye ‘Evet’ demezler. Anayasayı da inceledim. Bölünme içinse bu mevcut anayasa da bölünmeye müsait. O anayasada da eğer zorlarsan, bölünme hırsı içinde olan adam varsa zaten bulur, nereden bulursa bulur onu. Adam anayasa dinlemez zaten.

İşte kararsız kesimi ikna için, sevgi, şefkat, merhamet çok önemli. Tek adam korkusu var herhalde anladığım kadarıyla. Tek adam ama Tayyip Hoca’nın vicdanı güzel. Merhametli, aklı başında bir insan. Zalim bir insan değil. Ayrıca tek adam olup da ne yapacak yani değil mi? Devleti hızlandırmak istiyor sadece, hükümetin icraatlarını hızlandırmak istiyor. Daha akılcı anlatılabilir, daha detaylı anlatılabilir. Hükümetin başı dertte yani böyle bir karmaşa ortamında fitneye kapı açmak doğru olmaz. “Fitne katilden beterdir” diyor. Onun için yatıştırıcı olması açısından ben ‘evet’ diyorum. Fitneye kapı açmamak için, hükümetin de zor durumda olduğunu gördüğüm için, yeni bir zor durumda olma hali de oluşturmak istemediğim için, hükümeti zora sokmak istemediğim için ‘evet’ diyorum. Hayır gözüyle bakıyorum. Uzun uzun düşündüm, son kararım bu şu an.

Benim anlamadığım da kordiplomatik plakalı arabalarla bizim evin önüne gelip, İngiliz kardeşlerimiz evin görüntüsünü tespit ediyorlar. Antik bir ev değil burası, tarihi bir ev de değil. Nedir amaçları anlayabilene aşk olsun. Acaba Kraliçe mi istedi? Buraya mı taşınmak istiyor? Bilmiyorum. Evi beğenmiş olabilir değil mi? Belki satın almak istiyorlardır. Havadar falan mı buldular acaba? Ne olabilir?

Ama tabii Tayyip Hocam’dan sonrası için bu anayasayı uygulayacak adamı yani çok iyi birini seçmek lazım. Tayyip Hocam Allah esirgesin herhangi bir şekilde vefat etse veyahut istifa etse veyahut görevden çekilse veyahut normal süresini bitirip görevinden ayrılmış olsa, yerine orijinal bir tip gelirse bu anayasa ile ne olur? Bilmiyorum. Adam bunu nasıl değerlendirir, ne yapar? Bunu da gözden geçirmek lazım tabii. Ama ben her halükarda ‘evet’ diyorum.

Tayyip Hocam’a Allah uzun ömür versin. Ama adamlar Tayyip Hocam’ın vefatına bel bağlamışlar. Onun için Tayyip Hocam’ın savunmasını çok iyi yapalım. Bunların niyeti bozuk. Meclisi çok iyi koruyalım, gazi meclisi. Sarayı iyi koruyalım, halkın sarayı, millet sarayı. Millet sarayı, saray demekten niye çekiniyor ki Tayyip Hocam? Saray orası. Millet sarayı, ne var yani? Millete ait bir saray. Tapusu Tayyip Hoca’nın üstüne değil oranın. Tamam, millete ait bir sarayda oturmasında niye acayiplik olsun? Topkapı’da da oturabilir, orası da saray, millete ait saray.

İnsan fikri sabit olmaması lazım. Hayrı gördüğünde hayra dönmesi lazım. Mesela ben bakıyorum, karar veremedim önce. ‘Hayır’ diyeyim dedim. Ama baktım hükümetin başı dertte, devletin üstünde bin bir türlü gaile, fitne ayyuka çıkmış. ‘Hayır’ dendiğinde hükümete bir fitne unsuru daha eklenmiş olacak. Hükümeti bir nevi fitnenin içine doğru itmiş olacağız. Baktım sevdiklerim de o tarafta, ‘evet’ diyeyim dedim. En çok üstünde durduğum, fitneyi istememek. Çünkü hükümeti fitneye doğru çekmeye çalışıyorlar. Hükümet de fitneden kaçınıyor. Fitne imtihan yani, zorluklar.

GÖKALP BARLAN: Düştükleri yanlışlıkları da siz düzelttiniz, 25. Maddeyi.

ADNAN OKTAR: Çünkü asıl olan o madde, federasyona yol açacak maddeyi uyardım, düzelttiler. Ama yine de tabii düzeltilecek yerler var. Ama hayır diyeceğime fitneyi yatıştırmayı daha hayırlı buluyorum. Çünkü ‘hayır’ fitneye açık. Hayır bak, faydalı dahi olsa fitneye açık. Acil olan fitnenin ortadan kalkmasıdır. Benim için fitnenin ortadan kalkması daha önemli.

Türk milleti asil millettir, necip millettir. Ne yapacağını bilir. Allah onlara vahyeder, kalbine ilham eder, en doğrusunu onlara yaptırır. Hiç tedirgin olmaya gerek yok. Kaderde onlar zaten tercihini yaptı. Nereye oy vereceklerini, hangi kararı verecekleri Allah katında belli. Bu dindar millet, imanlı millet, vicdanlı millet en doğru kararı verir. Hiç kimse tedirgin olmasın. Ama hayırcı görüş de galip gelirse bunu bir felaket olarak görmemek lazım. Referandumlardan bir referandum, yine referandum olabilir. Onda da başka türlü bir şey çıkabilir. Bu hükümeti etkilemez. Halkın görüşünü öğrenmek istiyor hükümet, bu kadar. Danışıyor halka. Halka göre de hareket eder zaten hükümet. Halk ne diyorsa o. O yüzden bunu bir felaket, çöküntü gibi göstermek ayrı bir fitne konusu olur. Bundan da şiddetle kaçınmak lazım. Nitekim de Tayyip Hocam’ın üslubu iyi şu an. Sayın Bahçeli’nin üslubu da iyi, Başbakan’ın üslubu da iyi. Hayır diyen kardeşlerimizi kazanmaya yönelik güzel bir üslupları var. İyi gidiyor yani.

“Sevgi birliği baş tacıdır” diyelim. Evet, sevgi birliği baş tacıdır.

Tekrar söylüyorum bir milis gücü oluşturulsun. Ama bu mutlaka kanun ve hukukla oluşturulsun. Kanuna, hukuka uygun olsun. Her yönü kanun, hukuk kontrolünde olsun.

BÜLENT SEZGİN: Adnan Bey, dün akşam uzun süre Twitter’da ‘Allah kesin var’ etiketi bir numaraydı.

ADNAN OKTAR: Bayağı güzel. Çok güzel.

Melania Trump, Florida’da yaptığı konuşmada dua ile Allah’a şükrederek başlamış. Onun filmi var mı bizde? O benim aslanım o. Hiç Allahsızların, dinsizlerin alaylarına hiç itibar etmesin. Onların alayı alayla gelse hiç etkisi olmaz. Alay edilmek müminin süsüdür. Müminin ihtişamını gösterir, kalitesini gösterir. Alay da küfrün küçüklüğünü ve ezikliğini gösterir.

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, göz göre göre gelen bir tehlikeyi önlemek için yeni anayasa sistemini getirdiklerini ima eden şöyle bir açıklama yaptı; “Türkiye 2007 yılındaki Anayasa değişikliğiyle yönetim sistemini değiştirme yolunda ilk adımını attı. Biz bu tercihi bir reformla derli toplu hale getiriyoruz. Göz göre göre gelen bir tehlikeyi önlemek için 1960’ta, 1980’de olduğu gibi darbeye maruz kalmayı, ekonomik kriz yaşamayı niçin bekleyelim.” dedi.

ADNAN OKTAR: İşte o zaman başka türlü bir tavır fitne oluyor. Bana niye ‘evet dedin’ diyorlar. Peki ne yapayım? Ne yapılabilir? Fitneye kapı mı açayım? Hükümeti ezmeye kalkanları seyir mi edeyim, ne yapayım yani? “Fitne katilden beter” diyor Cenab-ı Allah. Onun için ne gerekiyorsa yapacağız.

BÜLENT SEZGİN: Melania Trump’ın konuşması vardı Adnan Bey.

ADNAN OKTAR: Evet, göreyim. Aferin benim aslanıma, aferin benim yiğidime, çok güzel olmuş. Ağzına diline sağlık, sonuna kadar da yanındayız. Yedi ceddine rahmet olsun. Allah seni hıfz-ı emanına alsın, imanını daha da güçlendirsin. Cesaretin, yiğitliğin tarihe geçiyorsun. Alay edenler ahirette senin karşına gelecekler. Sen de onların haline güleceksin. Alay edilecek değil; gurur duyulacak muhteşem bir tavır göstermişsin. Aferin sana. Allah sana uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin. Ailene de bereket, sağlık, sıhhat versin, maşaAllah, elhamdülillah. Ne güzel bak, “Hükümdarlığın gelsin” yani dünya hakimiyeti. İslam’ın dünya hakimiyetinden bahsediyor. İsa Mesih’in nüzulü, Hz. Mehdi (as)’ın çıkışı ve dünya hakimiyeti, kastettiği bu. İsa Mesih’in güzel talebesi, soylu talebesi, maşaAllah sana, maşaAllah.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Dün gece Şırnak’ın Uludere ilçesi Şenoba beldesinde 4.0 ve 3.1, Hilal beldesinde ise 2.6 olmak üzere üç ayrı deprem meydana geldi. Depremin Şırnak ve Beytüşşebap’tan da hissedildiği öğrenildi.

ADNAN OKTAR: İşte deccal saldırıya geçti. Türk milleti Hz. Mehdi (as) ordusudur. Hükümet Mehdiyet’in şahs-ı manevisini temsil ediyor. Kahraman millet, imanlı ordu, kahraman ordu, necip Türk milleti ile güzel bir yol içerisinde, güzel bir hedefe doğru gidiyor. Deccaliyet her azdığında yer sürekli zemin titriyor. Yani Türk milletini uyarmış oluyor deccaliyete karşı. Ankara’daki azgın deccal ordusu, İngiliz derin devletinin ajanları bir oyun oynuyorlar demek ki. Tayyip Hocam çok dikkatli olsun, hükümet çok dikkatli olsun. Çok özenli bir koruma sistemi meydana getirsinler. Bunlar acele de edebilirler ahlaksızlık yapmak için. Bu uyarılar çok manidar. Bu mucize, bu kadar sık olmaz. Bak, peş peşe peş peşe sürekli deprem oluyor. Allah tehlikeye karşı milletimizi uyarıyor, devletimizi uyarıyor. Çok titiz olalım. Sarayın ve meclisin korunması çok önemli, hava savunması özellikle ona çok dikkat etsinler.

“Mehdi’nin gökyüzünde ve yeryüzünde gerçekleşecek parlak bazı alametleri vardır. Bunların beş tanesi yere batma, ateş, silinme, sarsıntı bir de depremdir ki Rab’bin kitabında Hz. Mehdi (as)’ye ihanet edilince Allah bazı Türk beldelerini depremle yıkar.” Titretir yani harekete geçirir. Hz. Mehdi (as)’a ihanet demek işte Türk devletine, Türk milletine ihanet Mehdiyet’e ihanettir. Tayyip Hocam da Mehdiyet’i temsil eden bir insandır. Bak, ne diyor hazırlattığı o evet propagandası yapan filmde. “Bütün dünyaya adaleti sağlayacağız” diyor. Bu nedir? Bütün dünyaya adaleti kim sağlar? Hz. Mehdi (as) sağlar. Bak, “Türkiye’de adaleti sağlayacağız” demiyor. “Bütün dünyaya adaleti sağlayacağız” diyor, bu Mehdiyet işte. Onun için Mehdiyet’e bir saldırı var. Yani Türk hükümeti Türk devleti Mehdiyet’i temsil eden mübarek kurumlardır, mübarek varlıklardır, mübarek insanlardır. Deccal Türk milletini hedefledi, çok dikkatli olmalıyız. Zeminin hiddeti ondan. Sürekli titriyor zemin ama bazen tabii Cenab-ı Allah insanları bu tehlikeye karşı uyarırken vefat edenler olur, o şehittir. Bazen yaralananlar olur, onlar da gazi hükmündedir. Malına zarar verirse, o da zekat ve sadaka hükmündedir. Yani mümine hayır olur, Allah onu ısrarla belirtiyor Peygamberimiz (sav) kanalıyla. Mümine rahmettir deprem.

Tayyip Hocam “Ben AK Partiliyim doğru ama” desin “tarafsızım” desin. Yani “bir insanın karakterinde tarafsız olmak diye bir şey olur mu? Olmaz” diyor ama olur niye olmasın? Yani AK Partilidir ama bütün milleti kucaklıyordur. Aynı zamanda hem CHP’lidir, hem MHP’lidir, hepsini seviyordur. Hepsinin insanıdır. Ben mesela normalde AK Parti’yi destekliyorum ama “AK Partiliyim” demiyorum. CHP’liyim ve MHP’liyim aynı zamanda. Tayyip Hocam da MHP’yi bağrına basıyor yani bir nevi MHP’li aynı zamanda. CHP’yi de bağrına basıyor, bir nevi CHP’li. Onun için “tarafsızım” demesinde bir beis yok. “AK Partiliyim yani AK Parti’yi savunuyorum ama bütün milletimi tek olarak görüyorum, hepsini bağrıma basıyorum. Hepsinin Cumhurbaşkanıyım ve hepsine karşı da tarafsızım. Yani onları değerlendirirken AK Partili gözüyle bakmıyorum, vatandaşım gözüyle bakıyorum, benim insanım gözüyle bakıyorum, benim kardeşlerim gözüyle bakıyorum. Müslüman kardeşlerim, vatandaşım gözüyle bakıyorum ve hepsine karşı tarafsızım” desin. Onda bir şey yok, desin Tayyip Hoca. Yani o daha güzel olur, daha hoş olur. Tarafsız olmak niye olmasın? Oluyor. Ben mesela tarafsızım. AK Parti’yi destekliyorum ama tarafsızım. O da AK Parti’yi destekliyor ama tarafsız, yani bir şey yok bunda. Desin onu Tayyip Hocam. Ben ondan istirham ediyorum yapsın onu. Bir şey yok bunda yani.

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Amerika’da Trump yönetimine karşı yine bir ilk yaşandı. Bilim adamları Trump’ı protesto etmek için toplandı. Protestolar sırasında yapılan açıklamada son sekiz yılda hükümetten bilim adına sonsuz destek gördüklerini ve mesleklerinin saygı gören bir hale getirildiğini söylediler. Ancak Trump’ın seçilmesiyle birlikte yeniden düşman olarak görülmeye başladıklarını hissettiklerini dile getiriyorlar. Trump’ın açıklamalarının gerçeklere ve kanıtlara hakaret niteliğinde olduğunu iddia ettiler. “Amerika’yı tekrar akıllı hale getir” yazılı pankartlar taşıdılar. Fotoğraflar vardı.

ADNAN OKTAR: Yani neyi kastediyor bunlar? Bununla ilgili daha çok resimler toplayalım. Bunlar herhalde bilim adamından çok böyle gökkuşağı ekibi anladığım kadarıyla, Trump işlerine gelmemiş olabilir. Çünkü Darwinizm’e karşı, homoseksüelliğe karşı. Bilim adına ortaya çıkıyor. Trump sonuna kadar bilimden yana, Amerika’ya bilim zaten oturmuştur. Sadece aldatmaca istemiyor Trump, oyun istemiyor. Bilim adına sen putperest Darwinizm dinini ortaya atarsan, bir putperest inancı olan yani bir pagan inancı olan bütün kainatın tesadüfen yaratıldığına inanan eski Sümer dinini bilim diye ortaya koymaya kalkarsan bu putperest inanca kimse inanmaz.

Evrimciler hafta sonu ODTÜ’de evrim konferansı düzenlemişler Evrensel Gazetesi haber yapmış. Ya kardeşim zaten doğru bir düşünce olsa bu kadar çırpınmazsınız. Benim kitaplarımın olduğu yerde evrim olmaz. Benim kitaplarım içeri, evrim dışarı. Türkiye’ye bu pagan dinini getirmeniz mümkün değil. Kenarda köşede. “Yok biz sarımsak soğan yedik. O da insan oldu” diyor. “Bak, bu da evrim teorisinin olduğunun ispatıdır” diyor. “Marul yiyoruz” diyor “mesela ıhlamur içiyoruz, biz oluyoruz” diyor. “Bu da evrim teorisinin doğru olduğunun ispatıdır” işte. Yani böyle bir adamın peşinden gidiyor adamlar da. Şu perişanlığa bak ya, şu fikir perişanlığına bak yani.

BÜLENT SEZGİN: Hocam, siz anlatmıştınız, kitaplarınızda yazıyor inşaAllah. Bu kadar çeşitli meyve ve sebzenin olması ve insana uyumlu yaratılması aslında yaratılışın delili inşaAllah Hocam, maşaAllah.

ADNAN OKTAR: Tabii ki. Bütün meyveler, sebzeler insana göre yaratılmış. Hepsi yerden insana yarayacak, hayvanlara da yarayacak her türlü minerali topluyor. Bir kere bir hücrenin yerdeki karbon, demir, fosfor, magnezyum, kobalt, çinko, her türlü metali tanıması ve onları teker teker seçip alması ve onlarla tek tek bileşik yapıp onu meyveye dercetmesi, yapıştırması sonra şeker proteini ilave etmesi, vitaminler ilave etmesi, bütün vitaminleri içine koyması. Vitamine kimin ihtiyacı var? İnsanın ihtiyacı var. Hayvanın ihtiyacı var, insanın ihtiyacı var. Protein yağ, hatta yağın da çeşitlerini de yapıyor. Doymuş yağlar ve doymamış yağları da yapıyor. Mesela cevizin içinde doymuş yağlar ve doymamış yağlar da var. Omega üç yapıyor mesela sentetik elde edilemiyor ama ceviz yapıyor onu. Fındık, fıstık yapıyor. Yerfıstığı yapıyor mesela omega üçü mükemmel yapar. Ama sanayii de yapamıyorlar. Sentetik elde edilemiyor. Hücreye ihtiyaç var yağın oluşması için.

Ali İmran Suresi 49. İsa Mesih diyor ki, “Ben size çamurdan kuş biçiminde bir şey oluşturur, içine üfürürüm, o da hemencecik Allah'ın izniyle kuş oluverir.” Yani Allah “ol” diyor oluyor, hemen. Hemen ne demek?  Hemenden kasıt üç milyon yıldır diyor yahut altmış milyon yıl. Hemen deyince yanlış anlamayın diyor. İsa Mesih başında bekliyor. Hemen demek anında. Hz. Musa (as) da asayı attığında, değnek yere vurduğunda direkt yılan olarak yere düşüyor. Yani değnek yere değer değmez, asa, derhal yılana dönüşüyor. Bildiğin yılan. Öbür sopaları, değnekleri hepsini yutuyor hayvan, tek tek yutuyor, ortada değnek, sopa kalmıyor. Bak şimdi olayın harikalığına bak. Sonra da asa olan aslında fakat yılana dönüşmüş olan bu varlık, o asaları yuttuktan sonra yeniden asa oluyor. Öbür asalar nerde? O asalar da onun içinde olmuş oluyor, yok olmuş oluyor. Çok büyük mucize bu. Herkesin gözü önünde, oradaki adamların hepsi iman ediyor. Firavun “büyücünüz” diyor “sizden daha büyükmüş” diyor “büyüsü” diyor. İnat ediyor.

Evet dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde bu yıl on birincisi düzenlenen Aykut Kence Evrim Konferansı’nda müfredatta evrim konusu tartışıldı. Konferansta konuşma yapan Prof. Dr. Nurdan İnan, “artık güncel, gelişmiş bütün bilimlere baktığınızda evrimin uygulandığını görürsünüz” dedi. Evrimin müfredattan tam anlamıyla çıkartılamayacağını söyleyerek “evrim deyince sadece biyolojik evrimden bahsetmiyoruz, tıp, psikoloji, genetik her şeyde evrim vardır. Evrim diyalektiktir, düşünme sanatıdır ve her şeye uygulanır” açıklaması yaptı.

ADNAN OKTAR: Mikrop içerisinde Cenab-ı Allah onun her türlü yabancı maddeye karşı direnip yaşayabileceği şekilde sistem geliştirmiş Allah ama mikropluktan çıkmıyor o. Yani mesela altmış milyon yıl önce de mikrop şu anda da mikrop. Ama her şeye karşı Allah onu dirençli yaratmış. Bu evrim değil o mikrobun harika yapısını gösterir, Allah’ın onu harika yaratmasını gösterir. Mikroptan kaş göz çıkmıyor bir süre sonra. Bu mikrop bilim adamına dönüşmüyor. Yüz elli milyon, üç yüz milyon, beş yüz milyon yıl da geriye gidilse mikrop aynı mikrop hiçbir değişiklik yok. Ama direnç gücünü Allah harika olarak onun içine koymuş. Hangi ilaç, ne verilirse versin o mikrop yok olmuyor yani direnç gücüyle devam ediyor, soyunu devam ettiriyor.

Evet dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Yeniçağ Gazetesi Yazarı Ahmet Ercilasun, “Sayın Bahçeli bildiğini açıklamalıdır” çağrısında bulundu. “Sayın Bahçeli referandumun beka sorunu olduğunu söylüyor. İş gerçekten bu kadar ciddiyse ülkeyi düşünen herkesin referandum da evet oyu kullanması gerekir. Ancak seçmenin en az yarısı bir beka sorunu olduğuna ve sorunun ancak evet oyu vererek aşılacağına inanmıyor. Bu durumda Devlet Bahçeli’nin Türk halkını inandırması, bildiklerini anlatması şarttır. Referandumda hayır çıkar ve bu yüzden ülke karmaşaya sürüklenirse hiç şüphesiz bunun sorumlularından biri de Devlet Bahçeli olur” dedi.

ADNAN OKTAR: Niye karmaşaya sürüklensin, bu çok anormal bir mantık. Her referandumda biz karmaşaya mı sürükleneceğiz? Yine referandum olur hiçbir şey olmaz. Canım Bahçeli nasıl söylesin şöyle bir tehlike var, böyle bir tehlike var açıkça söylenir mi bu? Daha ne desin? O yalan söyleyecek birisi değil. Bahçeli kendini Allah’a adamış bir insan yani dünyadan geçmiş bir insan. Tayyip Hoca da öyle. Yalnız şimdi orada şöyle bir hata yapıldı. Tayyip Hoca diyor ki işte “ben kendimi koruma...” Seni koruma meselesi değil bu, şahsını koruma meselesi değil. Sen devleti temsil ediyorsun, seni koruduğumuzda biz devleti korumuş oluyoruz. Tabii ki seni koruyacak kanunlar çıkartacağız biz. Ona göre bir şey yapmamız gerekir. Adamlar seni hedeflemiş, biz de seni korumakla mükellefiz. Sana bir şey olursa devlete zarar gelir. Ama ayrıca şahsına da Müslüman olarak dokundurtmayız zaten. Bunda şaşıracak bir şey yok.

Bizim milletimiz merhametli, şefkatli, asil bir millettir. Cenab-ı Allah Mehdi’sini burada çıkarttığına göre, bu milleti de Hz. Mehdi (as)’a ram ettiğine göre, onlara talebe ettiğine göre, Hz. Mehdi (as)’a talebe ettiğine göre, hepimiz Hz. Mehdi talebesi olduğumuza göre bunda bir hayır ve harikalık var demektir. Niye başka yerde değil de Allah burada çıkartıyor? Niye bu milleti Allah seçti? Demek ki mübarek bir millet, muhterem bir millet. Ordumuz da bizim mübarektir, milletimiz de mübarektir.

Evet dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Merkezi New York’ta bulunan, çok dilde yayın yapan bir milyon üç yüz elli bin tiraja sahip Epoch Times Gazetesi’nde yayınlanan “Komünizm sonu ölüm olan yol” başlıklı makalede komünizmin yüz yıldan daha uzun bir süre boyunca yüzlerce milyon insanın ölümüne sebep olduğu anlatılıyor. Bu yazıda sizin komünizmin yol açtığı ölümler ve yıkımlar konusundaki sözlerinizden de bahsediliyor. İlgili bölüm şu şekilde: “Ünlü dindar yazar ve tarihçi Harun Yahya’nın araştırmalarına göre Stalin ve Lenin gibi, Mao da komünist yönetim dönemindeki cinayetleri meşru görüyordu. Mao ve destekçileri suni olarak oluşturulan kıtlığı Çin komünist partisine yeteri kadar destek olmayan köylüler için bir ceza olarak görüyorlardı.” Epoch Times Gazetesi otuz beş ülkede dağıtılıyor. Çince, İngilizce ve dokuz dilde daha basılı olarak yayın yaparken internet üzerinden de yirmi bir dilde yayın yapıyor. Anti-komünist çizgiye sahip Epoch Times Gazetesi’nin Çin’de de bir dağıtım ağı bulunuyor. Ayrıca dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan Çinlilere de ulaşıyor maşaAllah.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah.

Bizim milletimiz asil millet derken tabii bu milletin içinde PKK’lısı da var, FETÖ’cüsü de var. Onlar ahlaksız, zalim kısmı, onlar bizim muhatabımız değil. Milletin necip, asil kısmı çoğunluk olan kısmıdır. Tabii ki onların içerisinde katiller de var, zalimler de var. Bunlarda vatan hainliği var, alçaklık var, kahpelik var, döneklik var, vicdansızlık var, zalimlik var, Allah, din düşmanlığı var, cinayetler var, terör var, acımasızlığın her türlüsü var, her türlü pislik var. Ağızları da bozuk, dilleri de bozuk, saldırgan, kinli, nefret dolu, sevgisiz, alçak, kahpe ruhlular.

“Hilal der ki; “Harun’un talebelerinden oldun. O barışı severdi, barışı yerine getirirdi. Ve tüm insanları sever onları Tevrat’a yaklaştırırdı.” (Mişna, Ataların Ahlakı bölüm 1, paragraf 12)

İnşaAllah Hz. Süleyman (as)’ın mescidini yeniden inşa edeceğiz. Bu mescidin yeri konusunda bir çalışma talebinde bulunalım. İki mescidin arası çok müsait, orası uygun. Oraya Hz. Süleyman (as)’ın mescidini yine aynı orijinaline uygun inşa edelim. O konuda ileri gelenlerle bir görüşme yapalım, Filistinlilerle, Musevi hahamlarla. Bir an önce olsun.

Şimdi kısa bir ara verelim, devam edelim.

BÜLENT SEZGİN: Kısa videolarla devam diyoruz.

VTR: Sayın Adnan Oktar’ın İlmi Çalışmaları Neticesinde Darwinistler Yenilgiyi Kabul Etti

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Makalelerinizden bilgi vermek istiyorum. Sol görüşlü Amerika’nın bağımsız haber sitesi American Herald Tribune’de “Tütün hakkındaki gerçekler: Ölümcül sektörler neden teşvik ediliyor?” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda Avrupa’ya ve Osmanlı İmparatorluğu’na tütünün ilk defa İngiliz tüccarlar tarafından tanıtıldığını, dört yüz yıl boyunca İngiliz sömürgesi ülkelerin dünyaya tütün yetiştirmek için çalıştırıldıklarını anlatıyorsunuz. Açık bir zehir olan tütünün her gün yirmi bin can aldığını ve bu kanlı sektörle mücadelede akıl, vicdan sahibi tüm insanların ittifakı gerektiğini belirtiyorsunuz.

Diğer bir makaleniz Amerika’da Hristiyanlara yönelik yayın yapan Christian Media Magazine’de, “Trump’ın seyahat kısıtlamaları konusunda İslami bir bakış açısı” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda Hristiyanlar, Museviler ve Müslümanlar arasında din dışı bağnaz zihniyetten kaynaklanan hatalı anlayışların giderilmesinin ve bu üç dinin dinsiz ideolojilere karşı ittifak halinde mücadele vermelerinin öneminden bahsediyorsunuz.

Diğer bir yazınız Katar’ın ilk İngilizce günlük gazetesi Gulf Times’da ve internet sitesinde “Mültecilerle ilgili başkanlık kararnamesi acilen geri çekilmeli” başlıklı makaleniz. Yazınızda şimdiye kadar uygulanan hatalı askeri yöntemlerin terörü bitirmediğini, Trump eğer vadettiği gibi radikalizmi yok etmek istiyorsa bunu ancak fikri ve bilimsel mücadele yöntemleriyle yapabileceğini anlatıyorsunuz.

Amerika merkezli Jefferson Corner sitesinde  “Suriye’de toprak bütünlüğü Ortadoğu için önemlidir” başlıklı makaleniz yayınlandı.

Diğer makaleniz Amerika’dan yayın yapan haber portalı News Rescue’da “CNN’de Darwinist masallar tekrarlanıyor. Homo Naledi” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda bir canlının hayatta kalması için gerekli tüm özelliklerinin ortaya çıktığı ilk anda üzerinde barındırdığını ve fosilleri incelediğimizde gördüğümüz sonucun her zaman yaratılış olduğunu anlatıyorsunuz.

ADNAN OKTAR: Evet, güzel, hem de çok güzel.

“Halimler dünyayı miras alacaklar.” (Tevrat Mezmurlar, 37/11) Halimler dediği işte Hz. Mehdi Moşiyah ve talebeleri. İsa Mesih. Karmaşık günler olacak, karmaşık olaylar olacak, çalkantılar olacak. Sonunda güzel bir imtihanla imtihan olacağız, eğitileceğiz. Hz. Mehdi (as)’ı göreceğiz, İsa Mesih’i göreceğiz. Darwinizm’in tarihe karıştığını, tarih kitaplarında yer aldığını göreceğiz. Bir daha da Darwinizm’i ağızlarına almayacaklar kıyametten önceki vakte kadar. Yani kıyametin kopmasına on saniye kalıncaya kadar bir daha Darwinizm’i ağızlarına almayacaklar. Tamamen imha olacak Darwinizm.

Zohar’da Kral Mesih’den aslan diye söz ediliyor. Yani Moşiyah Mehdi’nin lakabı olarak aslan. Peygamberimiz (sav) de aslan diyor. Çok müthiş benzerlik var. “O, doğruluk adına yemin eder. O, bir aslandır” diyor           Tevrat’ta yani Zohar’da. “Ve aslan diye söz edilen şefkattir.” Hz. Mehdi (as)’ın özelliği şefkat. “Sen sabaha kadar yat.” (Rut 3/13) Tevrat’ta. Moşiyah için bu geçiyor bak, “sen sabaha kadar yat.” “Kendisine aslan denilen Davutoğlu Mesih ve şefkatin nuru diye adlandırılan sabah çıkana dek.” Yani İslam’ın güneşi doğuncaya kadar yat diyor. Ama İslam’ın güneşi doğduğunda ayağa kalkacaksın diyor.

Yurt dışında Allah’ı dini, imanı,  İslam’ı anlatmaları yaşamaları çok çok güzel.

“Harun’un kız kardeşi Miryam tefini eline aldı bütün kadınlar teflerle oynayarak onu izlediler.” Bak kadınlar da oynuyorlar, hep beraber. “Miryam onlara şu ezgiyi söyledi. “Ezgiler sunun Rab’be çünkü yüceldikçe yüceldi.” O söyledikleri ezginin, melodiyle söyleniyor tabii, bir bölümü. (Mısır’dan Çıkış, 15/20-21)

“Onun” Mesih’in Mehdi’nin “adı nedir? Onun adı Şiloh, gönderilmiş olan Allah’ın armağanı. Onun adı Yinnon; dünyanın sonuna kadar yaşayacak olan. Onun adı Haninah; inayet ve lütuf sahibi, Allah tarafından kutsanmış. Onun adı Manehem; rahatlatıcı, teselli eden. Kesinlikle bizim acılarımıza katlandı ve dertlerimizi taşıdı.” (Talmud 98 b)

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Akit Yazarı Hasan Aksay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bahreyn’de Müslümanlara hitap ederek birlik çağrısı yaptığını yazdı. Cumhurbaşkanımızın Bahreyn’deki konuşması şöyle. “Tüm İslam aleminin hatta insanlığın geleceği için birlik olma, birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir. Komşuları zillet içinde yaşarken, aynı kıbleye yöneldiği kardeşleri zulüm görürken hiçbir toplum sadece kendi konforunu düşünemez.” Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar’da da benzer bir konuşma yapmış ve “kimse tamamen kardeşlik esasına dayalı bu yakınlaşmadan kaygılanmasın. Bu işbirliğini bölgedeki tüm ülkelere yaymak istiyoruz” demiş.

ADNAN OKTAR: İşte Tayyip Hocam’ın dışında Mehdiyet’i temsil eden kimse yok. Mehdilik ruhuyla, Mehdiyet ruhuyla, Mehdiyet’in zıl ve gölgesi altında hareket ediyor şu an. Bakın dikkat ederseniz Allah hiçbir lidere nasip etmiyor bir tek ona nasip ediyor İttihat-ı İslam’ı savunmayı, İslam Birliği’ni savunmayı. Bu Mehdiyet’in zıl ve gölgesi altında olduğunu gösteriyor. Ve çok sarih. Bak hazırlanan programlarda da “dünyaya adaleti getireceğiz” diyor, dünyaya. Nedir? Mehdiyet’tir. Gece gündüz “İslam alemini birleştirelim”in anlamı “Hz. Mehdi (as)’ın etrafında birleşelim”dir. Çünkü lidersiz bir birleşme olmayacağına göre bir liderin etrafında birleşecek İslam alemi. Bunun adına Mehdiyet denir.

Tayyip Hocam Mehdiyet’in zıl ve gölgesi altında olduğu için Allah tarafından harika tarzda korunuyor. İngiliz derin devleti böyle bir atakta defalarca Tayyip Hoca’yı şehit ederdi. Bütün dünyanın gözü önünde harika meydana geliyor. İngiliz derin devleti de bunun farkında. Bunu açıklayamıyorlar. Bütün atakları boşa çıktı. Bak kaç yerde öldürmek istediler, kaç yerde. Hiç birinde başaramadılar. Bir de bak gizli öldürmek istedikleri de var ve açıkça basına yansıyanlar da var. Hiçbirinde bu oluşmuyor. Çünkü Mehdiyet’in zıl ve gölgesi altına giren mutlaka görevini yapar, görevini yapmadan dünyadan ayrılmaz. Boş adamsa her an gidebilir. Ama dolu adamsa o görevini mutlaka yapması gerekir. Çünkü boş adamın beklemesi için bir neden yok Allah katında, onu her an alabilir. Ama görevi olanın görevinin bitmesini bekler Allah.

“Görevini yerine getirmesi için ona Allah katından güç bahşedilecektir.” (Arba Meot Shekel Kesef, s. 241; Zohar II, 7b-8b, Matok Midvash, ibid.; Zohar HaRakia, Shemot s. 56b) “Görevini yerine getirmesi için Moşiyah’a” yani Hz. Mehdi (as)’a “Allah katından güç bahşedilecektir. “Moşiyah (Mehdi) herhangi bir insan gibi anne ve babadan doğacaktır.” Zohar’dan, Tevrat’tan. “Son derece takva olacak. Birçok üstün hizmetler gerçekleştirecek.” Tabii bunlar imani hizmetler, Kurani hizmetler gerçekleştirecek. “Ve böylelikle kendisini sürekli yükseltecektir.” Manevi yönden sürekli yükselecektir. “Çabaları nihayetinde onu çok yüce bir seviyeye çıkartacak.” Çabalarından dolayı müthiş bir makam yükselmesi olacak. “Ve bu noktada kendisi için yaratılış öncesinde hazırlanan eşsiz ruhu” daha kainat yaratılmadan hazırlanan eşsiz ruhu bak, onun ruhu daha kainat yaratılmadan yaratılmış. “Eşsiz ruhu Yehidah’ı” ruhun en üst seviyesini “alacaktır.” Yani en yüksek makama çıkacaktır. İşte hadislerde geçen hateme veli, akmeli velayet denilen bu. Velayetin en yükseğine çıkıyor. 3500 yıl önce de Tevrat’ta bu şekilde anlatıyor. Ruhun en üst seviyesine çıkacak diyor. Hadiste de, İmamı Rabbani’nin kitaplarında da velayetin en yüksek makamına çıkacağı söyleniyor. “Daha sonra kendisi kim olduğunu ve görevini anlayacaktır. Görevini yerine getirmesi için Allah katından ona güç bahşedilecektir. “Moşiyah (Mehdi) zamanında her şey ve herkes Allah’ın bayrağı altında toplanacaktır.” Allah’ın bayrağı nedir? İslam bayrağı. “Ve Allah’ın yüceliği altında birleşir.” “O devirde” diyor bak “sınırlara hiçbir ihtiyaç yoktur.” Yani ne demek? Gece gündüz bizim söylediğimiz pasaport ve vizeye gerek yok. Sınırların hiçbirine ihtiyaç yoktur diyor. (Likutey Halakhot, Pikadon 5/19) Hep Tevrat kaynaklı bu anlattıklarım.

“Yalancının aldığı nefesle şeytani eğilim oluşturulur. Moşiyah devrinde Mehdi geldiğinde ise artık aldatmaca kalmayacaktır. Bu nedenle artık şeytani eğilim de ortadan kalkacaktır.” Yani şeytanın sonu. Artık şeytanın hiçbir şeye gücü yetmiyor. (Aref Beth Book A8)

“Moşiyah’ın dudaklarının ruhuyla kötüler yok edilir” yani sırf konuşmasıyla “sadece hakikatin ortaya koyulmasıyla çirkin ve aldatmacanın tamamı ve tüm sahtekarlıklar ortadan kalkacaktır.” Bak Darwinizm’de aldatmaca var, sahtekarlık da var. Ne diyor? Bak, “sadece hakikatin ortaya konulmasıyla” delillerin bilimsel gerçeklerin ortaya konulmasıyla “çirkin ve aldatmacanın tamamı tüm sahtekarlıklar ortadan kalkacaktır.” Tüm sahtekarlıklar ortadan kalkacaktır ne demek? Darwinizm’in yaptığı bütün oyunlar sahtekarlıklar bitecektir. Sahtekarlıkların bitişi nedir? Artık dünyaya nurun, hidayetin hakim olması demek.

“Tevrat’ın Yeşaya bölümünde Mehdi Moşiyah’ın yüce bir makamda olduğundan söz edilir. Daha sonra dönüp esaret döneminde ona olacaklarla ilgili bilgi verilir. Bu sayede bizim iki konuyu anlamamızı sağlar” diyor. “İlk olarak Mesih ancak uzun ve zorlu denemeler sorasında en yüksek makama ulaşacaktır.” Yani en yüksek velayet makamına ulaşacaktır. “İkincisi bu denemeler ona bir tür işaret olarak gönderilecek ve böylece belalarla kuşatılmışken davranışlarında saflığını koruduğunu gördüğünde kendi kendisi” yani o kadar belaya karşı saflığını, samimiyetini, imanını koruduğunu görünce “Mesih kendisinin beklenen şahıs olduğunu anlayabilecektir” diyor. Bu kadar bela yağmasına rağmen hiç sarsılmaması bilakis güçlü ve atak davranmasından kendisinin Mesih olduğunu anlayacaktır diyor Tevrat’ta. 3500 yıl öncesinden söyleniyor.

“Allah dünyayı yarattığında onun yüce arşından Mesih’i bir varlık olarak var etti. Ve ona şöyle söyledi.” Cenab-ı Allah Moşiyah Mehdi’ye şöyle hitap ediyor zer aleminde. “Benim kullarımı altı bin yıl sonra iyileştirip kurtaracak mısın?” Şu an o altıncı bin yılın içindeyiz yani o dediği vakitteyiz Tevrat’ın. Bak bu da çok manidar. Yani Musevi takvimine göre şu an Hz. Mehdi (as)’ın vakti içindeyiz. Başka vakit yok zaten. Bu altı bin yıllık takvime göre başka vakit yok. “Benim kullarımı altı bin yıl sonra iyileştirip kurtaracak mısın? O da (Moşiyah Mehdi de) cevap verdi. “Evet yapacağım ya Rab.” Daha sonra Allah ona dedi ki; “Sonra onların günahlarını ortadan kaldırmak için eziyetlere sabredecek misin?” Yani her türlü seni imtihan edeceğim diyor Allah, “bu acılara sabredecek misin? Çünkü şöyle yazılmıştır; Acılarımızı o yüklendi.” (Yeşayahu 53/4) Çünkü bu şeytanın iddiası var ya insanlar acı çektiğinde Allah’tan dönerler diyor. Onun olmadığını Allah Hz. Moşiyah ile gösteriyor şeytana. Yani şeytanın söyleyecek sözü kalmıyor. O yüzden “Mehdi’nin ayaklarının altında şeytan ölür” diyor. “Mesih O’na Allah’a cevap verdi. “Bütün bu acılara, onlara sevinçle sabredeceğim.”” (Zohar 2/212 A) Bak, onlara sevinçle sabredeceğim diyor. Böyle zoraki sabretme değil. Sevinçle sabredeceğim. O yüzden Moşiyah oluyor. “Mesih de Allah aşkından dolayı tüm bu acıları ve sıkıntıları üzerine aldı.” Bak, acı var bir de sıkıntı da var. İki bölüm. “Çünkü Yeşaya 53’te şöyle yazılmıştır. “O baskı görüp eziyet çekti.”” Yani onun üstüne çok gelecekler, mahkemelere verilecek, hapsedilecek, hakarete uğrayacak, baskıya uğrayacak, insanlar ona eziyet etmek isteyecekler, rahatsızlık vermek isteyecekler, küfredenler olacak. Yani akla gelecek her şeyi insanlar ona karşı uygulamaya çalışacaklar. O da ona sabredecek. Ve cin şeytanlar ve ins şeytanların saldırısına uğrayacak fakat hiç sarsılmayacak diyor Tevrat’ta. Sevinçle sabredeceğini ifade ediyor zaten.

Hz. Süleyman mescidinin bir maketi var gösterebiliyor musun? Yapısı biraz Kabe’yi andırıyor yani görünüşe göre kübik yapısı biraz, dörtgen gibi. Bu da yeşil mermerle yapılmış şekli. Tonlarca altın kullanılacak normalde, daha altın çok kullanımında. Arazisi neresi uygun diye düşündüğümüzde işte bak iki caminin arası boş görüyorsunuz. Arkaya doğru da boş, ön tarafa doğru da boş. İşte bu araya olabilir. Yani o yeşillik alanın ön kısmı değil de biraz tam en koyu yoğunluk yeşillik alan olan bölgeye olabilir. Arkaya doğru da uzanacak şekilde çünkü arkası da boş. O şekilde olabilir. Evet iç görüntüsü bak, içi tamamen altın kaplama oluyor iç kısım.

Tevrat’ta ahir zamanda Hz. Mehdi (as)’a karşı kötülüğü örgütleyen deccaliyete karşı açıklamalar var Mezmurlar 37. Moşiyah Mehdi’ye diyor ki Tevrat, “Kötülük edenlere kızıp üzülme çünkü onlar ot gibi hemen solacak, yeşil bitki gibi kuruyup gidecek. Her şeyi Rab’be bırak O’na güven O gerekeni yapar. O senin doğruluğunu ışık gibi, hakkını öğle güneşi gibi aydınlığa çıkarır.” Bak “O senin doğruluğunu ışık gibi” seni anlatacak insanlara diyor. Senin doğruluğunu Allah insanlara anlatacak. “Hakkını öğle güneşi gibi aydınlığa çıkarır.” Ama daha önce var mı? Yok. Daha sonra bunlar olacak diyor. Önce Moşiyah’a insanlar çok tavır alacaklar. “Rab’bin önünde sakin dur sabırla bekle. Yakında kötünün sonu gelecek” yani deccalin sonu gelecek. “Yerini arasan da bulamayacaksın” diyor. yani deccal yok olacak. Nerede diye arasan da bulamayacaksın diyor. Genel olmakla beraber daha çok Mehdi (as)’a hitap ettiği Moşiyah’a hitap ettiği üsluptan anlaşılıyor. Çünkü deccalden bahis var. Deccalin yok oluşundan bahis var. “O senin doğruluğunu ışık gibi. Hakkını öğle güneşi gibi aydınlığa çıkarır.” Güneş gibi doğuyor ya Mehdi (as) ona işaret var.

“Moşiyah Mehdi (as) çıktığında dünyanın tüm kralları onun karşısında çekineceklerdir. Onların krallıkları bir paniğe düşecek” sistem bozulacağı için. “Kendileri Moşiyah Mehdi (as) silahla mı karşı çıkacaklarını yoksa farklı bir yol mu izlemeleri gerektiklerini düşünecekler. Hatta aslında onunla tartışmaya güçleri olmadığını itiraf edecekler.” Biz bununla tartışamayız diyorlar tartışırsak batırır bizi diyorlar. Ama bayağı panik olacaklarını anlatıyor Tevrat. “Ya da onun varlığını görmezden gelecekler.” Anlamazdan gelecekler. Varlığını fark edecekler fakat anlamazdan gelecekler. “Böylece onun gerçekleştirdiği harikalar karşısında yenik düşecekler. Ve ellerini kendi ağızları üzerine kapatacaklar. Kralların onu nasıl dinlediklerini Yeşaya şu sözlerle anlatır. Pek çok ulus ona şaşacak. Onun önünde kralların ağızları kapanacak. Çünkü kendilerine anlatılmamış olanı görecek, duymadıklarını anlayacaklar.” İşte Darwinizm, materyalizmin geçersizliği, iman hakikatleri, Kuran mucizeleri her şeyi ilk defa duyup öğrenecekler diyor. (Yeşaya 52:15)

“Rab, Moşiyah (Mehdi) zamanında bütün dünyanın hükümdarı olacak. O gün yalnız Rab, yalnız O'nun adı kalacak.” (Zekeriya, 14:9)

“Sular denizi nasıl doldurduysa, dünya da Rab bilgisi de bütün dünyayı o şekilde dolduracak” diyor. “Moşiyah (Mehdi (as)) döneminde ne kıtlık ne de savaş olacak, ne kıskançlık ve rekabet olacak. Çünkü iyi olan şeyler bolca olacak ve tüm memnuniyet verici şeylere toz kadar rahat ulaşılabilecektir.” (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 12:5)

Dinliyorum.

ASLI HANTAL: Ahmet Hakan AK Parti’nin meclisteki çoğunluğu kaybettiği 7 Haziran seçimlerinden sonra durup dururken PKK saldırıları yaşandığını hatırlattı. Şu anda referandum öncesinde de saldırılar durup dururken başladı” dedi. Ve şöyle bir bağlantı kurdu. "PKK'lı alçaklar, Viranşehir'de on bir yaşındaki bir çocuğu katlettiler. Bu alçaklar, kampanyalarını işte böyle başlatıyorlar. Hatırlayalım 7 Haziran'ın hemen ardından da durup dururken katletmeye, vurmaya, kırmaya, yakmaya, yıkmaya başlamamışlar mıydı? İşte bakın şimdi de Viranşehir'de çocuk öldürerek başladılar referandum kampanyasına. Şaşırıyor muyuz? Tabii ki hayır. Sonuçta alçaklardan söz ediyoruz, niye şaşıralım ki?” dedi.

ADNAN OKTAR: Yalnız şimdi bunu anlatmaktan ziyade buna çözüm araması lazım. PKK’yı besleyen nedir? Felsefedir. Bu felsefe hangi felsefedir? PKK’nın oturduğu felsefe hangi felsefe? Darwinist, materyalist felsefe. O zaman Darwinist, materyalist felsefenin ortadan kaldırılması gerekiyor. Yani şunu yaptılar, bunu yaptılar değil. Buna önlemden bahsetmesi lazım. Darwinist, materyalist felsefe kalktığında bunların azgınlığı da duracaktır.

“Feraidu’s Sımtayn” Ebû Ümâme El-Bahili’den: Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Benim oğullarımdan El-Mehdi adımları hızlı, sanki ben-i İsrail ricalinden bir kişidir. Şehirleri manen fetheder” diyor. (Meveddet Pınarları, Hz. Muhammed Aleyhisselam Âl-İ Abâ Oniki İmam, Mehdi Resul Hakkındaki Ayet Ve Hadisler, sayfa. 260, Süleyman İbrahim) “Benim oğullarımdan El-Mehdi adımları hızlı” yürürken Mehdi (as) hızlı yürüyor. İleri yaşına rağmen hızlı. Yaşına orantılı değil o da dikkat çeken özelliklerinden biri. İkinci özellik de “Sanki ben-i İsrail ricalinden bir kişidir” yani bir Musevi görünümünde, ben-i İsrail görünümünde görünüşü.

“Canım Hocam, kardeşlerimiz konuşuyordu. Şimdi belki bir anda Hocam gelir dedim. Yok, öğleden sonra çıkar diyordum ki, o davudi sesinizi duydum. Bir anda heyecanlandım. Gözüm gönlüm açıldı Elhamdülillah. Sizi çok seviyorum” diyor. 

“Mihrimah Sultan bu da minik bir Adnancı şu an sizi seyrediyor” diyor. Bayağı şeker annesi göndermiş.

Suriyelileri sevmeyenler şefkat merhamet sahibi insanlar değiller. Suriyelileri korumak istemeyenler şefkat merhamet sahibi insanlar değiller. Suriyelileri sevmeyenler sevgiyi bilmeyen insanlar. Suriyeliler bizim başımızın tacı. Onlar bizim canımız bereketimiz, güzelliğimiz, Allah'ın lütfu. Misafir bereketi ile gelir. Hoş geldiler, sefa geldiler. Başımızın üstünde yerleri var. İstedikleri gibi de kalırlar. Kendi vatanındalar, kendi kardeşlerimiz onlar. Onlar bizim nurumuz. Söylenenlere hiç aldırmasınlar. Gönül huzuru içerisinde yanımızda yaşasınlar. Onu söyleyenler değişik adamlar. Onlara hiç itibar etmesinler.

Nehc'ul Belağa’nın şerhinde İsmail Bin Abbas Hz. Ali (kv) Mehdi (as) hakkında zikrinde şöyle buyuruyor yani Mehdi (as) ile ilgili açıklamasında şöyle buyuruyor diyor Hz. Ali (kv). “Hz. Mehdi (as) açık alınlı, büyük karınlı” karnı büyük “bacak arası açık” geniş bacak arası “dişleri muntazam, tebessümü tatlı, sağ bacağında ben olan bir insandır.” Sağ bacağında da bir ben var. Birçok özelliğinden bir tanesi.

İman konularını Müslümanlar bazen unutuyorlar. Sadece Allah'a imanı yeterli zannediyorlar. Öyle olmaz. Cennete cehenneme iman edecek onu tek tek düşünecek. İman ettiğine kanaati gelecek. Melekleri de düşünecek. Ona da iman edip kanaati gelecek. Melekler şu an aramızda. Burada da çok mebzul miktarda, çok fazla sayıda melek var şu an. Bizi dinliyorlar. Görsek aklımız durur. Herkesin omuzunda da var. Sağında solunda da var. Dolu burası şu an. Yüzeysel iman olmaz. Mesela kadere iman. Kaderin dışında bir şey olmaz. Mesela bugün anlattığımız konular daha ben doğmadan anlatılmıştı. Daha ben doğmadan anlatmıştım.

Kitap dağıtımı var mı?

ASLI HANTAL: Evet.

ADNAN OKTAR: Nerede var?

ASLI HANTAL: 19 Şubat Pazar günü Karabük’te farklı konulardaki beş bin adet eseriniz halka ücretsiz olarak dağıtıldı. Dağıtıma Karabük, Samsun, Sinop, Tokat, Ankara’dan yaklaşık yirmi beş kardeşimiz katıldı. Toplam beş bin adet kitabınız dağıtıldı.

ADNAN OKTAR: Aferin benim aslanlarıma. Beş bin adet. Ne mutlu onlara. Tebrik ediyorum. Allah say ve gayretlerini mübarek etsin. Her adımlarına sevap yazsın. Dağıttıkları her kitabın her harfine Allah bir sevap yazsın onların. Çok güzel.

Sevmek için, sevgiyi yaşamak için Allah korkusu gerekir. Allah korkusu olmadan sevgi olmaz. Seviyorum diyen doğru söylemez. Mutlaka Allah korkusu gerekir. Et, kemik sevilmez. Etin, kemiğin neyini sevecek adam? Allah sevilir, Allah'ın tecellisi sevilir. Bunları çok iyi akılda tutmak lazım. Mesela şeytanın varlığı gerekiyor. Nefsin varlığı gerekiyor. Aksilikler, terslikler gibi görünen imtihanlar, olaylar gerekiyor. Öbür türlü biz ne eğitilebiliriz, ne tevekkülümüz oturur, ne aklımız oturur. Hiçbir şey oturmaz. Bunların hepsi gerekli. İnsanlar diyor ki biz hiç imtihan olmadan gidelim. Kardeşim bomboş birisi olursun. Olmaz. Müslüman kendini cehenneme hazırlamaz. Cennete hazırlar. Cehennemi hiç istemeyecek Müslüman, katiyen istemeyecek. Mutlaka cenneti. Cennete göre kendini ayarlayacak. Orada ne yaparım, nasıl yaparım ona göre olacak.

Mehdi görünmese de insanlar Mehdi (as)’dan çok istifade edecekler. Dünyanın her tarafında Mehdiyet etkisini gösterecek. Hükümetlere, insanlara, halklara her yere etkisini gösterecek. Hatta Peygamberimiz (sav) diyor ki, “Bulutlar güneşin yüzünü örttüğü zaman insanlar güneşten nasıl yararlanıyorlarsa” bulut örtmesine rağmen pırıl pırıl aydınlık oluyor yansımalarla. O yansımalar çok mükemmel Peygamberimiz (sav)’in anlatımıyla tarif edilmiş. “Bulutlar güneşin yüzünü örttüğü zaman insanlar güneşten nasıl yararlanıyorlarsa Mehdi (as)’dan da insanlar öyle yararlanırlar.” Mehdi (as)’dan mesela insanlar direkt görüşerek de istifade edebiliyor. Ama yansımayla da etki ediyor. Çünkü nasıl oluyor? Güneş buluta geliyor. Değil mi? Bulutu aydınlatıyor. Bulut da ortalığı aydınlatıyor. Karşılıklı yansımalarla o bulut o bulutu, o bulut o bulutu o başka bir şeyi yansımalar sonucunda. Adama sorduğunda nasıl aydınlanıyor diye ben buluttan aydınlanıyorum diyor. Güneşten aydınlandığının farkına varmıyor. Mehdi (as)’dan aydınlanan da farkına varmaz. O yansımalardan dolayı farkına varmaz. Mesela evinde müthiş bir iman vardır anlamaz nereden geldiğini. Mesela bir devlet, bir hükümet müthiş bereketli olur. Sebebini bilmez. Mehdiyet’ten kaynaklandığını bilmez. Şu an Amerika'daki bereketin vesilesi Mehdiyet’tir. Türkiye’deki bereketin, Rusya'daki bereketin vesilesi Mehdiyet’tir. Yoksa dünya çöker giderdi. Mehdi (as)’ın ve İsa Mesih’in bereketi. Allah bütün dikkatlerini Mehdi (as)’a vermesinler, Mehdi (as)’ın işi kolaylaşsın diye İsa Mesih’i getiriyor. İsa Mesih’e de bütün dikkatlerini vermesinler diye Mehdi (as)’ı getiriyor. İkili oldu mu insanların dikkati dağılıyor. Mesela İsa Mesih “sadece ben geleceğim” dese gücü insanlar bazen şüphe duyanlarla azalabilir belki. Ama bak Mehdi (as) diyor ki. “Tamam, ben geleceğim ben zahir olacağım. Ama İsa Mesih de zahir olacak” diyor ikinci bir şahıstan bahsediyor. Hani Mehdi dese ki adam şahsını düşündüğü için öyle dedi diyelim. Öyle diyebilir adam. Peki, İsa Mesih'i niye desin? İkinci bir şahıs. Ama “onu da göreceksiniz” diyor. Bu müthiş bir meydan okumadır küfre. “Hem beni kabul edeceksiniz fark edeceksiniz” diyor. “Hem de İsa Mesih’i görüp, tanıyıp, bilip fark edeceksiniz, ikisini de kabul edeceksiniz” diyor.  

“Allah’ın yakınlık ruhu sekine gökten yukardan inecektir ve bir bedenin içinde ruhun var olduğu gibi fiziksel Süleyman mabedine ruhani bir varlık olarak girecektir.” Süleyman mabedinde kutsal sandık var. Oraya giden alenen ve açıkça vücudunda bir hafifleme, üzerinden bir sıkıntı gitmesi, kafasında bir huzur hissediyor. Onun için sekine sandığı deniyor. Mesela çok sinirli adam müthiş sakinleşiyor. O büyük bir mucize. Bunu da göreceğiz. Mehdi (as)’ın zuhuru nasıl harikaysa bu sekine sandığı da ayrı bir harikadır mucizedir. Mehdi (as)’ın varlığının ve gerçek Mehdi (as) olduğunun delillerinden. Çünkü sekine sandığı onun sayesinde bulunuyor. O tereddüdü ortadan kaldıran bir şey. Tabii yine bir zannı galiple kabul edeceğiz ama zannı galibi çok güçlendiren bir delil. Adam böyle annesinden doğmuş gibi ferahlıyor. Hayret edecek şekilde orada var yalnız sadece orada. Oradan gitti mi yine geliyor üstüne o sıkıntı. Oraya geldi mi gidiyor. Hiçbir açıklaması yok. Mesela merdivenden iniyor çıkıyor gidiyor. Sıkıntı yine var. Geliyor, gidiyor yani çok büyük mucize.

Naim Selman bin İsa’dan tahric etti o dedi: “Resulullah (sav)’tan duyduğuma göre Mehdi (as)’ın elinde onun zamanında sekine bulunan tabut Taberiye Gölü’nden çıkarılır” yani tabut-u sekine “ve Beyt-ül Makdis’e” yani mescide Kudüs’teki mescide “onun önüne getirilir, Yahudiler bunu görünce pek azı hariç çoğu Müslüman olurlar.” Kutsal sandığı getiren kimse zaten o Moşiyah olarak görülüyor, Moşiyah’a uymak zaten farz onun için o Müslüman olduğu için hepsi Müslüman oluyorlar. Ancak çok az bir bölüm hariç Müslüman oluyorlar. (Celalettin Suyuti’nin tasnifinden hadisler, Ahir Zaman Mehdisi'sinin Alametleri, Kitabül Burhan fi Alametil Mehdiyyil Muntazar. Sayfa 23)

Darwinizm imanı zayıf olanların ortaya attığı, iman etmekte zorlananların ortaya attığı bir safsata, hurafe, Allah’ın varlığına inanmayan, tesadüfü Allah haline getiriyor tesadüf. Bak Allah yarattı diyorsun bu mantıksız diyor. Tesadüf yarattı diyor bu çok mantıklı diyor. Bunca sanatı, güzelliği, bu kadar insanı, bu kadar hayvanı, bu kadar bitkiyi, sebzeleri, meyveleri her şeyi bir yaratan var demek var, bir de bunlar tesadüfen oldu demek var. İki inanç var “tesadüfen oldu” demeyi bilimsel olarak görüyor, “Allah yarattı” demeyi bilime aykırı görüyor. Tesadüf tamamen hurafe değil mi? Olabilecek en kötü açıklama, en berbat açıklama.

Bakara Suresi 248, şeytandan Allaha sığınırım. “Peygamberleri, onlara (şöyle) dedi: "Onun hükümdarlığının belgesi” yani Mehdiliğinin belgesi “size Tabut'un gelmesi (olacaktır ki)” tabut-u sekinenin gelmesi olacaktır ki, Kuran’dan okuyorum. O kutsal sandıkta “Rab’binizden 'bir güven duygusu ve huzur” yani güven duygusu ve huzur geliyor. Daha önce yokken kalbine böyle ama kim gelirse gelsin ve “Musa ailesinden ve Harun ailesinden arta kalanlar var.” İçi dolu kutsal emanetlerle. “Onu melekler taşır.” Gizliyorlar. “Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır.” “Bu bir delildir” diyor Allah. İşte Mehdi (as) bu sandığı getirdiğinde bu delil vardır dediği Allah’ın ayet oluşmuş olacak. Tabut-u fihi sekinetun yani sekine sandığı bu kelimenin ebcedi 2020’yi veriyor. Sekine sandığı yani huzur sandığı Kuran’da geçen bu kelimenin ebcedi 2020’yi veriyor.

“Moşiyah (Mehdi) her ne kadar Süleyman mabedinin taşlar ve harçtan oluşan fiziksel yapısını gövdesini tekrar inşa edecek olsa da” o da duvarcı ustasıdır bu nedenle çünkü ilk köşe taşını koyacak olan odur. Hz. Mehdi (as)’dır. Buradan da onun duvarcı ustası olduğunu anlıyoruz yani yontulmuş köşe taşını oraya koyuyor, bu nedir? Bu köşe taşını kim koyar bina yapılırken? Duvarcı ustası koyar değil mi? Buradan da anlıyoruz ki o bir duvarcı ustası. Bak “tekrar inşa edecek olsa da” diyor duvar inşasını kim yapar? Duvarcı ustası yapar. İngilizce ismi nedir bunun duvarcı ustası? Mason; duvarcı ustası anlamına gelir evet. “Süleyman mabedinin elle tutulamaz ruhani parçası ruhu sekine” Allah’a yakınlık, huzur ve sekinet ruhu “Allah tarafından gökten inecektir. Moşiyah Mehdi çıktığındaki buradaki yerine Allah tarafından indirilecektir.” Binayı Allah Mehdi (as)’a yaptırıyor ilk taşı o koyuyor, ilk harcı o koyuyor duvarcı ustası olarak sonra duvarcı ustaları devam ettiriyorlar diğer ustalar. Bina yapıldıktan sonra kutsal sandık getiriliyor önüne konuyor işte o andan itibaren o kutsal sandık Mehdi (as) tarafından açıldığında sekinet her yeri kaplıyor, bu çok büyük bir olay bunu göreceğiz. İsa Mesih’i görmek harikadır. Mehdi (as)’ı görmek harikadır. Sekine sandığını görmek harikadır, içindeki kutsal eşyaları görmek harikadır. Kuran’da mannanın saklanacağını söylüyor, manna onu da göreceğiz. Altın bir kap içerisinde Hz. Musa (as) onu saklatıyor, Kuran’da geçen manna.

Tevrat’ta Yeşaya bölümü 28/16’da şöyle geçiyor. “Bu yüzden egemen Rab diyor ki: “İşte siyona” siyon demek İslam’ın dünya hakimiyeti demektir. “Sağlam temel olarak bir taş” denenmiş yani Allah tarafından “denenmiş bir taş değerli bir köşe taşı yerleştiriyorum” yani İmam Mehdi, “ona güvenen yenilmeyecek.” Mehdi (as)’la beraber hareket edenler yenilmeyecekler. İlk taşı da yerleştirecek olan da o dur, o yüzden ona köşe taşı deniyor onun bir lakabıdır o. Süleyman mescidinin köşe taşı.

Allah zalimler tarafından dünyada ezilen mazlumları Mehdi’siyle kurtarsın, İsa Mesih’iyle kurtarsın, onları vesile etsin bütün zalimlerin zulmünü Allah son versin sevdikleriyle. Mehdi (as) talebeleriyle, İsa Mesih’in talebeleriyle bu güzel görevi sona erdirsin. Bak Mehdilik tek anılmıyor görüyor musun? İsa Mesih’le anılıyor. O adam şimdi Mehdi (as)’yle baş edeceğim derken bir de İsa Mesih var onu da inkar etmesi gerekiyor İsa Mesih de Kuran’da geçen bir husus ne yapacaklarını şaşırdılar. Hangi birisini durdursunlar? Bütün Hristiyan alemi de İsa Mesih’i bekliyor. Gelenekçi İslam, Ortodoks İslam kök söktürüyor İslam alemine. Bak hem İsa Mesih’i reddediyor, hem Mehdi (as)’ı reddediyor ve o yüzden muazzam bir uğursuzluk meydana geliyor tabii hepsi değil de büyük bir kısmı yoksa geleneksel düşüncede olan gelenekçi Ortodoks Müslümanların büyük bölümü Mehdi (as)’yi savunur ama bazı güçler, bazı daraltılmış güçler zıttı.

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Deniz Gök, Hürriyet’teki köşesinde -resmini görebiliriz ekranda- sevgiyle ilgili bir yazı yazdı. “Herkes ailede büyüklerine işte patronuna ya da okulda öğretmenine saygı duyman gerektiğini söyler ama kimse sevgiden bahsetmez. Kimse öğretmenini sevmek zorundasın demez ama herkes öğretmenine saygı duymak zorundasın der. Ben tam tersini düşünüyorum, bu hayatta daha güzel, daha mutlu ve daha keyifli yaşamak için sevmek ve sevilmek zorundayız çok net”  dedi.

ADNAN OKTAR: Ah canım benim, aferin benim bir taneme. Bir daha bakayım. Bu Hanımefendi’yle ilgili haberi bir daha oku. 

ASLI HANTAL: Deniz Gök, Hürriyet’teki köşesinde sevgiyle ilgili bir yazı yazdı. “Herkes ailede büyüklerine işte patronuna ya da okulda öğretmenine saygı duyman gerektiğini söyler ama kimse sevgiden bahsetmez. Kimse öğretmenini sevmek zorundasın demez ama herkes öğretmenine saygı duymak zorundasın der. Ben tam tersini düşünüyorum, bu hayatta daha güzel, daha mutlu ve daha keyifli yaşamak için sevmek ve sevilmek zorundayız çok net”  dedi.

ADNAN OKTAR: Başka resmi var mı bu şeker kızın?

ASLI HANTAL: Yoktu.

ADNAN OKTAR: Ben-i İsrail Yakup (as)’ın işte İsrail’le Yakup aynı kelimeler, bilmedikleri için onlar ayrı ayrı peygamberler zannediyorlar. Halbuki Kuran’da Yakup (as)’ın diğer isminin İsrail olduğu ayette geçiyor, Kuran ayetiyle geçiyor.

ASLI HANTAL: Deniz Gök’ün diğer resimlerini görebiliriz Adnan Bey.

ADNAN OKTAR: Deniz bayağı güzel olmuş saçı da çok güzel olmuş aferin benim canıma. Sevgisi de güzel, kendisi de güzel, modern, kaliteli güzel bir kız. Allah ona sağlık, sıhhat versin, sevinç versin, Allah korkusunu, Allah sevgisine dayalı gerçek sevgiyi, tutkuyu yaşamayı Allah ona nasip etsin. Ama kalbinde güzel bir eğilim var sevgiye.

Meryem Suresi 58, şeytandan Allaha sığınırım. “İşte bunlar; kendilerine Allah'ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve İsrail’in soyundan, İsrail’in soyundan” Kuran ayeti işte bak. “İsrail’in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman (olan Allah')ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlar.” Musevilerde de secde olduğunu buradan görüyoruz.

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Darbe gecesi Büyükada’daki toplantıda olan CIA uzmanı Henry Barkey, Trump’ın IŞİD’le mücadelede kendisini kanıtlamış olan YPG’yle ilişkisini devam ettireceğini söyledi. Trump’lı bir ABD’yle Türkiye ilişkilerinin tam bir belirsizlik içinde olduğunu belirterek “Trump’ın sağı solu belli olmuyor. Erdoğan’a övgü yağdırırken, Kürtlere hayranlığını açıklıyor. Ayrıca dış politika konularını hiç iyi bilmeyen birisi olduğu için ne yapacağını kestirmek çok zor” ifadelerini kullandı.

ADNAN OKTAR: Yok yok Allah ona ilham ediyor gayet de güzel faaliyetleri, onların aklının bin katı akıl onda var çok da güzel gidiyor bıraksın bunları. Komünistleri desteklemek nasıl akılcı hareket oluyor? Boş mantık, boş hareket buna derler işte.

Dinliyorum.

ASLI HANTAL: Cumhurbaşkanı Erdoğan gençleri kabineye layık görmeyenlere seslenerek şunları söyledi: “Artık gençler parlamentoya gidiyor, seçme yaşı on sekiz, seçilme yaşı otuz bastırdık yirmi beşe indirdik, yetmez dedik şimdi on sekiz. Biz gencimize inanıyoruz, artık gençler yönetimde söz sahibi olacak. Gençleri kabineye layık görmeyenler şoke olacaklar şoke” şeklinde konuştu.

ADNAN OKTAR: Tayyip Hocam iyi yapıyor tabii.

“Bingöl’den seni çok seviyorum Allah aşkıyla. Sizinle uğraşmalarının nedeni herkese duyduğunuz sevgi, adaletli konuşmanız İslam’ı dünyaya hakim kılmaya çalışmanız kısacası Kuran’a uymanız” diyor.

“Rusya’dan Ahıskalı gençler minikler sizi çok seviyoruz, misafirliğe bekliyoruz” diyor. Ağabeyi sevsin onları, ağabeyinin tatlıları, göstersene Ahıskalılar. Şu an bizi seyrediyorlarmış Ahıska’da maşaAllah.    Hepsine selamlar sevgiler aferin adları; Rustov, Nadino, Nufil, Timur, Amir, İsa ben de sizi çok seviyorum. Allah ömrünüze bereket versin hidayet versin. Ben sizi asıl bekliyorum.

Kuran’da Hz. Mehdi (as) çok geçer defalarca söyledim. Muhtedun mehdiler göndereceğini söylüyor Allah. Hadiyun diyor Allah, hadi Mehdi’nin aynısı yani Mehdi kelimesi çeşitli şekillerde geçer Kuran’da hadiyun, muhtedun aynı.

Dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Çok güzel canlı göz resimlerimiz vardı. Görebiliriz ekranda.

ADNAN OKTAR: Renkler şahane hayret bu kadar güzel yaratılmaları. Gözlerindeki muazzamlık bu kadar çok mercek bu kadar kaliteli mercek bir tane, iki tane, üç tane değil binlerce kaliteli mercek. Ve hepsi düzgün olarak görüntüyü düşürüyor. Hepsi düzgün olarak görüntüyü beyine alıp götürüyor. Bu petek gözler konusunu ayrı bir konu olarak işleyelim.

EBRU ALTAN: Bizim göremediğimiz dalga boylarını da görüyor yusufçuklar.

ADNAN OKTAR: Tabii onu ayrı bir konu olarak işlemek önemli.

Şeytandan Allah’a sığınırım. Yasin Suresi 21; “ittebiû men lâ yes’elukum ecran ve hum muhtedûn (muhtedûne)” yani “(Tebliğlerine karşılık) sizden ücret istemeyen (bu) kişilere tâbî olun. Ve onlar, mehdilerdir (hidayete ermiş ve hidayete erdirenlerdir)” Bu kişiler mehdidir diyor Allah. Ücretsiz size hizmet eden İslam’ı anlatanlar.

Zümer Suresi, 36 Şeytan’dan Allah’a sığınırım; “Allah kuluna kâfi değil mi? Ve seni, O’ndan (Allah’tan) başkaları ile (başka ilâhlarla, putlarla) korkutuyorlar.” Asarız, keseriz, hapsederiz, kötülük yaparız gibi put oluşturmuşlar mesela Roma döneminde Hz. İsa Mesih (as)’e yaptılar Hz. İbrahim (as)’a yaptılar korkutmaya kalktılar putlarıyla. “Allah kimi dalâlette bırakırsa,” delalet deccaliyet demektir “dalâlette bırakırsa, o zaman onun için bir hidayetçi (mehdi) yoktur.” Şeytandan Allah’a sığınırım “E leysallâhu bi kâfin abdehu, ve yuhavvifûneke billezîne min dûnihî, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâdin” onun dışında mehdi yoktur diyor “min hâdin” mehdidir aynı kelime. İki yüze yakındır mehdi kelimesi geçen Kuran’da yer.

Dünyada şeytan sevgiye saldırıyor. Şeytanın en büyük karşı olduğu olay sevgidir. Filmleriyle saldırır, tiyatrosuyla saldırır, terörüyle saldırır, faşizmle saldırır, komünizmle saldırır, PKK ile saldırır. Hep sevgiyi, sanatı ve güzelliği yok etmektir hedefi şeytanın. Nefret ve şiddet filmleri de bilmeden şeytanın bu sevgiye düşmanlığına hizmet olur. Bilmeden yapar birçok insan. Savaşlar hep sevgiyi öldürmek içindir. Fakat İslam’da sevgi alabildiğine gelişecek şekilde dizayn edilmiştir İslam dini Allah tarafından. Sevgi dört koldan gelişecek gibidir. Hem zemini oluşturulur ham yanları oluşturulur hem üst tavanı oluşturulur. Her yönden sevgi hem teşvik edilir hem de rahatça yaşayacağı gelişeceği yollar sonuna kadar açılır. Bir tek İslam ahlakının özelliğidir bu. Sevgi olmadığında şehir bile kap karanlık olur. Kötü şehrin görüntüsünün kavruk olduğunu söylüyor Allah iman olmadığında. Ama iman olduğunda o şehir güzelleşiyor, zenginleşiyor, gürbüzleşiyor. Öbür türlü eskiyip çöküyor. Mesela imansızlığın olduğu yerler Rusya’da o zamanlar öyle oluyordu korkunç bir soğukluk insanların suratı soğuk. Çin’de de öyle insanların suratı soğuk binalar soğuk fabrikalar soğuk. Sevgiden tek kelime bahsedilmiyor. Merhamet şefkat hiç duyulmuyor sadece yaşanıyor. Daha da azgın olan yerlerde artık lağım gibi oluyor ortalık her şey pis, her şey kirli ve her şey karanlık oluyor. Bazı filmlerde de bu çok vurgulanıyor. Daha da teşvik ediliyor her yer karanlık insanlar ölüyor kan revan içinde sevgisizlik her yerde.

Araf Suresi 58’de, şeytandan Allah’a sığınırım ; “Güzel şehrin bitkisi, Rab’binin izniyle çıkar; kötü olandan ise kavruktan başkası çıkmaz.” diyor Allah “İşte Biz, şükreden bir topluluk için ayetleri böyle çeşitli biçimlerde açıklıyoruz.” (Araf Suresi, 58) Güzel şehirde yani imanlı insanların olduğu yerde ama gerçek imanın olduğu yerde bir güzellik oluyor. Sağlık, sıhhat, neşe, bitkiler güzel oluyor, hayvanlar güzel oluyor her şey güzel oluyor.

Gülseren; “Hocam şu an Kilis Üniversitesi’nde okuyorum. Arkadaşlarımla sizleri izliyoruz” diyor evet.

Pınar Çetin; “Siz neyin kafasını yaşıyorsunuz?” Bu altı yüz yedi yüz kere duyduğum laf başka laf bilmemeleri çok acayip değil mi? Herhalde sürekli birbirlerine aynı lafı ediyorlar. “Neyin kafasını yaşıyorsunuz?” Hayır niye başka cümle yok, başka kelime yok?

Ne kadar yabani kalmışlar İslam’a, Kuran’a, sevgiye, merhamete, şefkate, dostluğa. Nasıl yetişiyor bunlar böyle? Anlattıkça bayağı düzeliyorlar zamanla. Yeni yeni nesiller geliyor bu sefer görmeyenler geliyor onlara anlatıyoruz onlar düzeliyor. Ama sonuç iyi oluyor.

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Yani Şafak Yazarı Yusuf Kaplan, İsrail ile İngiltere arasında bir güç savaşı olduğunu iddia ederek şunları söyledi; “Kapitalist küresel sistemi İngilizlerle birlikte Yahudiler kurdular. Yahudiler İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hem Amerika’yı her bakımdan ele geçirdiler hem de küresel sistemden İngilizleri kovdular. Çeyrek asırdır yaşanan küresel çatışmaların, işgallerin ve katliamların gerisinde küresel sisteme Yahudilerin mi, yoksa Anglosaksonların mı, çekidüzen vereceği sorunu yatıyor. Ama ortak bir hedefi var küresel sistemin. Müslümanların yeniden tarih sahnesine çıkmasına asla izin vermemek. O yüzden küresel sistemde yaşanan bu güç savaşı İslam dünyası üzerinden münhasıran da Türkiye üzerinden sürdürülüyor” dedi.

ADNAN OKTAR: İngiliz derin devletinin Anglosaksonlukla ilgili bir sorunu yok. Anglosakson hakimiyeti gayet net. İçlerinde tabii ki Museviler de var ama bu sistem üç yüz yıldan beri oturmuş bir sistem. Dolayısıyla böyle tartışılan, kapışılan efendim rekabet edilen bir konu yok. Fakat Anglosakson ve Museviler Yahudiler karışık olduğu için hoca her halde oradan karıştırdı. Öyle bir karmaşa olsa o muazzam bir çatışmaya gider. Zannettiği gibi olmaz iki zıt kuvvet çatıştığında ortaya savaş çıkar. Arada bir uyum var, muazzam bir uyum var. Uyum ne demektir? Hakimiyet demektir. Tek noktadan hareket ettiklerini gösteriyor. Zaten deccaliyetin özelliği tek noktadan hareket ettiği için bu gücü kazanır. Bediüzzaman diyor ki  “Deccal taraftarları kendi aralarında niza etmezler” diyor. İttifak kurarlar diyor küfrün zulmetinden dolayı birbirlerine tam bir bağla bağlanırlar diyor. Ama Müslümanlar imandan gelen bir rehavetle birbirleriyle zıtlaşabilirler diyor zıtlaşıyorlar diyor. O yüzden kuvvet kaybına uğruyorlar diyor. Onun için deccal az bir kuvvetle dünyaya hakim olur hadisi şu an tahakkuk etti diyor. Dolayısıyla deccaliyette zıtlık olmaz tam bir ittifak vardır. Allah diyor onlar bir birlerinin velileridir. Birbirlerine veli onlar birbirlerini koruyorlar destek oluyorlar. Dolayısıyla bir bölünme yok. Bir daha oku Hoca’nın açıklamasını.

ASLI HANTAL: “Kapitalist küresel sistemi İngilizlerle birlikte Yahudiler kurdular. Yahudiler İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hem Amerika’yı her bakımdan ele geçirdiler. Hem de küresel sistemden İngilizleri kovdular.”

ADNAN OKTAR: Şimdi öyle bir şey yok. İngilizler Amerika’yı oluşturan güçtür. Orada İbranice konuşulmuyor Amerika’da İngilizce konuşuluyor. Adamlar kendi dillerini de oraya resmi dil olarak kabul ettirdiler. Dolayısıyla yanlış Hoca’nın konuşması.

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Ahmet Hakan “AK Parti’ye, MHP’ye dört tavsiyem var” başlıklı bir yazı yazdı. Tavsiyeleri şunlar; “Bir; ortak etkinlik yapmayın. İki; kendinizi aynı potada eritiyormuş gibi algılatmayın. Üç; aynı koldan yürümek yerine iki ayrı koldan yürüyün. Dört; bunların ikisi de aynı dedirtmeyim.”

ADNAN OKTAR: MHP tamamen ayrı AK Parti de tamamen ayrı. Ama tam ittifak ettikleri için tabii ki aynı yolda yürüyecekler o gereksiz olmuş.

Evet, dinliyorum.

ASLI HANTAL: Milliyet Gazetesi’nden Mehmet Tezkan, “Hayır”cılara PKK’lı muamelesi yapan kişileri eleştiren şöyle bir yazı yazdı. “Antalya Başsavcı vekili tweet atmış. “Hayır” oyu verenler PKK ile aynı muameleyi görecektir.” Sonra silmiş. 1 Kasım seçim sonuçlarını göz önüne alırsak Antalya’dan beş yüz bin “Hayır” oyu çıkar. Başsavcı vekili beş yüz bin kişiye 17 Nisan sabahı PKK’lı muamelesi mi yapacak? Akla ziyan durum. Ne “Hayır”cılar PKK’lı olur FETÖ’cü olur, ne “Hayır” ne demek kötülüktür, şerdir. Ne de “Evet” demek bu vatana ihanettir” dedi.

ADNAN OKTAR: Ama bak çok geç söylüyorsun. Biz bunu günler önce söyledik. Bizim yolumuzu çok sonradan takip ediyorlar. Bu vakte kadar uyuyor musun ya? Biz herkesi uyardık. Herkes düzeltti ifadesini, her şey değişti. Bunlar daha yeni uyanıyorlar.

Ülkücü aslanımız yiğit Fırat Çakıroğlu’nun şahadetinin yıl dönümü. Allah gani gani rahmet etsin şehidimize. Çocuk aslanım kaç defa dilekçe vermiş. “Burada bizi vurmakla tehdit ediyorlar, hayatımız tehlikede. Bize yardımcı olun” diye. Çocuğu göz göre göre PKK’lılar şehit etti. En kanıma dokunan olaylardan biri budur benim. Yani bu PKK’lı alçakların yaptıkları bu kalleşliği tabii ki yanlarına bırakmayacağız, inşaAllah.

Cennette hayvanların hepsi şuurlu oluyor ve çok temiz oluyorlar.

Evet, dinliyorum.

ASLI HANTAL: Milli Gazete Yazarı İshak Beyazay, Sayın Erdoğan’ın 2014 tarihinde eyalet kurma yanlısı açıklamaları olduğunu belirterek “Anayasanın değişme amacı belli değil mi?” diye sordu. Ardından şunları yazdı. “Mevcut anayasanın 123. Maddesinde ülkemizin idari yapısını nasıl ve kimlerin belirleyeceği yazılıdır. Bu maddede “kamu tüzel kişiliği ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur” deniliyor. Fakat buradaki “kamu tüzel kişiliği denilen yani eyalet özerk bölge, otonom bölge ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanarak kurulur” cümlesini attılar. Yerine “kanunla veya cumhurbaşkanı kararnamesiyle kurulur” cümlesini koydular. Bundan şunu mu anlarız? Cumhurbaşkanı kararnameyle Türkiye’nin idari yapısını değiştirebilir. Sayın Erdoğan yapmaz yapmaz, ya ondan sonra gelen yaparsa o zaman ne yapacağız?” diye sordu.

ADNAN OKTAR: İşte öyle birini iktidara getirmeyeceğiz. Ne yapacağız? Yani seçimde titiz olacağız. Dikkatli olacağız. Tayyip Hocam evet, o zamanlar öyle bir şeyler söylemişti ama sonradan biz Tayyip Hocamı çok güçlü uyardık, hatırlattık. Tamamen üslubunun zıttı hale geldi. YPG, PYD ile ilgili de hükümetin çok rahat ifadeleri vardı, onlar da düzeldi. Yani hükümetin şu anki tavrı YPG’ye, PYD’ye karşı çok keskin, çok net. O bölgeye de sürekli dikkat çektik biz. Bak biz, “burada komünist devlet kuracaklar” dedik. Ordu şu an çok titiz bir gayret içerisinde.

Evet, dinliyorum.

ASLI HANTAL: Rahmetli Tarihçi Halil İnalcık’ın geçtiğimiz yıllarda “Türkler Kıbrıs’ı Rumlardan almadı. Neden onlara versinler?” şeklinde bir açıklaması olmuş. Konuyu tarihi olarak şöyle açıklamış. “Biz adayı Rumlardan değil Venediklilerden fethettik. Hatta kuşatma öncesi Fener Rum Patriği, Ortodoks tebaayı “Osmanlılara direnmeyin” diye uyarmıştı. Yani 1571’de Kıbrıs’ta Osmanlıların karşısında bir Rum devleti yoktu ve adaya çıkan Türkler halk tarafından bir kurtarıcı gibi karşılanmışlardı. Dolayısıyla adada Ortodoksluk ve Rumlar hala yaşıyorsa bu büyük ölçüde Osmanlı hoşgörüsü sayesindedir. Yoksa hızla Katolikleşeceklerdi” demiş.

ADNAN OKTAR: Evet, rahmetli Hocamız yaman bir alimdi. Canım, Katolik olması Ortodoks olması fark etmez ki. Ama orası bir Osmanlı toprağıdır, tapusu da üstümüze. Dolayısıyla Rumlarla biz orada kardeşçe yaşayacağız ama toprak vermemiz diye bir konu olmaz. Yani mantığı da yok onun.

Evet, şimdi kısa bir ara verelim, devam edeceğiz.

VTR: Hz. Mehdi (as)’ın Cisminin Ben-i İsrail Olmasının Manası

ADNAN OKTAR: Sığırları adam edecek bir çalışma. Sığır nasıl olur? Vatan hainidir, sevgisizdir, merhametsizdir, insanlardan nefret eder. Kin doludur, alçak tabiatlıdır. Bütün münafık karakteri üstünde toplanmıştır. Nefret insanıdır. Ağzından kin akar, nefret akar. Biz buna ne deriz? Sığır deriz. Benim milletim millet olarak çok temiz necip millettir.

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Gaziantep’te on beş bin kişinin istihdam edileceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine söz verip de yerine getirmeyen işadamlarını ifşa edeceğini söyledi. “Geçtiğimiz günlerde bir istihdam seferberliği başlattık. On beş bin kişi organize sanayide iş başı yapacak. Hepsinin de takipçisiyim. Söz verip de yerine getirmeyeni tüm ülkeye ifşa edeceğimi belirtmek isterim” dedi.

ADNAN OKTAR: Vay be, Tayyip Hocam alimAllah yani inşaAllah. Ne yapsın işte ekonomi canlansın istiyor. Şevklendirmek istiyor. Böyle bir çıkışı oluyor ama niyetinin halis olduğu belli. Çünkü onun ondan bir çıkarı yok. Vatana millete hizmet olsun diye söylüyor.

“Sizi izliyorum. Sizi çok seviyorum. Sizlerin devletimize seslenmesini talep ediyorum. 15 Temmuz’da Hava Harp Okulu’nda okuyan yeğenim tutuklandı. Bunlar suçsuz. Bunların bir an evvel bırakılmasını istiyoruz. Şimdiden teşekkürler.” Gebze’den Zuhal.

“Hocam, şu an Kastamonu Üniversitesi’nde okuyoruz ve sizi büyük bir hayranlıkla izlemekteyiz. Arkadaşlarım ve ben size büyük bir sevgiyle bağlıyız. Hiçbir programınızı kaçırmadık. Yayınlarsanız sevinirim.” Engin Demir.

Yılmaz Karlı, “Hocam’ın fikri neden değişti?” Yani “neden “evet” diyor?” diyor. Kardeşim, fitne var, yani çok muazzam bir karmaşa var Türkiye’de. Birçok kişi anlamazdan geliyor ama fitne büyük. Böyle değil de yani halkı devletin yanına alsın hükümet. Halktan geniş destek istesin. Yani tehlikeyi anlatsın. Sakin gidiyorlar. Yani hiçbir şey yokmuş görüntüsü var. Yani “tehlike büyük” desinler. “Bize yardım edin” desinler. Halk da bütünleşsin. Böyle bir üslup olmaz. Tehlikeyi açıkça söylesinler. Halktan devlet yardım istesin. Halkla devlet iç içe olup meseleyi haletsin. Bakara Suresi 191’de. “Fitne, katilden beterdir.” diyor Allah. O yüzden fitneye kapı açmamak için ben “Evet” diyorum, yani amaç bu.

“Kâle” şeytandan Allah’a sığınırım. Sad Suresi, 75. “Kâle yâ iblîsu” ey iblis “mâ” nedir “meneake” seni men etti “en tescude” secde etmekten “limâ” şeye “halaktu” Ben yarattım “bi yedeyye” elimle, kudretimle “bi yedeyye” yedi kudret, yani kudret elimle “estekberte” sen kibirlendin “em kunte” yoksa sen oldun “minel âlîn (âlîne)” ali olanlar, yani “büyük mü oldun?” diyor ayette. Kâle yâ iblîsu mâ meneake en tescude limâ halaktu bi yedeyye, estekberte em kunte minel âlîn (âlîne).” Yani, “minel alin” yüce olanlardan oluyor. “Kudret elimle” diyor. İki elimle demiyor ki. “bi yedeyye” kudret elimle, yani Allah’ın gücüyle. “İki” kelimesi geçmiyor.

Devlet yani hükümet millet desteği istesin. Yani millet de görev alsın. Hiç bekletmesinler, yani çünkü millet olarak biz kararlıyız yüzde seksen-doksan her türlü olayda devletin yanında, hükümetin yanında olacak bir kitlemiz var yani ferah yüzde doksan çıkar. Bekletmenin bir alemi yok yani hükümet tek başına mücadele etmesin; milleti yanına alarak mücadele etsin. CHP’yi de yanına alsın yani toptan mücadele edelim. Çünkü biz millet olarak çok vicdanlı, necip, güzel ahlaklı milletiz, insancılız, makul ve mantıklı insanlarız biz. Yani marjinal tipler olabilir de çok küçüktür onlar, yüzde onu bile bulmaz yani. Halkın bütünü çok makul, tutarlı insanlardan oluşuyor. Onlarla hareket ederse hükümet çok seri, çok güçlü, çok atak neticeler alır. Öyle yapsınlar.

Meclis de bir bütün yani CHP, MHP falan hepsi milletin özü. Meclis kutsaldır. Bütün gücüyle meclis toptan hükümete destek versin. Millet olarak da biz toptan hükümete destek verelim, devlete destek verelim. Blok hareket edelim yani bir parçamız hareket ediyor olmasın. Bütün vücut tüm vücutla hareket edelim ve tüm vücutla cevap verelim, bu çok etkili bir savunma sağlar yani çok güçlü oluruz bununla. Yani tepmez, devrilmez bir güç oluruz. Hükümet yapsın biz seyredelim olmaz.

Mesela Bahçeli bütün gücüyle destekliyor, bir fevkaladelik olmasa yapmaz. Bahçeli bu milletin bir bölümünü koruyup kollayan, onlara liderlik yapan, onların başında olan bir insan. O bölüm hükümete destek oluyorsa diğer bölümler de destekliyor. Herkes destek olsun. Yani şu badireden çıkıncaya kadar, bittikten sonra yine normal siyasete devam etsinler. Ama madem fevkaladelik var, fevkalade tedbirler alalım. Bütün millet topluca hareket etmesi şart özetle.

“Hocam, oğlum sizi çok seviyor” diyor. “Gece gündüz görmek istiyor” diyor. O beni çok seviyor, ben de onu çok seviyorum.

Tayyip Hocam milletten niye destek istemiyor? Toptan hepimiz yardım ederiz. Onu bir soruşturalım. Türkiye çapında her konuda destekçi oluruz, herkes yardımcı olur hükümete, devlete. Aksini düşünecek adam çok nadir çıkar. Beklenecek bir şey yok.

Tabii bu fevkaladeliği Allah yaratıyor. Bu toplu kendimizi savunma ruhu Mehdiyet’e doğru bizi götürüyor. Belli ki büyük olaylara doğru gidiyoruz. Yani birleşme ruhuna doğru gidiyoruz. Artık parti falan bunlar değil de vatan, millet, bayrak, devlet.

“Milli seferberlik ilan ediyorum” dedi Tayyip Hoca. “Ne seferberliği?” diye üstüne geldiler. Hiçbir önemi yok. Açık açık “seferberlik” desin. Ben ona söylemiştim, çok önce söylemiştim ama birkaç yıl önce söylemiştim, “seferberlik ilan et” diye. “Seferberlik ilan ediyorum” dedi ama içi boşaltılmış bir seferberliğe dönüştü bu sefer o, bir anlamda yani sözde kalmış oldu. Tayyip Hoca sözünün arkasında dursun. “Diktasını güçlendirmek…” Vatana, millete hizmet peşinde. Ne yapsın? Yani daha türlü başka neler olabilir bana söylesinler. Bu anlatımı yapanlara itibar etmemek lazım. Seferberlik bizim milletimizi güçlendiriyorsa, bize güvenlik sağlıyorsa, darbelerden koruyorsa, oyunları bozuyorsa, her yönden kardeş olmamızı sağlıyorsa tabii ki seferberlik. Kardeşlik seferberliği, dostluk seferberliği, ittifak seferberliği, savunma seferberliği, seferberliğin çeşitlerini, yönünü ve amacını tek tek saysın Tayyip Hocam. Maneviyat seferberliği, birliktelik seferberliği, partiler üstü seferberlik, iç düşmanlara, dış düşmanlara karşı Türkiye’yi koruma seferberliği. Madde madde saysın Tayyip Hocam. Çekinecek bir şey yok. İtiraz edenler üç-beş kişi. Kabul edenler milyonlar. Yani yirmi beş milyon, yirmi sekiz milyon kabul ediyor, iki-üç milyon kabul etmiyor, önemi yok. Yani otuz milyon kabul ediyorsa birkaç milyon da kabul etmiyorsa etmesin. Otuz milyonun ne dediği önemlidir.

Evet, Tayyip Hocam seferberliği bir daha yeniden açıklasın. Sayın Bahçeli de bu konuda yardımcı olsun. Kılıçdaroğlu da çok aklı başında, dindar bir insan. Seyittir yani çok nezih bir insan o. Onu devreye soksunlar. O bazı şeylerin belki farkında olmayabilir yani devletin gizli bilgilerini ona da versinler. Hep beraber ittifak etsinler. Bu badireden Türkiye’yi hep birlikte çıkartalım.

Tamam, kısa bir ara verelim devam edelim.

ASLI HANTAL: Yayınımıza kısa videolarla devam ediyoruz.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER