Sohbetler (2 Nisan 2017; 22:00)

2100

BÜLENT SEZGİN: İyi geceler değerli izleyicilerimiz. Adnan Oktar’la Sohbetler’e başlıyoruz inşaAllah. Öncelikle biz arkadaşlarımızla muhabbete başlayacağız. Hocamız birazdan bizlerle olacak.

ADNAN OKTAR: Selam.

BÜLENT SEZGİN: Aleykümselam, hoş geldiniz.

ADNAN OKTAR: Hoş bulduk.

Ne diyelim? “Sevgi şefkat vasfımız” diyelim.

“Hocam düne kadar başkanlığa hayır derken, şimdi evetçi oldunuz. Bahçeli durumuna geldiniz. Ne iş demezler mi?” Hüsamettin Alkoç. Ama Bahçeli de, ben de akılcı düşünüyoruz. Yani Bahçeli çıkar peşinde olacak bir insan değil ki. Ameliyatlar oldu, hastalıkları var, birçok şeyi var. Yaşı ileri olmasına rağmen, aslan gibi dimdik ayakta. Allah, millet, devlet için mücadele veriyor. Hiçbir çıkarı yok ki. Devletin, milletin çıkarını esas alıyor. Tayyip Hoca’yı böyle haşa sanki yedi başlı bir varlıkmış gibi gösteriyorlar. Mazlum bir Anadolu delikanlısı. Otuz üç milyona karşı, bir kişinin mücadele edeceğini düşünüyorlar. Bak otuz üç milyona karşı bir kişinin mücadele edeceğini, bu ne kadar mantıksız. Kendi evladımız, kendi insanımız yani bu kadar garip olaylara bakmanın bir alemi yok.

OĞUZHAN SEVİNÇ: Sizin karşı çıktığınız sistem zaten Hocam, bölünmeye kapı açacak sistemdi. Siz zaten partili başkanlık sistemini önermiştiniz.

ADNAN OKTAR: Evet. Ben ilk başta dedim ki, “Başkanlık sistemine hayır, kesin kabul etmiyorum” dedim. Niye? Çünkü açıkça bölünmeyi sağlayacak bir sistem. Federe devletler oluyor. Yani küçük küçük devletlerden oluşuyor. “Ben bunu kabul etmem” dedim. Amerikan modelini söylemişlerdi. Tayyip Hoca da “Amerikan modeli” dedi. Ben uzun süre kabul etmedim. Aylarca. Sonra “Meksika modeli” dedi Tayyip Hoca. Bak “o da olmaz” dedim. Meksika, o da birleşik devletlerden oluşuyor. Fransa modeli, Güney Afrika modeli saydı saydı saydı. Ben hepsini reddettim. Hükümet kanalıyla Tayyip Hoca yeni yeni böyle modeller verdi. Yeni yeni açıklamalar yaptı. Hiçbirini kabul etmedim. Sonra ne yaptım? Dedim ki, “Federasyona dayalı olmayan, partili cumhurbaşkanlığına evet derim” dedim. Çünkü hakikaten biraz garip duruyor. Daha düne kadar AK Partili olan, AK Parti’yi kuran adam “Ben selamünaleyküm AK Partili değilim” derse yani bir garip olur bu. Belli ki, içten AK Partili. Milleti kucaklar mı? Tabii herkesi kucaklar. AK Partili olmak, millete uzak olmayı gerektirmez.

Evet, dinliyorum evet.

KARTAL GÖKTAN: İbrahim Tuncer, sizi temsilen bu hafta Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde düzenlenen bir konferansa katıldı, Adnan Bey. İsrail’in Birleşmiş Milletler Büyükelçiliği tarafından düzenlenen konferansta, Musevi cemaatinin ileri gelen temsilcileri bulunuyordu. Konferansta, İsrail’e yapılan uluslararası ayrımcılık, çifte standart ve boykotlara karşı mesaj verilerek, bu tür uygulamaların barışa hizmet etmediği dile getirildi. Özellikle üniversite kampüslerinde “İsrail karşıtlığı” adı altında körüklenen Yahudi nefretiyle ilgili, boykot yerine dostluk bağlarını güçlendirecek organizasyonlar yapılması talep edildi. İbrahim kardeşimizin konferans esnasında sizi temsilen görüştüğü kişilerin resimleri var. Resimde gördüğümüz, Amerika Güney Carolina bölgesinden Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Üyesi Alan D. Clemmons. Kendisi Mormon cemaatinden bir Hristiyan. Bir sonraki resim, İsrail’in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Danny Danon. Likud Partisi’nden eski Eğitim Bakanı olan Danny Danon, Büyükelçi atanmasının hemen ardından çıktığı ilk Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında, konuşmasını kipa takıp Tevrat’tan söz okuyarak bitirmişti.

ADNAN OKTAR: Ne güzel, bak ne güzel cesaret. Keşke bizim insanlarımız da bu tarz olsa.

KARTAL GÖKTAN: Amerika’da çok tanınan bir yazar, avukat ve televizyon yorumcusu Jay Sekulov. Amerika Hukuk ve Adalet Merkezi’nin Baş Müşaviri olan Jay Sekulov, Hz. İsa (as)'nın Mesih olduğunu kabul eden Musevilerden.

ADNAN OKTAR: Ne güzel.

KARTAL GÖKTAN: Amerika’da tanınmış bir komedyen, aktör, yazar ve yorumcu Elon Gold görülüyor resimde. Kendisi dindar bir Musevi. FOX televizyonunun tanınmış Musevi sunucularından Lis Claman. Grammy ödüllü tanınmış Musevi keman sanatçısı Miri Ben Ari. Kendisi Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi olarak, aktif görevli olan bir Musevi. Bu da konferanstan genel bir resim.

ADNAN OKTAR: Çok iyi olmuş.

Özetle, ben Tayyip Hoca’ya güveniyorum. Sayın Bahçeli’ye de güveniyorum. Bunlar temiz insanlar. İyi niyetli, dürüst insanlar. Onların çizgisinde ben bir anormallik olacağına inanmıyorum. Dediklerimizi de yaptılar artık ayıp yani. Çünkü bak, “Partili cumhurbaşkanlığı olsun” dedim, “tamam” dediler. “Federasyona kapı açacak her şeyi kaldırın anayasadan” ona da “tamam” dediler. Peki ben niye o zaman “hayır” diyeyim o zaman yani. Bütün dediklerimi yaptılar. Bütün dediklerimi yaptıkları halde, yok yeni büyük madde daha mı çıkarayım yani? Sözümde duruyorum. Eğer böyle olursa “tamam” demiştim. Sözümde duruyorum. Sözümde değişiklik yok, bilakis sözümün sonuna kadar arkasındayım. Sözüm yerine geldiği için “evet” diyorum.

Rahmetli Atatürk, İngiliz derin devletine karşı çok kararlıydı. O biliyordu İngiliz derin devletinin azgınlığını. Ona karşı hep komşu ülkelerle ittifak yaptı. Çok uyanık ve çok akılcı davrandı. Mesela Balkan Antlaşması’nı yaptı. Ant pek anlaşılacak kelime değil, Balkan Anlaşması diyelim biz. Ant yeni Türkçe herhalde. Evet, anlaşma. Türkiye böylece Balkanlarda eski Osmanlı topraklarıyla ittifakı sürdürdü. Mesela Sadabad Paktı’nı yaptı. Çok güzel. İran, Irak ve çevresindeki ülkelerle yapılan bir ittifak. Rusya’yla dostluk ve işbirliği anlaşması yaptı. Çok uyanıkça, çok akılcı. İngiliz derin devletinin iki yüz yıldır kışkırttığı Türk-Rus düşmanlığını yok etti böylece. Atatürk’ün akılcılığında hareket edilmesi lazım. Stili çok iyi rahmetli Atatürk’ün.

Ant, antı olmaz. Anlaşma olur. Balkan Anlaşması.

ASLI HANTAL: Yayınımıza devam ediyoruz.

ADNAN OKTAR: Ne güzel.

“Adnan Bey, neden kendini müdafaa ediyorsun? Eğer sen haklıysan, Mehdi (as)’den yardım iste.” Güzel bir zeka pırıltısı daha. Allah’tan yardım istenilir, Allah’tan. Mehdi (as) Allah’ın zavallı bir kulu. Bütün kullar zavallıdır. Mehdi’de ne güç olacak? Ona gücü veren Allah. Gözlerinde nasıl büyütüyorlar herkes, her şeyi. İsa Mesih ne yapıyor? Mesela ölüyü diriltiyor. O gücü bir başkasına verse o da diriltir. Güç kime ait? Allah’a ait.

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Bugün Artvin’de sizin beş bin adet “Evrimin Fosillere Yenilişi” isimli eseriniz Cumartesi günü Artvin’de halkımıza ücretsiz dağıtıldı.

ADNAN OKTAR: Bir daha söyle bakayım.

ASLI HANTAL: Sizin beş bin adet “Evrimin Fosillere Yenilişi” isimli eseriniz 1 Nisan Cumartesi günü Artvin’de halkımıza ücretsiz dağıtıldı. Dağıtıma Artvin, Rize ve Trabzon’dan kardeşlerimiz katıldı.

ADNAN OKTAR: Helal, çok güzel.

ASLI HANTAL: Bugün, 2 Nisan Pazar günü Ordu’nun Ünye ilçesinde, sizin beş bin adet “Evrimin Fosillere Yenilişi” adlı eseriniz halkımıza ücretsiz olarak dağıtıldı. Dağıtıma Ordu, Samsun, Giresun, Amasya ve Akçakoca’dan yaklaşık yirmi beş kardeşimiz katıldı. Yine bugün 2 Nisan Pazar günü Rize Merkez’de, sizin altı bin adet “Evrimin Fosillere Yenilişi” adlı eseriniz halkımıza ücretsiz olarak dağıtıldı. Dağıtıma Rize, Giresun, Trabzon’dan yaklaşık on beş kardeşimiz katıldı.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Karadeniz’in aslanları. Aslan onlar aslan. Öyle bir kitap olacak, deccal oraya girecek. “Deccal” diyor “Medine’ye giremez.” İşte bu tip kitapların olduğu her yer, o şehirler deccalın giremeyeceği yerler. Deccal nasıl girsin oradaki açıklamadan sonra? Şimdi anlatırken bile gözlerinin içine bile bakamıyorlar Darwinistler. Eskiden göğsünü gere gere Darwinizm’i anlatırlardı. Şimdi anlatabiliyorlar mı? Hiçbir yerde görüyor musunuz? Okullarda, sokakta falan, eskiden adım başı. Bakkala bile girsen evrimden bahsederlerdi. Şimdi utanç duyuyorlar.  İşte, “ona öyle demezler, peynir ekmek yemezler” dedik biz teccal efendiye. Yahut teccal diyelim, efendilik yok, onun haddine değil. Ve onun öncülüğünde başlatılan Darwinist cereyana “dur” dedik. “Dur” deyince, o da “zınk” diye durdu. Tren katarını durdurur gibi yani.

Dinliyorum.

ASLI HANTAL: Ayrıca Belçika’daki kardeşlerimiz de iman hakikatleri anlatıp, Kuran ve sizin eserlerinizden okuyarak dün akşam sohbet etmişler.

ADNAN OKTAR: Çok çok güzel. Minik Adnancıları bana bir göster önce. Bunlar Ağabeyinin canları, kuzuları, balları. Bunlar saf baldan oluşuyorlar. Hepsi bayram şekeri bunların. Aferin benim bir tanelerime. Yaptıkları resimleri bir görelim. Kaldırma sen, çocuklar emek vermiş. Sen sanattan anlamıyorsun galiba.

BEYZA BAYRAKTAR: Çok önemli evet doğru.

ADNAN OKTAR: Bak nasıl güzel tablolar. Aferin benim canıma. Aferin. Çok güzel olmuş. Bak hepsi sanatçı. Gayet güzel resimler yapmışlar. Aferin. Onlar benim kuzum onlar.

Evet dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Güzel kuş yumurtaları resimleri var. Çok özel sanatlı.

ADNAN OKTAR: Allah Allah hayret. Çok garip bu kadar sanatlı olmaları. İşte bu da ayrı bir mucize. Bunun için hiçbir sebep yok yani.

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Bugün Gaziantep’te TOKİ’nin bir organizasyonu için gelen Gaziantep Milletvekili Sayın Şamil Tayyar’a “Üst Akıl İngiliz Derin Devletinin İç Yüzü” kitabı hediye edildi. “Şamil Bey çok memnun oldu, kitabı alınca “Hocamız’ın ellerinden öpüyoruz inşaAllah” dedi” diye yazmış kardeşlerimiz.

ADNAN OKTAR: Şamil Hoca alimdir, bilgili, kültürlü, vatansever değerli bir insandır. Allah müstefit olmayı nasip etsin. İlmi, irfanı, vatana sevgisi, hizmeti çok büyük.

Evet dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, İran’a yönelik yaptırımları deldiği ve bankacılık sahtekarlığı yaptığı gerekçesiyle New York’ta FBI tarafından tutuklandı. Cem Küçük bu olayı yorumlarken Amerika’nın bu işi Erdoğan’a dayandırmayı düşündüğünü söyledi. Rıza Sarraf da milli bir adamdır diyen Cem Küçük, “ABD bu belgeleri biriktiriyor. Bu işler Tayyip Erdoğan’a gelmek için bir yemdir. Toplayabildikleri kadar toplayacaklar sonra saldıracaklar. Mehmet Hakan Atilla suçsuzdur. Bakın dört bakan da gitse ABD’ye onlar da tutuklanacaklar” dedi.

ADNAN OKTAR: Bile bile niye gidiyorlar ben de onu anlamıyorum. Madem böyle bir durum var hiç gitmesinler. Bakan değil yani bu tip çünkü bir pervasızlık olduğu görülüyor, İngiliz derin devletinin orada azgınlığını devam ettirdiği ve gemlerin İngiliz derin devletinde olduğu anlaşılıyor. Bu durumda elini, kolunu sallayarak oraya gitmenin bir alemi yok. Tayyip Hocam’ı tutuklayacak adam daha anasından doğmadı onu da söyleyeyim.

Samsun’un aslanları sohbet ediyorlarmış, bizleri izliyorlarmış, canlar bir aradalar bir göreyim bakayım.

“Kaderimde sizi sevmemi takdir eden, Allah aşkıyla sevdiğim Allah’ıma kurban olurum, nefesim Hocam, siz benim hidayet rehberim oldunuz” diyor. Hidayete vesile olduysam ne mutlu inşaAllah.

Viyana’dan Merve, “Gözümü senden ayıramıyorum çok yakışıklısın maşaAllah. İmanın, düşünceli olman, sevgin çok mükemmel.” 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER