Kimi zaman dayanma gücünüzün son noktasına geldiğinizi mi düşünüyorsunuz? Ya da çok sıkıntı çektiğinizi? Herkes size karşı mı? İnsanlar sizi anlamıyor ve olayların hep aleyhinize geliştiğini mi düşünüyorsunuz?
Sıkıntılı bir dönem geçiriyor olabilirsiniz, ancak durum hiç de düşündüğünüz gibi olmayabilir…
Allah bütün sıkıntıların hepsini özel olarak var eder, bunlar kişiye özel hazırlanmış hediye paketleri gibidir. Her insanın eksiği farklıdır, kimi sabırsızdır, kimi tedirgin, kimi güvensiz, kimi huzursuz, kimi olumsuzluklara açık, kimi de çabuk kızgınlığa kapılan…
İşte bu eksikliklerin yok olması ve ruhumuzun güzelleşmesi, ahlakımızın iyileşmesi için birer nimettir sıkıntılar, hastalıklar, kayıplar, eksiklikler...
Rabbimiz her insanın neye ihtiyacı olduğunu ve neye ne kadar dayanabileceğini en iyi bilendir. Bir sıkıntı varsa bu, sizin dayanma gücünüzü aşmaz ve hatta tam tersine imanlı bir insansanız sizi güçlendirir.
Sıkıntılı durumlarla karşılaşan bazı insanlar artık bir çıkış yolunun kalmadığını, her şeyin bittiğini, son raddeye geldiklerini, aşılamayacak bir zorluk içinde olduklarını düşünebilirler. Hatta bazı kişiler isyankar bir tutum sergileyebilirler, ama bunlar aslında sadece şeytanın verdiği vesveselerdir.
Allah dünyada her insana göre farklı olaylar yaratır. Allah'ın insanlara emrettiği ibadetler, onları denemek için yarattığı zorluklar, insanlara yüklediği sorumlulukların hepsi gücümüz oranındadır, sabredebileceğimiz şiddettedir.
Rabbimiz herkesin neye, ne kadar dayanabileceğini en iyi bilendir. Allah sonsuz adalet sahibidir ve kullarına karşı Halim olandır; Rabbimiz hiç kimseye gücünü aşan bir zorluk yüklemez, vicdanının kabul etmeyeceği bir sorumluluk vermez ve hiç kimse haksızlığa uğratılmaz. Bu, Allah'ın bir vaadidir, Rahman ve Rahim sıfatının bir tecellisidir.
İnsanın dünya hayatında karşılaşabileceği her türlü ağır imtihan; hastalıklar, kazalar, maddi ve manevi sıkıntılar ve diğerleri onun kaldırabileceği sınırların içinde yer alan denemelerdir ve Allah’ın o kişinin kaderinde, onun için özel olarak takdir ettiği olaylardır:
Hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz; elimizde hakkı söylemekte olan bir kitap vardır ve onlar hiçbir haksızlığa uğratılmazlar. (Müminun Suresi, 62)
Sebeplere bağlı yaşamanın sıkıntısı
Dünya hayatındaki herşey çok gerçekçidir ve olaylar sebeplere bağlı olarak gelişir, bu nedenle bazı insanlar dünyada kendilerine verilen süreyi hiç bitmeyecek gibi düşünürler. Zamanla herşeyin eskimesi, insanların yaşlanması ve ölümün varlığı da onların bu gerçeği kabullenmesini sağlamaz. Dünya hayatını asıl zannederler ve ahiretin gerçekliğini, ölümden sonra bir hayat olduğunu düşünmek bile istemezler.
Dünyayı yaşamak için sürekli çabalamaları gerektiği yanılgısına kapılmış olan bu gibi insanlar için sıkıntıların ve zorlukların sonu gelmez. İşte bu nedenle olaylardaki hayır ve hikmetleri görmek ve her şeyi “hayra yorabilmek” için öncelikle dünya hayatının geçici bir imtihan yeri olduğunun unutulmaması gerekir.
Samimi bir mümin şu gerçeği bilmelidir ki, karşılaştığı olay her ne olursa olsun, mutlaka güzel ahlak gösterebileceği ve sabredebileceği bir durum ile karşı karşıyadır. Başına her ne zorluk gelirse gelsin bu, onun gücünün yeteceği, altından kalkabileceği ve sabırla karşılayabileği bir olaydır.
İman eden insanlar, nimetlerde bir azalma olduğunda, hastalık durumunda ya da başka herhangi bir zorlukta da neşelerinden hiçbir şey kaybetmezler, tam tersine sıkıntıları bir hediye gibi görürler. Mutlulukları için özel bir sebebe de gerek yoktur, onlar için en başta iman etmek büyük bir şükür ve neşe sebebidir.
Dünya hayatındaki zorlukların onlara denenmek için verildiğini ve zorluklara sabrettiklerinde bunun Allah Katında güzel bir karşılığı olacağını umut ederler. Bu düşünce, onların neşe kaynağı olur. Vicdan kullanarak hareket ettikleri için kıyas yaparlar ve kıyasla birlikte nimetlerin kıymetini daha iyi bilirler. İşte bu iman neşesidir.
İman neşesi ve bir hatırlatma
İman neşesi, kalplerinde gerçek imanı yaşamayan kimselerin hiçbir şekilde taklit edemeyeceği, içten gelen, samimi bir neşedir. Bu, Yüce Allah’ın rızasını, rahmetini ve sonsuz cennet hayatını uman müminin kalbinin Allah’tan gelen bir sevinçle dolmasıdır.
Müminlerin dünya hayatında yaşadıkları bu neşe dolu yaşam, Rabbimiz’in izniyle cennette kesintisiz olarak artarak devam edecektir.
“Böylece iman edip salih amellerde bulunanlar; artık onlar ‘bir cennet bahçesinde’ ‘sevinç içinde ağırlanırlar’.” (Rum Suresi, 15)
Bundan sonra başınıza her ne zorluk gelirse gelsin, unutmayın ki buna gücünüz yeter, altından kalkabilir ve sabırla, güzellikle karşılayabilirsiniz.
Son bir hatırlatma: Bir konuda sıkıldığınızı, rahatınızın kaçtığını düşündüğünüzde dünyadaki diğer insanların durumuna bir bakın ve biraz düşünün: Savaşta açlık çekerek hayatını kaybedenleri, ot yiyerek hayatta kalmaya çalışanları, bomba sesleri ile uyananları, evi başına yıkılanları, içecek su bulamayanları...
Sahip olduklarınıza teker teker şükredin. Sizin belki de sadece yıllardır giydiğiniz için beğenmediğiniz o ayakkabınızı rüyasında bile görmemiş insanları düşünün ve halinize şükredin.
Size verdiği tüm nimetler için Allah'a hamd edin. "Elhamdülillah, Sana şükürler olsun Allah'ım" diyerek, güzellikleri görmeye niyet edin.
Adnan Oktar'ın Arab News ve Hiba Dergisi'nde yayınlanan makalesi:
http://www.arabnews.com/islam-perspective/news/666456