Kuran'da övülen peygamberlerden biri olan Hz. Yakup (as) kendi oğullarına Yüce Allah (cc)'a karşı ümitvar olmayı öğütlemiştir. Hz. Yakup (as)'ın oğullarına Allah (cc)'ın rahmetinden umut kesenlerin yalnızca inkar edenler olduğunu söylediği, Kuran-ı Kerim'de şu şekilde bildirilmektedir:
Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (duyarlı bir araştırmayla) bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez. (Yusuf Suresi, 87)
Allah (cc)'ın rahmetini umut etmemek, Yüce Allah (cc)'ın her şeye güç yetiren olduğu gerçeğinin bilincinde olmamak demektir. Elbette bu, her şeyini Rabbimiz'e borçlu olan insanın asla içine düşmemesi gereken bir yanlıştır. Çünkü insanı yaratan, ona görme, işitme, düşünme yeteneklerini veren, yürümesini, koşmasını, nefes almasını sağlayan, onu güldüren, sağlığını ona veren, rızıklandıran, sevdiği şeyleri ona ikram eden Cenab-ı Allah'tır. Bu durumda Yüce Allah (cc)'ın rahmetini ummamak, kişinin bütün bunları görmezlikten gelmesi anlamına gelir. Özellikle de elindeki nimetleri kaybettikten sonra ümitsizliğe kapılmak, Allah (cc)'ın beğenmediği bir tavırdır:
İnsana bir nimet verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman da umutsuzluğa kapılır. (İsra Suresi, 83)
İman, dünyada insanın sahip olabileceği çok büyük bir nimettir. Allah (cc)`a inanan insan ayet-i kerimede buyurulduğu gibi "... sapasağlam bir kulba yapışmıştır..." (Bakara Suresi, 256) İman, kişiyi ümitsizliğe sürüklenmekten, üzüntü, keder, sıkıntı, stres, öfke, gelecek kaygısı, korku ve tedirginlik gibi insana maddi-manevi zarar veren etkenlerden uzak tutar. Bütün bunların aksine son derece neşeli ve huzurlu olmasına vesile olur. İmandan başka hiçbir şey insanı gerçek kurtuluşa ulaştıramaz.
Değerli İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi de imanın kendisine yettiğini ve kendisine bitmeyen bir ümit kaynağı olduğunu şu şekilde dile getirmiştir:
… İşte bütün ihtiyarlığımdan ve firak (ayrılık) belalarından gelen teessüratıma (üzüntülerime), bana nur-u iman tam kafi (yeterli) geldi; kırılmaz bir rica, kopmaz bir ümit, sönmez bir ziya, bitmez bir teselli verdi. Elbette sizlere ihtiyarlıktan gelen karanlık ve gaflet ve teessürat ve teellümata (tasalanmalara), iman kafi (yeterli) ve vafidir (elverişli)… (26. Lema, s.69)
Unutmamak gerekir ki, nimeti veren de alan da Yüce Allah (cc)'tır. Mümini diğer kişilerden ayıran en önemli özelliklerinden biri de böyle bir durum karşısında göstereceği güzel ahlaktır.