Tarih, 22 Haziran 2012. Malatya jet üssünden kalkan F4 tipi bir jet uçağı, tek başına, silahsız ve tanıtma sistemi açık olduğu halde Suriye tarafından ihtarsız olarak düşürüldü. 2 Türk askerinin yaşamını yitirdiği bu olay karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye’ye yönelik angajman kurallarını değiştirdi. Yeni kurallara göre Suriye tarafından Türk sınırına yaklaşan her askeri tehdit olarak değerlendirilip askeri hedef muamelesi görecekti.1
Yeni kurallar derhal uygulamaya kondu. 3 Ekim 2012 tarihinde Türk topraklarına düşen ve 5 vatandaşımızın ölümüne neden olan top mermisine anında misilleme yapıldı, sınıra yaklaşan jetler gerekli uyarılarla geri püskürtüldü. Uyarılan bu jetlerden 4’ü Rusya’ya aitti.
Geçtiğimiz günlerde Suriye’de Türkmen bölgelerine yönelik olarak yapılan hava saldırıları sırasında bu ihlallerin sayısı oldukça artmıştır. Bunlar doğrudan kamuoyuna açıklanmamış, ancak Rus askeri yetkililerle yapılan üst düzey toplantılarda heyetlerin önüne getirilmiştir.2 3-4 ekim tarihinde Rus uçaklarının tekrar Türk hava sahası ihlalleri sonucunda Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov Dışişlerine çağırılmış ve kendisine angajman kuralları hatırlatılmıştır.
24 Kasım Salı günü gerçekleşen elim olayda ise Türk yetkililer, uyarının 15 milden itibaren yapılmaya başlandığını, uyarının her 2 milde bir tekrarlandığını ancak uçağın bu uyarıları dikkate almadığını belirttiler. Aynı gün Türkiye’nin çağrısı üzerine olağanüstü toplanan NATO, "Elimizde olan bilgi, diğer müttefiklerle uyumlu ve Türkiye'nin bilgilerinin doğru olduğunu gösteriyor"3 açıklamasını yaparken, ABD’nin geçen hafta Türk hava sahasını korumak için gönderdiği bir F15’in de bu olaya şahit olduğu belirtildi. ABD, söz konusu ihlali ve Türkiye tarafından yapılan uyarıları resmi bir mektupla BM’ye sundu.4
Türk Genelkurmayı, ilk açıklamasında “milliyeti bilinmeyen uçak” diyerek, Rusya’nın hedeflenmediğini açıkça belirtti. Türkiye Cumhurbaşkanı ise “Biz buna şahit olmak istemeyiz ama böyle bir durumla karşı karşıya bırakılmanın ne yazık ki ıstırabını yaşıyoruz." açıklamasını yapmıştı.
Bir kısım analistler, söz konusu durumun Türkiye’nin, Suriye’de Rusya’nın Türkmenlere yönelik hava saldırılarından rahatsızlığını belirtmek için yaptığını iddia etseler de, bu önermenin geçerli zemini bulunmamaktadır. Rus uçaklarının Türkmen bölgelerini hedeflemesi, Türkiye için elbette çok endişe vericidir. Hedeflenen bölgelerin bir kısmı, radikal grupların bulunmadığı, sivillerin yaşadığı bölgelerden oluşmaktadır. Nitekim Türkiye, bu olay sonrasında tekrar büyük bir mülteci akını ile karşılaşmıştır. Fakat bu konuda diplomatik girişimler yapılmış, Türkiye, Rusya’ya söz konusu endişelerini iletmiş, en son 21 Kasım’da Dışişleri Bakanı eski Feridun Sinirlioğlu, ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile birlikte Lavrov’u arayarak sınır ihlalleri ve Türkmen saldırıları konusuna dikkat çekmiştir. Başbakan Davutoğlu ise konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne taşıyarak gerekli önlemlerin alınmasını talep etmiştir.5
Söz konusu gerekçeyle Rusya gibi bir dosta uçak düşürmek suretiyle cephe almak, Türkiye’nin asla yapmayacağı bir şeydir. Bunun da ötesinde bunun sonuçları göze alınmayacak kadar büyüktür.
Dolayısıyla söz konusu durum, bir misilleme değil, angajman kurallarının bir neticesidir.
Türkiye’nin kuzeyinde çatışmaların devam ettiği Ukrayna, güneyinde ise ateş girdabı haline gelmiş Suriye ve tansiyonun hiç düşmediği Irak ile çevrilmiş olduğu akılda tutulmalıdır. Yanı başındaki savaşa dünya devletleri dahil olmuş durumdadır ve Türkiye sınırı bu sebeple sık sık ateş hattına dönüşmektedir. Sınır bölgesi, sadece yerleşim yerlerinin bulunduğu bir alan olmakla kalmamakta, aynı zamanda mültecilerin barınma yerlerini oluşturmaktadır. Türkiye’nin uzun zamandır talebi olan güvenli bölge ise, ABD tarafından sürekli geri çevrilmekte, bu nedenle bu hat saldırılara açık kalmaktadır. Türkiye’nin kendi sınırına hassas olması, kuşkusuz ki anlaşılabilir bir durumdur.
Fakat angajman gibi sonucu ölümle bitmesi kuvvetle muhtemel olan, havadaki pilotları ve karadaki insanları tehlikeye sokan bir uygulamanın tarafımızdan tasvip edilmesi imkansızdır. Sınır güvenliği elbette önemlidir, fakat bu sorun için farklı diplomatik yollar kullanılmalı, farklı çözümler düşünülmelidir. Ölüme sebebiyet verecek hiçbir olay bu anlamda tek seçenek değildir ve bu konuda mutlaka farklı bir strateji uygulanması gerekmektedir.
Bundan sonra atılacak adımlara gelince:
Rus lider Putin, güçlü ve aklı selim bir şahsiyettir. Türkiye daima Putin’in liderliğine ve dostluğuna güvenmiştir. Türk halkının beklentisi, bu olayda da Rus liderin aynı aklı selim ile davranmasıdır. Unutulmamalıdır ki, Rusya ve Türkiye, Ukrayna krizi, Kırım meselesi, Suriye gibi konularda tamamen zıt yönlerde hareket etmelerine rağmen, komşuluk, daha da önemlisi dostluk ilişkilerini hiçbir zaman bozmamışlardır. Rus milleti ile Türk milleti bir bütündür, dolayısıyla onların arasına nifak sokacak açıklamalar yapmak, “Türkiye tehlikelidir, gitmeyin” gibi uyarılarda bulunmak, bu halkların çok alıştığı dostluk temeline büyük ölçüde sekte vurmaktadır. Nitekim Putin’in olay sonrası sert söylemlerine sadece Türkler değil Moskovalı gazeteciler bile şoke olmuşlardır. Beklenen itidal ile karşılaşmamışlardır.6 Ortadoğu’da Türkiye’nin varlığı her zaman onlar için büyük bir garanti olmuştur. Bunu kaybetmek istememektedirler.
Türkiye Rusya’nın Rusya da Türkiye’nin dostluğunu kaybetmek istemiyor. Dolayısıyla olayların en sıcak olduğu bu günlerde, öfkeli konuşmalar terk edilmeli, duygusal fevri ifadelerden kaçınılmalı, her bir öfkeli çıkışın sonradan telafisi mümkün olmayacak çok vahim sonuçlar getirebileceği unutulmamalıdır. Pişman olunabilecek, aradaki dostluğu zedeleyecek, hatta dostluğu husumete çevirecek hiçbir söz söylenmemelidir. Aklı selim liderler, bu konuda hassasiyetle davranmalı, özellikle olayların gerçekleştiği ilk haftaları, ılımlı mesajlar ve diplomatik yaklaşımlarla geçirmeye odaklanmalıdırlar.
Rusya’nın Batı tarafından izole edilmesine yönelik tüm komplolara uzun zamandır karşı koymuş bir fikir insanı olarak, bu konuda Rus liderin barış temelli düşüneceğine ve mutlaka sevgi ve kardeşliği ayakta tutacağına inancım büyüktür. Rusya-Türkiye dostluğu bizim için önemlidir ve bundan sonra da bu dostluğun gelişimi için çabalarım devam edecektir. Ancak bu konuda, vicdan ve akılla hareket eden liderlerin, derin devletlerin kirli savaş planlarına tevessül etmeyerek, sevgi ve dostluğa önem veren bir yaklaşım içinde olmaları gerekmektedir. Dünyanın böyle girişimlere ihtiyacı vardır ve içinde bulunduğumuz bu an, tam da bu özveriyi gösterme zamanıdır.
1. https://en.wikipedia.org/wiki/Syrian%E2%80%93Turkish_border_clashes_(2012%E2%80%9314
2. http://www.yenicaggazetesi.com.tr/rus-ucaklarinin-ihlal-ler-inden-sonra-36391yy.htm
3. http://www.theguardian.com/world/2015/oct/06/nato-chief-jens-stoltenberg-russia-turkish-airspace-violations-syria
4. http://abcnews.go.com/International/wireStory/report-turkey-shoots-warplane-airspace-intrusion-35385774
5. http://www.reuters.com/article/2015/11/23/us-mideast-crisis-syria-turkey-idUSKBN0TC0GZ20151123
6. http://www.ozgurdusunce.net/soguk-dus-makale,50.html
Adnan Oktar'ın Eurasia Review'de yayınlanan makalesi: