Teslimiyetçi bir ruh ile terörizmle mücadele edilemez
ucgen

Teslimiyetçi bir ruh ile terörizmle mücadele edilemez

914

Türkiye’deki siyasetçilerinin bir kısmının haberi olmasa da Nepal, terörizm ile mücadelede Türkiye’ye önemli deneyim sunuyor. Nepal’in Türkiye’dekine benzer bir hikâyesi var.

Nepal’in terör deneyimi Sovyetler Birliği’nde komünizm çöktükten çok sonra dağa çıkan birkaç terörist ile başladı. Teröristler köylere giderek bir yandan eylem yapıp diğer yandan komünist propagandalar yaptılar. Örgüte destek vermeyenler silah zoru ile sindirildi. Faaliyetlerini yaygınlaştıran örgüt köylerde destek almaya başladı ve hızla kırsal alanda komünist yerel teşkilatlar oluşturmaya başladı. Bu teşkilatlar örgütün legal zeminde faaliyet gösteren bir kolu olan Maocu komünist partiyi destekledi. Ülkede 1996’da hükümet güçleriyle Nepal Maocu Komünist Partisi militanları arasındaki iç savaş 2006 yılına kadar sürdü.

Artan ve yaygınlaşan eylemler sonunda 2006’da Maocu Komünist Parti ile görüşmeler başladı. Komünist parti lideri hükümet ile doğrudan temaslarda bulundu ve pazarlık etti. Görüşmeleri takiben eylemlerin sonlandırılması karşılığında komünist militanlar serbest bırakıldı. Bunun hemen ardından içinde Maocu komünistlerin olduğu bir hükümet kuruldu. Komünist partinin talepleri doğrusunda 28 Aralık 2007'de ülkenin federal bir cumhuriyet olmasını düzenleyen karar parlamentodan geçti. Ancak Komünist parti, istediği yasaların tümü çıkmayınca hükümetten çekilme tehdidinde bulundu sonra da hükümetten çekildi.

10 Nisan 2008'de anayasa meclisinin oluşturulması için yapılan seçimleri Maocular önde bitirdi. Sonuçta 28 Mayıs'ta 239 yıldır süren monarşi resmen kaldırıldı ve komünist anayasa oluşturuldu. Ağustostaki başbakanlık seçimini de Nepal Birleşik Komünist Partisi adayı Parachanda kazandı ve komünist devlet resmen ilan edildi.

Türkiye’de de Nepal’dekine benzer gelişmeler yaşanıyor. PKK terörü başladığında devletin bazı kurumları teröristleri bir kaç eşkıya diyerek hafife aldı. Ancak artan eylemler ve terör örgütünün halk üzerindeki baskısı hissedilince devlet silahlı mücadeleye ağırlık verdi.  Oysa devletler komünist örgütlere karşı salt silaha dayanan yöntemlere başvurduklarında mücadeleyi kaybediyorlar. Rusya, Çin, Yugoslavya, Arnavutluk, Angola, Sudan, Vietnam, Küba, Kore, Laos, Kamboçya ve son olarak Nepal Komünistlere karşı silahlı mücadelenin başarısız kaldığı ülkelerden bazıları.

PKK’nın artan eylemleri karşısında da Türkiye’de yürürlükte olan bir çözüm süreci var. Silahların susması, şehitlerin olmaması tüm Türkiye halkı tarafından güzellikle karşılanan bir durum.

Ancak PKK fikren bir değişim yaşamadığı, Marksist Leninist ideolojiden vazgeçmediği için, özerklik talebinde kararlı. Yerel seçimler öncesinde ve sonrasında BDP/HDP’li yetkililerin açıklamaları da bu kararlığı gözler önüne serdi. PKK’nın bir felsefesi ve bu felsefesi doğrultusunda stratejisi var. Bu da sadece Güneydoğu’da değil, Suriye ve Irak’ı da içine alan bir bölgede komünist Kürdistan inşa etmek. Kuşkusuz bu strateji bölge halkları için de dünya barışı için de son derece ciddi bir tehlike. Türkiye’deki süreçte istediklerini adım adım elde etmeye başladığını düşünen PKK şimdi de ateşkesin bozulması ve bundan devleti sorumlu tutmak için elinden geleni yapıyor.

Türk hükümeti ve ordusu ülkenin başındaki terörizm belasını şiddeti körüklemeden gidermek için çabalıyor. Ne var ki bu sıralar Türkiye bir kısım politikacılar ve gazeteciler PKK’nın bölgede daha da güçlenmesini yol açacak bir çaba içinde. Bu kişiler tavırları ve beyanatları ile kundaktaki bebekleri bile öldürmekten bile çekinmeyen PKK’ya karşı sınırsız bir hoşgörü ve anlayış sergiliyorlar. Bu kişiler anlaşılmaz bir biçimde PKK’nın isteklerinin yerine getirilmesi yönünde teslimiyetçi beyanatlar veriyorlar.

Şüphesiz çatışmaların yeniden başlamasını kan dökülmesini istemek akılcı bir hareket değil. Ancak Türk hükümetinin Nepal’deki gibi bir son ile karşılaşmaması için, atabileceği iki önemli adım var. Birincisi; PKK’ya karşı teslimiyetçi anlayış sergilenmesine engel olunması. İkincisi; Devletin örgüte karşı silahlı mücadeleye girişmek yerine örgütün materyalist - Marksist ideolojisine karşı fikri bir mücadele başlatması. 

Adnan Oktar'ın Al Hadath ve Daily Mail'de yayınlanan makalesi:

http://www.alhadath.ps/ar_page.php?id=MUiBL8rhupa947196AfC3LBdWzqu#sthash.idTElMxq.kNf6u0Bt.dpbs

http://www.dailymailnews.com/2014/07/9/columns-articles/1.php

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER