Sayın Adnan Oktar'ın ilgiyle takip edilen görüşleri
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın ilgiyle takip edilen görüşleri

16310

Sayın Adnan Oktar'ın Gündem Hakkındaki İlgiyle Takip Edilen GörüşleriSayın Adnan Oktar’ın bugüne kadar 60’dan fazla dile çevrilmiş olan 300’ü aşkın eseri ve bu eserlerden faydalanılarak hazırlanmış makaleler, internet siteleri, radyo ve televizyon programları, belgeseller, ses kasetleri ve konferans serileri yalnızca yurt içinde değil dünyanın dört bir yanında büyük bir ilgiyle takip edilmektedir. Bu takip edilen eserlere son yıllarda Sayın Adnan Oktar’ın yurtiçi ve yurtdışından basın ve medya kuruluşlarına aralıksız olarak verdiği röportajlar da dahil olmuştur.

Bu röportajlarında tarihi tespitlerde bulunan Sayın Adnan Oktar, bir kanaat önderi olarak bu tespitleriyle her kesimden teveccüh görmekte ve Türkiye ve dünya gündemi son yıllarda bu tespitler doğrultusunda şekillenmektedir. Kendisinin de ifade ettiği gibi; uzun yıllardır ilmi bir mücadele yürüten Sayın Adnan Oktar’ın fikirleri bugün Allah’ın izniyle tüm dünyada iktidardadır.

“...Benim fikirlerim iktidar oluyor. Benim şahsımın iktidar olması gibi bir konu yok. Ben böyle bir konuya yaklaşmam. Yani siyaset konusu benden uzak. Siyasi lider olma gibi bir hevesim yok. Böyle bir isteğim yok ama fikirlerimi iktidar yapma düşüncem vardı. Allah’a çok şükür şu an benim fikirlerim iktidar. Yani düşüncelerim iktidar. Kendim evdeyim ama fikirlerim iktidarda. Daima böyle oldu. Daha önce de öyle oldu...” (Sayın Adnan Oktar’ın Azerbaycan Gazete 525 Röportajı, Ağustos 2008)

İçinde bulunduğumuz ahir zamanda özellikle son birkaç yıldır olaylar çok hızlı bir şekilde gelişmektedir. Daha önceki yazılarımızda vurguladığımız gibi, her geçen gün yeni alametler belirmekte ve art arda tarihi olaylar yaşanmaktadır. Sayın Adnan Oktar Eylül 2007 tarihinden itibaren verdiği yüzlerce röportajda bu alametleri ve içinde bulunduğumuz dönemin önemini sık sık ifade etmiş, tüm Müslümanlara ilerideki dönemlere dair önemli müjdeler vermiştir.

Fikirleri daima öncü olan ve dünya çapında büyük etki uyandıran Sayın Adnan Oktar’ın bugüne kadar yaptığı tespitlerin birebir doğru çıkması, yurt içinden ve yurt dışından birçok çevrede teveccühle karşılanmaktadır. Bu nedenle Sayın Adnan Oktar’ın gündemi oluşturan toplumsal ve siyasi konulardaki görüşleri de büyük merak uyandırmakta ve heyecanla karşılanmaktadır.

Bu yazımızda geçtiğimiz ay içerisinde Türkiye’de ve dünyada önemli gündem maddeleri olarak öne çıkan bazı konularda Sayın Adnan Oktar’ın görüş ve tavsiyelerine yer vereceğiz.

Mezhep Ayrılıklarının Tehlikesi

Mezheplerin Güzelliği


“İslam alimi olup da samimi olmayan, candan olmayan bir İslam alimi yok zaten. Bunların hepsi candan insanlar, hepsi güzel ahlaklı insanlar. Mesela; kimisi Mevdudi’yi beğenmez, kimisi Seyyid Kutub’u beğenmez. Halbuki bunlar elinden geldiğince, gücü yettiğince, var gücüyle İslam için, Kuran için hizmet etmiş insanlardır. Yani bütün Sünni alimler, mesela Ezher ulemasının tamamı çok mükemmel insanlar. Yani bu ayrım, bu anlamda bir ayrım çok çirkin. Çiçek bahçesi gibidir İslam alemi. Mesela; bir yerde gül görürsün, bir yerde lale görürsün, bir yerde karanfil görürsün, mezhepler böyledir. Hepsi birbirinden güzeldir. Bunu bu şekilde değerlendirmek lazım. Çok çok yanlış yapıyor, kim yapıyorsa.” (Sayın Adnan Oktar’ın 21 Kasım 2008 tarihinde gerçekleştirilen TASCA (TÜRK-ARAP BİLİM, KÜLTÜR VE SANAT DERNEĞİ) röportajından)

Alevi - Sünni Ayrımı Yoktur

Ben çocukluğumda duyardım. Aleviler hakkında çok korkunç, çok çirkin şeylerden söz ederlerdi. Benim iki eniştem de Aleviydi. Gayet mükemmel insanlardı. Çok güzel ahlaklı insanlardı. Tokat’ta, Turhal’da bizim çok fazla Alevi tanıdıklarımız vardı. Çok çok mükemmel, çok efendi insanlar. Benim kardeşlerimden de çok fazla var. Arkadaşlarımdan da Alevi kökenli kardeşlerimiz var. Kürt kökenli kardeşlerimiz var. Hepsi nur gibi, tertemiz insanlar. Ehl-i Sünnet de çok titizdir. Caferiler de, Aleviler de… Hepsi mükemmel insanlardır. Zorlama olarak şeytan bunu böyle göstermeye çalışıyor. (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Mayıs 2009 tarihinde canlı olarak yayınlanan Mavi Karadeniz TV röportajından)

Cem evleri, ibadethaneler istedikleri gibi yaşasınlar, istediklerini okusunlar. Yani baskı, insana saygıya uymaz. Cem evi açsınlar, mesela yine Allah’ı anıyorlar ne güzel, orada da yine Hz. Ali’nin sevgisinden bahsediyorlar. Bir arada sohbet ediyorlar. Yani dinsizliği, imansızlığı konuşmuyorlar ki. Allah’tan, dinden, imandan, Peygamberimiz (s.a.v.)’den, Peygamberimiz (s.a.v.)’in neslinden, on iki imamdan -ki canımızın en güzel yerinde olan, ruhumuzun en güzel yerinde olan insanlar 12 imam-, bunlar bizim canımız, ciğerimiz onlardan bahsediyorlar. Onların resimleri gibi resimler yapmışlar koymuşlar. Bunlar güzel şeyler. Bunlardan rahatsız olacak bir şey yok. Böyle bir kucaklama, böyle bir dostluk anlayışı bütün meseleyi çözer. (Sayın Adnan Oktar’ın Nisan 2008 tarihli Al Hurra TV röportajından)

Türk-İslam Birliği’nde Bir Mezhep Sorunu Olmayacak

Şunu söyleyeyim, bir kere Mehdiyet devrinde ahir zamanda mezhepler kalkacak. Bu Resulullah (s.a.v)’ın hadisidir. Bunu Şiiler de savunuyor. Ehl-i Sünnet mezhebinde de bu böyledir. Yani bunun aksini savunan kimse yok. Aynı Asr-ı Saadet gibi olacaktır. Dolayısıyla mezhep sorunu yok. İran; Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru konusu biliyorsunuz anayasalarının 1. maddesidir. “Hz. Mehdi (a.s.) zuhur edinceye kadar bu anayasa geçerlidir” diyorlar. Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili konulardaki inançlarını biliyorsunuz. Ve onlar şu an Hz. Mehdi (a.s.)’nin geldiği kanaatindeler. Dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s.)’nin yönetiminde bir hareket tarzı planlıyorlar. Yoksa kendi devletlerinin, şu anki rejimin, idarenin herhangi bir harekete geçmesi mevzu bahis değil. “Biz Hz. Mehdi (a.s.)’ye göre hareket edeceğiz” diyorlar. Hz. Mehdi (a.s.) de son derece şefkatli, merhametli, kan akıtmayacak bir insan olduğuna göre, “damla kan akıtmaz” diyor Peygamberimiz (s.a.v). “İnsanların burnu dahi kanamaz” diyor, “silahları kaldırır” diyor. Atom bombası şu bu falan, bunlar geçici olan şeyler. Dünyada hiçbir yerde atom bombası, hidrojen bombası kalmayacak. Bütün hepsi nükleer enerji temininde kullanılacak ve bunların hepsi kalkacak. (Sayın Adnan Oktar’ın 17 Eylül 2009 tarihli basın toplantısından)

Bütün Mezheplere Göre Hz. Mehdi (a.s.)’nin Gelişi Kesin Bir Gerçektir

Şimdi Türkiye’de var, İslam aleminde de tabii Hz. Mehdi (a.s.)’nin gelişini reddeden, Hz. İsa (a.s.)’nın gelişini reddeden insanlar var. Böyle düşünceler var. Bu normal… Her inançta bu olabilir. Fakat Türkiye Sünni inançtadır genellikle. Bir kısmı da Alevidir. Hem Sünni inançta hem Alevi inançta Hz. Mehdi (a.s.)’nin gelişi kesindir. Ebu Hanefi, Ebu Hanbel, İmam-ı Malik, İmam-ı Şafi bunların hepsi bu konuda kesin açıklamalarda bulunmuşlardır. Hanefi mezhebi de Hanbeli mezhebi de, Maliki ve Şafi mezhebi de Hz. İsa (a.s.)’nın gelişinin kesin olduğunu Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunun da kesin olduğunu söylemişlerdir. Artık burada konu kapanmıştır. Yani Sünni inançta bu konu kesindir. Ama adam çıkıp da “ben arkadaş Sünni inançta değilim, fakat fikrim de bu” diyorsa buna saygı duyulur. Böyle düşünebilir. Ama “hem Sünniyim, hem Hanefiyim, mezhep imamına bağlıyım, ama Hz. Mehdi (a.s.)’nin geleceğine karşıyım” diyorsa bu olmaz. O zaman o mezhebe bağlı değildir. Yani Sünni değildir. Mesela Aleviler, Caferiler, Şiiler bunların tamamı Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunun varlığına kesinlikle inanırlar. Ve Hz. İsa (a.s.)’nın nüzulüne, yani gökyüzünden nüzul edeceğine de kesinlikle inanırlar. Yani yeryüzüne ineceğine. İki büyük mezhep vardır İslam’da. Şiilik yani Alevilik ve Sünnilik. Her ikisi de ittifak halindedir Hz. Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.) konusunda. Her ikisi de kesin zuhur edecek şeklinde açıklamalarda bulunmuşlardır. O yüzden bu konuda aradan yapılan izahların ilmi bir geçerliliği olmaz. (Sayın Adnan Oktar’ın 8 Eylül 2008 tarihli Irish Times röportajından)

Ermenistan

Sayın Adnan Oktar’ın, Ermenistan’ı kardeşliğe ve sevgiye davet eden açıklamalarının ardından her geçen gün önemli bir gelişme yaşanıyor. Sayın Adnan Oktar bundan bir yıl önce kendisiyle yapılan bir televizyon röportajında “Ermeni kardeşlerimiz inşaAllah Laçin Koridoru’nu da severek ve isteyerek açacaklar” demişti. Önemli olanın sevgiyi ve kardeşliği karşı tarafa tam hissettirmek ve samimi davranmak olduğuna dikkat çeken Sayın Oktar, Ermenistan’ın yakın zamanda Yukarı Karabağ’dan da çekileceğini müjdelemişti. Bu güzel gelişmelerin her biri, Türk-İslam Birliği’ne doğru adım adım ilerlediğimizin göstergesidir, Allah’ın izniyle 21. yüzyıl sevgi, kardeşlik ve muhabbet yüzyılı olacaktır.

Osmanlı Döneminde Ermeniler Millet-i Sadıka (Sadık Millet) Olarak Anılırlardı
“Ermeniler bizim kardeşimiz dostumuz, eski sadık kardeşlerimiz. Hatta “Millet-i Sadıka” deniyor biliyorsunuz. Osmanlı döneminde “Millet-i Sadıka” olarak anılırlardı. Yeniden o güzel günlere dönmek istiyoruz. Onlarla kucaklaşmak, kardeşliğimizi pekiştirmek, hatta aradaki sınırı kaldırmak, inşaAllah. Türk-İslam Birliği içerisinde onların da yer almasını çok arzu ediyoruz, çok istiyoruz. İnşaAllah çok hayırlı ve güzel bir girişimdi Cumhurbaşkanımızın girişimi. Devam eder inşaAllah. Bu tam bir dostluğa, tam bir muhabbete, tam bir kardeşliğe dönüşür. Bu soykırım iddiaları, toprak talebi iddiaları da son derece yersiz, gereksiz. Onlar tamamen eskilerde kalmış düşünceler. BİZ ONLARA HAKLARIMIZI HELAL EDİYORUZ. ONLARIN DA EĞER BİZE GEÇMİŞ HAKKI VARSA HELAL ETSİNLER. ARTIK DOST OLALIM, KARDEŞ OLALIM. Ticarette, sanayide, kültürde, bilimde her şeyde iş birliği içinde olalım. Mutlu, huzurlu güzel yaşayalım.” (Sayın Adnan Oktar’ın 18 Eylül 2008 tarihli iftar Yemeği konuşmasından)

Ermeniler Kardeşimizdir

Ben hatta Ermenistan ile Türkiye’nin sınırlarının açılmasını, yıllardan beri bizden uzak tutulan bu kardeşlerimizle kucaklaşmayı istiyorum. İnşaAllah buna doğru gidiyoruz. BEN BU KONUŞMALARI YAPTIKTAN SONRA, BU AÇIKLAMALARI YAPTIKTAN SONRA GÖRÜYORSUNUZ BU KONUDA ÇOK CİDDİİ GELİŞMELER OLDU. ÇOK MÜTHİŞ DEĞİŞME OLDU TÜRKİYE’DE. BU FİKRİ İLK ORTAYA ATAN BENİM, ALLAH’A ÇOK ŞÜKÜR. Elhamdüllillah. Sonra Türkiye ve Ermenistan arasında çok güçlü bir bağ kurulmaya başlandı. Ve o düşmanlık gibi görünen bazı şeyler tamamen ortadan kalkmış oldu. “Ermeniler, Türklere düşmandır gibi sözler vardı...” (Sayın Adnan Oktar’ın 12 Aralık 2008 tarihinde gerçekleşen Büyük haber röportajından)

Türkiye’nin Ermenistan’la Birleşmesi Türk-İslam Birliği İçin Kilit Bir Konudur
Bir de Ermenistan konusu var. Ermenistan ile Türkiye’nin birleşeceğini biliyorsunuz ben bir yıl önce söyledim. Daha hiç gündemde yokken. “Nasıl olur böyle birşey imkansız” diyorlardı. BEN BUNUN KİLİT KONU OLDUĞUNU SÖYLEDİM. ONDAN SONRA TÜRK İSLAM BİRLİĞİ’NE GEÇİŞ OLACAĞINI, AZERBAYCAN’IN DA SIRADA OLDUĞUNU, SURİYE VE IRAK İLE DE BiRLEŞECEĞİMİZİİBELİRTTİM. Yani birleşeceğimizden kastımız, pasaportun gereksiz olmasıdır. VİZE İŞLEMİ VE PASAPORTA GEREK KALMAYACAKTIR, BUNU SÖYLEMİŞTİM. Bakın aynı dediğim gibi çıktı, Suriye’nin ileri gelenleri, devlet yöneticileri, bizim yöneticilerimiz anlaştılar, vizeyi kaldırdılar. Vize konusunda bir anlaşma var. Arkasından pasaporta da gerek kalmayacak. Ermenistan ile de son görüşmeler yapılıyor. Ama Ermenistan’la görüşürken bunları mahcup edecek tarzda bir harekete gerek yok. Bunlar hakikaten şefkat isteyen insanlar, sevgi isteyen insanlar. Yani eski dönemin yeniden gelmesini isteyen insanlar. Millet-i Sadıka’dır Ermeniler. Bizim, askerlerimizi, Mehmetçiğimizi, zamanında biz Ermeni paşalara da teslim ediyorduk ve Ermenilere devletin kilit noktalarında görev veriyorduk. Şefkatle yaklaşılması lazım. Kemik karşılaştırmaları, kemik sayısı tespitleri, bunlar son derece tehlikelidir. Zaten bunu söyledikten sonra bir daha bu gündeme gelmedi. Çok şükür bu iyi bir gelişme. Sadece sevginin gündemde tutulması lazım. BEN DEDİM, “DAĞLIK KARABAĞ’DAN ÇEKİLECEKLER” DEDİM, NİTEKİM ÇEKİLİYORLAR. “LAÇİN KORİDORU AÇILACAK, İNŞAALLAH AÇARLAR” DEDİM, “ÖYLE BİR ÇİĞLİK YAPMAZLAR” DEDİM. LAÇİN KORİDORU DA AÇILIYOR. Türkiye, Azerbaycan arasındaki bağı sağlayacak. O kadar ham, çiğ insanlar değil bunlar. Mesela Cumhurbaşkanımız Ermenistan’a gittiğinde, Ermeni anıtının da o gün ışığını söndürmüşlerdi. Demek ki bunu düşünüyorlar, biliyorlar. Gereğini yapacaklardır. Sadece istedikleri samimi sevgi, şefkattir. Sert açıklamalar, töhmet altında bırakacak açıklamalardan şiddetle kaçınmak lazım. Ben böyle bir üslubu gördüğümde şahsen utanıyorum. Bir avuç, küçük bir ülke içerisinde sıkışmış durumdalar. Tabii ki onları da oradan kurtaracağız. Allah’ın izni ile İsrail’e kadar bizim sevgi bağımız. Çin’in böğrüne kadar, Azerbaycan’ı, Türkistan’ı, Kazakistan’ı, Libya’yı, Fas’ı, Tunus’u, Cezayir’i hepsini içine alacak. (Sayın Adnan Oktar’ın 17 Eylül 2009 tarihli basın toplantısından) (http://www.milletisadika-ermeniler.com/)

Demokratik Açılım

Açılım Ancak Manevi Kalkınma ile Olur

Kürt açılımı ile ilgili görüşümüz çok önemli. Bizim bu konudaki kanaatimiz şu; SADECE DEMOKRASİ İLE SADECE ZENGİNLİKLE BOL YİYECEK, İÇECEK SAĞLAMAKLA GÜNEYDOĞU SORUNU ÇÖZÜLMEZ. Çünkü orayı bizden kopartmaya azmetmiş, kararlı büyük devletler var ve kararlı bir politika var. Kararlı bir düşünce var. Orada sadece özgürlük; tamam çok güzel özgürlük ve hepimizin istediği bir şey, ama çözüm değildir. ORADA MANEVİ KALKINMA VE MANEVİ HAMLE VE ORADAKİ İNSANLARIMIZI BAĞRIMIZA BASMAMIZ, ONLARA OLAN SEVGİMİZİ, MUHABBETİMİZİ, SAYGIMIZI, ONLARA VERDİĞİMİZ DEĞERİ ÇOK GÜZEL VURGULAMAMIZ GEREKiYOR. Kaybettiğimiz bir kısmını manen yeniden kazanmamız gerekiyor. Bu da çok ehemmiyetli, eğer bu böyle olmazsa, sistemli politika olduğu için ve bu konuda kararlı oldukları için, Güneydoğu’yu 10 veya 20 yıl içinde vermeyi düşünüyorlar. Ama tabi ki TÜRK İSLAM BİRLİĞİ İLE BU TAM TERSİNE DÖNECEK, bu ayrı bir mesele. Ama BEN TEHLİKEYE DİKKAT ÇEKİYORUM. BU YÖNÜ İLE BU KONUDA SON DERECE TİTİZ OLUNMASI GEREKİYOR. SAHİP ÇIKILMASI GEREKİYOR. (Sayın Adnan Oktar’ın 17 Eylül 2009 tarihli basın toplantısından)

“Açılım tamam alabildiğine açılalım ama dinle, mukaddesatla, sevgiyle, şefkatle ve merhametle. Açıl açıl boğulursun Allah esirgesin. Her açılma olmaz. Akılcı yüzmek lazım değil mi? Ondan sonra makul tavırların gösterilmesi lazım ve sevgiye, şefkate, merhamete doğru bizim açılmamız gerekiyor.” (Sayın Adnan Oktar’ın 23 Eylül 2009 tarihinde canlı olarak yayınlanan Samsun AKS TV röportajından)

Kürtler, Hz. Adem (a.s.)’in Soyundan Gelen Yiğit Tertemiz Kardeşlerimizdir

ADNAN OKTAR:
Aleviler de Allah’ın arslanlarıdır zaten. Türk-İslam Birliği içerisinde çok büyük görevleri olacak o yiğitlerin inşaAllah. Kürtler de çok dindar, çok efendi, sadık, güzel huylu, güzel ahlaklı insanlardır. Said Nursi Hazretleri de Kürt’tür biliyorsunuz. Birçok alimimiz Kürt’tür. Ziya Gökalp de biliyorsunuz şair, yazarımız o da Kürt’tür.

SUNUCU: Diyarbakırlı.

ADNAN OKTAR:
Evet, Diyarbakırlı Kürt’tür. Yani bayağı vardır. Bizim Cumhurbaşkanımız da bildiğim kadarıyla Kürt kökenliydi. Yani daha önceki Turgut Özal da. Bizim Kürt kardeşlerimizle ırk anlamında hiçbir sorunumuz olmaz. Zaten dinen bu haramdır. Böyle bir düşüncemiz olamaz. Hepsi Hz. Adem (a.s.)’in soyundan gelen yiğit tertemiz insanlarımız, kardeşlerimiz. Onlar bizden birer bir parça. Ayrımız, gayrımız olmaz. (Sayın Adnan Oktar’ın 7 Ocak 2009 tarihinde canlı olarak yayınlanan Kanal Malatya röportajından)

İran Hakkında Yapılan Spekülasyonlar Ve İran’ın Son Dönemindeki Barışçı Yaklaşımı

Bazı Çevreler İran ile Türkiye’nin Arasını Bozmaya Çalışıyorlar


Şimdi yeni bir kurnazlık daha yapıyorlar. BİZİ İRAN’LA SAVAŞTIRMAK İSTİYORLAR. Yeni bir kurnazlık... Şimdi İran’ın etrafında bir dolandılar baktılar, “BURAYA GELİP BOŞ YERE MASRAF YAPACAĞIMIZA, UĞRAŞACAĞIMIZA VAKİT AYIRACAĞIMIZA TÜRKİYE İLE SAVAŞTIRALIM, İKİ TARAF DA MÜSLÜMAN HEM BİRBİRİNİ KIRAR GEÇİRİR, HEM MASRAF OLMAZ, HEM DE İKİ TARAF DA ZAYIFLAR BİZİM İŞİMİZ DE KOLAYLAŞIR” GİBİ BİR KURNAZLIK İÇİNDELER. Biz böyle bir oyuna gelmeyiz. İran bizim dostumuz kardeşimiz, İran’ı seviyoruz. İran Hz. Mehdi (a.s.) aşıklarıyla doludur. Boydan boya her tarafı. Ve çok büyük bir bölümü Türk’tür. Yarısı neredeyse Türk’tür, hatta yarısından çoğu Türk’tür. Mesela Ayetullah Şeriatmedari Türk’tür. Komutanların büyük bölümü Türk’tür. Hep Türk askeridir İran askerleri. Biz böyle bir oyunun acemice de olsa, çok vicdansızca da olsa sergilendiğini görüyoruz. Ama buna alkış tutan olursa çok ayıp yapar. Bizim yapacağımız İran’la omuz omuza küfre ve delalete karşı mücadele etmektir. İran’ın biz kılına dokundurtmayız Allah’ın izniyle, öyle bir şey olmaz. Onlar bizim canımız ciğerimiz. Boydan boya dev bir ülkedir. Büyük bir ülkedir. Tarihi, geçmişi derinliklere giden bir ülkedir. Soylu bir millettir, tertemiz Müslümanlardan oluşur. Böyle bir oyun çok çok tehlikeli. Ama bugün gene konuştum, AHMEDİNEJAD BEYEFENDİ’YE BİR SELAMIMI İLETTİM. BİR HABER GÖNDERTTİM. ALLAHUALEM GÖRECEKSİNİZ GÜZEL KONUŞMALAR YAPACAK İNŞAALLAH. YANİ BU OYUNU TAMAMEN BOZACAK SAMİMİ VE GÜZEL KONUŞMALAR YAPACAK ALLAH’IN İZNİYLE. ZATEN YAPIYOR AMA DAHA DA YAPACAK. (Sayın Adnan Oktar’ın 1 Ekim 2009 tarihinde canlı olarak yayınlanan Çay TV röportajından)

Ben Ahmedinejad’la dolaylı yoldan bağlantısı olan birisiyim. Karşılıklı selam da göndertiyoruz birbirimize. Hz. Mehdi (a.s.) dedin mi gözleri doluyor, ağlıyor. Direkt ağlıyor Hz. Mehdi (a.s.)’den bahsettiğinde. Öyle birisidir Ahmedinejad. Bak “Hz. Mehdi (a.s.) gelecek” demiyor, ne diyor? “Hz. Mehdi (a.s.) geldi” diyor. Haber gönderdim, dedim “çekinmesin açıkça söylesin” dedim, “hiç korkmasın”. Çünkü herkes biliyor Hz. Mehdi (a.s.)’nin geldiğini. Hamaney çıktı, devlet başkanı, Hz. Mehdi (a.s.) geldi diye. Bitti! İran bunu birkaç seneden beri söylemiyordu, ne Şahlık döneminde söylediler ne önceki dönemde söylediler, hiçbir zaman için söylemediler. Bunu devletin başı söylüyor. Yani herhangi bir insan söylemiyor. Resmi açıklama; Hz. Mehdi (a.s.) geldi diyor. Ben ne diyorum? Hz. Mehdi (a.s.) geldi. Ne zaman dedim? Çok oluyor değil mi söyleyeli? Bütün dünya şu an Mehdiyetin etrafında dönüyor bakın… (Sayın Adnan Oktar’ın 18 Eylül 2009 tarihinde canlı olarak yayınlanan Tempo TV röportajından)

İran Atom Bombası Kullanmaz

İran’ı sürekli böyle göstermek de bir oyun. Bombalayacak, saldıracak öyle bir şey yok. Dili sürçtü, yanlış konuştu, düzeltti. Ve daha da düzeltecek, ben ondan rica ettim, istirham ettim inşaAllah. Önümüzdeki dönemde bunu görecekler inşaAllah. Dolayısıyla İran sevginin, şefkatin, merhametin kaynağı olan bir ülkedir. VE HEP SAVUNMADA KALMIŞTIR ŞİMDİYE KADAR. KİMSEYE SALDIRMAZ İRAN. IRAK SALDIRMIŞTIR ONDAN SONRA KENDİLERİNİ SAVUNMUŞLARDIR. Yani İran savaşın meraklısı olan bir ülke değildir. Kan dökmek haramdır. ONUN İÇİN ATOM BOMBASI KULLANMAK BİR KERE Şİİ FIKIHINDA DA, SÜNNİ, CAFERİ FIKIHINDA DA ATOM BOMBASI HARAMDIR. BÖYLE BİR ŞEY YAPMAZLAR. Ama nükleer enerjiden istifade ediyorsa etsin kardeşim ne var? Nükleer enerjiden bütün ülkeler istifade ediyor. Bir nimet bu, kullansın ne var bunda. Nükleer enerji kullanmayan ülke mi var? Onlar da kullansın İnşaAllah. Atom bombası yapacak… Kardeşim atom bombası İsrail’in elinde var. Hindistan’da var, Pakistan’da var, Rusya’da var, var oğlu var… Amerika’da zaten zibil gibi. Fransa’da var, İtalya’nın var atom bombası. Yani bütün mesele o bombaların tamamını ortadan kaldırmaktadır. HZ. MEHDİ (A.S.) DEVRİNDE NE ATOM BOMBASI KALACAK, NE HİDROJEN BOMBASI KALACAK, HEPSİ KALKACAK ALLAH’IN İZNİYLE. Tam bir barış ve kardeşlik çağı olacak. Ancak plastik tabanca kalabilir çocukların oynaması için ki onlara bile gerek yok çocuklara kötü bir şey hatırlatır. Mantar tabancası bile kalmayacak Allah’ın izniyle. Plastik su tabancaları vardı küçükken biz doldururduk böyle “fışt fışt” sıkardık. Evet su tabancası, onlara bile gerek yok. Çünkü silahı çağrıştırır. Onlar bile kalkacak inşaAllah Allah’ın izniyle. (Sayın Adnan Oktar’ın 1 Ekim 2009 tarihinde canlı olarak yayınlanan Çay TV röportajından)

İran Cumhurbaşkanı Sayın Ahmedinejad’ın Sayın Adnan Oktar’ın Açıklamaları Doğrultusunda Değişen Üslubu

ADNAN OKTAR: Bakın İran Başkanı Ahmedinejad’ın, 17 Eylül 2009 NBC Amerikan televizyonuna verdiği demeç. Anlattıklarımın aynısını anlatmış. Ağzına diline sağlık.

Haber göndermiştim. “Şöyle konuşsun, böyle konuşsun” dedim. Daha önce de defalarca haber gönderdim ki röportajlarım hakkında da bilgisi oluyor. Bakın üslup ne kadar değişmiş ve güzel olmuş. “Bugün insanlara güç kazandıran, kültürel ve insani güçtür. Kültürel etkidir, mantıktır. Bugün dünya üzerinde fikirler, mantık ve kültür hakim. Dünya üzerindeki tüm silahların kaldırılmasını biz de istiyoruz.” Buyrun.

Bakın ne diyor, “dünya üzerindeki tüm silahların kaldırılmasını biz de istiyoruz.” Daha önce Hz. Mehdi (a.s.) inancı hakkında Şiilikte de Sünni inançta da sel gibi kan akıtılmasından bahsediliyordu. Bakın “silahlar kalkacak” diyor Hz. Mehdi (a.s.) devrinde. “Bu nedenle tüm silahlarımız yok edilmeli.”

Bakın aynısı birebir sözlerimin. “Bunların yerine okulların, hastanelerin ve kliniklerin inşa edilmesi gerekir.” Birebir. İmam geldiğinde -Muhammed Mehdi Muntazır, ahir zamanın büyük şahsı- “İmam geldiğinde” zaten onlar imam dedi mi bitti, anlaşılıyor imamın geldiği. “Tüm bu problemler çözülmüş olacak.” Mehdi zuhur ettiğinde.

“Zamanın sahibi için dua edilmesi, aslında tüm dünyada adaletin ve kardeşlik sevgisinin hakim olması için bir dilektir. Sahib-i zaman Muhammed Mehdi’nin zuhuru için dua edilmesi”, bak zamanın sahibi için dua edilmesi. “Onun sağlığına, sıhhatine, başarısı için dua edilmesi. Aslında tüm dünyada adaletin ve kardeşlik sevgisinin hakim olması için bir dilektir.” Bakın tüm dünyada adalet isteniyor, kardeşlik sevgisi isteniyor ve bunun hakim olması için bir dilektir diyor. Bunu kim söylüyor? Ahmedinejad söylüyor.

İmam Mehdi, maşaAllah, “İmam Mehdi mantık ile kültür ile yani Darwinizme, materyalizme, felsefeye karşı ve bilim ile gelecek.” Bakın İmam Mehdi mantık ile, kültür ile ve bilim ile gelecek. “Artık savaşlar olmasın. Düşmanlık ve nefret bitsin ve çatışmalar sona ersin diye gelecek. Herkesi kardeşçe sevgiyi yaşamaya davet edecek. Elbette İsa Mesih (a.s.), bakın, elbette İsa Mesih (a.s.) ile birlikte dönecek. Mesih (a.s.) ile birlikte gelecek” diyor. “İkisi bir araya gelecekler ve birlikte çalışarak bu dünyayı sevgi ile dolduracaklar. Tüm dünyada geniş çaplı bir savaş olacağı ya da dünyanın sonunda savaşlar çıkacağı ile ilgili yayılan haberler yanlıştır.” Aylardan beri ne anlatıyorum? Bunu anlatıyorum değil mi? Ne diyor Ahmedinejad? “Tüm dünyada geniş çaplı bir savaş olacağı ya da dünyanın sonunda savaşlar çıkacağı ile ilgili yayılan haberler yanlıştır.” MaşaAllah. Tam bir Mehdi aşığı. (Sayın Adnan Oktar’ın 2 Ekim 2009 tarihinde canlı olarak yayınlanan Tempo TV röportajından)

Sayın Ahmedinejad ve İran Yönetimi Doğru Yolda


Genelinde Ahmedinejad çok efendi, şahane insandır. Ve İran yönetimi de, şu anda devlet yönetimi çok mükemmel bu konuda. Bir öfke anlayışı yoktur. Mesela geldi mütevazi, mazlum… Bir Osmanlı camisinde, bir Sünni imam arkasında namazını kıldı Ahmedinejad. Bitti… Yani bu kardeşliğin imzasıdır. “Alevi Sünni ayrımı yok” demenin en açık anlatımıdır bu. Sözden daha nettir bu, çok çok nettir. (Sayın Adnan Oktar’ın 1 Ekim 2009 tarihinde canlı olarak yayınlanan Çay TV röportajından)

Sayın Ahmedinejad ve İranlılar Mehdi Aşığıdırlar

İran aslan yatağı, İran bizim medar-ı iftiharımız. Ben İran Cumhuriyeti’nin bütün devletini, milletini, insanlarını çok çok seviyorum. Çok da güveniyorum onlara inşaAllah. Onlar hep Hz. Mehdi (a.s.) aşığıdır. Ehl-i Beyt aşığıdır. Çok takva, çok değerli, çok yaman bir millettir. Çok asil bir millettir Allah’a çok şükür. Ahir zamanda da çok güzel görevler yapacaklar. Hz. Mehdi (a.s.)’nin yardımcıları olacaklar. Hz. Mehdi (a.s.) zuhur ettiğinde ona aşkla, muhabbetle sarılacaklar. Coşku ve heyecanla onu bekliyorlar. Hz. Mehdi (a.s.) sevgisini en güzel ifade edecek kişiler de onlardır söyleyeyim. Rivayette var; “Basra halkıdır” diyor “Hz. Mehdi (a.s.)’nin” diyor “kıymetini en iyi bilendir”. Yani çok coşkulu bir sevgi gösterecekler göreceksiniz zuhur ettiğinde. Çünkü İran’da müthiş bir gerilim meydana gelmiştir Hz. Mehdi (a.s.) sevgisinden dolayı. Müthiş bir muhabbet meydana gelmiştir. Bu muhabbet adeta bir patlama şeklinde kendini gösterecektir. Çok güzel neticelenecektir. İran Cumhurbaşkanı Sayın Ahmedinejad mesela çok mütevazi, çok mazlum, çok insancıl, çok kadirşinas bir insan. Bakın ne güzel açıklamalar yaptı son olarak. Hiç enaniyeti de yok. Öyle kibirlenme, büyüklenmesi de yok. Mesela güzel bir şey gördüğünde, hayırlı bir şey gördüğünde hemen onu uyguluyor. Mesela, Musevileri güzel kucaklıyor, resmi var... Tabii ki öyle, o çünkü Allah’a boyun eğmiş, Hz. Musa (a.s.)’ya derin bir muhabbetle bağlı bir insan. Hz. Musa (a.s.)’nın şeriatını bırakmamış. İftihar ederiz biz bununla ve Allah’ı çok seviyor ve bütün peygamberleri çok seviyor. Biz o insana niye karşı olalım? Biz öyle insanın alnını öperiz. Bizim karşı olduğumuz ateist siyonizmdir ve Sayın Ahmedinejad da aslan gibi çıktı, çok güzel bunu açıkladı. MaşaAllah, tebrik ediyorum kendisini. Son günlerdeki demeçleri mükemmel, peşpeşe, peşpeşe. Gönlü çok rahat olsun. Çünkü bak ben buradayım. 10 yıl sonra yine görüşeceğiz. Kesinlikle olacak. Yani yüzde yüz eminim İnşaAllah. Bir bildiğim de var öyle diyeyim inşaAllah. (Sayın Adnan Oktar’ın 29 Eylül 2008 tarihli IRIB (İran Devlet Televizyonu) röportajından) (http://kardesulkeiran.com/)

Sonuç;

Yazı boyunca yer verdiğimiz konu başlıkları, gündemdeki önemli konuların ve Sayın Adnan Oktar’ın bu konuları şekillendiren çarpıcı tespitlerinin yalnızca bir bölümüdür. Sayın Adnan Oktar’ın iç ve dış politika, Türkiye’de ve dünyada yer alan güncel konular, Darwinizm, imani ve sosyal konular ve iman hakikatleri gibi çok çeşitli konularda açıklamaları bulunmaktadır. Ayrıca Kuran ayetleri ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadisleri ışığında ahir zamanı detaylı olarak tasvir eden Sayın Adnan Oktar, her akşam canlı olarak yayınlanan televizyon röportajlarında yeni açıklamalar yaparak gündemi belirlemektedir. Sayın Adnan Oktar’ın hafta içi her akşam ve hafta sonu da gündüz saatlerinde çeşitli yerel kanallarda canlı olarak yayınlanan röportajlarını, 106.4 frekansından yayın yapan Radyo Mavi Karadeniz’den ve harunyahya.tv internet sitesinden de canlı olarak takip edebilir, bu sitede daha önceki günlere ait röportaj arşivini inceleyebilirsiniz.

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 65. sayı (Kasım 2009) 4. sayfada yayınlanmıştır.
PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo