A9 TV, 5 Nisan 2017
(Şırnak’ta PKK’ya yönelik operasyonda dün şehit olan Uzman Çavuş Ufuk Bingöl için memleketi Giresun’da cenaze törenine binlerce vatandaşımız katıldı.)
Allah şehidimizin şehadetini kabul etsin, makbul etsin. Allah bizlere de nasip etsin. Ne büyük şeref. Ne büyük güzellik. Dünya geçici. Dünya zor bir yer, imtihan yeridir. Şehitlik alemi cennet alemidir. Son derece rahat, ayrı bir boyut. Boyutlardan bir boyut.
Allah Dilese Herkes İman Eder. Biz İbadet Olarak Gayret Ediyoruz. Allah Bizim Gayretimizi İbadet Olarak İstiyor
Allah isterse herkesi iman ettirir. Ama ibadet olarak yapılıyor. Bizim gayretimizden dolayı İslam hakim olacak değil. Bizim gayretimizi Allah ibadet olarak istiyor. Hakimiyeti sağlayan Allah. Adım adım da İslam’ın hakimiyetine doğru gidiyor. Yani İslam’ın hakimiyeti ne demek; barış, sevgi, kardeşlik, dostluk, kalite, özgürlük. Sevginin bütün dünyaya hakim olması. Savaşların durması, kanın durması, dünyaya huzur ve sükunun hakim olması.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan, korucuların da artık sigortalı olacağını açıkladı ve şunları söyledi: “Korucuların sigorta primleri İçişleri Bakanlığımız tarafından ödenecek. Korucularımız da diğer sigortalılar gibi istedikleri yerden sağlık hizmetleri alabilecekler. Bu uygulamayla maaş harcırah ve tazminatlarına ilave olarak her güvenlik korucumuz için 578 liralık bir sigorta ödemesi yapılacaktır” dedi.)
Üç yıldan beri söylüyorum. Korucuların sigorta edilmesini, polislere verilen hak gibi onlara da hak verilsin diye üç yıldan beri anlatıyorum. Allah’a şükür genellikle bizim ölçümüz üç yıl. Hükümetten bir şey istediğimizde üç yıl sonra oluyor Allah’a hamdolsun. Üç yılı keşke üç aya indirebilseler. Herhalde 16’sından sonra o da olur. İnşaAllah.
Türkiye Demokratik Bir Ülke Referandum Bizim Dostluğumuzu Kardeşliğimizi Pekiştirir. Evet Diyen De Hayır Diyen De Bu Vatanın Evladıdır
Ben hiç kimsenin fikrine düşüncesine baskı yapmam. Ben kendi kanaatimi söyledim. Yoksa ben arkadaşlarıma “Hayır kullanın” veyahut “evet kullanın” demem. Kimseye de öyle bir şey demedim şu ana kadar. Herkesin fikirlerine saygım var. Herkesin vicdanı var, aklı var. İsteyen evet der, isteyen hayır der. Seçimlerde de öyle “Şu partiye bu partiye oy verin” ben hiç demem. Benim kendi kanaatim vardır o bende. Onun dışında karışmam. Arkadaşlarımdan MHP’ye de oy veren var, CHP’ye de oy veren var, AK Parti’ye de oy veren var, Büyük Birlik’e oy veren var çok. Yani en iyisi insanların fikrine saygı duymaktır. Evet diyenler de kardeşimizdir. Hayır diyenler de kardeşimizdir. Türkiye demokratik ülke. Her zaman referandum olur. Referandum bizim dostluğumuzu kardeşliğimizi daha da pekiştirir. Hayır diyenlerin içinde ahlaksızlar, alçaklar, karaktersizler yok mu? Var. Yani o bizim hayır kitlesini hayırsız görmemize neden olmaz. Hayır kitlesi hayırlı bir insan kitlesidir. Tertemiz insanlar. İçlerine ahlaksızlar sızdıysa girdiyse varsa, sızmadıysa da direkt geldiyse, o hayır diyen insanları o kirletmez. Onlar tertemiz. Evet için de aynı şey geçerli hayır için de aynı şey geçerli.
Mehdiyet’in olduğu bir ülkede hiçbir şey tersine gitmez. Her şey hayırla sonuçlanır. Bozuk olan bir şey olmaz. Boş yere heyecanlanıyorlar. Türkiye’ye hiçbir şey olmaz. Çalkantılar, büyük olaylar olur. Olacak da Allahualem. Kimse de korkmasın sonucu hayırla bitecek, güzellikle bitecek. Netice hoşluğa, iyiliğe, güzelliğe doğru gidecek.
İHH'da Hizmet Yapan Kardeşlerimiz Allah'ın Rızası Dışında Hiçbir Şey Beklemeden Çok Zor Koşullar Altında Gayret Ediyorlar
Akşama kadar arı gibi çalışıyorlar. Hiçbir şeyleri yok bu çocukların. Beş kuruşları yok tanıyorum ben yani. Bayağı fakirler. Üst baş böyle yıllarca aynı elbiseyi giyerler. Oradan oraya oradan oraya koşuyorlar. Öyle bir şey olmaz onlarda. Yani güvenebilirsiniz.
İHH’ya güvensinler. Bak bir daha söylüyorum. Mesela Yemen. Yemen’deki rezaleti biliyorsunuz. Müslümanları ezim ezim eziyorlar. Bayağı yiyecek yardımı yaptılar. Kimse ilgilenmiyor Yemen’le. Dünyanın hiçbir ülkesi ilgilenmiyor. Ciddi kıtlık var, İHH ilgileniyor. Bu kadar hizmete “teşekkür, Allah razı olsun” diyoruz. Başka bir şey denmez.
(Taha Akyol, bir tarihçinin kitabından yola çıkarak yazısında; Hazreti Osman (ra)’ın kişisel hataları nedeniyle toplumda ihtilaf çıktığını iddia etti. Hazreti Osman (ra)’ın hilafetinin son altı yılında, makamları ehline vermek yerine yakın akrabalarına vermeye başladığını, bu durumun toplumda gerilim ve ihtilaf yarattığını öne sürdü. Hazreti Ali (kv)’nin uyarılarına rağmen bu durumun düzelmediğini ve sonunda Hazreti Osman (ra)’ın şehit edildiğini söyledi. “Bu olaydan yola çıkarak halifenin yani bir kişinin elinde toplanan büyük iktisadi ve askeri gücün nasıl sorunlar yarattığını görmek gerekir” diyerek üstü kapalı şekilde günümüze gönderme yaptı.)
Hz. Osman (ra) akrabası, güvenilirse, aklı başındaysa, liyakatlıysa tabii ki göreve gelir. Yani bu bir ayrıcalık değil ki. Hazreti Osman (ra), zaten o zamanın katrilyoneriydi. Yani Multi milyarderiydi. On binler hesabıyla hayvan vardı elinde, develer koyunlar. Yüzlerce binlerce hektar arazisi vardı. Hepsini Allah yolunda harcadı. Onların yakınları çıkar sağlama gibi bir derdi yoktu. Yakınları da mallarını mülklerini Allah için verdiler. Nereden çıkıyor bu yorumlar? Nereden? Gelenekçi Ortodoks bazı arkadaşlar. Niye işlerine gelmiyor? Çünkü Hazreti Osman (ra) geleneğe karşıydı. Hurafeye karşıydı. Kuran Müslümanıydı. Ağırlarına gitti. Yani, o devrin zenginleri, kapitalistleri, malını mülkünü vermek istemeyen tipler tam aksi iddiayla onu kendilerince küçük düşürmeye kalktılar. Halbuki o şahadet mertebesine de ulaştı, cennet mertebesine de ulaştı inşaAllah.
İngiliz Derin Devleti Deccaliyettir Ve Bir Çok Uzantısı Vardır. PKK, Fetö, Işid Hepsi Bu Deccaliyetin Birer Taburudur
Türkiye’ye bir şey olmaz. Bütün tehlike İngiliz derin devletinde. FETÖ İngiliz derin devletinin bir uzantısı. DAEŞ, diğer terör örgütleri, PKK şu bu falan YPG, PYD hepsi İngiliz derin devletine bağlılar. Onun taburları onlar. İngiliz derin devleti deccaliyettir. Gelenekçi hocalar da “deccal yok” diye Müslümanları uykuya ve sakinliğe yani atalete itiyorlar. Yani atıl olmalarını sağlamaya çalışıyorlar. Kendileri uyuyor. Müslümanları da uyutmak istiyorlar. Bunlara uymamak lazım. Canlı, aktif, çok dikkatli olmak gerekiyor.
Masum İnsanları, Her Ne Şekilde Olursa Olsun Öldürmek Zulümdür Ki Öldüremiyorlar Şehit Etmiş Oluyorlar
Suriye’de kimyasal silahla çocuklar şehit edildi. İnsanlar şehit edildi. Adamlar diyor ki “Böyle öldürme mi olur?” Yani “Uluslararası kanunla, hukukla bu tarz bir öldürme yasak” diyor. “Kimyasal silahla niye öldürüyorsunuz?” diyor. “Genel maksat bombaları var” diyor. “Varil bombaları var. Otomatik silahlar var. Fosfor bombaları var. Yakarak öldürün.” “At bombayı” diyor “paramparça olsun. Yani “yeri göğü birbirine katıyor” diyor. Attın mı bombayı binayı olduğu gibi çökertiyor ama siz ne yapıyorsunuz? Kimyasal silahla öldürüyorsunuz. Bu çok ayıp ve bu çok yanlış” diyor. “Size tavsiyemiz meşru şekilde adam öldüreceksiniz yani bombayla” diyor. Parçalayarak, havadan. Varil bombasını atıp parçalayarak öldürürsen bu savaş suçu olmuyor. Ama kimyasal silah olursa yani gazla öldürürse suç oluyor. Hepsi korkunç. Hepsi dehşet verici. Hepsi gayri ahlaki. Masum insanları, her ne şekilde olursa olsun öldürmek zulümdür - ki öldüremiyorlar şehit etmiş oluyorlar.