A9 TV, 18 Ocak 2018
Allah Kendisini Unutan İnsanlara Az veya Çok Sıkıntılar Vererek Kendisini Hatırlatır. Allah İnsanı Mutlaka Bir Şekilde Kendisi’ne Yaklaştırır
Allah Kendisine döndürmek için, Kendisini düşündürtmek için, Kendisini sevdirmek için dünyaya dalmış, dikkati dağılmış, gaflete dalmış insanlara az veya çok durumuna göre rahatsızlık verir. Mesela uyuşmuş kafası gitmişken kafasına odun çarpar uyanır. Mesela hiç Allah’ı anmıyorken Allah bir hastalık verir müthiş Allah’ı anar hale gelir, buna şefkat tokadı derler. Allah’ın Kendine yaklaştırma sanatıdır. Bunun dışında insan yanaşmaz, ancak bu yöntemle Allah’a yaklaşır.
(“Ortaya verilen selamı almak gerekiyor mu?” izleyici sorusu)
Ortaya verilen selamı bir kişi alsa yeterli olur. Evet, mesela Selam dedi, bir kişi Aleyküm Selam dediğinde o selam yerine gelmiş olur.
(PYD’den dünya güçlerine Afrin’in Türkiye tarafından bombalanması karşında harekete geçme çağrısında bulunuldu. Açıklamada ayrıca tam kapsamlı bir operasyon düzenlenmesi halinde Suriye’nin kuzeyinde ve güneyinde Kürt güçler tarafından kontrol edilen bölgelerin PYD ile dayanışma içinde olacağı belirtilip “Afrin yalnız kalmayacak” denildi.)
Bırak, pislik herifler. Hepiniz komünist, Stalinist, anarşist, terörist katil takımısınız ahlaksız herifler. PKK’lı it-çakal takımı utanmadan sanki normal bir adammış gibi pislik herifler oturup konuşuyorlar.
(“Kuran’ı anlamak için defalarca okumalı mıyız?” izleyici sorusu)
Evet yani o gerekir. En az üç-beş kere okumak gerekir en az. Çok iyi olur çünkü her okuduğunda insan bir şey anlıyor. Ama açıklamalar da çok önemli. Mesela benim açıklamalarıma da bir bakarsalar ufukları daha genişler. Daha çabuk, daha seri kavrayabilirler. Ama direkt kendileri de okurlarsa anlarlar.
(“Ülkemize idam gelmeli mi?” izleyici sorusu)
İdam riskli bir şey, riskli bir izah metodu. Çünkü adamı asıyor sonra adamın suçsuz olduğu anlaşılıyor, geri dönüşü yok yani. Mesela adama müebbet veriyorsun ama tamam sonra anlaşılıyor çıkabiliyor adam. Ben mesela cezaevindeyken öyle bir adam vardı, adam cezaevinde hastalanmış yaşlı başlı bir adam. Karısı ölmüş bir şekilde kazara bir şey olmuş ölmüş. Akrabaları demişler ki “biz rüya gördük, rüyada bu öldürüyor” demişler. “O yüzden bunun tutuklanmasını istiyoruz” demişler. Hakikaten de tutuklanmış adam inanılır gibi değil. Rüya üzerine, bütün gazeteler yazmıştı onu. Adam bayağı yattı, yıllarca yattı az buz değil. Adli tıp raporu geldi, öyle bir vurma çarpma etkisi olmadığı yani o denilenle alakası olmadığı adli tıp raporuyla ispatlandı. Adam çıktı ama en az beş yıl falan yattı yani. Yaşlı başlı adam orada astım hastası oldu cezaevinde, hastalar koğuşundaydı oradan bize geliyordu. Çok şaşırtıcı, çok şaşırtıcı.
(“Berzah alemini anlatır mısınız? Bir de öldükten sonra dirilmek mümkün mü?” izleyici sorusu)
Berzah, işte öte alem. Yani o geçtiğimiz boyutun adı. Öldükten sonra dünyada oluyor bazen, Allah diriltiyor. Bildiğin ölüyor kalbi duruyor kalp duruyor. Mesela iki gün geçiyor bir gün geçiyor diriliyor. Normalde olmaz ama oluyor. Hz. İsa Mesih (as)’da olduğu gibi, muhtemelen bu geldiğinde de öyle birkaç tane ölü diriltebilir. Ama öyle çok çürümüş bir ölü değil de bir günlük, iki günlük bir ölüyü diriltebilir. Doktor rapor vermiş mesela öldü diye morga kaldırılmış ölü, bildiğin ölü, onu kaldırabilir Allah’ın dilemesiyle. Mesela “La-zar Allah’ın izniyle kalk” diyor “Bismillah” diyor kalkıyor. “Beni mi çağırdınız?” diyor geliyor. Hiçbir açıklaması yok. Bazen de ölen insan ruhaniyet olarak gelebilir. Yani sevdiklerini ziyarete gelebilir. Ama tabii onu kaldırabilecek insan olması lazım. Bazen olur yani eğer iyi ruhaniyet onda çok güçlüyse gelir. Mesela Peygamberimiz (sav)’i çok seviyor, çok severse Peygamberimiz (sav) ile görüşebilir. Ama çok nadir rastlanan bir şeydir. Beden gibi, nur olarak geliyor yani nur bedeniyle geliyor. Ama aynı bildiğin beden görüntüsünde yani bir eksiklik yok. Çünkü anında yok olabildiği için onun için nur beden görüntüsü diyorum. Ama tabii çok fazla seven, ilgilenen, ona çok alaka gösterenlerde olur yani çok fazla tarih içinde olur. İspatı da mümkün olmaz, gizli kalır genelde.
(“Allah sevgiyi görmezse ne olur?” izleyici sorusu)
Görmezse işte dünyanın bu hali olur. Bütün dünya sürünüyor. Allah haklı. Bütün dünya sürünüyor, yüzde 99’u sürünüyor ama ne sürünme yani. Herkes yangın, herkes ızdırap içinde. Allah ile uğraşırsan Allah da seninle uğraşır. Sen Allah’ı unutursan Allah da seni unutur.
Allah’ı Unutmanın Karşılığı Hemen Olur. Allah’ı Unutan İnsan Şaşkın Olur. Ben Allah’ı En Çok Seviyorum, Herkes Allah’ı En Çok Sevmeli
Eğer Allah’ı unutmazsa kişi ruh haline hiçbir şey olmaz, unuttuğunda felaket başlar. On dakika bile unutsa felaket başlar. Ya kafasını bir yere çarpar ya elinden bir şey düşürür, bir şeyi hatırlayamaz yani şaşkın olur mutlaka bir rahatsızlık olur. Allah’ı unutmanın karşılığı hemendir. Küçük küçük küçük bazen de büyük mutlaka karşılığı olur. Allah sakın unutulmasın. Allah en çok sevilen olması lazım. Allah’ı çok seviyorum. Herkes Allah’ı en çok sevmeli. Ben en çok seviyorum, herkes de en çok sevmesi lazım.
(“İnsanın iyi niyetliliği neden suiistimal ediliyor?” izleyici sorusu)
O anda da tedbir alabilirsin. Yine iyi niyetli ol. Tabii temkinli gitmek lazım. Ama baktın kahpelik kalleşlik yapıyor hemen geri adım atarsın ve konuyu da kapatırsın. Ama iyi niyetle git onun sevabını alırsın zaten ondan bir kaybın olmaz ama bu tabii çok rastlanan bir şeydir olur. Bir şey de olmaz geri dönersin. Sen önden peşin sevgini ver baktın layık değil geri alırsın.
(PYD denetimindeki Afrin kentinde de hareketlilik başladı. Kent girişine operasyona karşı hendekler kazılarak savunma hatları oluşturan ve stratejik konumdaki hakim bölgelerde ağır silahlarla konuşlanan teröristler endişelenerek kenti terk etmeye çalışan sivillere ise izin vermiyor.)
Şimdi hiç çırpınmalarına gerek yok. Türk ordusu oraya girdi mi kaçacak delik ararlar. Böyle engel mengel falan onları dinlemez Türk ordusu. Onlar karıştırıyorlar. Ne Suriye ordusuna benzer, ne Irak ordusuna benzer Türk ordusu. Türk askeri dedin mi üf. Zaten anlamasalar o kadar panik olmazlar.
(“Kadınlara basketbol tavsiye eder misiniz?” izleyici sorusu)
Basketbol, voleybol kadınlara kesinlikle olmaz. Halter de olmaz yani badi, halter, omuzları acayip gelişiyor, kolları erkek kolu gibi çok korkunç yani aynı erkek. Yüzünü görmesen erkek. Sakın ha sakın. Fıtratı bozmak olur. Voleybol, basketbolda da yani göğüs kafesi çok genişliyor, omuzlar çok genişliyor, eller irileşiyor, ayaklar irileşiyor, kalça daralıyor sakın sakın. Ve genel bir sertlik meydana gelir vücudunda da, sakın. Kadın yumuşaktır, naiftir. Mesela kadın göğsü daha dar olur, sırtı daha dar olur, omuzları da naif kibar olur, kolları da kibar olur. Kalçası geniş beli ince olur kadının, yakışan budur kadına. Öbür türlü bambaşka bir şey olmuş oluyor, olmaz.
(“Hayatınızın en güzel yılı hangi yıldı?” izleyici sorusu)
Yıllar geçtikçe hayat güzelleşiyor. Çünkü akıl daha da olgunlaşır, iman daha da olgunlaşır, her geçen yıl daha iyi olur insan. Mesela lise yıllarını ben istemem, ortaokul yıllarını da istemem, ilkokul yıllarını da istemem bu yıllar iyidir. Olgun, aklı başında olduğumuz yıllar, derin düşündüğümüz yıllar, Allah’la bağlantıda olduğumuz yıllar çok önemlidir. Yalnız Allah ile bağlantı için birçok münasebetsiz neden çıkabilir şeytandan. Mesela adam Allah’a inanıyordur çok güzel fakat kolunda muazzam bir ağrı belirir birden Allah’ı unutuyor “nereden çıktı bu ağrı?” diyor. “Herhalde dün ters bir hareket yaptım ondan oldu” diyor. Halbuki Allah yaratıyor öyle bir şey yok. Ters hareketten de olabilir tamam da yani Allah yaratıyor. İlaca tevessül ediyor yani gıcık oluyor böyle nereden çıktı gibisinden. Halbuki Allah mümine sürekli hastalık, rahatsızlık verir kesintisiz, biri biter biri başlar, biri biter biri başlar. Bakın mesela bu çok ince bir kanunudur Allah’ın. Hz. Musa (as)’da mesela Allah hiç bitirmemiştir. Bir bela biter başkası başlar, biri biter bir başlar biri biter biri başlar. Tam kurtuldum diyor. Mesela adama yumruk atıyor adamın ölümüne sebep oluyor mesela facia. Tam kurtuldum diyor bu sefer de adam iftira atıyor ona, al bir bela daha. Bu sefer de Firavun kafayı takıyor “seni öldüreceğim” diyor al bir bela daha. Bu sefer oradan kaçması gerekiyor. Ama öyle 200 kiloluk kayayı yerinden kaldırdı ya helal olsun yani. Bu nasıl bir kuvvettir? Orada çobanlar var, böyle 200 kiloluk kaya var kuyunun kapağı olarak, kuyuya kapak olarak koyuyorlar. Kadınlar geliyor kaldıramıyorlar tabii, iki-üç kadının kaldırabileceği gibi değil. Çobanlar sahtekarlık yapıyorlar getirip koyuyorlar, mesela on çoban birleşip getirip koyuyorlar, sekiz-on çoban. Sonra kenara çekiliyorlar, Müslüman olan hanımefendiler kaldıramıyorlar. Hz. Musa (as) geliyor bakıyor “koyunları sulayamıyor musunuz?” diyor “evet sulayamıyoruz” diyorlar. “Neden?” diyor “çünkü kuyunun kapağını kapattı çobanlar” diyor “biz de o adamlardan çekindiğimiz için onların yanına gidemiyoruz” diyor. “Tamam ben halledeyim” diyor. Gidiyor oho sanki tahta kaldırıyor böyle 200 kilo. Kardeşim, 2 metre boy, kollar belim gibi böyle belim öyle bir kol yani. Arnold falan hepsi kenarda kalır yani böyle muhteşem. Öyle dandik adale vardır doludur ama hiçbir kuvveti yoktur, proteinle falan şişirilmiştir öyle değil, bu hakiki adale. Alıp kenara koyuyor, koyunları da getiriyor “buyurun” diyor, güzel hepsini içiriyor yediriyor suluyor, yine gelip kapağını geri koyuyor. Kızlar mest oluyorlar. Hem kibarlığına, hem efendiliğine, fedakarlığına. Bak gidip cıvık bir tavır yapabilir bakası olsa. Ne yapıyor? Gidip ağacın dibine yatıyor “Ya Rabbi vereceğin her hayra muhtacım” diyor. Başkası olsa musallat olur. “Bak işte koyunlara su verdim” falan “adın ne soyadın ne?” bilmem ne falan konu çıkarır. Öyle yapmıyor çok efendi. Yalnız bak kimsesi yok, evi yok barkı yok, yaşayacağı yer yok. Kızlar da maşaAllah peygamber kızı oldukları için asiller. “Baba” diyorlar “bir delikanlı gördük aslan gibi çok kuvvetli” diyorlar. 200 kiloluk kayayı kaldırmış “ve çok güvenilir” diyorlar “çok efendi.” Her yerinden belli efendi olduğu. “Onu sen çağırsan da yanında çalışsa” diyorlar “tamam” diyor. Haber gönderiyor, Hz. Musa (as) geliyor. Bak kibarlığa bak peygamber kibarlığına “eğer 8 yıl çalışırsan kızlarımdan birini sana vereyim” diyor. Bak hem evinde kalacak, hem kızını verecek olacak iş mi? Daha yeni tanışmış sokaktan bir adam, anında güveniyor. “10’a da tamamlarsan o da senden” diyor. Bak kibarlığa bak. Çünkü evde kalmak zaten bir lütuf, muazzam bir lütuf. Kızıyla evlendirmesi bir lütuf, kendi evinde ağırlaması bir lütuf. Bak kibarlık işte bu, nezakettir, tam bir peygamber nezaketi, maşaAllah.
(Karar Yazarı Ali Bayramoğlu, “Türkiye’nin tekrar demokrasiye dönebilmesi için Tayyip Erdoğan’ın siyasetten saf dışı bırakılabilmesi ilk yapılması gereken şey” dedi. )
Tamam da şimdi Tayyip Hoca’nın vasfı ne? İttihad-ı İslam’ı istiyor. İngiliz derin devletine karşı. Türkiye’nin bölünmesine karşı. Cesur ve kararlı, ekonomiyi de gayet sıhhatli hale getiriyor. Türkiye’de birlik ve bütünlüğü sağlıyor. Demokrasinin de alası yaşanıyor, al sana demokrasi işte. İstediğimiz gibi dekolte hanımlar var, istediğimizi konuşuyoruz al sana demokrasi. Demokrasi olmasa ne olur? Adam ufacık bir şeyde tak. Anlaşıldı mı? Bizden anlayın demokrasinin olduğunu.
Allah’ın Kanunu Anlamadıkları İçin Dünyayı Dert Ediniyorlar. Dünyadaki Her Şeyi Ayrı Ayrı İlah Gibi Görüyorlar. O Zaman Sürekli Sıkılıyor, Acı Çekiyorlar
Neden dünya dert edinilir? Kanunu anlayamıyor, Allah’ın kanunu anlayamıyor. Dünyayı tek tek ayrı ilahlar gibi görüyor. Ağacı, arabayı, insanı, kapıyı hepsini ayrı ayrı ilah olarak görüyor. Yemeği, ilacı her şeyi. Halbuki tek bir tek Allah var. O zaman tabii Allah sıkıyor onu bunaltıyor. Tek bir Allah olduğunu anlarsa öyle bir derdi olmaz.
(“Krediyle umreye gitmek caiz midir?” izleyici sorusu)
Çok anormal bir hareket tabii ki krediyle umreye gitmek. Yani gezmeye gidiyor. Fakir fukara garibanlar var, açlıktan ölen adamlar var. Suriye’de mahvoluyor Müslümanlık, Irak’ta mahvoluyorlar, sen umreye gidip orada lüks otellerde yan gelip yatıyorsun. Lüks lokantalarda yemek yiyorsun “oh umre yaptım” diyor. Olmaz.