Kıyametten önceki son dönem olan ahir zaman, Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde müjdelendiği gibi Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuru ve Hz. İsa (a.s.)’ın nüzulü ile çok kutlu bir döneme işaret eder. Yeryüzündeki fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet, bolluk, huzur, mutluluk ve refah getirecek çok mübarek ve değerli bir şahıs olan Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuru yüzyıllardır İslam ümmeti tarafından beklenen müjdeli bir olaydır. Ancak bazı mezhepler ve gruplar arasında Hz. Mehdi (a.s.)’ın görünmez olduğu yönünde yanlış bir inanış vardır. Sayın Adnan Oktar bu “görünmez Mehdi” inancının yanlışlığını röportajlarında sık sık vurgulayarak tüm İslam alemine önemli bir çağrıda bulunmakta ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın şahs-ı manevi değil bir şahıs olduğunu delilleriyle ortaya koymaktadır.
Peygamberimiz (s.a.v.), hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın özellikleri hakkında pek çok tanıtıcı bilgi vermiş ve insanların Hz. Mehdi (a.s.)’ı bir şahıs olarak göreceklerini bildirmiştir. Rivayetlerden ve İslam alimlerinin izahlarından Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir şahsı manevi olmayacağı, fiziksel özelliklerine, karakter ve ahlakına, nesebine kadar detaylı olarak tarif edilmiş mübarek bir şahıs olacağı, açık ve net bir biçimde anlaşılmaktadır.
Sayın Adnan Oktar da çeşitli tarihlerde yaptığı röportajlarında Hz. Mehdi (a.s.)’ın şahıs olduğunu ve şahs-ı manevi beklentisinin tehlikesini detaylı olarak açıklamaktadır.
Hz. Mehdi (a.s.) Anne ve Babadan Doğacaktır
Hz. Mehdi (a.s.) bütün peygamberler ve evliyalar gibi anneden babadan doğmuştur. Hiçbir peygamber, hiçbir evliya tekrar tekrar kaybolup ortaya çıkmamıştır. Hiçbir peygamber ruh haline gelip kaybolmamıştır ve hiçbir peygamber ruh halinde yüzyıllarca yaşayıp sonra tekrar dünyaya geri dönmemiştir. Kendilerine dünyada bahşedilen süre boyunca tebliğ görevlerini, insan olarak yerine getirmişlerdir. Bu durum asrımızda zuhur etmiş ve görevine başlamış olan Hz. Mehdi (a.s.) için de geçerlidir. Sayın Adnan Oktar bu gerçeği şöyle açıklamaktadır:
ADNAN OKTAR: İsterse Alevi kaynaklara da bakalım, Şii kaynaklarına da bakalım. Hz. Mehdi (a.s.) anneden doğmadır, anneden doğan bir insandır. Yani çocukluktan itibaren büyüyüp gelişen bir insan. Öyle yüzlerce sene de bir kuyunun içerisinde kalıp, oradan çıkan bir insan değildir. Bu, açıkça söyleyeyim, bir hurafedir. Böyle bir şey yok. “Kuyunun içerisinde duruyor” diyorlar, derin bir kuyu gibi bir şey, etrafını da demir parmaklıklarla çevirmişler, “onun içinden çıkacak” diyorlar. Yapmayın etmeyin. Ya Amerika tabii ki müthiş tedirgin böyle bir şeyden. Adam; “ben gördüm” diyor, “ışık suretinde” diyor. Şimdi, yarın bir gün; “Allah, Hz. Mehdi (a.s.)’a emretti, Hz. Mehdi (a.s.) da bize bildirdi” dese, ne yapacak adamlar? O yüzden çok tedirginler. Bak, Ahmedinejad çok aklı başında bir insan, sevecen bir insan, Hz. Mehdi (a.s.) aşığıdır, çok seven bir insan; Hamaney de öyle. Şimdi, toplansınlar, bir araya gelsinler, bu konuyu netleştirsinler. “Hz. Mehdi (a.s.) görünmez bir Mehdi değil” diyecekler. Hz. Mehdi (a.s.) görünür bir insandır. Babadan anadan doğmuştur. Zuhur yeri de İstanbul’dur. Şii kaynaklarda, İstanbul olduğu belki yüz tane hadiste var, hep İstanbul olarak geçiyor, İstanbul’dadır. Doğu tarafından geliyor, Batı’ya doğru geliyor ve denizi geçeceği belirtiliyor. Bu şekilde olursa, Amerika böyle bir Hz. Mehdi (a.s.)’a hazır, masonlar hazır, Tapınak Şövalyeleri hazır; hepsi hazırlar. Yani bunu kabul ediyorlar. Yani sevgiyi savunan, kan dökmeyi engelleyen, silahları ortadan kaldırmayı amaçlayan bir Mehdi’ye karşı CIA, FBI falan; hepsi hazırlar, kabul ediyorlar. (Kanal Avrupa ve Çay TV, 31 Ekim 2010)
Peygamberlere Benzeyen Özelliklere Sahip Olacaktır
İmam Zeyn-ul Abidin aleyhi’s-selâm şöyle buyurmuştur:
“Bizim Kaim’imiz (Mehdi) ile Allah’ın resulleri arasında bir takım benzerlikler vardır. Nuh (a.s.), İbrahim (a.s.), Musa (a.s.), İsa (a.s.), Eyyub (a.s.) ve Muhammed sallâ’llâhu aleyhi ve alih peygamberlerin her biri ile bir benzerliği vardır. Nuh (a.s.) ile uzun ömürlü olmasında, İbrahim (a.s.) ile, doğumunun gizli olması (Doğumunun Evde Olmasında) ve halktan uzak durmasında; Musa (a.s.) ile, korku hali (Mehdi (a.s.)’a yönelik tehlikelerin yoğunluğuyla; öldürme, tuzak kurma, tutuklanma, gözaltına alınma, sürgün gibi her türlü tehlikeyle iç içe olmasıyla) ve gaybette yaşamasında (sürekli gizlenerek yaşamasında); İsa (a.s.) ile halkın onun hakkındaki ihtilafa düşmesi (bir kısım insanların, ‘Mehdi (a.s.) gelecek’, bir kısımının da ‘gelmeyecek’ demesinde); Eyyub (a.s.) ile, beladan sonra kurtuluşun yetişmesinde (Hz. Mehdi (a.s.)’a da birçok zorluk, hastalık ve dert gelmesi; ancak aynı Hz. Eyüp (a.s.) gibi Allah’ın rahmetiyle hepsinden kurtulmasıyla); Muhammed sallâ’llâhu aleyhi ve alih ile de kılıçla kıyam etmesinde (Peygamberimiz (s.a.v.)’in kutsal emanetleri olan mübarek sancağı, kılıcı ve hırkasının, Mehdi (a.s.)’ın yanında olmasıyla), benzerliği vardir.”(Kemal’ud-Din s. 322, 31. babin 3. hadis)
Bu hadis-i şerifte, Hz. Mehdi (a.s.)’ın tüm peygamberlere benzeyen bir şahıs olacağı, görünmez olmayacağı çok açık olarak belirtilmiştir. Sayın Adnan Oktar Hz. Mehdi (a.s.)’ın hayatının tüm peygamberlerin hayatının özeti gibi olacağını ve bir şahıs olduğunu şöyle vurgulamaktadır:
ADNAN OKTAR: Peygamberimiz (s.a.v.) onu Hz. Yusuf (a.s.)’a benzetiyor. Bütün peygamberlerin özetidir Hz. Mehdi (a.s.). Bütün peygamberlerin özeti yani özüdür. “Her peygambere benzer” diyor Peygamberimiz (s.a.v.) “Eyyüb (a.s.)’a da, Hz. İbrahim (a.s.)’a da, bana da benzer” diyor. “Herkese benzer” diyor, “bütün Peygamberlere”. “Hz. Yusuf (a.s.)’a hangi yönden benzer ya Resulullah (s.a.v.)?” diyorlar. “Zindan yönüyle benzer” diyor. Ama Hz. Yusuf (a.s.) gibi de güzeldir Hz. Mehdi (a.s.). Yani Hz. Yusuf (a.s.)’ın başına gelenler de Hz. Mehdi (a.s.)’ın başına gelecektir. Buna işaret edilmiş oluyor. Zaten Yusuf kıssası Hz. Mehdi (a.s.)’ı anlatıyor aynı zamanda Kuran’da. Mesela Kehf Suresi baştan sona kadar Mehdiyeti anlatır. Dikkatlice bakılırsa ebcedlerine varıncaya kadar tam anlamıyla Mehdiyete hakimdir sure. Hatta Peygamberimiz (s.a.v.) diyor; “Deccalle karşılaştığınız vakit Kehf Suresi’ni okuyun” diyor. Ne demek bu? “Mehdiyet onun içinde” diyor. Çok fazla hadis vardır; bakın deccalle karşılaştığınızda Kehf Suresi’ni okuyun. “Deccaliyete karşı savaşın, mücadelenin sırlarını ve Mehdiyeti Kehf Suresi’nin içinde bulacaksınız” diyor Peygamberimiz (s.a.v.). Özetle bu anlama geliyor.” (Kocaeli TV, 9 Şubat 2010)
Hz. Mehdi (a.s.)’ın Fiziksel Özellikleri Hadislerde Detaylı Olarak Anlatılmaktadır
Peygamberimiz (s.a.v.) hadislerinde ahir zamanda gelecek olan kutlu şahıs Hz. Mehdi (a.s.)’ın fiziksel özellikleri hakkında pek çok tanıtıcı bilgi vermiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in Hz. Mehdi (a.s.) hakkındaki tasvirleri çok detaylı ve açıktır. Hz. Mehdi (a.s.) ortaya çıktığında kendisini görenler bu tasvirlerden hemen kendisini tanıyacaklardır. Hadislere göre:
Hz. Mehdi (a.s.), Peygamberimiz (s.a.v.)’in soyundan olacak, Hz. Mehdi (a.s.)’ın omzunda “Nübüvvet” Peygamberlik Mührü bulunacak ve 40 yaşlarında olacaktır. Hz. Mehdi (a.s.)’ın yüzünün güzel ve nurlu, saçlarının siyah, kaşlarının kavisli, gözlerinin iri, güzel burunlu, parlak dişli, alnının ise açık ve geniş olacağı da hadislerde bildirilmektedir. Ayrıca Hz. Mehdi (a.s.)’ın sakalı siyah, sık ve bol olacak, yanağında da bir ben bulunacaktır. Ten rengi Arabi (kırmızıyla karışık beyaz) olacaktır. Bütün bunların yanısıra hadislerde bildirildiğine göre Hz. Mehdi (a.s.) çok heybetli, orta boylu, iri gövdeli, karnı geniş, güzel yüzlü Ben-i İsrail görünümlü bir insan olacaktır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in tek tek saydığı bu fiziksel özellikler elbette görünmez bir Mehdi’ye ait olamaz. Sayın Adnan Oktar Hz. Mehdi (a.s.)’ın fiziksel özelliklerinin bazılarını şöyle açıklamıştır:
ADNAN OKTAR: Evet MaşaAllah. “İsmail’i, Elyasa’yı, Yunus’u ve Lut’u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün kıldık. Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik”. (Enam Suresi, 86-87) Peygamberimiz (s.a.v.) hangi soydandı? Hz. İbrahim (a.s.) soyundandı İbrani soyu. Mehdi (a.s.) hangi soydan? Peygamberimiz (s.a.v.) soyu İbrani soyundandır. Ben-i İsrail görünümlü olmasının nedeni de odur. İbrani soyundan geldiğindendir. (Samsun Aks TV -25 Kasım 2010)
“Ebu Cafer, İmam Muhammed Bakır (a.s.) Hazretleri cedleri yoluyla, biliyorsunuz Hz. Mehdi (a.s.)’ın da ceddidir zaten, Ehl-i Beyt’in lideri, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i kastediyor, müminlerin emiri, Aleyhisselamın minberden söylediklerini nakletmiştir. Yani Resulullah (s.a.v.)’in söylediklerini nakletmiştir. Minberden ne konuştuysa. “Ahir zamanda soyumdan bir kişi çıkacak,” Peygamber Efendimiz (s.a.v.) söylüyor. “Az al renkle karışık, açık tenli” koyu esmer değil, zenci gibi değil. Bakın az al renkte, hafif kırmızıya çalar, karışık açık tenli Arabi yani. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in rengi de Arabi. Arabi denildiğinde beyaz olup, kırmızıya çalan.’’ Açık tenli olacak, açık ve geniş karınlı olacak, “karnı geniştir diyor” Uyluk kemikleri geniş ve büyük, belirgin olacak. Peygamber (s.a.v.)’in renginde iki et beni bulunacak.” İşte biri o kalp hizasındaki olan beni, öbürü de yaprak şeklinde olan beni. “O Hz. Mehdi (a.s) yükselecek.” İnşaAllah, Allah’ın Katına.” (Adıyaman Asu, Kral Karadeniz ve Ekin TV, 21 Aralık 2009)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in çok sayıdaki hadisinde, ismiyle, vasıflarıyla ve yapacağı işlerle ayrıntılı olarak tarif edilen Hz. Mehdi (a.s.)’ın şahıs olarak geleceğine dair çeşitli müjdeler vardır. Tüm bu bilgiler dikkatlice incelendiğinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir şahıs olduğu akıl ve vicdan sahibi her insan tarafından kolaylıkla anlaşılmaktadır. |
Hz. Mehdi (a.s.) Hapse Girecektir
Peygamberimiz (s.a.v.)’in Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir şahıs olduğunu kanıtlayan hadis-i şeriflerinden biri de Hz. Mehdi (a.s.)’ın hapsedileceğini söylemesidir.
“Bu işi yapacak olanın (yani Hz. Mehdi (a.s.)’ın) iki gaybeti (kaybolması, gizlenmesi) vardır. Bu iki gaybetin biri o kadar uzayacak ki, bazıları: “O öldü”, bazıları da: “O gitti” diyeceklerdir. Ne onu sevenler, ne de başkaları onun yerini bilemeyecekler, sadece ona çok yakın hizmetçisi onun yerini bilir.” (“El-Saa Fi Eşrat-is Saa” s. 93 (Mısır baskısı.)
Görünmez Mehdi ise hapsedilemez. Bu çelişkiyi Sayın Adnan Oktar çok hikmetli bir biçimde açıklamaktadır:
ADNAN OKTAR: Kardeşim bir kere hapsedilmesi yeterli, yani hapsedilmesi. Görünmez Mehdi’yi sen nasıl hapsedeceksin? Hapsedersin bir anda görünmez hale gelir. Dünyanın her yerinde olabilen, yani anında her yerinde olabilen bir insanı sen nasıl hapsedeceksin? Hapsetsen de ne fark eder? Orada durur bedeni, “milyonlarca bedeni” var diyorsun sen. Belli ki değil. Hapsedilen Mehdi (a.s.), anneden, babadan doğan Mehdi (a.s.) olduğu anlaşılıyor. Anneden, babadan doğmayan bir insanın hapsedilmesi bir anlam taşımaz. Çile çekeceğinden bahsediliyor. Görünmez bir kişi, ne çilesi çekecek? Nasıl çile çeksin? Hiçbir şey yapamazsın görünmez bir insana. Dolayısıyla bu yanlış inanç, yanlış düşünceyi Allah bir şekilde ortadan kaldıracak. Yani nasıl olacağını şu an bilmiyorum. Anlatıyoruz, izah ediyoruz ama göreceksiniz harika şekilde o da kalkacak.” (Samsun Aks TV’deki canlı röportajı -25 Kasım 2010)
Hz. Mehdi (a.s.) Pazarlarda Dolaşacaktır
Hadisler, Hz. Mehdi (a.s.)’ın insanlar arasında tanınan, bilinen; oldukça göz önünde olan, namı ve şöhreti herkes tarafından bilinen ancak, ‘Hz. Mehdi (a.s.) sıfatıyla tanınmayan’ bir kimse olacağını göstermektedir.
“Sedir-i Seyrefi der ki: İmam Ebu Abdullah Cafer-i Sadık aleyhisselam’dan duydum ki: ... Hakkı gasp olunan ve inkar olunan mazlum imamınız ve bu (gaybetin) sahibi (Hz. Mehdi (a.s.) onların arasında dolaşır, pazarlarında gezer, onların bastığı yerlerden geçer. Ama onlar onu (Hz. Mehdi (a.s.)‘ı tanımazlar, ta ki sonunda Allah kendisini onlara tanıtması için tıpkı Hz. Yusuf (a.s.)’a verdiği gibi ona izin verir.” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 189)
ADNAN OKTAR: Beklemelerine gerek yok, çünkü “geldi” diyor onlar “Mehdi (a.s.)”. Bu bir takiyyedir, takiyyeyi kaldırsınlar. Hz. Mehdi (a.s.)’ı korumak için yapılan bir takiyyedir bu. Görünmez Mehdi (a.s.) için. Yani, “çarşıda, pazarda gezer” diyor “Hz. Mehdi (a.s.)”. Doğacağı yer belli, her şeyi belli, görünmez Mehdi (a.s.) hiçbir zaman için çıkmayacaktır. Cübbeli’nin dediği tarzda, Cübbeli anlatıyor hurafe tarzı, öyle bir Mehdi asla çıkmaz. Görünmez Mehdi asla çıkmaz, bir insanın ruhuna hulul eden Mehdi asla çıkmaz. (Kocaeli TV ve Aba TV 13 Kas 2010)
Hz. Mehdi (a.s.)’ın Bulunduğu Mekanla Birlikte Görüntüsü Her Yerde Görünecektir
“Kaim (Hz. Mehdi (a.s.)) çıktığında, insanların imamlarıyla aralarında bir postacı olmayacak. O (Hz. Mehdi (a.s.))onlara (dünyaya) kendi mekanından seslenecek, onlar da konuşmasını dinleyecek, hatta onu görecekler.” (Müntekab-ül Ezhar, s. 483) hadis-i şerifinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Mehdi (a.s.)’ın açıkça insanlar tarafından görülüp sesinin duyulacağını belirtmektedir. Bu elbette Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir şahıs olduğunun göstergesidir.
ADNAN OKTAR: Bakın 1400 sene öncesinden Peygamberimiz (s.a.v.) bildiriyor. “Mehdi (a.s.) bulunduğu mekanla beraber görüntüsü her yerde belirecek” diyor, televizyonu açıkça söylemiş olmuyor mu böyle?
ALTUĞ BERKER: Evet hocam.
ADNAN OKTAR: Yani “bütün insanlar seyredecek, dünyanın her tarafında onu seyredecekler” diyor. Bakın hatta ziyadesi var, bak diyor ki, Müntekab-ül Ezhar isimli eser, sayfa 483’te, Peygamberimiz (s.a.v.)’den hadis; “Hz. Mehdi (a.s.) onlara (dünyaya) kendi mekanından seslenecek.” Bulunduğu yerden seslenecek dünyaya.“Onlar da konuşmasını dinleyecek, hatta onu görecekler.” Hem radyo, hem televizyon, hem internete, 1400 sene öncesinden Peygamberimiz (s.a.v.) açıkça işaret etmiş. Çok net. (Gaziantep Olay TV, 23 Kasım 2010)
Kutlu bir şahıs olarak çıkacak Hz. Mehdi (a.s.) yanındaki az topluluk ile Deccaliyet’i fikren mağlup edecek ve galip gelecektir. Böylece Allah’ın izniyle, Hz. Mehdi (a.s.)’ın asrımızdaki manevi önderliğiyle İslam ahlakı tüm dünyaya hakim olacaktır. |
Şahs-ı Manevi Her Zaman Yenilir:
Hz. Mehdi (a.s.)’ın İslam ahlakının dünyaya hakim olması için büyük bir fikri mücadele başlatacağı Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadis-i şeriflerinden anlaşılmaktadır. Bir ruh olarak çıkacak Mehdi (a.s.) ise Darwinizm, materyalizm, ateizm gibi dinsiz ideolojileri temsil eden Deccaliyet’in dünya çapında yok edilmesini sağlayamaz. Sayın Adnan Oktar görünmez Mehdi inancının İslam alemine verebileceği zararı şöyle açıklamaktadır:
ADNAN OKTAR: Görünmez Mehdi asla çıkmaz, bir insanın ruhuna hulul eden Mehdi asla çıkmaz. Şahs-ı manevi her zaman yenilir. Çünkü başsız bir beden, başı olmayan beden, zaten yenilmiş durumda şu an. Müslümanlar paramparça. “Şahs-ı manevi olarak çıktı” diyor Nur talebesi kardeşlerimizin bir kısmı. Yenilmiş vaziyette paramparça oldu Nur talebeleri. Şahs-ı manevi Mehdi, Müslüman Nur talebelerini bir araya toparlayamıyor. Parçalanmaya sebep oluyor şahs-ı manevi Mehdi. Şahıs olan Mehdi (a.s.) bir araya getirir. Şahıs olan ve talebeleri olan Hz. Mehdi (a.s.) Müslümanları bir araya getirebilir. Yoksa, parçalanmaktan kurtulamazlar, Allah-u alem, Allah gösteriyor çünkü. (Kocaeli TV ve Aba TV, 13 Kasım 2010)
Müslümanlar Arasında Parçalanmaya Sebep Olur:
Hz. Mehdi (a.s.) Müslümanların huzurunu, birlik ve beraberliğini sağlayacak, İslam ahlakının güzelliğini tüm dünyada yerleşik kılacaktır. Sayın Adnan Oktar görünmez Mehdi inancının bu birliğin bozulmasına ve Müslümanlar arasında parçalanmaya neden olacağını şöyle ifade etmektedir:
ADNAN OKTAR: İran’ın yapacağı şu, hemen görünür Mehdi (a.s.)’ı kabul etmeleridir. Bakın görünmez Mehdi (a.s.) düşüncesinde İslam ülkelerini İran’la çatışma konusunda ikna edebilirler. Bakın Vehhabi kardeşlerimizi ikna edebilirler. Bir kısım Sünni Müslümanları ikna edebilirler. Çünkü bak diyecekler ki, bunların görünmez Mehdisi size yönelik bir emir verdiğinde; çünkü Şii’nin dışında bir şey kabul etmiyorum derse görünmez Mehdi (a.s.) ve hepsini yok edin derse, ki orada da var o Cübbeli tarzında tipler. Onlarda da pırasacı takımı var, değil mi? Hepsini doğrayın derse, ne diyeceğiz, ne yapacağız? Bu durdurulamaz bir güç haline gelir, çok büyük tehlikedir. İran bu büyük fitneye karşı, şeytanın bu oyununa karşı hemen Resulullah (s.a.v.)’in sahih hadislerine güvenerek, Kuran’ın mantığına da güvenerek, Kuran’ın aklına da güvenerek görünür Mehdi (a.s.)’ı kabul etmesi gerekir. Bak İran Hz. Mehdi (a.s.)’ın geldiğini kabul ediyor ama “görünmez Mehdi (a.s.) var” diyor. “Bazen görünüyor, bazen görünmüyor” diyor. Kardeşim öyle şey olur mu? Büyük felaket meydana gelir bunda, çok tehlikeli bir şey. Biz ne diyeceğini ne bileceğiz? Işığın görüntüsü. Işık halinde belirdi diyor mesela, biz ne diyeceğiz? Ya şeytan ışık halinde belirirse ne yapacaksın? “Gidin Müslümanları paramparça edin derse, ne diyeceksin?”(Kaçkar TV, 23 Kasım 2010)
Görünmez Mehdi İnancı “Nefs-i Müdafaa” Adı Altında Müslüman Ülkelere Saldırıya Geçilmesine Neden Olabilir
Sayın Adnan Oktar çeşitli tarihlerdeki röportajlarında İslam alemi için bu olası tehlikeye şöyle dikkat çekmektedir:
ADNAN OKTAR: Görünmez Mehdi (a.s.) çok çok tehlikeli. Onun için şimdi İran’dan korkuyorlar. Şimdi mesela biri çıksa dese ki; “Mehdi (a.s.) bana bunu dedi, “git Tel Aviv’i bombala” dedi” dese, işte bu kadar. Onlar da diyecek ki; “Mesih (a.s.) de bize söyledi, “bütün İslam ülkelerine atom bombası atın” dedi” dese, bu kadar. Ondan sonra, “sizi de şimdi bulutlara götürecek Hz. İsa (a.s.)” dese, gidip çeker onları da vururlar biraz sonra, onları da öldürürler. “Bakın hepinizi bulutlara çıkarttık” diyecekler. Deliliğin ucu bucağı yok ki. Yani psikopatlığın da ucu bucağı yok. Onun için Mehdiyet akılcılığı, makullüğü, tutarlılığı getiriyor. Şefkati, merhameti getiriyor. (Kocaeli TV 20 Ağustos 2010)
ADNAN OKTAR: Ama görünmez Mehdi (a.s.)’ın dehşetini insanlara yaşatmak haramdır. Acı çektiriyorlar insanlara. Amerika da “nefs-i müdafaa” diye, Allah esirgesin, olmadık işler yapabilir. Bir kere İsrail kendini hiç güvende hissetmiyor şu an. Yani Mehdi (a.s.)’ın, görünmez Mehdi (a.s.)’ın emrinin ne olacağını bilemiyorlar şu an. Halbuki görünür Mehdi (a.s.)’la konuşabilirsin. Muhatap olabilirsin, güvence alabilirsin, şefkatini merhametini bizzat görebilirsin ama ışık suretiyle belirlenen varlıkla nasıl konuşacaksın sen? Nasıl ikna edeceksin? Yani neyi konuşacaksın? “Sadece emreder Mehdi (a.s.), iş biter” diyorsun sen. Nereyi vur nereyi yık diyeceği belli değil ki. Baksana, Cübbeli; “Mehdi (a.s.)” diyor, “asacak, kesecek, yıkacak, her yeri birbirine katacak” diyor. Ben bunu Ahmedinejad’a kabul ettirdim, yani kan dökmeyeceğini hadisle ispat ettim. Çıktı Birleşmiş Milletler’de de, başka yerlerde de konuştu. Bu kısmı anladılar, kan dökmeyeceğini anladılar, silahları kaldıracağını anladılar. “Bunu defalarca basın önünde açıklasın” dedim, Allah razı olsun, çıktı basının önünde defalarca açıkladı. Ama bu görünmez Mehdi (a.s.) konusunda, İran halkının inancı da olduğu için müdahale edemiyorlar. Çekiniyorlar halkın reaksiyonundan. Çünkü halk adı gibi emin görünmez Mehdi (a.s.)’den. (Kanal Avrupa ve Çay TV, 31 Ekim 2010)
İslam Birliğinin Oluşabilmesi İçin Müslümanların Bir Lidere İhtiyacı Vardır
Bu lider Hz. Mehdi (a.s.)’dır
Müslüman kanı akmaması, İslam ülkelerindeki fakirliğin ve yokluğun son bulması, Türk-İslam coğrafyasındaki kargaşa, anarşi ve terörün tam anlamıyla ortadan kalkması, huzurlu, güvenli, müreffeh, aydınlık bir medeniyet inşa edilmesi için İslam Birliği’nin kurulması şarttır. Birlik olmayan İslam aleminin, zarar gören Müslümanları koruması ve kollaması mümkün olamaz. Ama 1 milyarı aşkın nüfusuyla İslam alemi birlik olduğunda, dünyanın herhangi bir köşesinde Allah’ın izniyle tek bir Müslümanın parmağının ucu dahi zarar görmez. Ancak bu birliğin kurulabilmesi için bir lidere yani bir şahsa ihtiyacı vardır. Bu lider Hz. Mehdi (a.s.)’dır.
ADNAN OKTAR: Müslümanların bir lideri olması gerekir. Şimdi bir soralım. Masonların lideri var mı? Var derler. Özellikle masonlara mutlaka bir başkan gerekir. Hristiyanların var mı? Var, papaları var. Musevilerin var mı? Var. Budistlerin Lama’sı var, değil mi? Müslümanların? “Müslümanların olmasına gerek yok” diyor. Bu olmadı. O zaman başsız kalan bir topluluk dağılır ve bu hale gelir. Mutlaka Müslümanların başı olmalı. Kuran’da hiçbir topluluk yok ki başı olmasın. Mutlaka her topluğun başı vardır Kuran’da. Mesela Sebe halkı vardır, onların da Kuran’da bir kadın liderleri var, değil mi? Mesela Firavun kavmi var, onun başında Firavun var. Nemrut kavmi var, başında Nemrut var. Mesela Ad kavmi var, Semud kavmi var, mutlaka bu kavimlerin başında bir lider oluyor. Türkiye’nin de lideri var. Bir inancın liderinin olmaması mümkün değildir. Allah ayette de söylüyor, “Ey iman edenler, Allah’a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de.” (Nisa Suresi, 59) diyor. Müslümanların başının olmamasını istemesi bazı kişilerin Avrupa Birliği’nin, Büyük Ortadoğu Projesi’nin fikirleriyle örtüşüyor. Büyük Ortadoğu Projesi’ninde de başsız bir Müslümanlık isteniyor. Ateist masonlar da bunu istiyorlar. Biz böyle istemiyoruz. Biz mutlaka Müslümanların bir lideri olsun istiyoruz. (Kocaeli TV ve Aba TV, 11 Aralık 2010)
Bediüzzaman Hz. Mehdi (a.s.)’ın Şahıs Olduğunu Bildirmiştir:
Hz. Mehdi (a.s.), hem mürşid (doğru yolu gösteren kişi), hem kutb-u a’zam (Müslümanların kendisine bağlandıkları büyük evliyalardan, zamanın en büyük mürşidi) olarak bir zât-ı nuranîyi gönderecek ve o zât da Ehl-i Beyt-i Nebevî’den (Peygamberimiz (s.a.v.)’in soyundan) olacaktır. (Mektubat, sf. 411, 412, 441)
Bediüzzaman bu sözünde bir “zat-ı nurani”’den bahsetmektedir. bu zatı-ı nurani’nin bir özelliği ehl-i beytten olmasıdır. Yani bu kişi seyyid olacaktır. Diğer özellikleri de;
1. … bir müçtehid
2. … bir müceddid
3. … hâkim
4. … Hz. Mehdi
5. … mürşid
6. … kutb-u a’zam
7. … bir zât-ı nuranî
olmasıdır. Görüldüğü gibi Üstad’ın ahir zamanın en büyük fesadı zamanında gelecek bu zat için kullandığı vasıfların hiçbiri bir şahs-ı maneviye değil şahsa ait sıfatlardır. Hiçbir şahsı manevinin, bir topluluğun, bir grubun sıfatı; seyyid, müçtehid, müceddid, hakim, Hz. Mehdi (a.s.), mürşid, kutb-u azam olamaz. Bunların hepsi sadece bir zata, bir kişiye verilen sıfatlardır. Üstad’ın bu sıfatlarla nitelendirdiği Hz. Mehdi (a.s.) da diğer yüzyıl başlarında gelmiş olan müceddidler gibi bir şahıstır ve ahir zamanda zuhur edecektir.
Nitekim Üstad’ın en has talebelerinden olan Seyyid Salih Özcan Hocaefendi, Üstad’ın kendisine bizzat bir konuşmaları sırasında Hz. Mehdi (a.s.)’ı kendinin değil ama Seyyid Salih Özcan’ın göreceğini söylediğini şöyle ifade etmiştir:
“Benim kafamda vardı. Hz. Mehdi (a.s.)’ı görebilir miyim? Mehdi (a.s.) nasıl olur? O zaman şey vardı, bu Cizre’de bir Şeyh Efendi vardı. Onun bir halifesi bir mektup yazmış Üstad’a. Mektubu yazarken, ondan sonra Üstad dedi ki; “O mektubu getir” dedi Tahir’e. Gitti getirdi, okumaya başladı. O zaman Hz. Mehdi (a.s.)’dan bahsetti. Hz. Mehdi (a.s.)’dan bahsedince benim kafamda da o vardı, “Acaba Mehdi (a.s.)’ı görebilir miyiz?” diye. O zaman Üstad kafama hafifçe vurdu: “Keçeli, ben Hz. Mehdi (a.s.)’ı görmeyeceğim, ama sen göreceksin” dedi.” (10 Nisan 2010)