Çin tarafından satın alınan Ukrayna bandıralı "Varyag" adlı geminin Boğazlar'dan geçişi, Boğazlar'ın güvenliğini bir kez daha Türkiye'nin gündemine getirdi. Varyag gemisiyle gündeme gelen gemi trafiğindeki artış, Boğazlar'daki tehlike sınırlarını zorluyor. Bilindiği gibi SSCB'nin çöküşü ve Orta Asya'daki zengin doğal kaynakların ortaya çıkmasıyla, bölgeden yapılan petrol sevkiyatında önemli bir artış oluştu. Boğazlar bu baş döndürücü deniz trafiğini kaldıramaz hale geldi.
İstatistiklere göre, yılda 50 bin geminin geçtiği Boğazlar, dünyanın en yoğun ve kaza ihtimali en yüksek su yoludur. Nitekim son 15 yılda Boğazlar'da 160'ın üzerinde deniz kazası meydana geldi, 90 kişi hayatını kaybetti, tonlarca petrol İstanbul Boğazı'na döküldü.
Türkiye, Boğazlar Bölgesi'nin güvenliğini sağlamak için, 1994 yılında Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü'nü hayata geçirdi. 1998 yılı sonunda ise bu tüzük eksiklikleri giderilerek, Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü ile değiştirildi.
Bu tüzükler, gemi trafiğinin her geçen gün arttığı Boğazlar'daki kaza oranlarını azaltmıştır. Boğazlar Bölgesi'nin tam olarak güvenli hale gelmesi ise, gerekli güvenlik tedbirlerinin hayata geçmesiyle sağlanacaktır. Bunların arasında, hali hazırda %40 civarında olan kılavuz kaptan alma oranının artırılması, radar (VTS) sisteminin bir an önce tüm Boğazlar Bölgesi'ni kapsayacak şekilde faaliyete geçirilmesi, gemi yüklerinin önceden bildirilerek trafiğin ona göre düzenlenmesi başta geliyor. Türkiye'nin, kurtarma ve yangın istasyonlarını da modern teknoloji ile donatıp, kaza sonrası can, mal ve çevre zararlarını en aza indirgemesi gerekiyor.
Uluslararası sözleşmelerin, Türkiye'ye tanıdığı hakların, en iyi şekilde kullanılması da Boğazların güvenliğini sağlamada önemli fırsatlar sunuyor. Bir kaza halinde, üçüncü tarafın zararlarının karşılandığı P&I sigortasının zorunlu hale getirilmesi, geçiş yapacak gemilerin uluslararası gemi standartlarına uygun olup olmadığının denetlenmesi, gemilerin çevreye verdikleri zararların tazmini için ceza oranlarının uluslararası standartlara göre artırılması bu haklardan bazıları...
1936 Montrö Sözleşmesi, Türkiye'nin vereceği hizmetler karşılığında, Boğazlar'dan geçecek gemilerden masraflarını karşılayacak vergi almasını da onaylıyor. Transit gemilerden net ton başına alınacak vergi miktarları da yine aynı sözleşmede belirtiliyor. Buna göre Türkiye, transit gemilerden ton başına sıhhi kontrol için 0,075 altın frank, fenerler için 800 tona kadar 0,42 altın frank, 800 tondan sonra 0,21 altın frank ve tahliye hizmetleri için de 0,10 altın frank alma hakkına sahip.
Ancak, altın frankın 1973 yılında tedavülden kalkması ile birlikte alınacak vergi miktarı konusunda problemler ortaya çıkıyor. Türkiye ciddi kayıplarla karşı karşıya kalıyor. Her yıl ortalama 50 bin geminin geçtiği Boğazlar'da, geçişlerin yarısını transit gemiler oluşturuyor. Bu durum, gemilere verilen hizmetlerden elde edilen yıllık gelirin ortalama 50 milyon dolar olduğunu gösteriyor. Başka bir ifadeyle, transit geçiş ücretlerinin yeniden yapılanmasıyla, Türkiye Cumhuriyeti senelik 150 milyon dolar ek bir gelir imkanı bulacaktır.
Boğazların güvenliğini tehlikeye sokan en önemli konu ise, nükleer atık taşıyan gemilerin kontrolsüz olarak geçişi. Avrupa ülkeleri ile Rusya'nın başlatmış oldukları proje, 10 yıl içinde 20 bin ton nükleer atığın 20 milyar dolar karşılığında Boğazlar'dan geçirilerek Rusya'ya depolanmasını öngörüyor. Çevre Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, bu projenin Rusya Devlet başkanı Vladimir Putin tarafından onaylandığı ve yürürlüğe konduğu kaydediliyor.
Yetkililer, petrol taşıyan bir tankerin, nükleer atık taşıyan bir gemi ile çarpışması durumunda Boğazlar'a ve özellikle de İstanbul'a vereceği can ve mal kaybının boyutlarını, bunun yanısıra çevrede oluşturacağı kalıcı zararları düşünmek bile istemediklerini söylüyorlar. Tehlikeli atıklarla ilgili transit geçiş iznini, Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği çerçevesinde Çevre Bakanlığı'nın, nükleer atıklarla ilgili transit geçiş iznini de kendi görev ve yetkileri çerçevesinde, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun verdiğini hatırlatan Çevre Bakanı Fevzi Aytekin:
''Nükleer atıklar herhangi bir tehlikeli atık olarak düşünülmemelidir. Nükleer atık yüklü gemilerin Marmara ve Boğazlar'da bir kaza yapması durumunda çevreye yayılacak radyasyon Marmara ve Boğazlar ile tüm yakın ve uzak çevre ile komşu ülkeleri de uzun yıllar etkileyecektir.'' diyerek endişelerini dile getirmiştir.
Boğazlar rejiminin, 20 Temmuz 1936'da imzalanan Montrö Sözleşmesi ile düzenlendiğini ve Sözleşme'nin denizlerden güvenli ve zararsız geçişi öngördüğünü belirten Aytekin, günümüzde nükleer ve tehlikeli atıklar konusunda uluslararası anlaşmalar yapıldığını bildirdi. Bakan Aytekin, ayrıca bu anlaşmalarda atıkların yerinde imhası için kararlar alındığını, nükleer atıkların Rusya'da imhası konusunda alınan kararın başta Rus halkı olmak üzere bölge ülkelerinde sebebiyet vereceği felaketin telafisinin mümkün olmayacağına dikkati çekiyor.
THE NEW YORK TIMES TÜRKİYE BOĞAZLAR'IN GÜVENLİĞİNE ÖNEM VERİYOR
Boğazlar'dan petrol tankerlerinin geçişi sorunu ve Türkiye'nin Boğazlar'ın güvenliği konusundaki hassasiyeti, New York Times gazetesinin 25 Temmuz 2001 tarihli sayısında geniş olarak yer buldu. Douglas Frantz imzasıyla yayınlanan makalede, petrol tankerlerinden sonra nükleer atık gemilerinin de Boğazlar'dan geçiş yapmaya başlayacak olmalarının, Türkiye tarafından endişe ile izlendiği belirtiliyor. Ayrıca, Türkiye'nin bu konuda ciddi güvenlik önlemleri alma hazırlığı içerisinde olduğu vurgulanıyor. Makalede şu ifadelere yer veriliyor:
"Türk denizcilik yetkilileri, İstanbul'un ortasından geçen Boğaz'ı kullanan dev petrol tankerlerinin sayısında yaşanan artıştan kaynaklanan tehlikeden yıllardır şikayetçi. Rusya'nın, Boğazlar yoluyla taşınan çeşitli kargo yüküne nükleer atıkları da ekleme kararıyla, bu durum yeni bir aciliyet kazandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin gelecek on yıl içinde 20.000 ton kullanılmış nükleer yakıtın istifini öngören bir tasarıyı onadı. Büyük bir çoğunluğu deniz yoluyla nakledilecek olan, kullanılmış yakıtı stoklamayı kabul etmekle Rusya, 21 milyar dolar kazanmayı umuyor."
Bunun yanısıra makalede, Denizcilik'ten Sorumlu Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu'nun, nükleer atıkların Boğazlar'dan geçişinin engellenmesi konusunda son derece kararlı olduğu bildiriliyor. 12 milyon nüfuslu İstanbul şehrinin güvenliğinin, kontrolsüz Boğaz trafiği yüzünden ciddi tehdit altında olduğuna dikkat çekiliyor.