İnsan iradesini, aklını, vicdanını kullanmadığı takdirde sabırsız olmaya yatkındır. Genelde az çaba harcayarak istediği şeyi kolaylıkla elde edebilsin, bir sorunu hemen çözebilsin, zorluğun üstesinden gelebilsin, sıkıntılar hemen gelip geçsin ister. Ne var ki dünya hayatındaki imtihanın bir gereği olarak, bazen herşey o kadar kısa sürede çözülmez. Kimi zaman bir konuda aylarca hatta yıllarca emek vermek, çok uzun bir süreç boyunca sabır göstermek gerekebilir. Bu nedenle insan, “Olmuyor”, “Yaptıklarım hiçbir işe yaramıyor”, “Bu yönde çaba harcamaktan vazgeçeyim” gibi yanlış düşüncelere kapılmamalıdır.
Sabır, zamana karşı gevşememenin adıdır. İman edenler sabrın dünya hayatında karşılaşacakları her türlü zorluğu açtığını, kendilerini doğruya yönelteceğini bilirler. Bu nedenle, büyük bir sabırla fedakar olurlar, sabırla insanları affederler ve yine sabırla cömert olurlar. Allah'ı seven ve Allah'a gönülden iman eden insanlar birçok konuda sabrederler ve kendilerini geliştirirler. İşte içinde bulunduğumuz Ramazan ayının güzelliklerinden biri de insanın hem bedeni hem de ruhi olarak kendini sabır yönünde geliştirmesine imkan sağlamasıdır.
Peygamber Efendimiz (sav) Ramazan ayının sabır ayı olduğunu bir hadis-i şerifinde şöyle bildirmiştir:
‘Ey insanlar! Bereketli ve büyük bir ayın gölgesi üzerinize düşmüştür. Bu öyle bir ay ki, onda bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır. O öyle bir ay ki, Allah o ayda oruç tutmayı farz kılmış, gecelerini nafile ibadetle geçirmeyi teşvik etmiştir. Ramazan ayı sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. Ramazan, yardım etme ve ihsanda bulunma ayıdır. Bu ayda müminin rızkı artar.’” (İbn Huzeyme, Sahih, III, 191-192,) (Thk. M. M. A’zamî)
Peygamber Efendimizin (sav) dikkat çektiği gibi sabretmek büyük bir erdemdir ve Ramazan ayı insanın bir zaafa düşmeden nefsini bu yönde ikna edebileceği çok değerli bir zamandır. Ramazan’ın sonuna kadar gösterilen sabrın karşılığında insana Allah’a teslim olmanın konforunu yaşatır. Ramazan bir fırsattır, ruhi ve bedeni olarak kendimizi eğitmenin, Allah’a olan bağlılığımızı, sevgimizi göstermenin bir yoludur.
Nasıl ki namaz vakti geldiğinde kılmanız gerektiğini bilip o ibadeti yapıyorsanız sabretmek de aynı şekilde bir ibadettir. Bu nedenle canı yemek istediği ya da susadığı halde oruçlu olduğu için yemeyen ve içmeyen bir insan sabrederek de başka güzel bir ibadeti yerine getiriyor demektir.
Her sabır gösterildiğinde bunlar, kişiyi Allah’a yaklaştırır ve Allah’a bağlılığının artmasına vesile olur. Allah’ın rızası için sabredildiğinde bu insanın kendisi için de bir sevinç vesilesidir. Tahammül ise insanların, bir an önce kurtulmak, başkalarının rızasını kazanmak için birşeyler yapmasıdır ve elbette sabır ibadeti gibi değildir. Tahammül etme ruh haline girmiş bir insan huzurlu da olmaz. İşte bu nedenle Ramazan boyunca tahammüllü değil sabırlı olmak güzeldir. Bu da aç, susuz ve yorgun da olsa güzel ahlak göstermek, güzel söz söylemek ve başkalarına öncelik vermek demektir.
Adnan Oktar'ın Kashmir Reader'da yayınlanan makalesi:
https://kashmirreader.com/2018/05/30/ramadan-the-month-of-patience/