RAMAZAN 2009 - 10.Gün
ucgen

RAMAZAN 2009 - 10.Gün

1681






Muhammed, Allah'ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. (Fetih Suresi, 29)





Merhamet edin, merhamet olunasınız. Af edin, af olunasınız. Yazık, laf ebesi olanlara. Yazık günahlarına bilerek devam edip, istiğfar etmeyenlere. (G. Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 70/10)





Ateizmden dine dönen Washington Post yazarı, İslam'ın tüm dünyada tanıtılmasının önemine değindi / Zaman Gazetesi / 11.12.2008

Rumi Forum’un düzenlediği geleneksel ‘Barış ve Diyalog Ödülleri’nde ‘Medya Mükemmeliyet Ödülü’nü alan Washington Post yazarlarından Sally Quinn, törende yaptığı konuşmada Amerika ve dünyada İslam'la ilgili 'utanç verici bir anlayış eksikliği' olduğunu söyledi. Washington Post şirketinin başkan yardımcısı ve gazetenin eski genel yayın yönetmenin eşi olan Quinn, Müslümanların terörist hareketlerle ilişkilendirilmesinden yakındı. Mesleki sebeplerle din konusunda çalışmaya başlamadan önce ateist olduğunu, daha sonra inanmaya başladığını anlatan Quinn, "Dini anlamadan, kendimizi iyi bilgili veya iyi eğitimli addedemeyiz." dedi.
Törende başka bir ödül alan Demokrat Partili milletvekili Rush Holt ise "ABD'deki din özgürlüğü ya da din ve devlet ayrılığı prensibi, dini devletin dışında tutmayı değil, Amerikalıların dinlerini azami seviyede yaşamalarına imkân vermeyi hedeflemiştir." dedi.

İslam dinini en doğru şekilde anlamanın yolu, İslam ahlakını, gerçek kaynağı olan Kuran’dan öğrenmektir. İslam’da doğrular ve yanlışlar, hangi kültürden hangi milletten olursa olsun tüm insanların fıtraten kanaat getirebilecekleri gerçekliktedir. Eğer Allah bir kişinin kalbi için iman dilemiş ise, o kişinin aklı ve mantığı Kuran’da bildirilenler ile tam anlamıyla tatmin bulur. Günümüzde İslam dinin hayata sunduğu  güzelliklere yönelik gerçekler açığa çıkmıştır. Bu güzellikleri öğrenenler Hıristiyan dahi olsalar İslam dininin savunuculuğunu yapmaktadırlar.






Arılar Balmumunu Vücutlarında Nasıl Üretirler?

İşçi arılar 12-17 günlük iken son 4 çift karın halkalarındaki mum salgı bezlerinden balmumu salgılanır ve karın halkaları arasından çıkarken hava ile teması sonucu katılaşarak pulcuk haline geçer. Salgılandığı anda şeffaf ve renksizdir.

İşçi arı arka bacaklarının içindeki yapı ile balmumu pulcuklarını çekip çıkartır. Pulcuk bunun ardından alt çeneye taşınır ve çiğnenerek, sağlam bir kitle meydana gelir. Balmumu daha sonra peteğe eklenir.

Petek İçindeki Sıcaklığın Derecesi Balmumu Kullanımı İçin Neden Önemlidir?

Mum salgılayan arılar önce bal yerler. Daha sonra 35oC'de zincir şeklinde salkım oluşturarak mum salgılarlar. Mum pulcuğu karın halkalarından ayaklarla çeneye aktarılır. Çenede işlenmesi sırasında arılar muma tükürüklerinde bulunan bir salgıyı katarlar ve böylece balmumu sertleşir.

Balmumu petek örme ve yapmada kullanılır. Arıların ürettiği bu malzeme üstün bir yapı malzemesidir. Kovan içerisindeki ısı sayesinde, çiğneme ve balmumu üretimi sırasında başlangıçtaki malzeme iki kat daha dayanıklı hale getirilmiş olur. Eğer kovan içi sıcaklık çok yüksek olsaydı fazlasıyla yumuşak ve esnek olacaktı, tam aksine çok düşük bir sıcaklık olsaydı bu durumda kırılgan ve işlenmesi güç olacaktı. Fakat balarıları kovanlarını balmumunun işlenmesi için en uygun ısıda tutarlar. Hava soğuduğunda bal yiyerek, kanatlarını çırpmaya başlarlar ve bu sayede kovanı ısıtırlar. 1000 arının bu şekilde 7 watt ısı enerjisi üretebildiği hesaplanmıştır.

Arılar Balmumunu Ağızlarında Nasıl Şekillendiriyorlar?

Balarısının kompleks ağız yapısı özellikle balmumunu çiğnemesinde önemli görev yapar. Bir arının bir balmumu plakasını ya da pulcuğunu çıkartıp, çiğneyip peteğe yapıştırması yaklaşık 4 dakika sürer. Bu nedenle peteğin tek bir gözünün inşası için bile çok sayıda arının çalışması gerekir.

Pulcukların çıkartılması için arka ayaklardan biri kullanılır ve pulcuk bir kanca yoluyla yakalanır. Daha sonra özel bir hareket ile pulcuk yukarıya doğru taşınır ve burada ön bacaklar tarafından yakalanır. Bu noktada çene içerisinde pulcuk çiğnenerek, işlenir. Çene diye ifade edilen bir çift “diş” açılıp kapanarak, balmumunun şekillendirilmesini sağlar. 1 kg ağırlığında balmumunun üretilmesi için 150,000 arının bu şekilde çalıştığı tahmin edilmektedir.

Arılar Yüce Allah’ın İlhamıyla Hareket Ederler

Ne arı, ne de yeryüzündeki başka bir canlı kendi isteğiyle vücuduna yeni organlar ekleyemez, yeni yeni salgılar üretemez. Arılardaki sistemler ve mucizevi yetenekler, yeryüzündeki diğer tüm canlılar gibi arıların da Yüce Allah tarafından yaratıldıklarının açık delillerinden yalnızca birkaçıdır. Yüce Allah arılarda insanların düşünüp ibret alması için benzersiz aklından örnekler göstermektedir. Rabbimiz herşeye güç yetirendir. Akıl sahibi insana düşen ise, vicdanının sesini dinleyerek, yaptığı her işte Yaratıcımız olan Yüce Allah'a yönelmek ve tüm hayatını O'nun istekleri doğrultusunda yönlendirmektir:

"De ki: "Göklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gönüllere malik olan kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Ve işleri evirip-çeviren kimdir? Onlar: "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki: "Peki siz yine de korkup sakınmayacak mısınız?" (Yunus Suresi, 31)





Dünyanın Yerçekimi Kuvveti

Biz yeryüzünü bir toplanma yeri kılmadık mı?  (Mürselat Suresi, 25)

Yukarıdaki ayette "toplanma yeri" olarak çevrilen "kifaten" kelimesi, "canlıların, meskenlerinde toplanıp himaye edilmeleri, barınmaları; canlı ve cansızların toplandıkları yerler; üzerinde şeyler yığılan; toplanan yer" anlamlarını taşımaktadır. Yeryüzünün bir "toplanma yeri" olduğunu bildirmek için kullanılan bu kelime -kifaten- Arapçada "kefete" kökünden türetilmiştir ve "toplamak, kendine çekmek, kucaklamak" anlamlarına gelmektedir.

Bilindiği gibi yeryüzü, yerçekimi kuvveti etkisiyle insanları ve üzerinde barındırdığı tüm canlı ve cansız varlıkları merkezine doğru çekmektedir. Ayette geçen "kendine çekmek" fiili ile yeryüzünün bu çekim kuvvetine bir yönüyle işaret ediliyor olması muhtemeldir. (Doğrusunu Allah bilir.)

Dünya üzerinde hayvanları, bitkileri, insanları ve diğer tüm varlıkları kendine doğru çeken yerçekimi sayesinde, insanların yere basmaları, cisimlerin uçma dan bulundukları zeminde durmaları, atmosferin dağılmadan Dünya'yı çevrelemesi, yağmurun yeryüzüne düşmesi mümkün olur.

Tarihteki en büyük bilim adamlarından kabul edilen Isaac Newton yerin bu özelliğini araştırmış ve 1687 yılında ilk kez Philosophiae Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) adlı eserinde yerçekiminden söz ederek, tüm zamanların en büyük bilimsel keşiflerinden birini yapmıştır. Hatta, Newton'un yerçekimi kuvvetinden bahsederken kullandığı Latince "attraere" kelimesi de, "çekme, biraraya getirme" anlamlarını taşımaktadır. (Kuranrehberdir.com)

Ancak 17. yüzyılda tanımlanan ve Dünya'nın dört büyük kuvvetinden biri olan yerçekimine, Kuran'da dikkat çekilmesi, Kuran'ın Allah'ın Katından indirildiğinin delillerinden biridir.






Allah’ın Kuran’da Övdüğü Örnek Müslüman Karakterine Nasıl Sahip Olunur?

Yüce Allah’ın beğendiği tek bir Müslüman karakteri vardır. Müslüman karakterinde birbirinden farklı kadın ve erkek özellikleri, toplumun insanlara yüklediği farklı roller, makam, mevki, meslek ya da mala dayalı sınıfsal farklılıklar ya da bu sınıfların ve mesleklerin kalıplaşmış özellikleri yoktur. Müminin tek özelliği takva sahibi olması, çeşitli olaylar ve kişiler karşısında mümin vasıflarından taviz vermemesidir.

Samimiyet

Müminlerin kişilik yapılarının temelini samimiyet oluşturur. Çünkü samimiyet her ortam ve durum karşısında müminin Yüce Allah’ın beğendiği tavrı sürdürmesi, hiç kimsenin görmediği ve bilmediği anlarda bile nefsinin isteklerine karşı gelerek daima Rabbimiz’in sınırlarını koruması anlamına gelir. (ww.kurandasamimiyet.com)

Zorlu ortamlarda da Yüce Allah’a olan teslimiyetin kaybedilmemesi

Müminlerin zorluk anlarında Allah’a olan güven ve teslimiyetleri tamdır. Bu teslimiyet nedeniyle müminler, iman etmeyen kişilerde rastlanan tavır veya üslup değiştirme, geriye çekilme, savunduğu fikirlerden vazgeçme gibi bozuk kişilik yapıları sergilemezler.

Daima Allah’ın nimetlerini hatırlayıp şükretmek

Müminlerin örnek kişilik yapılarından biri de gerek kendilerine sunulan imkânlar gerekse gördükleri güzellikler karşısında tüm bu imkânları ve güzellikleri sunanın Yüce Allah olduğunu hatırlayıp, hemen O’na şükretmeleridir.





Kınayıcının kınamasından korkmamak

Müminler; karşı tavır alma, manevi baskı, tepki, alay, kınama, suçlama gibi eziyet verici sözler veya fiziksel saldırı gibi fiili davranışlarla da karşılaşacaklardır. Fakat bu davranışlar karşısında müminlerin tepkileri sabırlı, cesur ve dirayetlidir.

Sözlerinin güvenilir olması

Müminler, Allah’ın her an her yerde kendileri ile birlikte olduğunu, hesap gününde söyledikleri sözlerden sorguya çekileceklerini bildikleri için yalan söylemez (Ahzab Suresi, 70), yakınları aleyhine bile olsa doğruyu söylemekten çekinmez (Nisa Suresi, 135), yanlış tavır içinde olan birini gördüklerinde onu güzel bir şekilde uyarmaktan kaçınmaz, yapmayacakları şeyler için söz vermezler (Saf Suresi, 2–3). Müminlerin Allah korkularından kaynaklanan Kuran’ın hükümlerine bağlılıkları, sözlerinin güvenilir olmasını sağlar.

İbadetlerin titizlikle korunması

Müminlerin en belirgin karakter özelliklerinden biri de ibadetlerinde kararlı olmalarıdır. 5 vakit namaz, oruç, hac, zekat gibi farz olan hükümler dışında Allah için yaptıkları her eylem, konuşma, hal ve tavrın da birer ibadet olduğunu bilirler. 

Dikkatin ve şuurun açık olması

Yaşadığı her anın Allah’ın kontrolü altında olduğunu bilen mümin, sürekli olarak açık bir şuura ve dikkate sahiptir. Kuran’da bildirilen emir ve yasaklara azami dikkat ettiği, günaha girmemeye çalıştığı ve her ortamda ecir fırsatını gözlediği için doğal olarak şuuru her zaman açık olur.

Coşkulu, neşeli ve canlı olmak

Müminlerin; Allah’ın varlığından, O’nun rızasını kazanmaktan, Allah’a duydukları derin saygı ve aşktan kaynaklanan son derece canlı, coşkulu ve neşeli bir yapıları vardır. Bu yapıları gözlerine canlı bakışlarla, bedenlerine yaşıtlarına göre daha genç bir görünümle, yüzlerine ise nur olarak yansır.

Müslüman Karakterinin Tek Olmasının Nedeni, Allah’ın Rızasını Kazanma İsteğidir

Müminler, Allah’a duydukları samimi sevgi ve saygı dolu korku nedeniyle O’nun “Selam” (güven ve esenlik) sıfatının en çok tecelli ettiği kimselerdir.  Rabbimiz’in her an kendilerini izlediğini ve ahirette her yaptıklarından hesaba çekileceklerini bilen müminler, bu nedenle bir tek Allah’ın rızasını kazanmak için O’nun beğendiği, Kuran’da çeşitli örneklerle ve ayetlerle tarif ettiği Müslüman karakterine sahip olabilmek için büyük titizlik gösterirler. (www.muminin24saati.com)




Deniz Atı



Yaş: 5-1.8 milyon yıl

Dönem: Pliosen

Yer: Marecchia Nehir Oluşumu, İtalya


Deniz atları hep deniz atı olarak var olmuşlardır, herhangi bir canlı türünden türememişlerdir. Resimdeki fosil canlıların milyonlarca yıl boyunca hiç değişmediklerini ortaya koyarken, aynı zamanda evrimin bir yalan olduğunun da kanıtıdır. Canlılığın kökeni evrim değildir. Evreni, içindeki tüm canlı ve cansız varlıklarla beraber yaratan üstün güç ve kudret sahibi Allah’tır. (http://www.evrimsahtekarliklari.com)





HZ. MEHDİ (A.S.) İNSANLARA YARATILIŞ GERÇEĞİNİ FOSİLLERLE İSPAT EDECEKTİR

BİN YILDAN DAHA ESKİ İSKELET KEMİKLERİ, İMAM MEHDİ (A.S.) İLE KONUŞACAKLAR.

(Mikyaal al-Makaarem, c. 1, s. 223-224)

Hadiste verilen bilgi, Hz. Mehdi (a.s.)'nin fosillerle ilgileneceğini, Yaratılış gerçeğini fosillerle ispat edeceğini, bu eski fosillerle inkarı ve dalaleti; dinsiz, materyalist ve Darwinist sistemi ortadan kaldıracağını göstermektedir.





Hz. Mehdi (a.s.)’nin, materyalizmin ve Darwinizm'in geçersizliğini ispat ederken bin yıldan eski, yani milyonlarca yıllık fosilleri kullanacağı açıkça anlaşılmaktadır. Hadis, fosillerin adeta lisan-ı hal ile, “Hüccet Mehdi (a.s.), biz Allah'tan bir deliliz; bizlerin evrim geçirmediğimizi, ilk yaratılıştan itibaren değişmeden aynısıyla kaldığımızı bizleri delil göstererek insanlara anlatabilirsin” diyeceklerine ve Hz. Mehdi (a.s.)'nin de, yer altından çıkan fosiller yoluyla bu gerçeği resim, yazı, kitap, video film ve belgelerle insanlara anlatacağına işaret etmektedir.

Hz. Mehdi (a.s.)'nin bir ismi de, “delil getiren” yani “Hüccet”tir. Hüccet Mehdi (a.s.) ahir zamanda hüccet (delil) ile konuşacaktır. Allah ona bu imkanı verecek ve canlılara ait kemikler de Hz. Mehdi (a.s.) için birer delil (hüccet) olacaktır.

Hz. Mehdi (a.s.) bu fosilleri, o devrin ateist, materyalist ve Darwinistlerine karşı, reddi mümkün olmayan kesin birer delil olarak kullanacak ve bu yolla Darwinistleri mağlup edip dinsiz materyalist sistemi tamamen ortadan kaldıracaktır.






YOKSULLAR İÇİN SEFERBER OLDUK


Ne Demişti

Tempo TV, 24 Aralık 2008

Adnan Oktar: Tabi ki, buna hatta Kuran, ayetle işaret ediyor “kendi ihtiyacı olduğu halde dağıtanlar”dan bahsediyor Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a sığınırım. Yani kendisinde olmadığı halde zor kazandığı halde malı mülkü olmadığı halde dağıtanlardan bahsediyor Allah. Az da olsa malı, onu dağıtmak. Ama çoksa zaten dağıtmak gerekir. Özellikle fakirlere yönelerek bunda çok titiz olunması lazım, bu zaten bir ibadettir. Müslüman’ın mutlaka yapması gereken bir ibadettir. Çünkü dağıtılacak miktar da Cenab-ı Allah bize belirtmiş, “ihtiyaçtan arta kalan” diyor Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a sığınırım. İhtiyaçtan arta kalan. İhtiyaçtan arta kalanı Müslüman dağıtacak.

Hilal TV, 27 Aralık 2008

Adnan Oktar: Fakirlere, az da olsa mutlaka yardımda bulunmak lazım. Mesela, 100 lirası olan onun hiç olmazsa 10 lirasını versin. Hiçbir şey kaybetmez, bereket bolluk getirir bu. Ortalığı hareketlendirir, benim param az, ben saklayayım denmemesi, stokçuluk yapılmaması lazım. Allah’a tevekkül etmek lazım, Allah’a dua edilmesi lazım, çok samimi olmak gerekiyor.



Ne Oldu

Türkiye, 3 Mayıs 2009


Maliye Bakanlığı, 2008 yılında gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara 6 milyon 344 bin liralık mal bağış ve yardımında bulunulduğunu açıkladı... Maliye Bakanlığı’ndan verilen bilgiye göre gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara 2004-2008 yılları arasında gelir vergisi mükelleflerince toplam 2 milyon 15 bin 723 liralık bağış ve yardım yapıldı. Gıda bankacılığı kapsamında 2008 yılında ise mükelleflerce 6 milyon 344 bin 467 lira tutarında mal bağışlandı..
Bu sitede cennet ve cehennemle ilgili bilgiler Kuran ayetlerinden yola çıkılarak tarif edilmektedir. Dolayısıyla bu sitedeki yazıları okuyan kişi cennet ve cehennemi gözünde canlandırırken, burada anlatılanların tümünün gerçek olduğunu aklından çıkarmamalıdır. Bütün bu bilgiler doğrultusunda cennetin kusursuzluğunu düşünmeli, cennete layık olabilmek için çaba içinde olmalı ve cennet nimetlerinin sonsuz olduğunu, cennete kabul edilen kişilerin sonsuz zamanlar boyunca bu güzellikler içinde yaşayacağını bilmelidir. Tüm bunların yanında, eğer sonsuz güzelliği tercih etmezse, geriye kalan tek seçeneğin sonsuz azap dolu cehennem olduğunu ve Allah’ın dilemesi dışında orada sonsuza kadar hüzün, sıkıntı, azap ve pişmanlığın hakim olacağını da mutlaka düşünmelidir.
PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo