Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır. Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah'ın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. (Hadid Suresi, 22-23)
"Dünyadan yüz çevirmek, ne helal şeyleri haram etmektir, ne de malı zayi etmektir. Dünyaya rağbet göstermemek, elinde olan nimete, Allah'ın elinde olan nimetlerden daha fazla güvenmemen ve başına bir musibet geldiğinde o musibete gösterdiğin rağbet, o musibetin gelmemiş olmasına gösterdiğin rağbetten fazla olmasıdır." (İbn-i Mace)
Maldivler’in Devlet Başkanı Halkını, İmanlarını Kuvvetlendirmeye Davet Ediyor / Miadhu News / 09.11.2008
Cuma günleri Maldivler Televizyonu’nda yayınlanan Henyabo adlı talk şov’un konuğu olan Başkan Maumoon Abdul Gayoom, insanların İslam dinine kuvvetle sarılarak, güçlü bir birlik olmaları için çağrıda bulundu. Halkının İslam’ın doğru yolunda ilerlemeye devam etmelerini ve samimi oldukları takdirde ülkelerinde istikrarın artıp barışın insanlar arasında hakim olacağını dile getiriyor.
Maldivler halkı için neyi umut ettiği sorulduğunda Başkan, ‘ülkesinin yüzde yüz Müslüman bir ülke olarak kalmasını, barışın, gelişimin ve refahın daha üst seviyelere ulaşmasını umut ettiği’ yanıtını veriyor.
İnsanın yalnızca imanlı olduğunu söyleyerek yaşaması hiçbir zaman yeterli değildir. İman sahibi kişinin imanını kuvvetlendirmesi, olabildiğince derinleşmesi önemlidir. Bu nedenle Başkan Maumoon Abdul Gayoomun halkını imanda derileşmeye çağırması çok güzel bir girişimdir. Yüce Allah, iman etmiş insanlardan beklediği ahlakı Kuran’ın pek çok ayetinde açıklamaktadır. Rabbimiz, Kendisine şükredildiği takdirde bahşettiği nimetlerini arttıracağını ve ancak Kendisine tevekkül edildiğinde kullarına yardım edeceğini şöyle bildirmiştir:
Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım; ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin. (Bakara Suresi, 152) "Rabbiniz şöyle buyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, Benim azabım pek şiddetlidir." (İbrahim Suresi, 7) Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse müminler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler. (Al-i İmran Suresi, 160)
Tavus Kuşunun Yelpazesindeki Desenler Nasıl Oluşuyor?
Erkek tavus kuşunda her yıl yenilenen yaklaşık 200 kuyruk tüyü vardır.
Tüylerden 170 kadarı göz şeklindedir, bunlar 'göz tüyü' olarak adlandırılır. Kalan 30 tüy ise yelpazeye son derece estetik bir dış sınır çizen 't tüyleri'dir.
Tavus kuşları kuyruk tüylerini sergilerken ortaya çıkan yelpazede göz tüylerinin oldukça düzenli bir yayılım gösterdiği, t ve göz tüylerinin de mikroskobik ölçüde çok kompleks bir yapıya sahip oldukları görülür. Gözlerin her biri görünür vaziyettedir, çünkü yelpazede ön sırada kısa tüyler, arka sırada uzun tüyler yerleştirilmiştir.
Bir tavus kuşunun tüyündeki bu göz alıcı renklerin bir özelliği, görüş açısına göre değişmeleridir. Burada renkler pigmentlerle (hayvan veya bitki dokularına renk veren madde) değil, ince-film adı verilen ve barbüllerde gerçekleşen optik (görme ve gözle ilgili) bir etki sayesinde ortaya çıkar.
Barbüller kuş tüyleri üzerindeki en ince yapılardır ve ancak mikroskop altında görünürler. Bir tavus kuşu tüyü üzerinde çok sayıda tüycük bulunur ve her bir tüycük üzerinde de yaklaşık bir milyon barbül vardır. Tavus kuşunun göz tüyü üzerindeki barbüller, bronz, mavi, koyu mor ve yeşil renklerde görünürler.
Barbüllerde ortaya çıkan ince-film etkisi, üç keratin tabakada gerçekleşir. Bu etki, üç tabakada aynı anda gerçekleşir ve ortaya değişik renkler çıkar. Keratin tabakaların belli bir rengi üretmesi ancak son derece ince olmaları sayesinde mümkün olur. Keratin tabakaların kalınlığı milimetrenin sadece yirmi binde biri kadardır ve bu, en parlak rengi üretmede 'optimal' kalınlıktır. Çünkü tabaka kalınlığı, gözle görülebilir ışığın dalga boyunu geçmemelidir. (www.tesadufyok.com)
Görüldüğü gibi tavus kuşu tüyündeki düzen son derece komplekstir ve şuuru olmayan bir tavus kuşunun bu düzeni kendi kendine akledip vücuduna yerleştirmesi mümkün değildir. Tavus kuşu tüylerindeki bu düzeni sağlayan ve onlardan harika desenler çıkaran Yüce Allah'tır. Rabbimiz'in hayranlık uyandıran yaratma sanatı bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmiştir:
“Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.” (Nur Suresi, 45)
Kuran’da Dikkat Çekici Sayılar-2
TAŞTAN 12 PINAR FIŞKIRMASI
(Yine) Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman Biz ona: “Asanı taşa vur” demiştik de ondan on iki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah’ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın. (Bakara Suresi, 60)
Ayette “on iki” anlamına gelen “isneta aşrate” ifadesine kadar olan kelime adedi 12.
“(Taştan) 12 pınar fışkırdı” anlamına gelen “infeceret minhu isneta aşerete aynen” ifadesindeki noktalı harf adedi 12.
“İnfeceret minhu isneta aşerete aynen” ifadesinde kullanılan harf çeşidi de 12’dir. (Elif, nun, fe, cim, ra, te, mim, he, se, ayn, şın, ye)
ÜÇ BİN MELEKLE YARDIM EDİLMESİ
Sen mü’minlere: “Rabbinizin size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım-iletmesi size yetmez mi?” diyordun. (Al-i İmran Suresi, 124)
“Meleklerden üç bin” anlamına gelen “selaseti alafin min elmelaiketi” ifadesinin ebced değeri üç bindir. (Büyük ebced hesabıyla)
Büyüklük Gururunun İnsanda Oluşturduğu Tahribat
Kuran ahlakına uymayan insanlara şeytanın yaklaşması çok kolaylaşır. Bu tür insanlara şeytan sinsice yaklaşma yöntemlerini kullanır. Bu yöntemler içinde en etkililerinden biri büyüklük gururudur. Çünkü şeytan büyüklük gururuna sahip insanların bu “büyük olma tutkusu”nu kullanır. Oysa bu tutku, insanın ruhu ve bedeni üzerinde ağır bir tahribat yapar.
İş hayatında, ev hayatında, arkadaş toplantılarında sürekli olarak büyüklük elde etme gayreti içinde olan kişiler hiç hata yapmamaya, bir açık vermemeye dikkat ederler. 'Gururu ezdirmeme' adı altında gösterilen bu şeytani gayret, çok kısa sürede böyle kişilerin gergin bir karakter geliştirmelerine neden olur. Sürekli gergin, sinirli, ciddi ve savunma ruhunda olan bir kişinin beden sağlığı da iyi olmaz. Mide ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları bu tip gergin insanlarda sıklıkla oluşur. Sözde “büyük olmak” için benimsenen bu karakter, tam aksine insanın hayat kalitesini ciddi şekilde düşürüp pek çok soruna yol açar. (http://www.sakinunutmayin.com)
Büyüklük Gururuna Sahip Bir İnsan Genelde “Başkaları ne der?” Mantığıyla Hareket Eder
Bu yanlış bakış açısına sahip olan bir kişi, hata yapmamak için hep başkalarının beklentilerine göre hareket eder. Bu durum tüm davranışlarına da etki eder. Rahat konuşamaz, rahat gülemez, hareketleri doğal değil, yapmacık olur. Tüm bu özellikler onu itici, sevilmeyen bir insan haline getirir.
Gururlu İnsan Hiçbir Ortamda Dürüst, Rahat, Samimi Davranamaz
Samimiyetin, dürüstlüğün en belirgin özelliklerinden birisi kişinin alçakgönüllü olmasıdır. Alçakgönüllü insanlar, her ne olursa olsun dürüst ve samimi konuşurlar. Ama büyüklük gururuna sahip biri için, bu çok zordur. Çünkü onların diğer insanlardan farklı olarak “büyüklenme” arzuları vardır. Bu kişilerin anlayışında, yaptıkları bir yanlışı dürüstçe kabul edip, samimiyetle özür dilemek yoktur.
Gururlu insanlar asla hata yapmayacaklarını düşündüklerinden Yüce Allah'ın çok büyük bir nimet olarak verdiği tevbe etmek gibi bir ibadetten mahrum kalırlar.
Bu kişiler, kendi hatalarını görmedikleri, nefislerini eleştirmekten şiddetle kaçındıkları için kendilerini geliştirme ihtiyacı hissetmez, doğruyu ve güzeli bulamaz, kendi kurdukları küçük bir dünya içinde, hataları, eksiklikleri ve kusurlarıyla yaşamayı kabul ederek büyük bir kayba uğrarlar. (http://www.mercek.org)
Büyüklük Gururuyla Kibirlenen İnsanların Belirgin Kişilik Bozuklukları
- Kendilerinin önemli olduğunu düşünür, başarı ve yeteneklerini abartırlar.
- Sadece dünyaya yönelik olarak planladıkları basit hayatlarında güç, başarı, şöhret, para, fiziksel görünüm ön plandadır.
- Karşılarındaki insanlara saygı göstermeseler de kendilerini özel ve önemli gördüklerinden hep saygı görmeyi beklerler.
- Gurur, övgü ile beslendiğinden sürekli kendilerine iltifat edilmesi için ortam hazırlarlar.
- Eleştiriye son derece kapalıdırlar. Eleştiriyi aşağılanma olarak görür, eleştirildiklerinde öfke ile tepki verirler.
- Menfaatçidirler. Kişiler arası ilişkileri kendi çıkarları için kullanırlar.
- Başkalarının ne hissettiğini, ihtiyaçlarını anlayamaz ve hissedemezler.
- Kin, öfke, kıskançlık duyguları fazladır. Acıma, affetme gibi duyguları kendi çıkarlarına göre hisseder ve kullanırlar.
- Adalet duygusu kendilerine yöneliktir. Hep kendilerine ayrıcalık yapılması gerektiği düşüncesi içindedirler.
- Eksiklik ve aşağılık duygularını bastırmak için kendilerine güveniyor rolü yaparlar.
- Hırslı ve doyumsuz yapıları nedeniyle rekabeti severler.
İman kişinin rahat, huzurlu, neşeli yaşaması için tek yoldur. Büyüklük gururu ise kişinin iman etmesini ve Kuran ahlakını yaşamasını engelleyerek sağlıklı bir ruh ve beden yapısına sahip olmasını da engeller. Yüce Allah "Bizim ayetlerimize ancak onlarla kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secdeye kapananlar, Rablerini hamd ile tesbih edenler ve büyüklük taslamayanlar iman eder" (Secde Suresi, 15) ayetinde büyüklük taslamaktan kaçınmak gerektiğini bildirmiştir.
Mayıs Sineği Larvası
Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi
Yaş: 125 milyon yıl
Bölge: Santana Oluşumu, Brezilya
Mayıs sineklerinin bilinen ilk fosil örnekleri yaklaşık 200 milyon yıl öncesine aittir. 200 milyon yıl önce yaşamış olan mayıs sinekleri de 125 milyon yıl önce yaşamış olanlar da, günümüzde yaşayanlar da, birbirlerinin aynısıdır. Bu aynılık, canlıların evrim geçirmediklerinin önemli delillerinden biridir. (http://www.darwinistlerozurdileyin.com)
AHİR ZAMANDA İNSANLARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU, HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİNİN DEĞERİNİ ANLAMAYACAKLARDIR
Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri hakkında şöyle söylemiştir: ONLAR ALLAH YOLUNDA MÜCADELE EDERLER VE BÜYÜKLENENLER ONLARI KÜÇÜK GÖRÜR. ONLARIN KIYMETİ DÜNYADA BİLİNMEZ FAKAT AHİRETTE İYİ TANINIRLAR. (Muntakab el Ezhar, s. 474)
Hadiste, insanların büyük bölümünün Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin imanlarını gereği gibi takdir edemeyeceklerine dikkat çekilmiştir.
KRİZ 2014'E KADAR SÜRECEK
Ne Demişti
American Public TV, 19 Aralık 2008 Adnan Oktar: İslam’ın getireceği çözümde bir kere tevekkül vardır, panik yoktur. Bu tip olaylarda panik temel bozucu etkenlerden bir tanesidir. Müslümanlar tevekküllü olduğu için, panik olmayacağı için bir kere panik sorunu ortadan kalkar. İkincisi müslümanlıkta faiz yoktur. Faizler bu sistemi meydana getirdi. Faizin sıfıra getirilmesi gerekiyor. Yardımlaşma vardır İslam’da. Yani fakirlere yardım etmek, onlara imkan sağlamak, hatta onlara bol bol para vermek, borcu varsa borcunu silmek. Kuran’ın bir emridir mesela borcun silinmesi. Bunlar çok çok önemli. Fakat bu kriz Ahir Zaman’da olacağı belirtilen, Mehdi’nin çıkış alametlerinden, Hz. İsa’nın inişinden önce olacak olan büyük olaylardan bir tanesidir. Ve bu krizin geri dönüşü pek yoktur. Muhtemelen yedi yıl devam edecek. Kuran’da buna işaret var. Yani 2007 de başladı, 2014’e kadar devam edeceğini tahmin ediyorum. Allah en doğrusunu bilir. Bu krize karşı yapılacak tedbirler, faizin sıfırlanması, vergilerin düşürülmesi, yani iyice düşürülmesi, borçluların borçlarının silinmesi, tarıma çok önem verilmesi, hayvancılığa çok önem verilmesi, küçükbaş, büyükbaş hayvancılık, hatta kümes hayvancılığına çok önem verilmesi ve gıda sektörünün tamamına ehemmiyet verilmesi, gıda ve tarım ve hayvancılıkla ilgili olan her türlü sanayinin desteklenmesi, bunlar hayatidir, yani bunlar çok önemlidir.
Çay TV, 31 Ocak 2009 Adnan Oktar: 2007'de başladı bu kriz, 2014'e kadar hepsini yutacak bütün sistemi yutacak ve çok gariban, çok zavallı hale gelecekler ve diz çökecekler yani kurtarın bizi diyecekler, o hale gelecekler. Ve kıtlık da gelişecek bunun sonucu olarak. Onun için bunların, malıyla mülküyle hava atacak, enaniyet yapacak, kibir yapacak böyle eski anları şanları kalmayacak. Allah, Karun gibi bunların bütün sistemini yerin dibine geçirecek. Kuran’da geçen Karun olayı şu an ahir zamanda oluşmuştur. Yani Karun’un bütün hazineleri yerin dibine batıyor şu an. Ki Karun’un hazineleri ünlüdür biliyorsunuz ve çok büyük olduğunu belirtir Kuran. Gücünün, ekonomik gücünün çok büyük olduğunu belirtir. Bunların da ekonomik gücü çok büyüktü. Ama Yusuf Suresi’nde belirtilen o kıtlık dönemine girdiler işte şu an. Ve yedi yıl sürecek bu kıtlık döneminde bayağı tabir-i caize adam olacaklar, dizleri yere gelecek. Ve İslam’ın, Kuran’ın değerini bilecekler. Türk İslam alemi bunları yine kurtaracak sonunda.
Ne Oldu
Milliyet, 24 Nisan 2009
IMF’ye göre kriz tüm dünya ekonomilerini küçültecek. En fazla Almanya ve İngiltere etkilenecek... Türkiye’nin kişi başına milli geliri 2009’da 10 bin 471 dolardan 7.8 bin dolara gerileyecek. 2014’de dahi bugünkü milli gelir seviyesine ulaşamayacak, 644.8 milyar dolar da kalacak
KÜRESEL kriz, tüm dünya ülkelerini olumsuz etkilerken, 2009’da ekonomileri büyük ülkelerin milli gelirleri dolar cinsinden 40 ile 667 milyar dolar arasında azalacak. Uluslararası Para Fonunun (IMF) son verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye’nin 2008 yılında 729 milyar 443 milyon dolar olan gayri safi yurt içi hasılası (GSYH) 2009 yılında krizin etkisiyle 177 milyar 263 milyon dolar gerileyerek, 552 milyar 180 milyon dolara düşecek ama dünya sıralamasındaki 17’incilikteki yeri değişmeyecek
Soru: Darwinizm'in Yenildiğini Nereden Anlarsınız?
Cevap: Oluşan Panikten Yaratılış Atlası'nın ardından, başta Avrupa olmak üzere dünya basınında çıkan haberler, Darwinistlerin içinde bulundukları çaresizliği açıkça ortaya koyan ifadelerle doludur. Yaratılış Atlası'nın tüm dünyada oluşturduğu şoku gözler önüne seren bu haberler, Darwinizm'in bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde, güçlü bir yıkım darbesi aldığını ortaya koymaktadır.
Tarihin en büyük bilim sahtekarlığını desteklemiş olmanın utancını yaşayanlar sessizleşmiş, savunma güçlerini, şevklerini kaybetmişlerdir. Sahte bir teoriye ömürlerini harcamış olmanın yıkılmışlığını yaşayan ve son bir gayretle kaybettikleri itibarlarını kurtarmak isteyenler ise, demokrasi, düşünce ve inanç özgürlüğü gibi temel insani hakları umursamaz hale gelmişlerdir. Yaşadıkları paniğin şiddetinden, evrim teorisini sorgulamayı, eleştirmeyi, hatta şüpheyle bakmayı dahi yasaklamaya yeltenmişlerdir. Senelerce sözde bilimsellik kisvesine bürünen Darwinistler, gerçek yüzlerini göstermeye başlamışlar ve evrim teorisine ateizm uğruna, körü körüne bağlı olduklarını göstererek dogmatik düşüncenin örneği olmuşlardır.