Müminlerin tüm tavır ve konuşmalarına alçakgönüllü bir ahlak hakimdir. Kuran'da müminlerin bu ahlakı "O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçakgönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman 'Selam' derler." (Furkan Suresi, 63) ayetiyle haber verilmiştir. İman sahibi insanlar pek çok güzel özelliğe sahip olsalar da, tüm bunların Allah (cc)'ın kendilerine bir lütfu olduğunu ve dilediğinde geri alabileceğini bilmenin tevazusu içerisindedirler.
Rabbimiz bu konuyu müminlere "Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara boyca ulaşabilirsin." (İsra Suresi, 37) sözleriyle haber vermektedir. Gerçekten de insan Allah (cc)'ın sonsuz gücü yanında çok büyük bir acizlik içindedir. Allah (cc)'ın ilmi herşeyi kaplamıştır; herşeyin Yaratıcısı ve sahibi O'dur. Bu nedenle müminler, sahibi olmadıkları bir şeyin kibirine kapılmanın insanı Allah (cc) Katında ve ahiret gününde ne kadar küçük düşürebileceğini bilerek hareket ederler. En mükemmel oldukları konularda bile kendi nefislerini kınayarak, eksikliklerini görerek ve acizliklerini bilerek hareket ederler.
Müslümanlar, karşılarındaki insanlar kendilerinin sahip oldukları özelliklerden yoksun olsalar da, hiçbir zaman onlara karşı kibirli ve böbürlenen bir tavır içerisine girmezler. Çünkü Allah (cc), "İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Lokman Suresi, 18) ayetiyle böbürlenen kimseleri sevmediğini bildirmektedir.
Bir konudan bahsederken de kendilerini müstağni görerek yani konunun dışında tutarak konuşmazlar. "Hayır; gerçekten insan, azar. Kendini müstağni gördüğünden." (Alak Suresi, 6-7) ayetleriyle hatırlatıldığı gibi, insanın kendini beğenip kibirlenmesi durumunda, iyi olan özelliklerini de kaybedebileceğini ve büyük hatalara düşebileceğini bilerek hareket ederler. İyi bildikleri bir konuyu dile getirirken kibirlenip kendilerini ön plana çıkarmaya çalışmazlar. Aksine mutlaka nutku verip konuşturanın, herşeyin bilgisini en iyi bilenin yalnızca Rabbimiz olduğunun şuurunda bir üslup kullanırlar.
Allah (cc) bir ayetinde, "Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Nisa Suresi, 36) hükmüyle insanlara karşı böbürlenmemeyi ve güzellikle davranmayı hatırlatmıştır. Allah (cc), anne babaya, yakın akrabaya, yakın ya da uzak komşuya, yetime, yoksula, ihtiyaç içinde olana tevazu göstermeyi emretmiştir. Yoksa insanın kendince makul gördüğü kimselere alçakgönüllü, küçümsediği insanlara karşı da kibirli bir tavır göstermesi de Kuran ahlakına uygun değildir. İnsan bu ahlakı hayatının her anında göstermekle yükümlüdür. Mümin "nasıl olsa karşı taraf da kibirli" diyerek enaniyetli bir insana karşı böbürlenen bir tavır göstermenin de doğru olmadığını bilir. Müslüman ahlakı, her an her yerde söylenen her söze, gösterilen her tavra Allah (cc)'ın şahit olduğunu bilerek hareket etmeyi ve Allah (cc)`ın razı olacağı ahlakı göstermeyi gerektirir.