Dünyamızın neredeyse her köşesinde savaş, istikrarsızlık ve kaçınılmaz olarak da terörizmle sonuçlanan çatışmalar var. Bu yangın fırtınasının tam merkezinde, genellikle "Medeniyetler Beşiği" olarak adlandırılan ve kıtalararası bir bölgeye yayılan Ortadoğu bulunuyor. Bu bölge, politik, stratejik, dini, kültürel ve ekonomik açıdan küresel düzeyde çok önemli bir rol oynamıştır. Ancak bugün, tüm inanç ve uluslardan gelen pek çok büyük devletin ve imparatorluğun katkılarıyla dokunan bu tarihsel birikimin, hem terörist grup ve radikal örgütlerin kanlı eylemleri hem de yabancı güçlerin askeri müdahaleleri ile tahrip edildiğini görüyoruz.
Ortadoğu'daki meselelerle ilgili konunun gerçeğine derinlemesine baktığımızda, İslam'da yeri olmayan hurafelerin, uydurulmuş hadislerin ve bağnaz inançların tüm bölgeyi kapsayan terör, şiddet ve parçalanmanın başlıca sebepleri olduğunu görüyoruz.
Arap dünyasının temel problemi radikal militanlar değil, bu kişilerin zihinlerinde ve beyinlerinde bulunan radikal ideolojidir. Bu radikal ve bağnaz sistemin taraftarları aslında İslam ve Kuran'ın temel özünü ve ruhunu terk etmişlerdir. Böylece mezhepler ve çeşitli gruplar arasındaki şiddet, nefret, savaş ve acılara yöneltilmişlerdir.
Yapılması gereken, bu sapkın zihniyetin takipçilerini yok etmek değil, gerçek din adı altında ortaya çıkan fanatizm ve bağnazlık zihniyetini ortadan kaldırmaktır.
Sevgi, merhamet, kardeşlik, birlik ve beraberliğin güzelliklerini birleştiren din, tüm insanlık için barış, refah, insan hakları, sosyal adalet, demokrasi, özgürlük ve eşitliğin güvencesidir.
Eğer Ortadoğu'daki toplumlar İslam'ın üstün değerlerine tamamen uymuş olsalardı bu, bölgede dökülen tüm kanların, düşmanlıkların ve sıkıntıların sonu olurdu. İslam'da baskı ve zorlamaya kesin olarak yer yoktur. Din, inanç ve düşünce özgürlüğü Kur’an ile mükemmel bir uyum içindedir.
Dinin, Arap ve Orta Doğu kültürlerini şekillendirdiği, siyaset, ekonomi, hukuk, kültür, bilim, sanat ve eğitim gibi yaşamın tüm alanlarındaki etkisi bilinmektedir. Dolayısıyla, Arap dünyasındaki sorunlara dini dahil etmeden bir çözüm getirilmesi mümkün değildir.
Ortadoğu'da her şey İslami geleneklere dayanır ve neredeyse tüm bölge İslam temelli motifler taşır. Bu nedenle, Ortadoğu'daki herhangi bir kararın merkezine dini değerleri yerleştirmek esastır.
Bu nedenle katı askeri politikalar ve bombalamalar, uzun yıllardır milyonlarca insanın çaresizce beklediği barış, huzur ve güvenliğin anahtarı değildir. Aksine, şiddet daha çok şiddet getirir.
Modern savaş yöntemleri ve akıllı bombalar her zaman nefret, öfke ve radikalleşmeyi beslemiştir. İstikrarsızlık ve karışıklığın başlıca nedeni olan radikal örgütler bu sırada saldırılarına devam ederler ve daha fazla takipçi kazanırlar.
Ortadoğu'nun kökleşmiş sorunları savaş, çatışma ve nefret yerine diplomasi, uzlaşma ve sevgiyle çözülebilir. Barış sağlanıncaya kadar sürekli olarak diplomatik ve barışçıl yöntemlere başvurulmalıdır.
Bu, bazı kişilerin zihinlerinde ortaya çıkmış olan yanlış inançları yok etmek için gerçek İslam'ın tebliğ edilmesini gerektirir. Toplumların manevi bir eğitime ihtiyacı vardır ve manevi olarak canlandırılmalıdırlar. Bu manevi eğitim kesinlikle kitleleri radikal fikirlere götüren uydurma hadislere değil, Kuran'a dayalı bir eğitim olmalıdır.
Bilindiği gibi din adamları ve manevi liderler Arap toplumlarında önemlidirler; bu kişiler kültür elçileri ve kanaat önderleridir. Elbette bu kültür elçilerinin sevgi ve merhamet ruhuyla hareket eden samimi, akılcı insanlar olmaları çok önemlidir.
Kuran ahlakını en iyi şekilde yaşayan, vaaz eden ve örnekleyen liderlerin varlığı sorunların çözümü için kilit unsurdur.
Bu nedenle, bu kişiler eğitimde önemli bir rol oynayabilirler. Nitekim çoğu zaman dini liderlerin rolü, politikacılar, akademisyenler, sanatçılar, uluslararası medya uzmanları ve Ortadoğu'daki şirketlerden daha önemlidir.
Bu amaçla, Ortadoğu'nun ruhani liderleri, sevgi, birlik, kardeşlik, anlayış ve barış dilini kucaklayarak ve nefret, öfke ve düşmanlığı tetikleyecek konuşmalardan dikkatle kaçınarak bölgenin gerçek kurtarıcıları olabilirler. Ana açmazları etkili bir şekilde çözebilmek için, tüm taraflar arasında barışa çağıran dini değerlerin çağrısına uyarak güzel sonuçlar elde edebilirler.
Bölgenin yaşadığı bu zor günlerde, bozulmuş ilişkileri onarmak ve beklenen güvenlik, istikrar ve refahı sağlamak için bu son derece ihmal edilmiş ahlaki diplomasi yöntemini teşvik etmek için çaba gösterilmelidir. Bu diplomatik çabaya katılanlar Ortadoğu barışına gerçek katkıda bulunan kişiler olacaklardır.
Adnan Oktar'ın Gulf Times & Jefferson Corner’da yayınlanan makalesi:
http://www.gulf-times.com/story/520480/The-knot-can-be-untied-only-through-moral-values
http://www.jeffersoncorner.com/the-knot-can-be-untied-only-through-moral-values/