Türklerin en çok tanınan özelliklerinden biri, güzel ahlaklı olmalarıdır. İslam dininden kaynaklanan bu özellik, Türklerin kurduğu ordulara da yansımaktadır. Türk Ordusu adaletli, hoşgörülü, merhametli, yardımsever, barış yanlısı ve sabırlı bireylerden oluşmaktadır. Güzel ahlak sahibi Türk Ordusu ayak bastığı her yerde sevgi ve saygı görür.
780-869 yılları arasında yaşamış Arap edibi ve düşünürü Cahiz'in Türkler'in Faziletleri isimli eseri Türkler'in karakteri hakkında yazılmış ilk kitaptır. Söz konusu eserde Türkler, düzeni seven, kabiliyetli, aynı zamanda da mütevazı insanlar olarak tanıtılmıştır. Cahiz, "Türk tek başına bütün bir cemiyet demektir" diyerek Türkler'in üstün niteliklerine işaret etmiştir. (İsmail Hami Danişmend, Eski Türk Seciyye ve Ahlakı, İstanbul Kitabevi Yay., İstanbul, 1982, s. 8) Bunların yanı sıra, diğer milletlerin meziyetleri sayılırken Türkler'in askerlikte en ileri seviyede olduklarına dikkat çekilmiştir. (Detaylı bilgi için Harun Yahya, Türk`ün Yüksek Seciyesi)
Türk tarihinin anlatıldığı bir kaynakta, o çağlarda, İslam dünyasının Türkler'e yaklaşımı şöyle anlatılır:
"Araplar Maveraünnehir'e geldikleri zaman Türkler'in yüksek ahlaki meziyetlere, büyük bir idarecilik ve askerlik maharetine sahip olduklarını görmüşlerdi. Bunların şöhreti ta uzak İslam beldelerine kadar yayılıyor, herkes Türkler'den bahsediyordu. Müslümanlar arasında, Türkler İslamiyet'e girdikleri takdirde artık hiçbir gücün İslam'a karşı çıkamayacağı inancı doğmuştu. Nitekim birçokları vaktiyle Hazreti Muhammed'in Türkler'le ilgili övgülü ve müjdeli sözler söylediğini rivayet ediyor, hatta bazı Kuran ayetlerinde Türkler'in ima edildiği söyleniyordu." (Erol Güngör, Tarihte Türkler, s. 66)
Görüldüğü gibi, Türklerin güzel ahlak sahibi olmaları ve güzel ahlakı yücelten İslam dinini hiçbir zorlama olmadan kabul etmeleri, Ordularımız`ı diğer birçok ulusun ordusundan farklı ve üstün kılar. Tarih boyunca ayak bastığı her yere adalet, hoşgörü ve yardım götüren Türk Orduları, birçok defa savaşmadan toprakları fethetme imkanı bulmuştur. Zorba yönetimler altında ezilen halklar, Türk Ordularını sevinçle karşılamışlar ve güzel ahlak sahibi bir ordunun, bu özelliği sayesinde ne kadar güçlü olabileceğinin delili olmuşlardır.
Türklerin, dolayısıyla şanlı Ordumuz`un ahlaki özellikleri birkaç başlık altında incelenebilir:
Hoşgörü
Tarihte hiçbir millete nasip olmayacak kadar uzun ömürlü devletler kuran Türk Milleti, idaresi altındaki çeşitli ırk ve dinden insanlara her zaman adil ve hoşgörülü davranmıştır. Osmanlı İmparatorluğu bunun güzel bir örneğidir; topraklarındaki çeşitli dinlere, dillere ve kültürlere sahip insanların inançlarına, geleneklerine müdahale edilmemiştir. Osmanlı sınırları içerisinde bulunan hiçbir bölge sömürge muamelesi görmemiş; ayırım yapılmaksızın her topluluğa kültür ve medeniyet götürülmüştür. Padişahlar ve yöneticiler bu uygulamanın takipçileri ve destekçileri olmuşlardır. Kuran-ı Kerim'de buyrulduğu gibi, "Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır..." (Bakara Suresi, 256) insanlar dinlerini, inançlarını ve ibadetlerini değiştirmeye zorlanamaz. Herkes kendi vicdanıyla karar verir. Kuran ahlakına olan bağlılığı, Ordularımız`ın insanlara hoşgörüyle yaklaşmalarının ve bu vesileyle üstün yöneticiler olarak hükmetmelerine vesile olmuştur.
Adalet
Türkler, yaşamaktan şeref duydukları İslam ahlakının bir gereği olarak, kendi aleyhlerine olsa bile adaleti uygulamaktan vazgeçmemişlerdir. Kuran`da bildirilen bu ahlak özelliği onların üstün adalet anlayışının da temelini oluşturmaktadır:
Ey iman edenler kendiniz, anne babanız ve yakınlarınız aleyhinde dahi olsa Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva(tutku)larınıza uymayın... (Nisa Suresi, 135)
Mohaç Savaşı'nda Türkler'e esir düşen Bartholomeus Georgievic'in 1544 tarihli Türkler'in Gelenek ve Görenekleri isimli eserinde, Türkler'in sefer zamanında dahi adaleti gözettiklerine şöyle dikkat çekilmiştir:
"Savaş zamanında öyle sıkı bir disiplin vardır ki, hiçbir asker adaletsiz bir şey yapmaya cesaret edemez. Adaletsizlik yapan hiç acımaksızın cezalandırılır. Gözcüler ve düzen sağlayıcılar vardır... Geçip gidilen yolların kıyısındaki bağ ve bahçelerde sahiplerinin izni olmaksızın, bir elma bile koparılamaz." (Onur Bilge Kula, Alman Kültüründe Türk İmgesi, Gündoğan Yay., Ankara, 1993, s. 164)
İyilikseverlik
İyilikseverlik, hayırseverlik gibi faziletler Türk ahlakının ayrılmaz parçalarıdır. Türk'ün insaniyeti, misafirperverliği, hayrat ve hasenatı asırlar boyunca dillere destan olmuştur. Türkler hiçbir karşılık beklemeden yaptıkları yardımlar nedeniyle, dost-düşman tüm dünya milletlerinin saygı ve takdirini kazanmıştır.
Konuyla ilgili olarak yabancı eserlerde şu övgü dolu ifadelere rastlarız:
"Hiçbir istisnası olmamak şartıyla bütün Türkler hayır severler; ne din farkına, ne de ihtiyaç sahiplerinin geçmiş fiil ve hareketlerine bakmaksızın bütün muhtaçlara yardım ederler. Çünkü onların nazarında herhangi bir şaki (eşkıya) hayat değiştirip mükemmel bir veli olabilir. İşte bundan dolayı Türk hayrat ve hasenatından hiçbir kimse mahrum edilmez." (Comte de Bonneval, Fransız general; Comte de Bonneval, Anecdotes venitiennes et Turques ou nouveaux memoires du Comte de Bonneval, s. 213.)
"Türkler'in nazarında hayrat ve hasenat imandandır... Türkler kadar kelimenin tam manasıyla insaniyetperver hiçbir millet bilmiyorum." (A. Ubicini, La Turquie Actuelle, Paris, 1855, s. 354.)