Bir insan Allah'ın her an kendisini gördüğünü; yaptıklarından, tüm düşüncelerinden, konuşmalarından haberdar olduğunu ve bunların kendi adına Allah Katında kaydedildiğini kavrıyorsa, sahip olduğu Allah korkusu onu Kuran ahlakını en mükemmel şekliyle yaşamaya yöneltir. Bu anlayışı ona, hem davranışlarından hem de konuşmalarından rahatça fark edilebilecek özel bir kalite getirir. Bu anlayıştaki bir insanın basit bir konuşma üslubu sergilemesi söz konusu olmaz. Aksine böyle bir insan seçtiği her konunun, yaptığı her konuşmanın, sesindeki tonun Müslümana yakışır bir güzellikte olmasına sürekli olarak itina gösterir. Böylelikle basitlikten ve yüzeysellikten uzak, hikmetle, samimi ve doğal bir üsluba sahip olur.
Ancak kimi insanlar, kendilerine böyle yüksek bir ahlak seviyesini ve tavır mükemmelliğini hedeflemezler. Sadece bazı sorumluluklarını yerine getirmelerini ve bazı güzel ahlak özelliklerini yaşamalarını yeterli görürler. Allah'a karşı olabilecek en fazla yakınlığı elde etme konusunda da tutkulu bir istek içinde de değildirler. Bunun sonucunda da ruhlarını Kuran ahlakına uygun bir şekilde derinleştiremezler. Bu durum ise insanın, Allah'ın büyüklüğünü, çevresinde meydana gelen olaylardaki hikmetleri ve yaşamın gerçek manasını anlamada zayıf ve yüzeysel bir kavrayışa sahip olmasına neden olur. Bu nedenle söz konusu kimseler tüm söz, tavır ve davranışlarında kendini belli eden bir yüzeysellik içerisinde yaşarlar.
İman derinliğinin ruhta gereği gibi yaşanmamasından kaynaklanan yüzeysellik, kişilerin davranış şekillerinden konuşma üsluplarına, oturmalarına kalkmalarına, giyim tarzlarına ve temizliklerine; estetik ve sanat anlayışlarından sofra adabına, yemek yeme şekillerine, yürüyüşlerine, espri anlayışlarına, gülmelerine kadar akla gelen her konuda belirgin bir kalitesizlik ile kendini belli eder. Bunlar arasında en çok dikkat çekenlerden biri ise hiç kuşkusuz ki günlük hayatta büyük yer tutan konuşmalardaki bozukluklarıdır. Bu konuşma bozukluklarının en yaygın türü ise hikmetsiz ve boş konuşmalardır. Biz de iki bölümlük yazı dizimiz boyunca konuşmada hikmet kavramını ele alacak, hikmetli ve hikmetsiz konuşmalara günlük hayattan ve Kuran'dan örnekler sunacağız. "Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir..." (Bakara Suresi, 269)
Rabbim, bana hikmet (ve hüküm) bağışla ve beni salih olanlara kat; Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver. (Şuara Suresi, 83-84) |
"Hikmet" Nedir?
Hikmet, kelime anlamı olarak "sözde ve davranışta tam ve doğru isabet, lafzı az manası engin söz, Kuran'da Allah'ın peygamberlerine ve seçkin halis kullarına nasip ettiği derin anlayış kabiliyeti" gibi çok çeşitli anlamlarda kullanılabilen geniş kapsamlı bir kavramdır. İslam alimleri, hikmet için çeşitli tarifler yapmışlardır. Fakat çoğunluğun üzerinde ittifak ettiği tarif şudur:
"Hikmet; faydalı ilim ve salih ameldir." (Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak dini Kur'an Dili, I, 915). Bu durumda hikmetli konuşmak dendiğinde anlaşılması gereken faydalı, özlü, doğru, yerinde ve gerektiği kadar konuşmak olmalıdır.
Konuşmada Hikmet Nasıl Oluşur?
Hikmetli konuşmanın herhangi bir kuralı yoktur. Yerine, zamanına, hitap edilen kişilere ve içinde bulunulan şartlara göre değişir. Dahası hikmetli konuşabilmenin kişinin zeka seviyesiyle, kültür düzeyiyle, tahsil durumuyla ya da teknik bilgisiyle de herhangi bir bağlantısı yoktur. Bu gerçekten habersiz olan kimi insanlar, bu özelliğin teknik dikkat ile elde edilebileceğini sanırlar; bunun için konuşmalarının edebiyat kurallarına veya güzel söz sanatlarıyla ilgili bazı kitapların öğütlerine olabildiğince uygun olmasına büyük özen gösterirler.
Uzun ve sıra dışı cümleler kurduklarında ya da entelektüel değeri olduğuna inandıkları güncel ya da yabancı terimler kullandıklarında konuşmalarının son derece etkili ve süslü olacağına inanırlar. Oysa bunların hiçbiri insana hikmetli konuşabilme yeteneği kazandırmaz. Çünkü hikmet ancak imanla, Allah korkusundan kaynaklanan samimiyetle ve Yüce Allah'a duyulan teslimiyetle kazanılabilen bir özelliktir.
Yaşadığı her olayda Allah'ın yarattığı hikmetlerin, mutlak müdahalesinin, üstün ahlakının, sonsuz aklının, benzersiz sanatının ve tecellilerinin bilincinde olan bir kimsenin, bu anlayışının doğal bir sonucu olarak konuşmaları da hikmetli olacaktır. Daima bu şuuru yansıtan bir üslup sergileyecek, ağzından çıkan her söz özenle seçilmiş ve düşünülmüş olacaktır. Sohbeti dinleyenlerin ilgisini çekecek ve hoşuna gidecek, nezaketi, samimiyeti ve doğallığı herkes tarafından hissedilecektir. Cümleleri kısa ve özlü, açık ve anlaşılır, verdiği örnekler ise çarpıcı bir etki taşıyan ve genellikle dinleyenlerin hafızasında yer eden örnekler olacaktır.
Ayrıca hikmetli konuşmak deyince yalnızca belirli konular akla gelmemelidir. Kuran ahlakı ile ahlaklanmış bir kimse için hangi konu olursa olsun hikmetli konuşmak mümkündür. Örneğin bu kişi, politikadan, sanattan veya ticaretle ilgili bir konudan bahsediyor ya da zihnini tamamen meşgul edecek bir matematik hesabı yapıyor olabilir. Ama kalbine yerleşmiş olan Allah korkusu, konuştuğu süre boyunca Allah'tan sakınmasını, O'na karşı içli bir saygı, sevgi ve korku duyarak hareket etmesini sağlar. Ve bu şuur, kişinin ağzından Kuran ahlakına muhalif olabilecek bir söz çıkmasını engeller. Zaten önemli olan da, kişinin, o konuşmaları yaptığı sırada samimi imanı ve Allah korkusunu kalbinde yaşıyor olmasıdır. Bu kişi politikadan ya da ticaretle ilgili bir konudan bahsettiği zamanlarda da imanın temelini oluşturan tüm gerçeklerin açık bir şuurla farkındadır. Allah'tan başka bir kuvvet olmadığının, Allah'ın her şeyi işitip gördüğünün, hiçbir şeyin O'ndan gizli kalmayacağının bilincindedir. Bu da onun her sözünü Allah'tan sakınarak, Müslümana yakışan bir konuşma üslubuyla söylemesini sağlar.
Düşünmeden, gelişigüzel bir şekilde hikmetsiz konuşmak beraberinde kalitesiz pek çok özelliği getirebilir ve kişiyi "en güzel sözü" söyleme ahlakından uzaklaştırabilir. Bu nedenle müminler, bir söz söylemeden önce mutlaka vicdanlarına danışmalıdırlar. |
Hikmetli Konuşmayı İstemek Neden Önemlidir?
"Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir..." (Bakara Suresi, 269) ayetiyle de haber verildiği üzere, hikmet sahibi olmak yalnızca peygamberlere ait bir özellik değildir. Tüm iman edenler, -erkek olsun kadın olsun- böyle büyük bir hayrın ve nimetin kendilerine verilmesini Rabbimiz'den dileyebilirler. Unutmamak gerekir ki, Kuran ahlakını tüm dünyaya tebliğ etme sorumluluğu tüm Müslümanların üzerindedir. Bu şerefli görevde hikmetli konuşma özelliğinin insanlar üzerinde güzel bir etki oluşturacağı düşünülürse böyle bir istekte bulunmanın önemi daha da iyi anlaşılacaktır. Gerçekten de hikmet sahibi bir mümin, Yüce Allah'ın en razı olacağı konuşmaları yapabilmekte, insanlara Kuran ahlakını en anlaşılır ve en etkili bir biçimde anlatarak çeşitli hayırlara vesile olabilmektedir.
Hikmetli Konuşma Örnekleri
Kuran'da hayatları hakkında detaylı bilgi verilen Hz. Muhammed (sav), Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Yusuf gibi birçok peygamberimiz hikmetli konuşmanın en güzel örneklerini sergilemişlerdir. Tebliğ yaptıkları insanlara karşı verdikleri örnekler, sordukları düşündürücü sorular, yaptıkları kısa ama akılda kalıcı anlatımlar, inkar eden kimselerle olan diyalogları tüm Müslümanlar için birer hikmet örneği niteliğindedir. Nitekim Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in sünnetleri hikmet olarak da isimlendirilmektedir. Elbette bunun sebebi Peygamberimiz (sav)'in hikmet sahibi olması, bir başka deyişle her sözünde ve fiilinde bir incelik, anlam ve amaç olmasıdır. 1400 yıldır tüm İslam aleminin diline yerleşmiş olan özlü hadis-i şerifleri bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Hikmetli konuşma örneklerini daha detaylı olarak yazımızın önümüzdeki ayki ikinci bölümünde inceleyeceğiz.
"Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir." (Nahl Suresi, 125)
Hikmetsiz Konuşma Ne Demektir?
Bir amaç taşımayan veya amacına ulaşmayan, dinleyenlere bir şey kazandırmayan, gereğinden fazla uzun tutulan, iddialaşma, büyüklenme, müstağniyet gibi olumsuz özellikler taşıyan her türlü konuşma beraberinde hikmetsizliği getirir. Hikmetsiz konuşan bir kimse -farkında olmadan da olsa- kendisini dinleyenlere sıkıntı verir.
Kuran ahlakını kendisine rehber edinmeyen bir kişinin yaptığı konuşma, süslü ve edebi de olsa hikmet içermediği için karşı tarafın kalbine etki etmez. Kutu yazısı: Hikmetsiz konuşmalar tebliğ yapılan bir insanın olumsuz şekilde etkilenmesine ve İslam ahlakına karşı da bir uzaklık duymasına neden olabilir. Bu nedenle hikmetli konuşmak iman sahipleri için büyük bir sorumluluktur. |
Hikmetsiz Konuşma Örnekleri
*Kuran ahlakından uzak olan insanların asıl amaçları kendilerini insanlara beğendirmek olduğu için, bu durumda samimiyet tamamen ortadan kalkar. Samimiyet olmayınca doğal olarak hikmetli konuşma da olmaz.
Konuşmacı kimi zaman bir konuda ne kadar derin bilgiye sahip olduğunu ortaya koyabilmek adına dinleyenlerin hiçbir şekilde işine yaramayacak pek çok gereksiz konuşma yapar. Kimi zaman da son derece açık bir mantıkla ve kısa birkaç cümleyle anlatabileceği bir konuyu iki-üç saatlik bir konuşmanın içinde boğar.
* Bir başka hikmetsiz konuşma örneği, kişilerin, büyüklenme hissiyle ve karşı taraftan akılca ve bilgice daha üstün olduklarını ispatlama amacıyla kullandıkları üsluplardır. Bu amaçla yapılan konuşmalar kişiyi yüceltmek yerine, alabildiğine kalitesiz ve basit bir konuma sokar. Kuran ahlakına asıl uygun olan ise olabildiğince alçakgönüllü bir üslup kullanılmasıdır. Kuran'da müminlerin bu ahlakı "O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçakgönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman 'Selam' derler." (Furkan Suresi, 63) ayetiyle bildirilmiştir. İman sahibi bir kimse, karşısındaki insanlar kendisinin sahip olduğu özelliklerden yoksun olsa da, onlara karşı hiçbir zaman kibirli ve böbürlenen bir üslup kullanmaz. Çünkü Allah, "İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Lokman Suresi, 18) ayetiyle böbürlenen kimseleri sevmediğini bildirmiştir.
*Hikmetsiz bir başka konuşma şekli ise kişinin bir konudan bahsederken kendisini müstağni görerek konunun dışında tutan bir üslup kullanmasıdır. Kuran'ın "Hayır; gerçekten insan, azar. Kendini müstağni gördüğünden." (Alak Suresi, 6-7) ayetleriyle, insanın kendini beğenip kibirlenmesi durumunda, hatalı tavırlarda bulunabileceği hatırlatılmıştır.
* İnsanların konuşmalarında dikkat çeken hikmetsizlik özelliklerden bir başkası ise, her zaman son sözü söylemeye ve haklı çıkmaya çalışmalarıdır. Bu gibi insanlar karşı tarafın ne dediğini anlayıp bunlardan istifade etmektense, kendi fikirlerini dile getirmeye ve kabul ettirmeye bakarlar. Oysa bilgi düzeyi ne olursa olsun, her zaman insanın karşı taraftan öğreneceği birşeyler olabilir. Karşı taraf daha az bilgili olsa bile, her zaman için konuya farklı bir açıdan bakabilmesi, objektif değerlendirmeler yapabilmesi, faydalı fikirler verebilmesi mümkündür. Allah Kuran'da "Her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır" (Yusuf Suresi, 76) şeklinde bildirmektedir.
Mümin, çok iyi bildiği bir konuda bile eksik veya hatalı düşünebileceğini, dinlediklerinde istifade edebileceği hikmetler olabileceğini bilmenin tevazusuyla hareket etmeli, karşı tarafın önerilerine açık olmalıdır. Aklına, vicdanına güvendiği insanlarla fikir alışverişinde bulunmalı ve "... işleri kendi aralarında şura ile olanlar..." (Şura Suresi, 38) ayetiyle bildirildiği gibi müminlerle istişare ederek hareket etmelidir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de, "Kim bir işe girişmek ister de, o hususta Müslüman biri ile müşavere ederse Allah onu işlerin en doğrusunda muvaffak kılar." (Kütüb-i Sitte, 16. Cilt) sözleriyle iman edenlere bu konunun önemini hatırlatmıştır.
* Müminlerin konuşmalarında iddialaşma üslubunun da yeri yoktur. Böyle bir üslup, kişinin son derece basit ve kalitesiz bir görünüm almasına neden olur. †stelik iddialaşma üslubuyla yapılan konuşmaların kişiye kazandıracağı birşey de yoktur. Çünkü müminler için önemli olan, kendi fikirlerini karşı tarafa kabul ettirebilmeleri değil, en doğru olanı bulabilmeleridir. Bu konudaki ortak ölçüleri de Kuran'dır.
Konuşmalarında kendilerine Kuran'ı rehber edinmeleri ve Kuran ahlakına uygun her çözüme tabi olmaları böyle bir üslubu ve bunun neden olduğu kalitesizliği tümüyle ortadan kaldırır.
* Kuran ahlakında yeri olmayan bir başka konu ise boş ve faydasız konuşmalardır. Boş ve yararsız sözün ne olduğu konusunda ise müminler ölçülerini Kuran'a göre belirlerler. Dünyada geçirdikleri zamanın ahiret yaşamları açısından çok kıymetli olduğunu bilerek, yaşadıkları süre boyunca vicdanlarına başvurarak boş söze dalmamaya büyük özen gösterirler. Nitekim bir mümin, Kuran ahlakıyla ahlaklandığı için her türlü boş sözden doğal olarak hoşlanmaz.
* Konuşmalarda dikkat çeken diğer olumsuz özellikler arasında muhatabın sözünü kesmek ve itidalsiz bir ses tonu kullanmak da sayılabilir. Kuran ahlakını yaşamayan insanlar arasında konuşana kulak vermemek, birbirinin sözünü dinlememek, aynı anda tartışarak ve üste çıkarak konuşmak, gevezelik olarak tabir edilen gereksiz konuşmalar yapmak alışılmış tavırlardır. Özellikle televizyonlardaki birçok tartışma programında bunun örneklerine sıkça rastlanır. Her biri kendi dalında uzmanlaşmış kimseler bile kimi zaman nezaketten ve saygıdan tamamen uzak bir üslup sergileyebilmektedirler. Bu gibi kişiler birbirlerinin anlattıklarından istifade etmek yerine kibirli bir üslupla kendi sözlerini dinletip kabul ettirmeye çalışırlar. Müslümanların ise kendilerini ön plana çıkarmak, öne geçip üste çıkmak, son sözü söylemek gibi nefsani amaçları yoktur. Bu nedenle üslupları itidalli ve sakindir. Kuran ahlakından kaynaklanan nezaket anlayışları gereği önceliği her zaman birbirlerine tanır, birbirlerinin anlattıklarından en iyi şekilde istifade etmeye çalışır ve cahilce tavırlar göstermekten kaçınırlar.
* Kuran ahlakını gereği gibi yaşamayan kimselerde bu konuda ortaya çıkan belirgin bir diğer vasıf ise ses tonlarıdır. Kendilerini haklı göstermek, karşı tarafı yıldırmak, ikna etmek veya susturup üste çıkmak için bağırarak konuşmaktan çekinmezler. Oysa Müslümanların ses tonu itidallidir. Allah Kuran'da bu konuyu müminlere, Hz. Lokman'ın oğluna verdiği bir öğüdü aktararak hatırlatmıştır: "Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir." (Lokman Suresi, 19)