Vefa, sadakat, anlayış, sevecenlik, merhamet, şefkat, sabır, efendilik, hürmet, büyüklere saygı, ihtiyaç içinde olanı korumak, hamiyet Kuran ahlakının bir Müslümana kazandırdığı güzel hasletlerdir. Allah'a derin bir imanla bağlı, Kuran'a sadık, Allah'tan çok korkan bir Müslümanda bu özellikler en güzel ve en yoğun şekilde tecelli eder. Bu özelliklerden herhangi birine tam sahip olmayan, bunlarda eksikliği veya kusuru olan Müslüman ise, Allah korkusu ve sevgisiyle, bu eksikliğini biran önce gidermeye, Allah'ın razı olacağı ahlakı en güzeliyle kazanmaya gayret eder.
Bu güzel özellikler dinin sıcak ve sevgi dolu ruhunun da birer tecellisidir. Bu özelliklerin olmadığı durumda ise ruhsuz, mekanik, donuk, katı bir anlayış ortaya çıkar. Güzel ahlakın coşkusunu yaşamayan, heyecanla Allah rızası için güzellik yapmaya gayret etmeyen, mekanikleşmiş bir kişinin dine ve Allah'a bakış açısının ise son derece yüzeysel ve soğuk olacağı açıktır. Böyle bir bakış açısında Allah'ın coşkuyla, tutkuyla, derin bir heyecanla anılmayacağı, Allah sevgisinin dolu dolu yaşanmayacağı, Allah'tan içi ürpererek korku duymanın mümkün olmayacağı da açıktır. Bu bakış açısı insanı dinin sıcaklığından uzaklaştırdığı gibi, herşeyin Allah'ın takdirinde olduğu, Allah dilemeden kimsenin birşeye güç yetiremeyeceği, tüm makamların, tüm mevkilerin sahibinin Allah olduğu, hayatın her dakikasının Allah'ın takdir ettiği şekilde geliştiği, Allah'tan başka hiç kimsenin güç sahibi olmadığı gerçeklerini de unutturur. Bu gerçekleri unutan insan için Allah'ın hükmü, Kuran ahlakı ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetinden uzak, sadece "dünya hayatının gerçekleri"nin olduğu bir hayat vardır. O zaman ortaya görünürde Müslüman olan, belki bazı ibadetlerini de yerine getiren ama özünde Müslüman ruhunu yaşamayan insanlar ortaya çıkar. Daha da önemlisi Allah'ı unutup, herşeyi dünyanın kendi kurallarına göre gerçekleşiyor zannedeni Allah da unutur.
İşte bu nedenle, Müslümanların kendilerini soğuk, ruhsuz, güzellikten uzak bir yaşama itecek her türlü telkinden ve yönlendirmeden korumaları son derece önemlidir. Zira, vefayı, sadakati, hürmeti, sevgiyi, bağlılığı değersizmiş gibi, aksini ise modernlikmiş gibi göstererek Müslümanları İslam'ın özünden uzaklaştırmaya çalışan zihniyet şeytanidir.
Unutmamak gerekir ki ruhu, sevecenliği, sıcaklığı olmayan bir din anlayışı Kuran'da anlatılan İslam değildir. Peygamberimiz (sav)'in yaşadığı, sahabenin yaşadığı İslam da değildir. Müslümanı Allah Katında ve diğer Müslümanların nezdinde değerli kılan elbette en başta imanı, takvası, sonra da Allah'a olan sevgisinden kaynaklanan güzel ahlakı, ahde vefası, sadakati, sabrı, efendiliği, mütevaziliği, şefkati, nezaketi, büyüklerine saygısı ve Müslüman kardeşlerine bağlılığıdır. Bu hasletlerde zayıflamanın imani bir zayıflamaya neden olabileceğini bilen Müslümanlar, bu duruma düşmekten şiddetle sakınmalı, sözde modernlik adına Müslümanlara telkin edilen Allah sevgisiden, güzel ahlaktan, imani derinlikten ve coşkudan uzak modeli asla kabul etmemelidir.