Leninizm'e göre bir yere komünizm getirilirken gerekirse geri adım atılır, barıştan, dinden dahi bahsedilebilir. PKK da, komünist ideoloji üstüne kurulmuş bir terör örgütüdür ve buna göre hareket etmektedir. Terörün ideolojik kökenleri üzerine dünyada en kapsamlı eserleri insanlığa kazandıran Sayın Adnan Oktar'ın analizlerine göre şu anda terör örgütü tarafından bir komünist taktik uygulanmaktadır. Yani bir adım ileri atılmıştır, iki adım geriye gelinmiştir. Lenin kitabında “Bir adım ileri, iki adım geri" der ve Leninizm'in bu taktiğini PKK şu an Türkiye'de uygulamaktadır.
www.pkkninkomunisttaktikleri.beyazsiteler.com
Komünist inanç sisteminin takipçileri aslında komünizm dininin de takipçileridir. Bu kişiler sahte dinlerine o kadar bağlanırlar ki, insan öldürmek, hatta ölmek onlar için çok kolaylaşır. Komünizm onların beyinlerini ikna eden bir sistemdir. Tereddütte olan bir insan, bu sahte dinin gereklerini yapamaz. Ama beyni ikna olmuş bir insanın gözü karadır. Ne öldürmekten, ne de terörden kolay kolay vazgeçmez. Onu insan öldürmekten, haince saldırmaktan ve dünyaya terör getirmekten alıkoyacak tek yol, beynindeki sahte dine ulaşmaktır. Çünkü sorun, onu terörist yapan, onu duygusuzca öldürmeye yönelten, onu kendini bu uğurda feda etmeye iten beynindeki o köklü ve yanlış inançtır. Sorun elindeki silah değildir. Sorun annesinin çorbasını içememesi veya güzel bir yuva kuramaması değildir. Sorun fikridir, zihniyetidir, inancıdır. İnancında tereddüte düştüğü an, en gelişmiş silahlar bile onu ilgilendirmeyecektir. Ölmenin ve öldürmenin mantığı ortadan kalkacaktır.
Türkiye’nin Doğu Bölgesinde Otuz Yıldır Mücadele Edilen Sistem Komünizmdir
Son günlerde ülkemizde yaşanan barış sürecinin varlığını görmek elbette çok güzel ve umut vericidir. Bu barış sürecinde sık sık dile getirilen konu ise PKK’nın silah bırakıp ülkeden ayrılmasıdır. Fakat bu konu sık sık dile getirilirken göz ardı edilen nokta Türkiye’nin 30 yıldır boğuştuğu asıl tehdit olan komünizmdir.
PKK, komünist, Leninist, Stalinist bir terör örgütüdür. Yıllarca komünist ülke ve bu ülkelerdeki komünist odaklar tarafından desteklenmiştir. Öcalan, PKK’nın Leninist altyapısını ve izlediği komünist çizgiyi daima açıkça ifade etmiştir. Buna bir örnek şöyledir:
“Lenin 1900’de ne ise ben de 21. yüzyıl sosyalizmini temsil ediyorum, reel sosyalizmle savaşarak, emperyalizmle savaşarak yeni sosyalizmi inşa ediyorum.” (Özgür Yaşamla Diyaloglar, s.201)
PKK zaman içinde, Marksizm-Leninizm geleneğine uygun bir gelişme yaşamıştır. Bundan sonra da bu geleneğin değişmeyeceğini Öcalan şöyle ifade etmiştir:
“Bizim ortamımızda sosyalizmin ve komünizmin ölçüleri egemendir... Bu, parti (PKK) içinde de geçerlidir. Bu, komünist toplumun kuruluşuna kadar da geçerli olacaktır.” (Tasfiyeciliğin Tasfiyesi, s.153)
Burada Öcalan’ın yıllarca önce vermiş olduğu mesaja dikkat edilirse komünist grupların nihai bir hedefinin “Komünist bir toplum” kurmak olduğu açıkça anlaşılır. Komünistler öncelikle içinde bulundukları topluluk üzerinde komünizmi hakim etmeye çalışırlar. Ardından, terörü kullanarak yollarına devam etmek isterler. Gerçek amaçları ise oradan dünyaya açılmaktır.
Tebliğ Yaparken İzlenmesi Gereken Yöntem
Kuran’da Yüce Allah’ın peygamber kıssalarında örnek verdiği tebliğ yöntemi, Marksist – Darwinist düşüncenin yıkılması için tek yoldur. Bunun için öncelikli olarak bu batıl ideolojilerin, felsefelerin yıkılması, çürük ve temelsiz fikirler olduğunun bilimsel olarak açıklanması bu düşüncenin çökertilmesi için yeterli olacaktır. Bunun arkasından da komünist telkinin tam aksi yönünde insanları Allah’a iman etmeye ve yalnızca O’na kulluk etmeye davet etmek, İslam dininin güzelliğini, insan sevgisi, barış ve adalet üzerine kurulu olduğunu anlatmak gerekir. Yüce Allah, Hz. İbrahim (a.s.)’ı örnek göstererek kullanılması gereken tebliğ yöntemini de kullarına bildirmiştir:
“Onlara İbrahim’in haberini de aktar-oku: Hani babasına ve kavmine: “Siz neye kulluk ediyorsunuz?” demişti. Demişlerdi ki: “Putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz.” Dedi ki: “Peki dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı? Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu?” “Hayır” dediler. “Biz atalarımızı böyle yaparlarken bulduk.” (İbrahim) Dedi ki: “Şimdi neye tapmakta olduğunuzu gördünüz mü? Hem siz hem de eski atalarınız?”” (Şuara Suresi, 69-76)
www.pkkninideolojisi.beyazsiteler.com
Komünist Düşüncenin Nihai Hedefi Komünist Dünya Devletidir
Komünist zihniyete göre “komünist dünya devleti” kurulmalı ve dünya komünal bir toplum düzenine geri dönmelidir. Bu ahlaki değerlerin olmadığı, aile, devlet gibi kutsal kurumların bulunmadığı, çocukların, kadınların ortak olduğu ve elbette dinin yer almadığı bir toplumdur.
Bir komünist daima bunun hayalini kurar. İşte bu nedenle daima “emperyalist” ve “faşist” güçlerle savaş halinde olur. Fakat sorun şudur ki, bir komünist için komünizmi benimsemeyen herkes faşisttir. Dolayısıyla katledilmesi elzemdir. İşte komünizmin terörü bu sebeple daima vardır.
Komünizmin kanlı liderlerinden Mao, dünyada tüm komünistlerin beklentisi olan bu büyük “devrim”in nasıl olması gerektiğini şu sözlerle anlatır:
“Devrim bir yemekli davet değildir; deneme yazmak, resim yapmak, iş işlemek de değildir. Devrim o kadar zarif, tembel ve yumuşak, ılımlı, ince ve nazik, çekingen ve alicenap olamaz. Devrim bir sınıfın diğer bir sınıfı yıktığı bir başkaldırı, bir şiddet eylemidir.” (Başkan Mao Tsetung’un Sözleri, Ekim Yayınları, s. 25)
Bu sözlerden de anlaşıldığı gibi bir komünist, komünist olduğu müddetçe, o şiddet eyleminin taraftarı ve öncü militanı olur ve hedefine ulaşıncaya kadar mücadelesine devam eder.
Dünyada şu an komünal bir sistem olmadığı ve komünist dünya devleti kurulmadığı için komünistlerin hedefi gerçekleşmiş değildir. İşte bu noktada Lenin’in izlediği bir taktik vardır: Bir adım ileri, iki adım geri. Şöyle der Lenin:
“Bir adım ileri, iki adım geri... Bireylerin yaşamında, ulusların tarihinde ve partilerin gelişmesinde böyle şeyler olur. Ama devrimci sosyal-demokrasi ilkelerinin, proleterya örgütünün ve parti disiplininin eninde-sonunda tam zafer kazanacağından kuşku duymak, alçaklığın en canicesi olur.“ (Lenin, Bir Adım İleri, İki Adım Geri, s.267)
Bu taktik çok şey ifade eder. Geriye çekilip komünizm için uygun ortamın gelişmesi beklenmeli ve komünizmin dünyaya hakim edileceği o güçlü ileri adım da zamanı geldiğinde atılmalıdır. Böyle bir başarıdan kuşku duymayı Lenin “alçaklığın en canicesi” olarak tanımlamaktadır.
Son günlerde PKK’nın silahları bırakıp gitmesi söz konusudur. Peki acaba örgüt üyeleri bu komünist mantığı geride bıraktılar mı? Bıraktılarsa bu büyük bir kazançtır, çünkü komünizmin sahte bir din olduğunu anlamışlarsa, terörün mantığı ortadan kalkar. Peki ya beyinlerindeki komünizm hala canlıysa? O zaman acaba bu Leninist topluluk Lenin’in meşhur taktiğini mi uyguluyor? Acaba bu geri adım yakın bir zamanda gerçekleşecek o güçlü ileri adım için mi atıldı? Acaba silahların susması, daha güçlü ve daha kapsamlı silahlanmak için yalnızca bir gösteri mi? Neden asıl sorun yani “komünizm” hiç konuşulmuyor şu anda? Neden bu ihtimallerden hiç bahis yok?
Barış elbette en güzel harekettir. Ama eğer bir taraf canı gönülden barış yapar diğer taraf sadece barışır gibi gözükürse bu ülkemize felaket getirebilir. Bu nedenle sorunun asıl çözümünün üzerinde durulması gerekir.
Günümüzde komünizmin sadece adı telafuz edilmemektedir oysa birçok ülkede komünizmin temeli olan Darwinist, ateist ve materyalist sistem hakimdir.
Bugün komünist rejimlerin dünyanın pek çok ülkesinde iktidarda olmaması veya siyasi etkinliğinin azalması pek çok kişinin "komünist ideoloji yok oldu" şeklinde yanlış bir yargıya varmasına neden olmuştur. Oysa komünizmin fikri temeli olan materyalist dünya görüşü dünyanın pek çok ülkesinde etkinliğini korumakta, terör ve şiddetin yaygınlaşmasına vesile olmaktadır. Bu nedenle milyonlarca insanın ölmesine neden olan, zulmün, çatışmanın ve acımasızlığın hakimiyetini hedefleyen komünist ideolojinin hangi unsurlarla hayat bulduğunu doğru anlamak son derece önemlidir. Çünkü bir ideolojinin yıkılması, ancak o ideolojiyi besleyen hayat damarlarının kesilmesi ile mümkün olur.
Komünizmin hayat damarı ise Darwinizm’dir. Darwinizm, komünizm, materyalizm, şiddet ve terör birbirlerinden ayrılmaz bir bütündür. Bu bütünü ayakta tutan ise ideolojik propagandadır. Herhangi bir ülkede komünist düşünceye propaganda serbestliği verildiğinde karşısında anti Darwinist, anti Marksist, anti Stalinist propaganda yoksa, komünizm hızla gelişir. Dolayısıyla teröre karşı çözüm anti komünist anti Darwinist ilmi çalışmalar yürütmektir. Darwinizm yok edilmeden terörün yok edilmesi, dostluk ve kardeşliğin tesis edilmesi mümkün değildir.
Komünizm Sorununun Ortadan Kaldırılması İçin İlmi, Fikri Mücadele Şarttır
Asıl olarak, PKK militanlarını terörist hale getiren, onlara ölmeyi ve öldürmeyi kolay gösteren yanlış mantığı ortadan kaldırmak gerekir. İnsanı değil, zihinleri hedeflemek doğru davranış şeklidir. Unutulmamalıdır ki; terörist silahını elinden bırakarak terörizmden vazgeçmez. Yalnızca beynindeki sahte din yok edildiğinde etrafındaki milyonlarca silah ona bir şey ifade etmez. Sorun silah değildir. Beynindeki yanlış fikre odaklanmak gerekir. Onun sahteliğini gösterebilmenin TEK AMA TEK yolu ise bilimsel çalışmadır. Geçmişte komün halinde yaşayan ilkel toplumların hiçbir zaman var olmadığını, insanların değersiz birer hayvan olmadıklarını, bu kainatın ve bizlerin tesadüfen meydana gelmediğimizi bilimsel delillerle göstermek yani Darwin’in evrim teorisinin geçersizliğini ispat etmektir. Ancak karşı bilimsel deliller; komünistin beynindeki sahte dini zayıflatacak, hatta yok edecek, canını ortaya koyduğu mücadeleye inancı kalmayacaktır. İnancını yitirmiş bir insanın gücü de olmaz. Gerçek çözüm isteniyorsa yapılması gereken tek yöntem budur. Aksi takdirde tehlike asla geçmiş sayılmaz. Sadece komünizm kelimesini sarf etmeyerek, tehlikeyi görmezden gelerek komünizm belasının önlenemeyeceğini daima hatırlamak gerekir.
Sayın Adnan Oktar: “PKK şu an Marksist bir taktik uygulayarak geri adım atıyor gibi görünmektedir”
Her ne kadar “Abdullah Öcalan iman etti” dense de; ki, inşaAllah iman etmiştir, PKK’nın imansız, Allah’a karşı, Kuran’a karşı bir örgüt olduğunu hiçbir zaman için unutmamak lazım. Geceli gündüzlü komünist tehlikeye karşı, PKK tehlikesine karşı, herkesi uyarmak lazım. Yani PKK zannedildiği gibi barış isteyen, kendi halinde bir yapılanma değil. Onlar istese de, ideolojileri istemez. Kendileri istese bile Leninizm yasaklıyor. Adamlar Marksist, Leninist ve komünist düşüncede. Dese ki “ben karşıyım” komünizm onun yakasını bırakmaz. Çünkü PKK komünist partidir. Komünist ideoloji üzerine kurulmuştur, Marksist ve Leninist’tir. Marksist ve Leninist olunca, “ben barış istiyorum” dedirtmez ona. Olsa olsa bir ileri, iki geri olur. Yani Lenin’in taktiği olur. Leninizm’de komünizm getirilirken gerekirse geri adım atılır. Yani barıştan da bahsedilebilir, dinden bahsedilebilir, İslam’dan, Kuran’dan da bahsedilebilir, komünizme ilerlemek için. Şu an bir Marksist taktik yapıldığı kanaatindeyim. Yani bir adım ileri atılmıştır, iki adım geri gelinmiştir. Lenin’in de kitabı var zaten; “Bir adım ileri, iki adım geri” diye. Leninizm’in bu taktiği şu an Türkiye’de uygulanıyor. Onun için Marksist, Darwinist, materyalist düşünceye karşı, sürekli bilimsel eğitim, anlatım, kitap dağıtımı devam etmeli, özellikle kilit noktalara. Her yere göndersin kardeşlerimiz, her yere kitap hediye etsinler. Bu büyük tehlikeye karşı halkımız, milletimiz bilinçlendirilsin. Nefes almadan bunun devam etmesi gerekir. Biraz vakit varken, bu imkanı iyi kullanmak lazım. Sebebe sarılacağız. Eğitimin dışında, bilgilendirmenin dışında olmaz.
Onun için mesela PKK’ya karşı olan adama “Niye karşısın?” diyorlar “Karşı olduğum için karşıyım.” diyor. “Allah’a inancımdan dolayı” diyecek. Allah’a inancında da, Darwinizmin, materyalizmin geçersizliğini bilerek ve karşı tarafın putunu yıkarak netice alması lazım. Sağlam zemine oturmayan bir iman çalışması netice almaz. (6 Nisan 2013, A9 TV)