Kısaca, hem de pek kısaca, bazı masonik ilkelere, düşünüş ve benimseyişlere de değinmek istiyorum: Masonluğa göre yaşam (hayat) tek hücreden başlar, değişme, dönüşme ve evrim (tekamül) ile insana kadar gelir. Başlangıcın kendiliği (mahiyet), nedenleri, amacı ve koşulları bilinemez. Yaşam, özdek-enerjiden çıkmıştır ve ona dönecektir. Evrenin Ulu Mimarı; ancak yüce bir prensip, iyilikler ve güzelliklerin sonsuz ufku, evrimin doruğu, en yüksek aşaması, insanlık ülküsü olarak düşünülüp benimsenirse, kişileştirilmezse, dogmatizmden kurtulma olanağı vardır.1 (Allah'ı tenzih ederiz)
New Age’in evrensellik, büyü ve evrim gibi doktrinlerinin büyük bir kısmı mason locası’nda yer alır. Bu nedenle Erasmus Darwin gibi masonlar ve başkaları da evrim fikrini kabul etmişlerdir.
...Evrim, reenkarnasyon ile bağlantılı bir gizem dinidir. İşte bu nedenle New Age takipçileri de evrim öğretilerine inanırlar. Evrim, doğal seleksiyonun tüm canlıları daha az gelişmişten, kompleks hale getirdiğini öne sürer (insan ise milyarlarca yıl süren tesadüflerle dolu bu aşamalı gelişimin son ürünüdür). Reenkarnasyon da insanın mükemmelliyete ulaşana dek birçok hayat yaşayarak sonsuz olarak evrimleştiğini öğretir.5
Masonik alegoride ve sembollerde gizlenen bu eski ve gizli öğreti evrimi Darwin’in şimdiye dek öğrettiği gibi açıklar: Reenkarnasyon ve Karma, bilimsel astrolojinin bir parçasıdır.6
Darwinizm teorisi ‘izm’lerin, hafifçe örtülmüş büyücülükle ilgili kavramların, felsefi doktrinlerin ve ideolojilerin yoğun bir karışımıdır. Yine, Tennenbaum’un, Darwinizm, “absürd (akıl almaz) derecede mantıksız önermelere dayanır, bunlar bilimsel gözlemlerden elde edilmemiş, fakat suni olarak dışarıdan, politik ve ideolojik nedenlerle ortaya atılmıştır,” açıklaması, özlü ve doğrudur. 7
The Secret Cult of the Order adlı eserinde Anthony Sutton şöyle demektedir: ‘Marks ve Hitler, her ikisinin de felsefi temelleri Hegel’e dayanır. İşte Darwin, Marx ve Hitler’in kesiştiği Hegelci bağlantı noktası buradadır. Nietzsche-izm, Darwinizm ve Marksizmin hep birlikte Siyonun Akıllı Adamları Protokolünde yer aldığı düşünüldüğünde, bu bir tesadüf değildir. Nazizm (faşizmin bir varyasyonu) Nietzche-izmden türemiştir. Komünizm, Marksizmden çıkmıştır. Her ikisi de Hegelci ilkelere dayanmaktadır. Dahası, her ikisi de Darwinizm “bilimiyle” meşru kılınmış ‘bilimsel diktatörlükler’dir.
Hitler ve Marx’ın, her ikisinin de Darwinist evrime olan ilgileri tarihi bir gerçektir. Londra’da yaşadığı dönemde Karl Marx, T. H. Huxley tarafından verilen evrim teorisi konferanslarına katılıyordu.
Komünizmin sınıf savaşı kavramıyla, Darwin’in doğal seleksiyon ilkesi arasındaki şaşırtıcı benzerliği fark eden Marx, Darwin’e 1873 yılında Das Kapital kitabının bir kopyasını göndermişti. Evrim düşüncesinden büyülenen Marx, bir sonraki cildi Darwin’in kendisine adamasını istemişti.8
Faşizm ya da Marksizm, sağ kanat ya da sol – ... elbette bu yolların zemini Darwin’in evrim teorisidir.9
Evolution and Ethics (Evrim ve Ahlak Bilimi) adlı kitabında Keith açıkça şunları söyler: ‘Benim sürekli ifade ettiğim gibi Alman Führer (Hitler) bir evrimcidir: Bilinçli olarak Almanya’daki uygulamaların evrim teorisine uygun olmasını hedeflemiştir.’ (Keith, Evolution and Ethics, 230).10
Mein Kampf kitabını analiz eden Werner Maser, Hitler’in “biyoloji, tapınma, güç ve mücadele gibi kavramlarından ve onun tarihte ahlak şartı görüşlerini reddetmesi”nden Darwin’in sorumlu olduğunu açıklamıştır.11
Komünizm ve Nazizm uygulamalarının her ikisinde de sonuçta inanılmaz kan akıtılmıştı. Bu Darwinist düşüncenin doğal sonucuydu ve ‘bilimsel diktatörlüğün’ bir mirasıydı. 12
Darwin’in düşüncelerini uygulayan komünistler ve faşistler, milyonlarca insanı öldürmüşlerdir. Bu grupların her ikisi de elitler (Illuminati) içerisinde çıkar ve günümüzde de aynı hedefleri sürdürmektedirler. Darwinist ‘güçlü olanın hayatta kalması’ iddiası sonucunda zafere ulaşmak için kan dökülmesi şarttır.13