Karma'nın temelini oluşturan batıl inançların insanlar için bir kurtuluş yolu olması, mutlak bir huzur ve güven getirmesi kesinlikle mümkün değildir. Tam aksine bu inançlar insanı daha karmaşık bir ruh haline, çarpık bir bakış açısına ve yanlış uygulamalara yöneltmektedir.
Karma inancı, Hinduizm, Budizm ve Caynizm gibi batıl Doğu dinlerinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Karma inancını savunanlara göre, bir insan geçmişte ne yapmışsa, gelecekte onu görecektir. İyiden iyi, kötüden kötü çıkacaktır. Dolayısıyla insanın bugünkü durumu da geçmişinin bir sonucudur.
Karma inancında geçmişten kastedilen, o insanın şu anki hayatından önceki hayatı, gelecekten kastedilen ise ölümünden sonra başlayacağı iddia edilen bir sonraki hayatıdır. Çünkü Karma'nın temelinde, insanın ölümden sonra dünyaya tekrar başka bir bedenle geldiği ve bu ölüp dirilmenin sürekli devam ettiği anlamına gelen reenkarnasyon inancı bulunmaktadır. Dolayısıyla Karma'ya inanan biri, öldükten sonra gerçekleşecek olan sözde yeni hayatındaki başarılarının, mevkisinin veya hayat şeklinin bir önceki hayatındaki davranışlarına ve ahlakına bağlı olduğuna inanır. Söz gelimi, bugün zengin veya başarılı olan bir kişinin, geçmiş hayatında iyi bir insan olduğu için, bu hayatında zenginlikle ödüllendirildiği düşünülür. Aynı şekilde fakir, sakat ya da başarısız olan bir kişinin geçmiş hayatında kötülükler yaptığı ve bunun karşılığını şimdiki hayatında bu şekilde aldığı iddia edilir. Hatta bu batıl iddiaya göre, insan yaptığı kötülüğe göre bir sonraki yaşamında bir bitki veya bir hayvan görünümünde de olabilmektedir.
İlk bakışta Karma inancının insanlara bazı güzel ahlak özellikleri kazandırabileceği düşünülebilir. Çünkü, bu inanca göre bir insan tekrar dünyaya geldiğinde en iyi koşullarda yaşamak isteyecek, dolayısıyla şu anki hayatını, bir sonraki dünya hayatını kazanmak için en doğru şekilde yaşamaya gayret edecektir. Ancak, hem Karma, hem Karma'nın temelini oluşturan reenkarnasyon inancı, hem de Karma inancına sahip olan Hinduizm, Budizm gibi dinlerin içerdiği birçok batıl inanış, insan aklına, mantığına, vicdanına ve fıtratına aykırıdır. Bu nedenle de söz konusu dinlerin içerdiği kanun ve uygulamaların insanlara güzel ahlak, toplumlara da gerçek anlamda huzur, güven ve mutluluk getirmesi mümkün değildir. Bu inançların yaygın olduğu -hatta milli din olarak kabul edildiği- ülkelerdeki yaşam koşulları ve adaletsizlikler bunun en açık örneklerindendir.
Hinduizm ve Budizm gibi dinlere ait bazı söylemlerin insanların dikkatini çekmesinin en önemli nedenlerinden biri, dünyaca tanınan bazı sinema ve müzik sanatçılarının bu dinlere olan ilgileridir. Tibet'te Budist giysileri içinde resimler çektiren ya da meditasyonla huzur bulduklarını açıklayan kimi ünlü isimler, insanların dikkatlerini bu dinlere çekmektedirler. Bunun yanı sıra kamuoyunda oluşturulan mistik ve gizemli hava da insanların bu dinlere ilgi duymalarına neden olmaktadır.
Ancak bu havadan etkilenerek Karma'yı yaşam felsefesi haline getiren insanların büyük çoğunluğu da, gerçekte bu felsefeler üzerinde detaylı bir inceleme yapmaz, dikkatle düşünmezler. Bu kişiler genelde maneviyata eğilimli oldukları için, bu felsefelerin güzel ahlakla ilgili bölümleri daha çok dikkatlerini çeker. Bu nedenle de bu dinlerdeki birçok inancın çelişkili, mantıksız, insan fıtratına ve vicdanına aykırı özelliklerini görmez, kimi zaman da görmezden gelirler. Oysa içinde yaşadığı zorlu ve sıkıntılı hayattan kurtulmayı ve tüm insanların mutluluk, huzur ve güven dolu bir hayat içinde yaşamalarını samimi olarak isteyen bir kişi, doğru yolu bulmak için çaba sarf etmelidir. Bunun için etkisinde kaldığı felsefeleri dikkatle araştırmalı, bulduğu yolun en doğru, en akılcı ve vicdana en uygun yol olduğuna içtenlikle karar vermelidir.
Bu yazının hazırlanış amacı da, böyle bir arayış içinde olan insanlara en doğru yolun; Karma gibi kaynağını batıl hurafelerle ve akıl dışı uygulamalarla dolu Hint dinlerinden alan bir felsefeye uymak olmadığını göstermektir. İnsanların, hem dünyada, hem de ölümden sonraki sonsuz hayatlarında mutluluk ve huzur içinde yaşayabilmelerinin tek yolu, Allah'a iman etmeleri ve Kuran'da bildirilenlere uymalarıdır. Kuran, Rabbimizin düşünen insanlar için indirdiği hak kitabı ve insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran yegane hidayet rehberidir. İnsanları kötülüklerden, bozgunculuktan, acımasızlıktan, zalimlikten, hoşgörüsüzlükten, ümitsizlikten, karamsarlıktan, mutsuzluktan ve her türlü çirkin davranıştan uzak tutacak olan, göklerin ve yerin yaratıcısı Allah'tan korkarak Kuran ahlakını yaşamaktır. (Harun Yahya, İslam ve Karma Felsefesi)
Günümüzde insanların büyük bir bölümü, dünya üzerinde yaşanan kaostan, kargaşadan, kavgalardan, sıkıntılardan, insaniyetsizlikten, çekişmelerden, samimiyetsizliklerden, bencilliklerden ve yalancılıktan uzaklaşmanın, huzur, güven ve barış içinde bir hayat kurmanın yollarını aramaktadır.
Bu amaçla bir arayış içine giren bazı kişiler özledikleri huzur ve mutluluğu, Hinduizm ve Budizm gibi dinlerde bulabileceklerini zannederler. Doğu dinlerinin gizemli ve mistik havası, meditasyon benzeri uygulamaları ve bu dine mensup olan kişilerin tavırlarındaki, giyimlerindeki, konuşmalarındaki ve ibadet şekillerindeki farklılık birçok insanın bu dinlerden etkilenmelerine neden olmaktadır.
Ancak Hinduizm ve Budizm gibi dünyanın bilinen en eski dinleri olarak kabul edilen inançlar, her ne kadar bazı güzel ahlak mesajları içerseler de, hak din değildirler. Muhtemelen zaman içinde yaygın olarak kabul edildikleri toplumların gelenek ve görenekleri ile karışmış ve bazı insanların da kasıtlı olarak ekledikleri hurafeler ve yanlış inançlarla bozularak günümüzdeki batıl şekillerini almışlardır.
Son zamanlarda ülkemizde de gündeme gelen Karma inancı, bu batıl dinlerin önemli bir özelliğidir. Karma felsefesi, insanları bazı olumlu ahlaki özelliklere özendirmektedir, ancak bunun yanında birçok sapkın ve batıl inancı da içermektedir. Karma'nın temelini oluşturan bu batıl inançların insanlar için bir kurtuluş yolu olması, insanlara mutlak bir huzur ve güven getirmesi ise kesinlikle mümkün değildir. Tam aksine bu inançlar insanı daha karmaşık bir ruh haline, çarpık bir bakış açısına ve yanlış uygulamalara yöneltmektedir.
Dünya üzerinde gerçek mutluluğu ve huzuru bulmanın yolu, kainatın tek hakimi olan Rabbimizin tüm insanlar için seçip beğendiği İslam Dini ve İslam Dini'nin kaynağı olan Kuran'dır. Kuran, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkartabilecek ve insanların kurtuluşuna vesile olabilecek tek Kitap'tır: Allah bu gerçeği bir Kuran ayetinde şöyle bildirmiştir: "Elif, Lam, Ra. Bu bir Kitap'tır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik." (İbrahim Suresi, 1)