Olayları hayır gözüyle değerlendirmek ve olumlu ya da olumsuz görünen tüm olaylar karşısında aynı sabırlı ve itidalli tavrı göstermek önemli mümin özelliklerindendir. Müminler, meydana gelen her olayın yalnızca Yüce Allah'ın kontrolünde olduğunu ve Allah'ın her şeyi bir hayır üzere yarattığını bildikleri için hiçbir konuda üzüntüye, karamsarlığa ve ümitsizliğe düşmezler. Allah'ın müminlerin dualarına icabet edeceğini bildikleri için, en olumsuz görünen bir olayın bile imtihan ortamının bir parçası olduğundan ve müminler için mutlaka hayra dönüşeceğinden kuşku duymazlar. Bu da onların her olay karşısında üstün bir ahlak sergilemelerine vesile olur.
"...Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216) ayetinde bildirilen bu gerçekler doğrultusunda müminler, başlarına gelen her olaya hayır gözüyle bakarlar. Dolayısıyla işlerinin kendi istedikleri şekilde sonuçlanması konusunda ısrarcı davranmazlar. Ellerinden geleni tam yaptıktan sonra sonucunu Allah'tan bekler ve tevekkül ederler.
İnsanlar hayatları boyunca pek çok olay yaşar, beklemedikleri ya da ummadıkları çok durumla karşı karşıya kalırlar. Bunlar olayları sadece görünen kısmıyla değerlendiren imanı zayıf bir kişi için zor durumlar gibi gözükse de, Müslümanlar yaşadıklarını hep hayır olarak görürler. Bundan dolayı da hiçbir zaman hüzne kapılmazlar. Örneğin bir mümin hastalık ya da ölüm haberi alabilir, önemli bir sınavda başarısız olabilir, işinden ayrılmak zorunda kalabilir, iftiraya uğrayabilir, maddi imkanlarını kaybedebilir, en yakınlarının zorlu hastalıklarına şahit olabilir, sakatlanabilir, çok ölümcül bir hastalığa yakalanabilir... Bütün bu örnekleri artırmak mümkündür. Bu tür örnekler din ahlakından uzak bir yaşam süren insanlara yıkıcı, üzücü ya da telafi edilemez nitelikte olaylar gibi görünebilir. Oysa müminler için hiçbir olay üzülmeyi, hüzne kapılmayı gerektirmez. Her şeyi sakin, tevekküllü değerlendirir, evrendeki hiçbir olayın Allah'ın izni olmadan gerçekleşmediğinin bilinciyle hareket ederler.