"Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir." (Hz. Muhammed (sav))
Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır. (Al-i İmran Suresi, 104)
Kuran ahlakına uyulmadan yaşandığında, bir insan için ortaya binlerce ayrı inanç ve karakter çıkar. Bu farklı karakterleri taşıyan insanların her birinin yaşama amaçları, idealleri, ahlak anlayışları, doğruları, yanlışları ve yaşam tarzları da birbirinden ayrıdır. Bu yapılar birbirlerine kıyasla o kadar büyük zıtlıklar içerir ki, bu kimselerin bir arada uyumlu bir şekilde yaşayabilmeleri çoğu zaman mümkün olmaz. Herkes kendi inancının ve kendi yaşam tarzının doğruluğunu savunur ve başkalarınınkini eleştirir.
Birbirlerini beğenmedikleri ve pek çok noktada birbirleriyle çeliştikleri için de zor bir hayat yaşarlar. Oysa bir kişinin erkek veya kadın olması, genç veya yaşlı olması, işveren ya da işçi olması o kişinin ahirette hesap günü sorguya çekileceğ konular değldir. İnsanlar ancak takvalarından, Allah'a olan yakınlıklarından, gösterdikleri tavırların Allah`ın rızasına uygun olup olmadığından sorumlu tutulacaklardır. Herkes kendi bulunduğu şartlar içerisinde Kuran ahlakına uymakla, bu ahlaka uygun bir karakter geliştirmekle ve Yüce Allah'ın emrettiğ şekilde yaşamakla sorumludur. (Kuran Ahlakı)
Pasif Karakterden Kaçınmak
Allah, Kuran'da, tavır ve konuşmalarıyla, Müslümanların Kuran ahlakını yaşama ve yayma konusundaki şevk ve azimlerine olumsuz etki edebilecek bazı insanların varlığına dikkat çekmiştir. Bu tür kimselere karşı dikkatli olmak, şeytanın ve taraftarlarının müminleri pasifize etmek için sürdüregeldikleri sinsi yöntemlerini iyi kavramak gerekmektedir.
Müslümanları pasifize etmeye yönelik hal ve tavırlara sahip kişiler, müminlerle birlikte yaşar, iman ettiklerini söylerler. Bunlar, henüz imanı tam olarak kavrayamamış, Allah'ı gereğ gibi takdir edemeyen zayıf imanlı kimseler olabileceğ gibi, münafık karakterli ve kalplerinde hastalık olan kişiler de olabilirler.
Bu kişilerin en büyük özelliğ, din ahlakını anlamakta ve yaşamakta çekimser ve gevşek davranmaları, dahası müminleri de kendileri gibi olmaya -gizli ve açık olarak- teşvik etmeleridir. Bu karakterdeki insanlar, konuşma ve davranışlarıyla da iman edenleri kısa süreliğne de olsa pasifize etmeye çalışırlar.
Ne var ki samimi ve vicdanlı bir mümin, asla böyle pasif bir karaktere bürünmez. Yüce Allah'a gönülden bağlıdır, O'nun azametinden içi titreyerek korkar ve hayatı yalnızca Allah rızası için yaşamaya adanmıştır. Şevkini ise iman gücünden alır ve çevresine de şevk ve güzel ahlakı aşılar. Ancak aşağıda temel özelliklerini anlatacağımız pasif karakter sergileyen insanlar sevgi, yakınlık, samimiyet, dostluk, kardeşlik, sadakat, vefa, bağlılık gibi Allah'ın razı olacağını bildirdiğ Müslümanların üstün ahlak özelliklerinden yoksundurlar. Bunlar, cansız, şevksiz ve donuk kişilikleriyle çevrelerine negatif etki yayan, soğuk, duyarsız, keyiflerine düşkün ve vakitlerinin çoğunu nefislerini savunmakla geçiren insanlardır. Herşeyin nefislerine uygun olmasını ister, rahatlarından taviz vermezler. Sürekli bir uyuşukluk hali üzerlerine çökmüştür. Ayrıca akıl zayıflığı, ferasetsizlik, tembellik, korkaklık, sinsilik, mal hırsı, olumsuzluk, kibir, kıskançlık gibi -samimi müminlerde Yüce Allah'ın izni ile asla rastlanmayan- bazı temel özellikler, bu kimseler üzerinde yoğun olarak görülür. (İnsan Karakterleri)
Gerçek bir Müslümanın vicdanı, nefsine daima üstün gelir. Allah bir Kuran ayetinde Müslümanların bu ahlak özelliğni şöyle bildirmiştir:
"İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah'ın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır..." (Bakara Suresi, 207)