SAYIN ADNAN OKTAR’IN A9 TV’DEKİ CANLI SOHBETİ (14 ARALIK 2011; 01:00)
ADNAN OKTAR: İnsan Suresi 11-22; “Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir. Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir. Orada tahtlar üzerine yaslanıp-dayanmışlardır.” Bu tahtlar evrimle mi oluyor? Kuran’da evrim var diyen hocalara bir sorsunlar bakayım.
“Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.” Tam ortalı. Bak, burada ayarını yapamıyoruz dikkat ederseniz, bir soğuyor bir ısınıyor. Orada hep mutedildir diyor Cenab-ı Allah, hep ılık bir hava var.
“(Meyvelerin) gölgeleri onlara pek yakın ve devşirilmeleri kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmış.” Meyve ağaçlarının gölgeleri altındalar, dalları da iyice sarkmış yakın, böyle elini uzattı mı direk alacağı şekilde. Zaten o elini uzattı mı dal da sarkıyor ona, yani onu alabilmesi için.
“Çevrelerinde gümüşten billur kaplar,” evrimle mi oldu bu? Allah yarattı. “kupalar dolaştırılır.”
“Gümüşten billur kaplar ki” bak, “gümüşten billur kaplar ki,” yani aynı zamanda cam, gümüş ve billur.
“onları belli bir ölçüyle tespit etmişlerdir.” Yani çok düzgün, çok klas.
“Orada onlara bir kadeh içirilir ki, karışımı zencefildir.” Tabii çok hoş koku ve tada işaret ediyor. Zencefil bildiğimiz zencefil değil bu.
“Bir pınar ki orada ‘selsebil’ olarak adlandırılır.” Yani sürekli Allah rızası için dağıtım yapılan bir pınar.
“Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur.” Hizmet ediyorlar. Bunlar evrimle mi yaratıldı? Allah yaratıyor.
“Sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın.” İnci böyle saçıldığında ne kadar çoktur? Pırıl pırıl böyle cennet içerisinde, böyle son derece düzgün, son derece güzel, ciltleri pırıl pırıl parlayan, bembeyaz, böyle çok güzel görünümlü gençler diyor.
“Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.” Her nereye baksa; meyve ağaçları, mobilyalar, güzel işlenmiş yastıklar. “büyük bir mülk görürsün” yani müthiş bir zenginlik görürsün diyor cennette.
“Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır.” İnce ipek de var, kalın ipek de var, elbiseler. Yeşil elbiseler, yani cennette hakim renk yeşil. “Yeşil elbiseler vardır” diyor. Tabii diğer renkler de var fakat böyle tanıtıcı bir renk olarak yeşil var, ama cennet yeşili bu, yani çok şiddetli etkileneceğimiz bir yeşil, yani bizim bildiğimiz yeşil değil.
“Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir.” Böyle kollarında gümüş, ama bildiğimiz gümüş değil bu tabii, insanların çok hoşuna gidecek bir gümüş. Cennette göreceğiz, yani cennet gümüşü ayrıdır, bildiğimiz gümüş değildir.
“Rableri onlara tertemiz bir şarap içirmiştir.” Bu şarap da bildiğimiz şarap değil, yani alkolsüz, çok zevk veren, tadı çok güzel, kokusu güzel nefis bir içki.
“Şüphesiz, bu, sizin için bir mükafattır. Sizin çaba harcamanız şükre değer, (makbul) görülmüştür” diyor Allah.