İlk canlı oluşumu ile ilgili üzerinde en çok çalışılan görüşlerden biri de heterotrof görüşüdür. Bu görüşe göre bir canlı; yapılarını oluşturmak, enerji gereksinimlerini karşılamak için gerekli organik molekülleri dış çevreden hazır olarak alan tüketici bir canlıdır. Bu görüşe göre ilk canlı, organik bileşiklerin kendiliğinden oluştuğu kompleks bir çevrede bu organik bileşiklerle beslenmiştir. Çevreden aldığı basit organik molekülleri sentezlemesini sağlayacak gen sistemine gereksinim yoktur. Yani ilk canlının kompleks bir çevrede basit yapılı olarak beslenip yaşamsal olaylarını sürdürebildiği farz edilir.
Bu görüşe göre canlılık oluşurken önce kimyasal evrim olmuştur. Heterotrof canlı da cansız maddelerin uzun süren kimyasal evrimi sonucu ortaya çıkmıştır. Yine bu görüşe göre ilk atmosferde serbest oksijen gazı yoktur. İlk atmosfer gazları olarak varsayılan amonyak (NH3), metan (CH4), hidrojen (H2) ve su buharı (H2O) mor ötesi ışınların yüksek enerjisi ile daha karmaşık yapılı bileşikleri oluşturacak kimyasal reaksiyona girmişlerdir. Bu reaksiyonlar sonucunda tesadüf eseri oluşan maddelerin önce küçük su birikintilerinde çoğalıp zamanla denizlere ve okyanuslara taşındıkları ve basit organik bileşikleri meydana getirdikleri varsayılır. Bu iddiaları ispatlamak üzere yapılan tüm çalışmalar ise başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Değil tesadüf eseri, kontrollü deney ortamlarında bile bu mümkün olamamıştır.(bkz. Miller Deneyi, Fox Deneyi)