Kuran ahlakının yaşanmadığı toplumlarda insanlar genellikle kendi istek ve çıkarlarını ön planda tutar, çoğu zaman "Önce benim rahatım, zevkim, konforum gelir" düşüncesiyle hareket ederler. Nitekim günümüzde bunun pek çok örneğiyle çoğu zaman karşılaşırız. Fedakarlık, bu mantıkla yaşayan insanların nefsine çok zor gelir. Bencilce tavırlar uyanıklık olarak görülürken, fedakarlık genelde olumsuz şekilde yorumlanır. Oysa Allah'a iman eden ve Allah'ın rızasını kazanmak için fedakarlıkta bulunan biri için fedakarlık hem büyük bir kazançtır, hem de son derece güzel bir ibadettir.
Müminlerin fedakarlık anlayışlarını Allah Kuran'da şu şekilde bildirir:
"Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. "Biz size, ancak Allah'ın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür. Çünkü biz, asık suratlı, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimiz'den korkuyoruz." Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir." (İnsan Suresi, 8-11)
Yaptığı fedakarlığın karşılığında, ayetlerde bildirildiği gibi, Allah'ın rızasını ve "parıltılı bir aydınlık ve sevinç" duyacağı ahiret nimetlerini kazanacağını bilen bir mümin için, feda ettiklerinin hiçbir önemi olmaz. Geçici, kısa ve eksikliklerle dolu bir hayatta insanın en sevdiği mal varlığının dahi, Allah'ın rızasının ve bunun karşılığında vereceği cennet hayatının yanında hiçbir değeri ve güzelliği yoktur. Buna iman eden müminler, yaptıkları fedakarlık ne kadar büyük olursa olsun ne bir takdir beklerler ne de diğer insanları minnet altında bırakırlar.
Bütün bunların yanında Allah, Kendi rızası için fedakarlıkta bulunanlara dünyada da bolluk ve bereket vaat eder, verdiğinin fazlasını o kişiye bağışlar. Allah bu vaadini ayetlerinde şöyle bildirir:
"Allah'a karşılığını çok artırma ile kat kat artıracağı güzel bir borcu verecek olan kimdir? Allah, daraltır ve genişletir ve siz O'na döndürüleceksiniz." (Bakara Suresi, 245)
"Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat artırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır." (Bakara Suresi, 261-262)
Din ahlakını yaşamayan kimseler ise fedakarlığın her türlüsünü büyük bir kayıp, kendilerinden ve çıkarlarından önemli bir eksilme olarak değerlendirirler. İnançsız oldukları için, aslında kendilerine büyük kazanç getirecek güzellikleri çirkin ve kayıp olarak görürler. Bencilliğin, malını ve parasını elinde sıkı sıkıya tutmaya çalışmanın sıkıntı ve gerilimini yaşarlar. Evlerinde otururken dahi sürekli bir huzursuzluk içindedirler. Eşyalarının yıpranması, yiyeceklerinin tükenmesi, menfaatlerinin aksine olduğunu düşündükleri her olay bu insanlar için hep bir eziyet ve zahmet konusudur. Kötü ahlakları ile kendi kendilerine zulmeder, güzel ahlakın getireceği huzur ve bereketten mahrum kalırlar.
Fedakar bir Müslüman, tüm bu sıkıntılardan arınmış ve hayatını sadece Allah'ın rızasını kazanmaya adamıştır. Onun bu üstün ahlakı her hareketinde sezilir. Daha da önemlisi, Allah'ın izniyle, Allah'ın razı olduğu kullarına vaad ettiği cennete girmeyi içten umabilecek kişilerden biri olur.