Sayın Adnan Oktar A9 TV’de yayınlanan sohbet programlarında önemle kadınların özgür olması gerektiği konusunun üzerinde durarak “Başörtüsünün imanın bir ölçüsü olmadığını, insanları zorla bir inanca yönlendirmenin münafıklığı beraberinde getireceğini” hatırlatmaktadır. Ayrıca “Ortadoğu ülkelerinde baskıcı rejimden dolayı ateistlerin sayısının arttığını ve geri kalmışlığın meydana geldiğini” sürekli olarak ifade etmektedir. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de ülkede uygulanan başörtüsü takma zorunluluğu politikasını eleştirerek, sorunların yasaklarla çözülemeyeceğini belirtti. A9 TV, 15 Ağustos 2014 ADNAN OKTAR: Bağnazlık ne korkunç bir şey! Birisi çıkıp bu anormal sistemi kıramıyor. Bu beladan yüzyıllarca kurtulamıyorlar. Nereden çıkmış bu baskı? İsteyen başını açar, isteyen kapatır. Sana ne? Üstelik fotoğrafına tahammülü yok adamın. Ruhani iyi de, rejimin felsefesi kötü. O yüzden de İran bir adım ileri gidemiyor. Sevgisizlik, gerilim, soğukluk komünist bir ülke gibi İran’ın üstünden kalkmıyor. Yoksa Avrupa’dan daha güçlü, sıhhatli bir ülke olurdu İran. Buz gibi her yer. Hiç kimse huzur içinde değil. Kimse ne eğlenebiliyor, ne gülebiliyor; kahkahayla gülen bir kadın bulamazsın İran’da. Neşeli bir kişi bulamazsın. Kendi içinde kendini boğan bir sistem bu. A9 TV, 23 Ocak 2014 ADNAN OKTAR: Bir memleketteki hürriyet oradan anlaşılıyor; kadınların halinden. Bak kadınlara, anla. Kadınlar hür değil mi? Bitti. Ağzınla kuş tutsun o rejim. Bitmiştir olay. Ama kadınlar hürse tamamdır. Dekolte hanımlar da olacak, başı açık hanımlar da olacak, çarşaflı da, peçeli de; hepsi olacak. Bikiniyle gezen de olsun, peçeyle gezen de olsun. Hepsine saygı gösterilsin. Hepsi yüzde yüz mümin olarak değerli görülüp özen gösterilsin. 23 Eylül 2012, A9 TV ADNAN OKTAR: Yani imanın ölçüsü başörtüsü mü oluyor? Başörtülü, başörtüsüz imanlı olduktan sonra, vatanını milletini sevdikten sonra hepsi birbiriyle aynıdır. Başörtülü hanımlar başımızın tacı. Başı açıklar, onlar da başımızın tacı. Sakal nasıl bir ölçü değilse başörtüsü de bir iman ölçüsü değildir, inşaAllah. Başörtülü de başörtüsüz de hepsi ehli iman, tertemiz kardeşlerimizdir. Hanımların başörtüsüyle birbirlerine üstünlük iddiasını ortaya atarsak bu çok acayip bir şey olmuş olur. Baş açık olup beş vakit namazında birçok insan var. Benim arkadaşlarımın da birçoğu başı açık. Çarşaflı olan da var, çarşafsız olan da var. İman kalpte olan bir şeydir. Ve hayata geçer, güzel ahlakıyla, sevecenliğiyle, şefkatiyle, cömertliğiyle, candanlığıyla, affediciliğiyle, kalitesiyle, kültürüyle, görgüsüyle, sanat anlayışıyla, bilim anlayışıyla her şeyiyle kendini gösterir iman. Bir metre bezi başına sarar adam, getirir. Darwinist, materyalist olan kadınlar da var başı örtülü. Suriye’de de var öyle. Hatta Marksist kadınlar var başörtülü. İran’da var Marksist kadınlar başörtülü. Başörtüsü bir ölçü olmaz. Ama başörtülüler de başımızın tacıdır, çarşaflılar da başımızın tacıdır. Çok değer veririz. Fakat ayrım yapmaktan kaçınmak lazım. A9 TV, 18 Aralık 2012 ADNAN OKTAR: Dinsizlik acayip yaygın Suudi Arabistan’da, ateizm yaygın. İran’da da öyle ateizm müthiş yaygın. En çok ateistin olduğu yer İran. Bu çok korkunç bir şey. İşte baskıcı, totaliter, bağnaz zihniyet böyle samimiyetsiz ve geri bir toplum meydana getiriyor. Tehlikeli bir şey bu. Buna karşı samimi, candan, kaliteli, klas, modern, sanatı bilimi esas alan, Allah’tan korkan, Allah’a tam teslim olmuş, Kuran’a göre hareket eden, Kuran’ı samimi yorumlayıp Kuran’da ne varsa ona göre hareket eden, ilave de yapmayan, çıkarma da yapmayan Müslüman anlayışı çığ gibi yayılıyor. Böyle bir İslam anlayışını hiç kimse reddetmiyor benim gördüğüm. A9 TV, 29 Ekim 2012 ADNAN OKTAR: Bazı yerlerde bazı kardeşlerimiz bazı öğrencilere baskı yapıyorlar. Zorla namaz kıldırmak; bu çok ayıp, hem günah hem ayıp hem de çok çirkin ve münafıklığa sürüklenirler. Zorla olmaz, sevdirerek namaz kıldırılır. Zorla namaz kıldırılmaz, zorla kıyafet giydirilmez, zorla herhangi bir inanca insan yönlendirilmez. Herkesin fikirlerine saygı duymak gerekir. “Şununla görüşme, bununla görüş” Buda ahlaksızlıktır, terbiyesizliktir. Sanane; istediği ile görüşür, istediği ile konuşur. Onun aklına güvenmen lazım. Kişiliğine, şahsiyetine, karakterine güvenmen lazım. Bu, derin nefretler meydana getirir. Özgür yaklaşan insanlar güzeldir. A9 TV, 6 Temmuz 2013 ADNAN OKTAR: Özgürlük, demokrasi ve sevgi güzel. Her üçü de hayati; özgürlük, demokrasi ve sevgi. Çarşaf da giyebilir, başörtüsü de takabilir, dekolte de giyebilir, mayo ile de gezebilir. Ne kınanır, ne hoşnutsuzluk ifadesi olur. Hepsine saygı duymak lazım. 11 Haziran 2011, A9 TV ADNAN OKTAR: Pırıl pırıl, aydınlık, berrak bir kafaya ihtiyacımız var. Baskıda beyin gider, beyin fonksiyonları gider, neşesizlik gelir. Neşesizlik geldi mi, nasıl bilgisayarların elektriği gittiğinde bilgisayarlar bir işe yaramıyorsa insan da bir işe yaramaz. İnsanın hayat damarlarını koparır yobazlık. Neşeyi yasaklıyor, gülmeyi yasaklıyor. Adam gülecek, deşarj olacak. Niye yasaklıyorsun gülmesini, sana ne? Gülsün. Genç kızlara hayat hakkı yok, nefes aldırmıyorlar; öyle kanunlar koymuşlar ki. Kadın üçüncü sınıf varlık, insanlıktan çıkarılmış, şüpheli ve kuşkulu varlık olarak gösteriyorlar. A9 TV, 14 Kasım 2013 ADNAN OKTAR: Kadınlara baskı utanç verici bir şey. Kadınlar özgür olmalı. Kadınları kendilerine bırakacağız. Yani kadınlara erkek müdahalesi kalkması lazım artık. Bu hakikaten utanç verici bir şey ve yüz yılların ayıbı. Bir an önce bu beladan insanlar kurtulması lazım. Hanımlar alabildiğine özgür olması lazım. İstediği gibi giyinecek, istediği gibi konuşacak, istediği gibi gezecek. Nasıl erkekler kimseye hesap vermiyor, giyinirken kimseye hesap veriyorlar mı? Vermiyorlar. Konuşurken de kimseye hesap vermiyorlar. İstediği yere istediği saatte gidiyor. 4 Haziran 2013, A9 TV ADNAN OKTAR: Tabii ki yani biz gençleri özgür gördüğümüzde, içiniz açılıyor. Onları neşeli gördüğümüzde içimiz açılıyor. Böyle durgun gördüğümüzde, gözlerini kaçıran, neşesiz falan istemeyiz. Namaz kılmak isteyen de gitsin namazını kılsın. Kimse kimseye de karışmasın, kimse kimseye laf atmasın. Olgun sevecen karşılasın, ben gençlerin neşeli olmasını kafama koydum zaten, çok eskiden beri. Böyle filinta gibi çok şık giyinsinler, çok neşeli olsunlar, kimi müzik çalsın, kimi eğlensin. Kimi kitap okusun, kimi gezinsin biz onları filinta gibi görelim böyle. İnşaAllah. |