Allah (cc) dünya hayatını, insanlardan hangilerinin daha güzel davranışlarda bulunacağını, kimlerin sadakat gösterip, Kendisi'ne bağlı kalacağını denemek için yaratmıştır. Başka bir deyişle dünya, Allah (cc)'tan korkup sakınanlarla, O'na nankörlük edenleri ayırt etmek için hazırlanmış bir imtihan yeridir. Bu imtihan yerinde güzelliklerle çirkinlikler, iyiliklerle kötülükler, eksikliklerle mükemmellikler biraraya konmuş ve kusursuz bir imtihan sistemi kurulmuştur. İnsanlar, imanlarının ortaya çıkması için türlü şekillerde denenmektedirler. Sonuçta da Allah (cc)'ı hakkıyla tanıyıp, takdir edebilenler inkarcılardan ayrılacak ve kurtuluşa ereceklerdir. Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilmiştir:
İnsanlar, (sadece) "İman ettik" diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar? Andolsun, onlardan öncekileri sınadık; Allah, gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bilmektedir. (Ankebut Suresi, 2-3)
Bu imtihanın sırrını anlayabilmek için öncelikle tüm kainata tamamen hakim olan Rabbimiz'i çok iyi tanıyabilmek gerekir. Rabbimiz, gökleri, yeri ve bu ikisi arasındaki herşeyi yoktan var eden, her varlığın Kendisi'ne muhtaç olduğu, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ve bütün eksikliklerden uzak olan Allah (cc)'tır. İnsanı da yoktan var etmiş, ona sayısız özellikler ve nimetler vermiştir. Hiçbir insan işitmeyi, görmeyi, yürümeyi, sinir ve kas sistemlerini düzenli olarak çalıştırabilmeyi, solunum sistemi oluşturup nefes almayı ve bunun gibi yaşam için şart olan sayısız özelliklerini kendi başına elde etmemiştir. Daha insan bunları idrakten bile yoksunken, Rabbimiz bu sistemleri onun vücuduna yerleştirmiştir.
Allah (cc)'ın, insanlardan istediği ise, Rabbimiz'in Yüceliği`ni kavrayarak Kendisi'ne kulluk etmeleridir. Fakat insanların birçoğu Rabbimiz'e şükretmeyi, O'na boyun eğmeyi ve itaat etmeyi gözardı eder, O'nun koyduğu sınırları gereği gibi gözetmezler. Bu yüzden de amaçları sadece dünya hayatını yaşamaya yöneliktir. Ölümü unutur, ölümden sonraki yaşantıları için hazırlık yapmazlar. İmkanları elverdiğince kendilerine iyi bir yaşantı sağlamak, dünyada geçirdikleri her anı dünya menfaatleri doğrultusunda en iyi şekilde değerlendirmektir. Bu gibi insanların dünyaya olan bu bağlılıklarını Allah (cc) Kuran'da şöyle bildirmiştir:
Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan (dünyay)ı seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakıyorlar. (İnsan Suresi, 27)
Allah (cc)'ı unutmuş olan inkarcılar yaşamları boyunca bu yönde bir çaba içindedirler, ama ayette ifade edildiği gibi, bu dünyanın önemli bir sırrı vardır; dünya hayatı çarçabuk geçmektedir. Dünyaya bağlananların unuttukları, düşünmeye yanaşmadıkları, hatırlatıldığında kaçtıkları bir konudur bu. Ancak ne kadar kaçmaya çalışsalar da hiç değişmeyecek bir gerçektir. İnsanların asıl sonsuz hayatlarını yaşayacakları yer ise ahirettir. Kuran'da bu gerçek insanlara şöyle hatırlatılmıştır:
"Ey kavmim, gerçekten bu dünya hayatı, yalnızca bir meta (kısa süreli bir yararlanma)dır. Şüphesiz ahiret, (asıl) karar kılınan yurt odur." (Mümin Suresi, 39)