İlk önce Türkiye İstanbul Atatürk Havaalanı’nda, daha sonra Suudi Arabistan’da, Bangladeş’te ve Bağdat’ta olan patlamalar ve 13 yıldır Irak’ta görülenlerin arasında en ölümcül patlama, IŞİD’e karşı mücadeleyi uluslararası gündemin ön sayfalarına taşıdı. Suriye’deki kapsamlı hava saldırıları ve güvenlik önlemlerine dair uzun tartışmalar da alevlendi.
Ne var ki, birçok insan dünyanın gördüğü en büyük koalisyonlardan birinin halihazırda IŞİD radikal örgütüne karşı zaten mücadele ettiğini unutmuş görünüyor. Birçoğu ise, IŞİD tarafından ele geçirilen Suriye ve Irak’taki bölgeleri geri almak için yürütülen geniş çaplı bombardımanlardan bahsetmiyor bile. Belki de, bu bilgiler tartışılmış olsaydı, bu gibi kişiler sadece güvenlik odaklı çözümlerin gerçekten teröre çare olmayacağını fark etmiş olacaktı.
IŞİD belirli noktalarda geri çekiliyor olabilir; oysa IŞİD’in askeri olarak mağlup edilmesi aynı Irak’ta El Kaide örneğinde olduğu gibi, bir sonraki aşırıcı grup için zemin hazırlanması demektir. Hangi takma adı kullanırsa kullansın, militan bir grubu askeri açıdan mağlup etmek, bu ya da benzer hareketlerin oluşmasına neden olan ideolojileri mağlup etmez tam tersine güçlendirir.
Radikal grupların üyeleri çoğu zaman, radikal bağnazlık olarak tanımlanabilecek bir yaşam şeklini seçiyorlar. Bazı insanlar da, bağnazların hiç üzerinde düşünmeden körü körüne bazı fikirleri takip ettiklerini düşünerek yanılgıya kapılıyorlar genelde ise tam tersi oluyor. Bazı durumlarda cehalet ve eğitim yetersizliği nedeniyle radikal ve gerici fikirlerin benimsendiği tabi ki doğru; ancak bazen de yıllar süren eğitimlerle bu fikirler kasıtlı olarak benimsetiliyor.
Bu tür bir eğitim alan radikal bağnazlar, onlara öğretilen yaşamın “en doğru” olduğuna dair değişmez bir inanca sahipler ve bu fikirleri de kasıtlı ve istekli olarak benimsiyorlar. Başka bir deyişle, radikalizm sadece eğitim yetersizliğinden kaynaklanmıyor; genelde kasıtlı ve bilinçli bir eğitim tercihi ile elde ediliyor.
Bu ideolojiye sahip insanlar, geleneklerini son derece disiplinli bir şekilde ailede ya da okul gibi çevrelerde eğitimle nesilden nesle aktarırlar; başka bir deyişle, batıl yobazlık telkini çocuklukta başlar ve sistemli bir şekilde devam eder.
Çoğu kez, ebeveynler de gençliklerinde benzer bir eğitim aldıkları için, hareketleri çocuklarının aldığı eğitimle ters düşmez. Hatta bu durum, taze beyinlerdeki bağnazlık inancını daha da sağlamlaştırır. Bu sebeple, radikal bir ailede yetişen bir çocuğun çoğu zaman benzer bir düşünce şekli geliştirmekten başka seçeneği yoktur.
Kuran’ı kendince yetersiz gören ve dinin yalnızca belirli âlimlerden ve âlimlerin kitaplarından öğrenilebileceğini savunan bu hatalı görüş, nefret dolu bir hayat meydana getirir.
Böyle bir nefretin sadece ağır güvenlik önlemleriyle ve alışveriş merkezlerinde, havaalanlarında ve sınırda daha fazla sayıda ağır silahlı polis ve askerle durdurulabileceğini düşünmek çok yanlıştır.
Nefret ve öfkeden kaynaklanan bu tehdidi durdurmanın sadece tek bir etkili yolu vardır; o da, interneti, televizyonu, radyoyu ve diğer kitle iletişim araçlarını bağnazlardan daha etkili bir şekilde kullanmak ve aksi yönde yoğun bir fikri eğitim sunmaktır. Eğer bağnazların, nefreti ve şiddeti yayan örneğin 1000 internet sitesi varsa, bizlerin barışı, sevgiyi, kardeşliği yayan en az on binlerce internet sitemiz olması gerekir.
Müslümanların sadece Kuran’ı rehber edinen bir anlayışın yaygınlaşması için çalışmaları gerekir. Bunun için, geniş çapta eğitim programları, İslami kitapları uydurma hadislerden, batıl inançlardan arındıracak çalışmalar ve Kuran’a dayalı gerçek çözümü temel alan bir eğitim gereklidir. Okullarda, sosyal medyada, basında ve televizyonda; bağnazlık tehlikesi ve gerçek İslam’ın getirdiği sevgi ve barışın önemi anlatılmalıdır.
İdeolojik ve fikri bir sorunla karşı karşıya olduğumuz açıktır. Bu yüzden, sadece karşı ideoloji ve fikir kullanılarak bu sorun çözülebilir. Askeri operasyonlar, fikirleri mağlup edemez. Öldürülen her IŞİD üyesi için, daha kuvvetli intikam hissi ile dolmuş yenileri gelecektir. IŞİD sadece eğitim ile; Kuran’da bulunan gerçek İslam ve buna dayanan kapsamlı bir eğitim ile durdurulabilir.
Şüphesiz, en büyük vazife, Müslüman ülkelere ve onların saygın liderlerine düşmektedir. Bu tarz bir çabanın eğitim sistemlerinde ciddi değişiklikler gerektireceği açıktır. Ayrıca seminerle destekli, ilk ve öncelikli olarak çocukları ve ailelerini hedef alan bir eğitim kampanyası son derece faydalı olacaktır.
Tüm Müslümanlar, Sünniler ya da Şiiler, gerçek Kuran ahlakını benimsediğinde ve herkesi dostluk, sevgi, kardeşlik, saygı ve tesanüt ile kucakladığında; farklı Müslüman mezhepler arasındaki ayrım ortadan kalkacaktır. Sevgi dolu, kucaklayan, demokratik, adil tavırları ile örnek teşkil eden İslami dünyanın liderleri ortak bir sevgi dili inşa etmek için birlikte çalışmalıdırlar. Sorunlar askeri yöntemlerle değil; sevgi politikaları ile çözümlendiğinde bu Allah’ın izniyle; yeni ve barış dolu bir dönemin de başlangıcı olacaktır.
Adnan Oktar'ın Gulf Times'da yayınlanan makalesi:
http://www.gulf-times.com/story/508777/Educational-campaign-vital-to-defeat-radicalism